Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/562 E. 2022/490 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/562 Esas
KARAR NO: 2022/490
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/09/2021
KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalıdan olan —- alacağın reeskont faizi ile birlikte tahsili istemi ile alacak taleplerinin bulunduğunu, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile davalarının kabulüne, —— alacağın temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçeği yansıtmamakta olduğunu, ilgili hususların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, re’sen tespit edilecek diğer nedenlerden dolayı hukuki dayanaktan ve hukuki menfaatten yoksun, hukuka aykırı alacak davası yönünden arabuluculuk dava şartı sağlanmadığından davanın usulden reddine, dosyanın esasen inceleme aşamasına geçilmesi halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;—— alacak iddiası kayıtları, cari hesap ekstreleri, mutabakat belgelerinden dolayı yersizdir. Karşılıklı mevcuttur. Son karar Yüce Mahkemenize ait olmak üzere, tarafımdan hazırlanan tarafınıza sunulmuştur. ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
Dava, ticari satımdan kaynalı alacak davasıdır.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
Somut olayda; davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, cari hesaplarında davalıdan alacaklı gözüktüğü ancak davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde; dava tarihi itibariyle—–bazında—tarihi itibariyle —- olduğu, söz konusu borcun —- tarihinde —– borcun ödendiği tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; mahkememizce alınan bilirkişi raporlarına göre taraflar arasında cari hesap kullanılmak suretiyle davalı şirketin davacı şirkete dava tarihi olan —- tarihi itibariyle —-borç bakiyesi verdiği, davalının —-tarihi itibariyle borcunu ödediği, daha sonraki süreçte taraf şirketler arasında mutabakat mektuplarına istinaden borç/alacak bakiyesinin sıfırlandığı, durumun —– tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu haliyle dava açıldıktan sonra borcunu ödeyen davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 331. maddesinde; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” şeklinde hüküm tesis edildiği görülmüştür. Yargılama giderleri yönünden ise HMK 331/1 maddesi gereğince yapılan değerlendirmede, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle dava açmakta haklı olduğu, zira davalı tarafın dava tarihinden 4 gün sonra ödeme yaptığı ve bunun —- tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmış olup, —– karar sayılı ilamı nazara alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğuna karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davada hükmedilen miktarın— kesinlik sınırı olan — altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. Zira —– ilamında benzer konuya ilişkin; —– altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında —- yılı istinaf kesinlik sınırı olan —- altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl alacağa ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Ödemenin ilk celseden sonra yapıldığı anlaşıldığından Harçlar Kanunun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 53,8‬0 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak yatırılan 80,70 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 26,9‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan ( Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Tebligat Masrafı ve Dosyadaki Diğer Masraflar) olmak üzere toplam 2.508,50 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 470,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Artan gider avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/09/2022