Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/557 E. 2022/228 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/557 Esas
KARAR NO : 2022/228

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili 09/09/2021 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin—poliçe numarası ile —— plakalı araç ile davalı sigorta şirketine sigortalı — plakalı çarpışması sonucu maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, davalının sigortalısının kazanın oluşumunda %75 kusurlu olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle müvekkiline —- aracın yüksek ölçüde zarar gördüğünü, müvekkilinin dava dışı sigortalısına — piyasa değeri ödediğini, —-hasarlı değerinin — değeri) düşülmesi neticesinde müvekkili şirketin gerçek zararının —- olduğunu, %75 kusur oranına göre davalının — ödemesi gerekirken — ödeme yaptığını, bakiye — alacağın tahsili için–takibi başlatıldığını ancak davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu,— görüşmelerinden sonuç alınamadığını, açıklanan nedenlerle davalının haksız itirazı nedeniyle durdurulan takibin devamına davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili — dilekçesinde özetle; müvekkilinin—- öngörülen gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacı yana ——- ödemesi yapıldığından bakiye tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında sorumluluğu bulunduğunu, kusur oranlarının konusunda uzman bilirkişiler marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, icra inkar tazminatının her durumda reddinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle gerçek hasarın ve kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, icra inkar tazminatının reddinin gerektiğini, savunmuş ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,rücuen tazminat talepli başlatılan —— dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
—- sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
—- plakalı araçların — dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
01/02/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir makine mühendisi uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve — tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle; “Davacı nezdinde —aracın ön kısımların ağır biçimde hasarlı olduğunun, tüm ——– hasar onarım bedelinin tespit edildiğinin, (KDV Hariç) aracın piyasa değerini aşan onarım—– alındığında aracın onarımının ekonomik olmayacağının, —- hali ile satılmasının uygun olacağının, araçtaki hasar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede gerek —-gerek sürücü ve yolcu emniyeti gerekse de trafikteki 3. şahısların güvenliği açısından ağır hasarlı —-olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunun tespit edildiğini, — neticesinde trafikten çekildiği, —- tarafından aylık olarak düzenli yayımlanan —-listesi —— siteleri,———-, konu ile ilgili süreli yayınlar, ———ve bunların —– alıcı veya satıcı tarafından ibraz edilen fatura ve benzeri belgeler gibi kaynaklardan yararlanılarak hazırlanması nedeniyle aracın piyasa değerininin tespitinde önemli bir veri olduğunu, dava konusu aracın dava konusu kaza tarihindeki —- değerinin —-kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde dava konusu kazanın öncesinde —- hasarın tespit edilmiş olup, dava konusu kazanın öncesinde ağır hasar kaydı tespit edilmemiş olduğunu, dava konusu aracın kilometresi,—– alındığında dava konusu kazanın hemen öncesinde piyasa değerinin 85.000,00 TL olduğunun, davacı —- değeri konusunda mutabakat sağlayarak aracın trafikten çekildiğini,—- ağır— tarihinde— değeri ödemesi yapıldığının tespit edildiğini, davacı –araç hasarlı haliyle – ihalesi neticesinde — satıldığının beyan edildiğini, ağır biçimde hasarlanan aracın piyasa koşullarına göre yüksek bedelle satılarak ödenecek tazminatın azaltıldığının anlaşılmakta olduğunu, dava konusu aracın hasarlı haliyle satıldığı ——değerinin piyasa şartlarına uygun olduğunu, davacı —. nezdinde ——– aracın kazadan önceki piyasa değeri olan —- tutardan kazadan sonra hasarlı haliyle satıldığı—- tutarın düşülmesi ile 38.000,00 TL tazminatın hesaplandığını,
Davalı —-. nezdinde—– plakalı aracı sevk ve idare eden sürücü—- kazanın oluşumunda ASLİ ve %75 KUSURLU olduğunu,
Davacı ——— nezdinde kasko sigortalı —- aracı sevk ve idare eden —- kazanın oluşumunda TALİ ve %25 KUSURLU olduğunu,
Davacı —. tarafından sigortalısına ödenen 85.000,00 TL piyasa değeri sonrasında aracı hasarlı haliyle 47.000,00 TL tutara satması neticesinde kasasından çıkan — hasar tazminatının kadri marufunda olduğunu,
Davalı —-. nezdinde trafik sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %75 kusurlu olması nedeniyle davalının sorumluluğunun —- olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafından—–ödeme yapmış olması nedeniyle bakiye tazminat miktarının—– şeklinde tespitte bulunduğu görüldü.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen —– yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan —– hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak — Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, — yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; haklarına halef olunan dava açsa idi ne şekilde dava görülecek —-olanın açacağı rücu davasının da aynı şekilde görüleceği belirtilmiştir.
Eldeki dosyada dava dışı sigortalısının zararını ödeyen davacı sigorta,sigortalsının haklarına halef olarak zarar veren aracın — kusur oranınnda rücuen tazminat talep etmektedir.Eldeki uyuşmazlık incelendiğinde uyuşmazlığa konu trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminata konu alacak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.vd maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğundan kaynaklanmaktadır.Davalı sigorta haksız fiile sebep olan aracın — nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın —- kısmında yer alan 1401.vd maddeleri uyarınca sorumlu olacaktır.Hükme esas alınan yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davalının sigortalısının 2918 sayılı KTK’nın 57.maddesini ihlal etmekle kavşaklarda geçiş önceliğine uymama nedneiyle %75 kusurlu olduğu ve bu tespitin davacı talebiyle uyumlu olduğu; yine davacının sigortalının aracının piyasa değeri olan 85.000,00 TL tutardan kaza sonrası hasarlı haliyle satıldığı —-değerinin mahsubu sonrası zarar tutarının 38.000,00 TL olduğu,davalının kusuruna denk gelen zarar miktarının 28.500,00 TL olduğu ve davalı tarafından yapılan 19.000,0 TL ödemenin mahsubu sonrasında bakiye tazminat alacağının 9.500,00 TL olduğu ve bu talebin de takip talebindeki davacı talebiyle uyumlu olduğu;işlemiş faiz açısından ise rücuen tazminat davalarında sigortanın sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren temerrüt faizi isteyebileceği ve bu tarihin—temerrüt tarihinden takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda işleyecek yasal faiz tutarı ile takip talebindeki talebin uyumlu olduğu görülmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu uyuşmazlığın temelinde haksız fiil olduğuı,hasar miktarı ile ksuur derecesinin belirlenmesinin bilirkişi raporu alınması ile tespit edileceği gözetilmekle davalı tarafından takip öncesi alacağın belirlenmesinin mümkün olmadığı görülmekle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda beliritlen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; — Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-İcra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 694,70 TL harçtan, peşin yatırılan 122,83 TL harcın düşümü ile geri kalan 571,87 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 122,83 TL Peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 43‬,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.225,13 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7—-Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.