Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/600 E. 2021/669 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/600 Esas
KARAR NO: 2021/669
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 21/06/2021
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi —- hakim ortağı davalı — —- pay sahibi olup,vefatı üzerine —- ait hisseler ekli veraset ilamı uyarınca mirasçılarına intikal ettiğini, —- tarihinde davalı şirketlerin —— yapıldığını, genel kurullarda kanuna, şirket ana sözleşmelerine aykırı kararlar alındığını, müvekkillerin ——– iştiraklerinin engellendiğini, davaya konu olan şirketler topluluğundaki hakim şirket—-sahip oldukları payları incelendiği üzere hisse sahipliği bakımından hakim durumda olduğu, hakim şirket olan —- incelendiğinde görüleceği üzere şirketlerin aynı kişiler tarafından yönetildiği, bu nedenle —- tarihinde yapılan— yok hükmünde olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini, davalı—–hisselerinin kanunen temsil etmemesi gereken kişi tarafından temsil edildiğini, ——— sayılı ilamı ile vesayet altına alındığını, kendisine yeğeni olan —- vasi olarak atandığını, vasi — hem hissedarı olduğunu hem de vasi olarak ——- oranındaki hissesini temsil ettiğini, —– kısıtlı ile aynı şirkette hissedar olduğundan aralarındaki menfaat çatışması nedeniyle —- gereğince kısıtlıya şirketler ve ——i temsil etmek üzere kayyım atanması gerektiğini, vasinin kısıtlıyı temsil etmemesi gerektiğini, kısıtlı ile vasi arasındaki menfaat çatışması nedeniyle vasinin görevden alınarak kısıtlıya yeni bir vasi tayin edilmesini, öncelikle kısıtlının şirketlerdeki hisselerinin temsili için tedbiren kayyım atanması talebinde bulunulduğunu, aralarındaki menfaat çatışması dikkate alındığında kanunen kendisini temsil yetkisi verilmeyen bir kişinin kısıtlıyı temsilen genel kurullara katılması ve pay sahipliği haklarını kullanması halinde yetkisiz temsil söz konusu olacağını, bu durumda davalı şirketlerin genel kurullarında alınan tüm kararların yoklukla malül olduğunun kabulünün gerektiğini, davalı —- hissedarlarından—- davalı şirketlerin genel kurullarına usulüne uygun davet edilmediğini, oy kullanma, temsil edilme, bilgi alma haklarının engellendiğini, şirketleri yönetenlerin iradesiyle mirasçılar sadece üç şirketin genel kuruluna katıldığını diğerlerine katılamaktadırlarını, —- kurucusu ve sahibi —- varisleri küçük ortakların topluluğun en büyük şirket durumunda olan—– katılmalarını engellemek için hisse devirleri hukuka aykırı olarak yapıldığını, bu durumun diğer şirketler üzerinde de yapıldığını, —- raporlarında —-varislerine devire ilişkin süreç tamamlandığını,—- ait payların varisleri arasında dağıtılmasına ilişkin işlemler rapor tarihi itibariyle henüz sonuçlanmadığını, —— paylaşımının bittiğini, aradan geçen—– yıldan daha uzun bir süre içinde mirasçılar arasında payları oranında bölünebilecek sayıda olan iki şirketteki——- veraset ilamına göre ortaklık kayıtlarının yapılmaması, —— hukuka ve iyi niyet kurallarına uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle mirasçıların ortak olarak kaydedilmemeleri ve hazirun cetveline yazılmamaları, ——– aykırılık nedeni ile bu hükme aykırılık oluşturan işleme bağlı olarak yapılması gerektiğini, yapılmayan veya yapılmaması gerektiği halde yapılan bütün işlemler yasal dayanağı olmadığından yok hükmünde olduğunu,— konulup karar alınmadan —- ödemenin——— şirketlerde ödendiğini, —– yönetim kuruluna—— belirlenmesine ilişkin madde bulunmadığını, Şirketlerin ana sözleşmelerinde—— alacağı ücretler ve diğer ödemeler düzenlenmediğini, dolayısıyla —-gerektiğini,——- ücretleri —– belirlenmesinin gündeme alınması zorunlu tutulduğunu —- dahi, yapılan ödemeler genel kurulun bilgisine dahi sunulmadığını, kararlar küçük ortakların dikkatlerini çekmeyecek şekilde raporda yapıldığı gerekçesiyle ve rapor da genel kurulda okunmadan oldu bitti ile geçirildiğini gerek faaliyet raporunda gerekse konsolide finansal tablolar bağımsız denetim raporunda genel kurul gündemine, toplantıda alınan kararlara, genel kurulun belirlediği rakam olup olmadığına, varsa rakam belirlenmesinin kanuna uygunluğuna, yapılan ödemelerin genel kurul kararlarına, kararların ve rakamların kanuna uygunluğuna ilişkin açıklama yapılmamış sadece ödeme tutarları verildiğini, —–yılında yapılan ödemelerin genel kurulun bilgisine sunulması, —- huzur hakkı tespiti şeklinde yer aldığını, bu şekilde yazılan gündem maddesi ile faaliyet raporunda yer alan ifade çelişkili olduğunu, yönetim kuruluna genel kurul tarafından belirlenin dışında da ödeme yapıldığına işaret ettiğini, bu durumun —- tutanakları ile bu yıllarda yönetim kurulu başkan ve üyelerine yapılan ödemeler incelendiğinde durum ortaya çıkacağını, davalı tarafından, bu ödemeler için—– sıfatıyla almadıklarını, diğer hizmetleri için aldıklarını, böyle bir iddia genel kurulun devredilemez yetkisinin fiilen yönetim kurulu tarafından kullanılması anlamına geldiğini ve TTK md. 391 uyarınca batıl olduğunu, —– şirkette başka görevlerinin de olması dolayısıyla ücret almaları ve bu ücretlerinin —- belirlenmesi, yönetim kurulunun kendisi için istediği ücreti belirleyebilmesi anlamına geldiğini, bu da genel kurulun devredilemez yetkisinin kanuna karşı hile yaparak yasaklanan işlemin yapıldığını, borçlar Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca muvazaa söz konusu olduğunu, gerçek iradenin esas alınması gerektiğini bu nedenle TTK md. 391 uyarınca da batıl olduğunu, bu nedenle TTK’nın 195’inci ve izleyen maddelerinde düzenlenmiş olan şirketler topluluğuna dahil olan şirketlerin aynı kişiler tarafından yönetildiği de dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 394 ve 408’inci maddelerine aykırı olarak ödeme yapıldığını, —- TTK’nın 394’üncü maddesine aykırı davranıldığından kısıtlı —-aralarında menfaat çatışması olan vasisi tarafından temsil edilmesi nedeni ile tüm şirketlerin —— tarihinde yapılan genel kurullarında —- mirasçılarının ortaklık haklarının kullanılması engellendiğinden TTK. 391 uyarınca yoklukla malül olduğunun tespiti ile temsil olanağı sağlanmadığından alınan tüm kararların TTK 445-446 md. uyarınca iptalini, davalı şirketlerin —– tarihinde yapılan genel kurullarında yönetim kurulunun ibrasına ve yönetim kurulu üyelerine maaş, huzur hakkı, prim gibi adlar altında ücret ödenmesine ilişkin, kararların TTK 445-446 md.uyarınca iptalini yargılama giderleri ve vekalet ücretini davalı taraf yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
—–mahkemede açılmadığını, HMK 114/Ç maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, davalı şirketin————- davasının şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, davalı şirketin merkezinin bulunduğu —-aleyhine açılan işbu davanın dava şartı eksikliği sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, davanın davalı müvekkili şirketin —– tarihli —- iptali için davacılar tarafından şirkete karşı açılmış olduğunu, bu haber üzerine şirketin kredi ilişkisi içinde bulunduğu bankalar ve ticari ilişki içinde bulunduğu sağlık kuruluşları ile diğer şirketler nezdinde istifham yaratılmış ve ayrıca şirketin ortakları arasında da kaygı oluştuğunu,—- verilmiş— günlü yayın yasağı kararı verildiğini, davacılar —– dava ile ilgili olarak basına açıklamalar yapmış ve yayınlanmasına sebep olarak yayın yasağını ihlal ettiğini, bu nedenle şirketin bankalar nezdinde —–ticari ilişkilerini ve itibarını olumsuz etkilediğini, davanın açıklanan sebeplerden de anlaşılacağı üzere haksız, hukuka aykırı ve davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, dava dilekçesinden davacı taraf tek bir dilekçe ile —- ayrı tüzel kişiliği haiz şirketler aleyhine işbu şirketlerin —- butlanının tespiti ile iptali yönünde terditli talepleri de içeren bir dava açtığını, bu nedenle dosyanın tefrikine karar verilmesi gerektiğini, ——-acılar ile birlikte mirasçı sayısı — olduğunu, işbu şirketteki——- olan mirasçılarca mülkiyet hakları paylı mülkiyete çevrilmediğini, davacılar ve—-sebebiyle ne elbirliği mülkiyetinden ne de paylı mülkiyetten doğan haklarını şirkete karşı beyan ederek işbu —–olduklarını pay defterine işlenmesi yönünde herhangi bir talepte de bulunmadığını, bu nedenlerle Şirketin genel kurullarına çağrılmaları da yasal olarak mümkün olmadığını, genel kurula katılmaları halinde genel kurulun alacağı kararlarda —-payın içinde — pay sahibi olarak etkili olmaları da söz konusu olamayacağını, ——— üzerinde kayıtlı olup, bu bakımdan pay defterinde adları bulunmayan mirasçılar, dava açma haklarını, ancak hisselerini pay defterine kayıt ettirdikten sonra kazanabilir ya da tüm hissedarlar adına temsilci tayin ettirildikten sonra dava açabileceğini, davacılar bu konuda yani iştirak halindeki paydaşların tümü şirketlere herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu nedenle “genel kurula alınmadık” şeklinde bir iddia doğru olmadığını, Türk Ticaret Kanunu 445. Maddesi hükmüne göre ———— bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açıla bileceğini, bu nedeniyle HMK. 114/ç maddesindeki düzenleme sebebiyle bu hususun dava şartı olduğunu, davalı davalı müvekkil—- aleyhine açılan işbu davanın dava şartı eksikliği sebebiyle reddi gerektiğini, dava şartı yokluğu hususu kabul edilmediği takdirde davanın davalının ikametgahı mahkemesinde açılacağını belirten HMK.6/1 hükmüne göre genel yetki kuralı sebebiyle davalı müvekkil —- açılmış davanın ayrılması ile dosyanın yetkili —- Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, şirketin ticari itibarinin korunması için yayın yasağı konulmasını, kanun hükümlerine aykırı olarak ve gerçeğe aykırı olarak kötü niyetle açılmış olan işbu dava sebebiyle davalı şirket maddi ve manevi olarak zarar gördüğünden TTK .448/2 gereğince davalı şirket için uygun görülecek nitelik ve miktarda teminatın yatırılmasını, davanın yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte olması halinde davacıların davada ileri sürdükleri kötü niyetli talepleri somutlaştırmayarak kavram ve iddia kargaşalığı yaratmakta olduğundan ve diğer davalı şirketlerle HMK 57 anlamında dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından, HMK.167 maddesine göre ayırma kararı verilerek ayrı bir esasa kayıt edilmesini ve ilgili Yönetmeliğin 219/2-3 maddesine göre harç alınmasını, davacıların iptal davasi açmakta korunacak hukuki yararlarının bulunmamasi sebebiyle dürüstlük kuralı ve sadakat borcuna aykırı nitelikte olan işbu davanın dava hakkının kötüye kullanmasına örnek teşkil etmesi ve —- göre genel kurul iptal sebeplerinin de bulunmaması nedeniyle dayanın reddi ile yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı yan davalı— içinde olduğu—şirkete karşı genel kurul kararının iptali istemli dava açmıştır.Davacı davalı şirketlerin —tarihinde yapılan genel kurullarında alınan kararların yok hükmünde olduğunu iddia etmiştir. Davacının iddiasının aksine davalı şirketin genel kurul toplantısını —- tarihinde icra ettiği anlaşılmıştır.
Davacı —- olduğunu davalılar arasında şirketler topluluğu ilişkisi olduğunu iddia etmiştir. Davacı davalı —– usule uygun davet edilmemeleri, oy kullanma ve bilgi edinme haklkarının ihlal edildiğini, mirasçı olarak genel kurula katılma hakları olduğunu, bu hakkın kullanmasının önüne geçilmesi için kasıtlı olarak hisse devirlerinin yapılmadığını iddia etmiştir.
Mütteveffa — davalı şirkette —- hissesi olduğu anlaşılmıştır.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde davalı şirketin —–adresinde faaliyet gösterdiğini, ———– şirketin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu, davacıların muristen intikal eden—–değerindeki pay nedeni ile intikal talebinde bulunmadıklarını bu nedenle— mümkün olmadığını, kaldı ki —- —- muristen intikal eden pay nedeni ile etkili olmalarının da mümkün olmadığını, söz konusu hissenin iştirak halinde mülkiyete konu olduğunu, davacıların tek başına dava da açamayacaklarını savunmuştur.
Her ne kadar davacı yanca davalı şirketin de içinde bulunduğu — şirkete karşı —- davası açılmış ise de —- istemine ilişkin davalarda davalı sıfatı iptali istenen——- icra eden davalı şirket tüzel kişiliğine ait olduğundan ve huzurdaki davalıların her birinin farklı tarihlerde ——icra ettiğinden, her bir şirket birbirinden bağımsız olarak tüzel kişiliğe haiz olduğundan söz konusu— dosyanın— tefrik ara kararı kurulmuş, her bir davalı yönünden dava ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
6102 sayılı TTK’ nın 445. Maddesi ” 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü getirmiştir.
———– iptali davasında görevli ve yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olup söz konusu mahkemenin yetkisi kesindir. İptal davası niteliği itibari ile Asliye Ticaret mahkemelerinin görevine giren bir mutlak ticari davadır. Dava basit yargılama usulüne tabidir.
Davacı yan davalılar arasında şirketler topluluğu ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür. Söz konusu iddiayı davalı yan kabul etmemiştir. Söz konusu iddia yargılama gerektirmekte olup davacının iddiası kabul dahi edilse usul ve yasada ne de —– iptaline ilişkin bir davada —— bulunduğu yer dışında dava açılabileceğine dair bir hükme rastlanmamıştır. Davalı şirketin— kayıtlı olduğu, şirketin adresinin—— olduğu anlaşılmıştır. Anlatılan nedenlerden ötürü mahkememizin yetkisizliğine görevli ve yetkili mahkemenin —– Asliye Ticaret mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle davanın 6100 sayılı kanunun 114/1-ç, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan dolayı USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ —— ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, Aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtaratın gerekçeli kararın tebliği ile yapılmasına)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, ——- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı 23/09/2021