Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/498 E. 2021/806 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/498 Esas
KARAR NO: 2021/806
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ: 02/11/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- numaralı —– davacı müvekkilİ sigorta şirketi tarafından — belirlenen risklere karşı, poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığını, — adresinde bulunan ve sigortalı—- tarihinde hasar meydana geldiğini, hazırlanan hasar tespit tutanağında — tarafından yapılan kanal çalışması sırasında hasarın meydana geldiğini, söz konusu hasar, sigortalı — verilerek ortaya çıkmış olup —- tespit tutanağını imzalayarak hasarın — doğruladığını, —dosyası kapsamında —- meydana geldiği tespit edildiğini, Müvekkili şirket —– ödemesi yaptığını, dava konusu hasarın davalı —- sorumluluğunda olduğunu beyan ile yapılan itirazın iptali ile , %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili — —- arandığını, gönderilen görevlilerce hat istikametinin gösterildiğini ancak istikametinin yanlış çıktığını ve gaz kaçağının meydana geldiğini, müvekkili —–bahse konu zarardan sorumlu tutulamayacağını beyan ile haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava rücuen tazminat sebebine dayalı olarak başlatılan —– dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dosya kapsamı incelendiğinde; uyuşmazlık, —- sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir.—- maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. —– maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak — —- Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği açıktır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde sayılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen veya kendi özel kanunlarında mutlak ticari dava olduğu belirtilen ve bu sebeple ticari nitelikte olduğu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise davaya konu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır.
6102 sayılı TTK’nın 16/2.maddesi :————-işlere harcayan —– işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar. ” şeklindedir.Yukarıda yapılan göreve ilişkin açıklamalar ışığında davanın mutlak ticari dava olmadığı ve davalı —— tacir olmaması sebebiyle nispi ticari dava da olmadığı gözetildiğinde görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ —— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi taktirde davanın açılmamış sayılmasına,
5-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2021