Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/56 E. 2023/45 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/509 Esas
KARAR NO : 2023/82

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/07/2022
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili 14/07/2022 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; bir kamu bankası olan müvekkili şirketin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca yapılan ihaleler kapsamında, temizlik, yardımcı hizmetler, güvenlik ve yönlendirme hizmetlerinin ifası için alt işverene bağlı personel istihdam ettiğini, iş sözleşmeleri tazminat almaya hak edecek şekilde sona erenlere ödemelerinin, 4857 Sayılı İş Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri gereğince müvekkili banka tarafından gerçekleştirildiğini, alt işveren olan davalıların yapılan bu ödemelerden ilgili kanunlar ve akdedilen sözleşmeler gereği sorumlu olduğunu, asıl işveren sıfatı ile dava dışı işçi —— 28.06.2019 tarihinde işçilik alacaklarına istinaden müvekkili banka tarafından, Kıdem Tazminatı 5.267,38 TL, İhbar Tazminatı 3.634,17 TL, Yıllık izin Ücreti 1.557,50 TL, olmak üzere, brüt 10.459,05 TL ödendiğini ileri sürerek, yapılmış olan ödemelerin, ödeme tarihinden itibaren tahsiline kadar işleyecek kanuni faizi ile birlikte alt-işveren davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın dosyamıza cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.—– Dava dışı işçi —— hizmet döküm cetveli, iş yeri ünvan listesi, tüm işe giriş çıkış bildirgelerinin celp edildiği görüldü.
25/10/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir İş Mevzuatından Kaynaklı Nitelikli ——bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 03/01/2023 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; rücuen alacak davasıdır.4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Somut olayda tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça dava dışı işçi ——- işçilik alacaklarına yönelik olmak üzere 28.06.2019 tarihli ödeme belgesi ile 10.459,05 TL ödeme yapıldığı, İş Kanunun 112.maddesinin tahsilat kolaylığı sağlamak için konulması, aynı kanunun 2/6 maddesi 6.maddelerinin açık hükmüne ve sözleşme(madde 7, 22.1. ) ile eki teknik şartname (madde 6-h) ve diğer hükümlerine göre, işçiye ödenen bedelin tamamından davalıların sorumlu olduğu ve davacı kurumun alt işverenlere karşı yukarıda değinilen ilkeler kapsamında rücu hakkının bulunduğu, bilirkişi raporunda davalıların sorumluluk miktarının gerekçeli ve tutarlı olarak belirlendiği anlaşılmakla, bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerekmiş, davacı tarafından bu ödemelerin ayrı bir temerrüt ihtarına gerek olmadan ödeme tarihi olan 28.06.2019 tarihinden itibaren ve taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak yasal faiz işletilerek yüklenicilerden tahsil edilebileceği kanaatiyle aşağıda yazılı olduğu şekilde davanın 10.333,21 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-10.333,21 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/06/2019 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazla istemin reddine
2-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 10.333,21 TL lik kısım yönünden alınması gereken 705,86 TL harcın davalılardan müşterek müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan—–göre alınması gereken ——vekalet ücretinin davalılardan müşterek müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 319,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.319,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.303,62 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kabul red oranına göre belirlenen 1.304,11 TL Arabulucu ücretinin davalılardan müşterek müteselsilen tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 15,89 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.