Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/559 E. 2023/79 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/559 Esas
KARAR NO: 2023/79
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili ——- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkil şirketin ortağı olduğunu ve şirketten aldığı borç, avans ve sair işlemlerle borçlandığını, borcun ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını ancak takibe haksız olarak itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, asıl alacak miktarının %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini ve davalının taşınır-taşınmaz malları üzerinde ihtiyaten haciz uygulanmasını iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin şirket ortağı olmasına rağmen ticari defterler üzerinde inceleme yapamadığını, müvekkile ile dava dışı şirket ortağı —- tarafından ikame edilen ———– dosyasında ortaklıktan çıkma davasının devam ettiğini, salt muavin kayıtlarının şirkete borçlu olunduğunu göstermediğini, davacının muavin defterlerde yer alan kayıtlara ilişkin ——-etmediğini beyan ederek davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptali davasıdır.
———-Müdürlüğünden; Davacı şirketin sicil dosyasının bir suretinin celp edildiği görüldü.
——sayılı dosyasının—— üzerinden celp edildiği görüldü.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —–tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Davacının —yılları arası döneme ait yevmiye kebir envanter defterlerinin ibraz edildiği, anılan defterlerin Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı,
2.Dosyaya eklenen inceleme tutanağında belirtildiği üzere genel kurul toplantı müzakere defteri ile karar defterlerinin ibraz edilmediği, bu yönüyle davacı şirkette kar dağıtımı yapılıp yapılmamasına ilişkin bir kararın alınıp alınmadığının tespit edilemediği, incelenen ———– ibraz edilen kurumlar vergisi beyannamelerinden anlaşıldığı üzere davacı şirkette ——–yılına kadar gerçekleştirilmiş temettü ödemesinin bulunmadığının anlaşıldığı,
3.Dosyaya ibraz edilen ve şirket ortaklarına yapılan ödemeleri gösterir banka dekont açıklamalarında herhangi bir ibarenin yer almadığı, bu nedenle salt davacı ticari defterlerinde yer alan ve ortaklarla gerçekleştirilen işlem açıklamalarının işbu raporda dikkate alındığı,
4.Mahkeme salonunda yapılan incelemede —- yıllarında gerçekleşen ortakların ———–hesap hareketlerinin ibraz eidldiği, buna göre;
Davacı şirketin —- oranındaki hisseye sahip hakim ortağı konumunda olan —–yılları arasında toplamda —- ödeme, aynı yıllarda —– tahsilat gerçekleştirildiği, buna göre ortak ——alacaklı olduğu,Davacının — oranındaki hisseye sahip ortağı olan —— ödeme gerçekleştirildiği, yevmiye defterindeki işlem açıklamalarında özel bir ibareye yer verilmediği, anılan tutarın —– tarihi itibariyle —– hesabında takip edilmeye devam edildiği, Davacının —-oranındaki hisseye sahip ortağı olan —– ödeme gerçekleştirildiği, yevmiye defterindeki işlem açıklamalarında özel bir ibareye yer verilmediği, anılan tutarın —— hesabında takip edilmeye devam edildiği,5. İşbu raporda yer verişen tüm tespitler neticesinde takip ile istenen ——davalıdan istenip istenemeyeceği ile ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin —-celse tarihli duruşmasında; “Mahkememizin—– tarihli celsesinin ——- ara kararına uygun şekilde ve davalı itirazlarını karşılar şekilde yeni bir mali müşavirden rapor alınmasına,” şeklinde ara karar kurulmuş olup dosya yeni bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilmiştir.
Yeni kök raporda özetle:
“Davacı şirketin ——- ticari yevmiye defter kayıtları incelendiğinde ticari defter kayıtları ve dosyaya ibraz edilen ve şirket ortaklarına yapılan ödemeleri gösterir banka hesap belgesi açıklamalarında herhangi bir ibareye (Açıklamaya) yer verilmediğinden ortaklara ödenen paraların ne amaçlı işlemler dolayısı ile gönderdiğini davacı şirketin kanıtlaması gerektiği,
İşbu raporda yer verilen tüm tespitler neticesinde takip ile istenen ——davalıdan istenip istenemeyeceği ile ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, hususlarını içerir işbu bilirkişi raporu —— Mahkemenin takdirine sunulmuştur.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, alınan ve hükme yeterli görülen bilirkişi raporuna göre davalı —— davacı —– ortağı olduğu, davacı şirketin —-yıllarına ait ticari defterleri ve sunulan belgelerin incelenmesi ile davalı adına toplam——— borç kaydı bulunduğu görülmüş ise de davacı tarafından davalıya gönderilen paraların gönderilme sebebinin ne olduğu hususu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Davacı tarafından banka üzerinden gönderilmiş bulunan bedellerin kendi borcuna mahsuben mi, kar payı olarak mı yoksa davalıya borç olarak mı gönderildiği hususunda bir açıklama olmadığı gibi bu hususta davacı lehine bir delilde bulunmamaktadır.
(Dava, davacının münferit yetkili olduğu dönemde davalı şirkete verdiği borç para ile ½ hissedarı olduğu taşınmazın davalı şirkete satışından doğan bedelin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı şirkete borç verildiği iddia edilen tarih itibariyle şirketi temsile yetkili yönetici ve şirket kayıtlarının tutulmasından sorumlu kişidir. Davacının talep ettiği borç verdiği paranın iadesi isteminin değerlendirilmesinde; davacının hem davalı şirketin ortağı ve yetkilisi, hemde mali kayıtlarınıda tutan kişi olması nedeniyle şirketi kendi lehine borçlandırması söz konusu olup, borç verildiği iddia edilen —- şirket kayıtlarına “ortaklara borçlar” kaleminde davacı alacağı olarak —-tarihinde geçirilmiş olmasına rağmen—– tarihinde bilgisayar kayıtlarına aldığı ve mahkemece de salt bu kayda dayanarak davacının bu kalem alacağına hükmedilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi davacının şirket kayıtlarına kendi lehine alacak kaydetmesi ve mahkemenin de sadece bu kayda itibar ederek hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda davacının — şirkete borç verdiğine ilişkin varsa başkaca delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. ——-
(Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, davalı şirkete verildiği iddia olunan paranın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı şirket vekili ise, davacıların şirkete borç para verdiklerini iddia ettikleri dönemde, şirketin yönetim kurulunda bulunduklarını ve şirket kayıtlarının kendileri tarafından lehlerine tutulduğunu, lehlerine delil oluşturulduğunu savunmuştur. Dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporlarında, dava konusu borçların dayanağının, şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinden ve dosya içeriğinden anlaşılamadığı belirtilmiş ise de dava konusu borçların ortaklara borçlar hesabında kayıtlı olması sebebiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, davalı vekilinin savunmaları üzerinde durulmaksızın sırf defter kaydına dayanılarak, kaydın tutulduğu dönemde davacıların davalı şirketteki konumları ve defter kayıtlarındaki sorumlulukları değerlendirilmeden ve bu değerlendirme sonucuna göre kaydın dayanağı belgeler aranmaksızın, gerektiğinde bu konuda ek rapor alınmadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. ———
—– istikrar kazanan içtihatlarına göre, banka havalesi bir ödeme aracıdır. Banka makbuzları, kişinin hesabına yapılan havaleyi gösterir. Davacının davalıya göndermiş olduğu havaleler veya diğer gönderiler üzerinde bu paraların borç olarak verildiğine dair bir açıklama bulunmamaktadır, davacının dayandığı belgeler yalnız başına borç verildiğini ispata yeterli değildir. Zira, kural olarak havale bir ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale sebebiyle alacaklı olduğunu davacı alacaklı ispat etmelidir. Zira havalenin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp bu uyuşmazlıkta miktar itibari ile tanıkta dinlenilemez. Alacaklı olan davacının alacağını yasal delilerle ispat etmesi gerekmektedir ——
Davanın alacak davası olduğu davacının davalıya —– alacaklı olduğunu iddia ettiği delil olarak kendi ticari defterlerine dayandığı davalıdan dava dilekçesinde ki meblağ kadar alacaklı olduğuna dair yazılı bir delil ibraz edemediği davanın miktar itibari ile senetle ispat edilmesi gerektiği davacının aynı zamanda dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı ispat yükünün davacı üzerinde olduğundan ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline başvurulmuş olması sebebiyle davacı vekiline yemin deliline başvurup başvurmayacağı hususu hatırlatılmış ancak davacı vekilinin ——– tarihli beyan dilekçesi ile yemin deliline başvurmadıklarını bildirmiştir.
Bu sebeple davacı tarafça davalıya gönderilen paraların ——- vurgulanan karine gereğince davalıya olan borcun ödenmesi olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Davacının icra takibi yapmakta haksız ve kötü niyetli olduğu yönünde bir delil olmaması, alacağını usulünce kanıtlayamamış olması sebebiyle davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötü niyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. ———-
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3- Peşin alınan 5.136,61 TL harçtan, alınması gerekli 179,90 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 4.956,71‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 62.542,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——— Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/01/2023