Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/49 E. 2021/911 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/49 Esas
KARAR NO: 2021/911
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/01/2021
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine —–bedelli senedin borçlusu olduğu iddiası ile kambiyo takibi yapıldığını, müvekkili tarafından yasal süresi içinde İcra Mahkemsinde imzaya itiraz edildiğini, —— dosyasından imzalarda çıplak gözle dahi farkedilecek bariz farklar bulunması nedeniyle tensiple birlikte takip muvakkaten durdurulduğunu, müvekkilinin imza ve yazı örnekleri mahkemesi tarafından alındığını fakat müvekkili tarafından duruşmalar takip edilemediğinden bu dava dosyasının düştüğünü, takibe konu icra takibindeki senet üzerinde bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığı gibi müvekkilinin davalıya borcu olmasını gerektirecek herhangi bir hukuki veya ticari ilişkisi de bulunmadığını, takibin dayanağı olan senedin zamanaşımına uğradığını, alacaklı tarafından zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığını ve işlemin gerektirdiği masrafın dosyaya yatırılmadığını, müvekkilinin mağdur olmaması için öncelikle sahteciliğe dayalı menfi tespit davası olması nedeniyle HMK 209. Maddeye göre teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasını, aksi kanaat hasıl olması halinde; İİK’nun 72/3.maddesi gereğince %15 teminat karşılığı durdurulmasını, evrak üzerinde karar verilmesini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, müvekkilinin keşideci veya ciranta olarak imzası bulunmaması nedeniyle senedin iptalini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usulüne uygun tebligata rağmen davalı taraf cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ,—- sayılı Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu ile takibine konu bono ve takip nedeniyle borçlu bulunulmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
—– tarihli raporunda özetle;
—- tarihli ara karar ile dosyanın, bonada yer alan keşideci imza ve isminin davacının el ürünü olup olmadığı hususunun tespiti için — gönderildiği, —–tarihli raporu mahkememize gönderilmiştir.
“İnceleme konusu senedin —– mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazı ve imzaların mevcut mukayese imza ve yazılarına kıyasla—— eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR.” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (6102 Sayılı TTK’ nın 778, eTTK. 690, 730).
6102 Sayılı TTK’nın 818. (eTTK.nun 730) maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 677. (eTTK.nun589) maddesi uyarınca ”bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez”. İmzaların bağımsızlığı (istiklali) şeklinde tanımlanan bu ilke, poliçeye atılan her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığını, geçersiz imzanın sahiplerini sorumlu kılmamalarına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığını ifade eder. Geçerli imzaların sahipleri, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamazlar. Geçersiz bir imza sahibini bağlamaz, ancak ciro zincirini de koparmaz. İmzaların bağımsızlığı ilkesi, ciro zincirinde bulunan imzalardan birinin veya bazılarının sahteliğine dayanılarak menfi tespit davası açılmasına olanak sağlamaz. Diğer bir deyişle,—— ilkesine göre senet lehtarının veya diğer cirantaların ciro imzasının sahte olması hali, diğer imza sahiplerinin ve özellikle senedin asıl borçlusu olan keşidecinin senetten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Poliçeye imza koyan kişi, diğer imzaların geçersiz veya sahte ya da mevhum kişilere ait olmasının riskini de taşır. Buna göre her imza kendi sahibini, diğer imzalardan bağımsız olarak bağlar. Poliçe üzerinde şekil bakımından tamam ve görünüşe göre sahibini bağlayan bir imzanın bulunması yeterlidir. Kanun yapıcı, 6102 Sayılı TTK’nun 677 (eTTK 589) maddesinde senedin geçerliliğinin, sorumluluktan tamamen bağımsız şekilde mevcut olabileceğini kabul etmiştir. Çekteki imzalar, bu imzalarda ismi geçen şahıslar yönünden herhangi bir sorumluluk yaratmasa bile, senet yine de geçerli kalır. Çekin geçerli kalmasının sonucu ise, diğer imzaların sahiplerinin sorumluluklarının devam etmesidir. ——–
Ancak Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada ———defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir ——- Somut olayda davacı kendi imzasının sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürülebileceğinden ve—–raporu ile snette düzenleyen sıfatı bulunan davacı ismi altındaki imzaların davacıya ait olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Senetteki imzanın sahte olduğu görülmekle davalı kötü niyetli kabul edilerek kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; Davacının —– takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK 72/5. Maddesi uyarınca 8.000,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 514,48 TL harçtan, ilk peşin yatırılan 136,62 harcın düşümü ile geri kalan 377,86 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 136,62 TL harç, 148,75‬ TL posta gideri olmak üzere toplam 285,37‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021