Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/528 E. 2023/66 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/528 Esas
KARAR NO: 2023/66
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/08/2021
KARAR TARİHİ: 24/01/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekilinin——–Asliye Ticaret Mahkemesi’ne 26.08.2021 tarihinde verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten 830,20 TL alacaklı olduğunu, ancak davalı şirketin alacaklı olduğu gerekçesiyle ———- Esas sayılı icra dosyasından takip başlattığını, gönderilen ödeme emrine itiraz süresinin müvekkili şirket tarafından kaçırılınca müvekkili şirketin icra dosyasına borçlu olmadığı halde 139,689,63 TL yatırmak zorunda kaldığını, dava açma haklarının saklı tutularak ödeme yapıldığını; Dava dışı——- imzalanan üretim sözleşmesi hükümleri gereği dava dışı firmanın üretimde kullanılacak dantellerin seçiminin öncelikle kendi gösterdiği şirketten yapılmasını istediğini, be nedenle müvekkili şirketin davalı şirket ile başlayan ticari ilişkisinin davalı şirketin hatalı ve ayıplı ürünleri nedeniyle sağlıklı bir biçimde gelişmediğini ve ilerleyemediğini, davalı şirketin üretimi nedeniyle yaşanan sıkıntıların; “a- Desen ebatlarında farklılık var.b- Dantelin içinde daralma problemi sebebiyle—— beden dikimlerinde ve kalıplarında sorun yaşandı.c- Renk sorunu – bir renge ait koli içinde ve top içinde içinde renk farklılıkları var. d- Volonlanma ve katlanma sorunu var. e- Rulo çok sıkı sarılmış ve dantel içinde katlanma var. Danteller sarılırken çok sıkı sarılmış, buna bağlı olarak dantel uçlarında marullanma oluşmuş. Bu da ürünlerde bombelenme sorunu yaratıyor.f————-renklerinin dantel serimi sırasında volonlanma olması yüzünden %75 inin 17,5 cmden dar, 15,5 -15-16 cm olması yüzünden kalıplara sığmadı. 1,5 cm daralma olduğunu ve bu sebepten dolayı kalıpların etkilendiği” ve dantellerin kendi içinde ikiden fazla renk farkı olduğu sorunu var.” Bildirilen sıkıntıların tamamının hem taraflar arası hem de dava dışı şirket ile ayrıntılı olarak görüşüldüğünü, davalı şirketin üretiminden kaynaklanan sıkıntıların sevkiyatın aksamasına sebebiyet verdiğini bu nedenle müvekkili şirketin dava dışı şirket ile olan sözleşmesinde yazılı ürün teslim tarihlerine uygun sevkiyat yapamamasıyla sonuçlandığını, dava dışı şirketin müvekkili şirkete 112.876,38 TL geç yükleme tahsilatı açıklamalı ceza faturaları ——- kestiğini, davalı şirketin kendi üretiminden kaynaklanan bu maliyetin ödenmesi sorumluluğunu üzerine almadığını ve bir çözüm yolu bulmanın olanaksızlığı karşısında müvekkili şirketin 21.09.2020 tarihinde ve 108.172,02 TL tutarında —– açıklamalı bir fatura keserek davalı şirkete gönderdiğini, arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını, davalı şirketin icra takibi ile haksız tahsil etmiş olduğu ödemenin geri alınabilmesi için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek davanın kabulü ile müvekkili şirketin borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 139.689,63 TL’nin ödeme tarihi olan 13.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatına, yargılama masrafları ve vekalet ücreti davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki Cari Hesap Ekstresi, Faturalar, İcra Tahsilat Makbuzu, İlamsız takiplerde Ödeme Emri, Reklamasyon Sürecine İlişkin Yazışmalar görülmüştür.

CEVAP: Davalı vekilinin dosyaya sunduğu 08.09.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın özünün müvekkilinin davacı yana hatalı ürün teslim edip etmediği, varsa davacının ayıp ihbarının usul ve yasaya uygun yapılıp yapılmadığı, davacının davadışı——-isimli şirkete ödediği geç teslimden kaynaklı cezai şarttan sözleşme dışı müvekkilin in sorumlu olup olmadığı noktalarında toplandığını; —- ticaret hayatının olası risklerinden korunmak amacıyla aynı ürünü —— isimli firmaya da sipariş ettiğini, müvekkiline 06/11/2019 tarihinde iki firmadanda sipariş geldiğini, birinin davacı diğerinin ise—– isimli bir firma olduğunu, siparilerin aynı renk farklı metrajda olduğunu, aynı renk olmasının sebebinin hem ——- hem de davacının —– aynı ürünleri üretecek olmasından kaynaklandığını, gelen iki sipariş için renkler aynı olduğu için boyahanede aynı kazanda boyandığını hem davacıya hem de ——- renk haslık onayı için gönderildiğini iki müşteriden de onay gelince ürünlerin kesilmeye başladığını, davacının iddia ettiği sorunların hiçbirnin—- çıkmadığını—- cezai şart içeren terminli sözleşme akdeden—- termin süresi içinde malları ——–teslim ettiğini müvekkiline malların bedelini ödediğini ve herhangi bir dava yahut takip olmadığını, aynı kazanda boyanan ürünlerde bir müşterin hata bulup ürünleri yetiştiremediğini iddia ederken ikinci müşterinin hata bulmayarak malları zaten aynı olan iş sahibine süresinde teslim etmesinde davalı müvekkilin değil davacının kusuru olduğu hayatın olağan akışı gereği ortada olduğunu, davacının kendi kalıplarına ürünü uyduramadığını termin cezası ödemek zorunda kalacağını anlayınca sorumluluğu müvekkil ine yıkmaya çabaladığını; Davacı yan bir kısım siparişini ürünlerin hatalı olduğunu iddia edip iade edince müvekkilinin müşteri memnuniyeti adına davacı için yeniden üretim yaptığını 65.000,-TL tutarında reklamasyon faturalarını kabul ettiğini emtiayı iade aldığını, davacı yana 10 gün gibi sektör ortalamasının çok altında bir sürede teslim edildiğini, davacının zaman kazanmak ve sorumluluğu müvekkiine atmak için başvurduğunu, davacının ayıplı olduğu için metraj bildirerek iade edeceği maldan iadeden önce kullandığı iadeden sonraki metraj ölçümünde anlaşıldığını davacının ayıplı olduğu için mal üretemiyorum dediği üründen mal ürettiğini bunun da malın esasında ayıpsız olduğunu gösterdiğini; Diğer yandan davadışı—- uzatan ve davacının termini kaçırmasına neden olan bizzat ——– farklılığı iddiasına karşı renk haslık kontrolü yapıldığında renklerin sorunsuz olduğunun görüldüğünü, aradaki sürecin sorumluluğunun da doğal olarak davacı firmaya ait olduğunu, davacı firmanın renk tutamadığı iddiasında bulunduğunu renk odasında yapılan kontrolde iddianın doğru olmadığının görüldüğünü; Açık ayıpların ilk bakışta olağan bir inceleme ile anlaşılabilen ayıplar olduğunu, ilk bakışta görünmeyen ancak daha sonra anlaşılan ayıpların ise gizli ayıp niteliğinde olduğunu, bu hususun önemi karşılığını TTK 23. maddesinin (c) bendinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir.” ancak dosya içinde müvekkile açık ayıplara ilişkin TTK md.18/3 anlamında “noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi” ile yazılı bir bildirim yapıldığına dair bir evrağın olmadığını; Huzurda ürünlerin ayıplı olup olmadığı, usulüne uygun ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığı gibi hususlardan sonra (usulüne uygun ve yasal süresi içinde bir ayıp ihbarının da bulunmadığını, Hukuki sorunun davacı yanın belirlenmiş zamanla (termin) mal teslim etme yönünde sözleşme imzaladığı dava dışı bir firmanın geç teslim nedeniyle davacıya ceza kesmesi durumunda böyle bir sözleşme imzalamayan davalı firmaya rücu edip edemeyeceği oduğunu; Davacının basiretli bir tacirin yapacağının aksine mal aldığı firma ile terminli bir anlaşma yapmadığını fakat daha sonra bir takım ayıp iddiaları ile kendi sorumluluğu olan termin cezasını bu yönde sözleşme yapmadığı firmaya yüklemeye çalıştığını, malların ——— geç teslim nedeniyle davacıya ceza kesildiğini davanın bu nedenle reddinin gerektiğini; Davacı yanın 13.04.2021 tarihin itibariyle ticari faizi ile talep ettiği bedelin kendisine ödenmesini istemişse de müvekkilinin temerrrüde düşürülmeden faiz işletilmesinin söz konusu olmadığını, temerrüd olsa olsa dava dilekçesinin tebliği ile gerçekleştiğini belirterek A.Davacı yan dava daşı şirkete terminden sonra mal teslim etmesi halinde ceza ödemeyi kabul etmiş olmasına rağmen davalı müvekkilin böyle bir taahhüdü olmadığından davacının basiretli bir tacir gibi davranmamasının sorumluluğu kendi üzerinde olduğundan davanın başkaca bir araştırmaya girmeksizin davanın reddine, B. Ayıplı bir mal söz konusu olmayıp aynı gün gelen siparişler aynı kazanda boyanıp aynı malları dava dışı iki farklı şirkete daha satılmasına rağmen herhangi bir ayıp ihbarı olmadığından davanın reddine, C. Ayıplı mal olduğu kabulü olması halinde açık ayıplara ilişkin ihbar süresine uyulmadığından davanın reddine, D. Usulüne uygun bir ayıp ihbarı olmadığından davanın reddine,E. Faiz başlangıç tarihi olarak ödeme tarihi talebinin reddine,F. Davanın reddine, G. Yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, —— Sayılı dosyasına konu davacı borçlu tarafından ödenen bedelin istirdatı davasıdır.
Somut uyuşmazlıkta çözülmesi gereken husus; satıma konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı, bu kapsamda davacının geç teslim sebebiyle düzenlenen reklamasyon faturasından kaynaklı uğradığı zararın davalıdan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında dantel üretimine ilişkin sözlü satım sözleşmesi akdedilmiştir.Bu sebeple tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin TBK.nun 207 ve devamı maddelerinde yer alan “menkul eşya satımı” na ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davalı tarafça satış sözleşmesinin varlığı kabul edilmekle birlikte teslim edilen ürünlerin ayıpsız olduğu, ayıp ihbarının süresinde olmadığı, geç teslim sebebiyle davacıya kesilen ———- faturasından dolayı kendisine rücu edilemeyeceği savunmasında bulunulmuştur.
Davacı satılanın ayıplı olduğu, bunun sonucunda geç teslim sebebiyle kendisinin tazminat ödemek zorunda kaldığı, söz konusu tazminatın davalı satıcı tarafından kendisine ödenmesi gerektiğini iddia etmiştir. Bu durum, uyuşmazlığın “ayıba karşı tekeffül” hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
31/03/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine ve bir tekstil mühendisi bilirkişisine tevdi sonrası aldırılan bilirkişi raporunda ‘tarafımıza sunulan kesili parça kumaş numuneleri, 40 metre kumaş ve 2 takım sutyen ürün üzerinden; olayın üzerinden 2 yıl geçmiş olması, malların tamir işlemi görmüş olması, tamir işleminden sonra hataların giderilmiş olabileceği, kumaşların teknik yapısı, içerikte yer alan elyaf karışımı da referans alındığında; malların tamamı üzerinde ayıp yönünden nihai kanaate erişilemediği’ şeklinde tespitte bulunulduğu dava dışı —– yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda dava dışı—— teslim edilen ürünler ile ilgili ayıplı mal bildiriminde bulunulmadığını beyan ettikleri bununla birlikte olayın üzerinden 2 yıl gibi bir süre geçtiği de göz önünde bulundurulduğunda keşif esnasında sunulan numunelerin dava konusu ürünler olup olmadığının belirsiz olduğu bu haliyle de dosya kapsamındaki e-faturalar,——— süreci belgesi, dinlenen tanık beyanları başta olmak üzere bilgi ve belgelere göre iddia edilen ayıbın ilk muayenede tespit edilebilecek nitelikte açık bir ayıp hali olabilecek dava konusu olayda TBK.nun 223 ve TTK.nun 23/c maddeleri hükümleri gereği (açık ayıplarda 2 gün, gizli ayıplarda 8 gün içerisinde) muayene ve ihbar külfetinin ürünlerin bir kısmı için süresinde yerine getirildiği söylenebilir ise de(06.12.2019-24.12.2019 ürünlerin depoya teslim tarihleri/ilk ayıp ihbar bildirim tarihi 24.12.2019) ayıbın varlığı hususunda davacı tarafça ispat külfetinin yerine getirilemediği ve netice itibariyle ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanma imkanının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Böylelikle davacı tarafça uğramış olduğu zarara yönelik olarak aralarında geç teslim sebebiyle kesilen reklamasyon faturasını yansıtabilecek yazılı bir sözleşme hükmü bulunmadığı ve temerrüt şartlarının oluşmadığı somut olayda genel hükümler kapsamında TBK 227/2, 112 maddeleri uyarınca davalı taraftan zarar tazmini talebinde bulunamayacağı kanaatiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 2.385,55 TL harçtan, alınması gerekli 179,90 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 2.205,65‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 21.952,99 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2023