Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/484 E. 2022/568 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/484 Esas
KARAR NO : 2022/568

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—— tarihinden itibaren —– olarak görev yapmaya başladığını, müvekkilin bölgesinde birinci olarak başarılı bir — sergilediğini fakat — tarihli ihtarnameden 3 ay sonra — tarihinde — sözleşmesinin davalı tarafından haksız bir şekilde keyfi olarak feshedildiğini, müvekkilin 15 yıl boyunca elde ettiği müşteri çevresinden, sözleşmenin feshinden sonra davalının menfaat elde etmeye devam etmesi ve sözleşme feshinin
haksız olması iddia edilerek şimdilik —– sözleşme feshinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının
—lehine akdedilen — tarihinden sonra — kaldığını, sözleşmenin davacının yetersiz performansı nedeniyle feshedildiğini, davacının oluşturduğu müşteri çevresinden müvekkilin ciddi bir kazanımı olmadığını aksine, —- tarihinden itibaren davacının —- müvekkilin ciddi bir şekilde müşteri kaybettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
—-cevabi yazısı,— dava, delil ve cevap dilekçesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
—– tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisi ile nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 06/04/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; Mahkeme salonunda yapılan incelemede davacının — yılları arası döneme ait işletme defterlerinin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve
esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu
223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, — yılları arası döneme ait ticari defterlerin ibraz edilmediği, davalının belirtilen gün ve saatte ticari defterlerini hazır bulundurmadığı ve ayrıca yerinde inceleme de talep etmediği, davacının işletme esasına göre defter tutması, işletme defterinde usulüne uygun olarak sadece gelir gider hareketlerine yer verilmesi nedeniyle davacı nezdinde davalı cari hesap ekstresinin tespit edilemediği, davacının—- sözleşme fesih tarihine kadar—-adet olarak gerçekleştiği, — yılına kadar davacının— adetlerinde yıllar itibariyle—- olduğu, —-tarihine kadar üretilen poliçe adetlerinde yıllık ortalama %7 oranında azalma yaşandığı, davalının savunmasında yer verdiği —öncesine kadar — –tespit edildiği, anılan tarihten — sözleşme fesih tarihine kadar üretilen toplam poliçe adedinin — poliçe dönemlerinin farklı tarih uzunluklarını kapsadığı ve her iki adet
bilgisinin karşılaştırılabilir olmadığı sonucuna gidilmekle birlikte, taraflar arasında akdedilen sözleşme içeriğinde üretilmesi gereken—- belirtilmemesi ile yukarıda yer verilen davacının ürettiği poliçe adetlerinde yıllar itibariyle düşüş eğiliminin bulunduğu tespitleri ile ilgili nihai değerlendirme Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Sayın Mahkemece sözleşmenin haklı bir neden olmaksızın davalı tarafından feshedildiği sonucuna varılacak olursa — yıllık dönemde davacının elde ettiği gelir ortalamasının — olduğu, mevcut delil durumuna göre Sayın Mahkemenin davacı lehinde
hüküm kurması halinde davalıdan talep— tazminatı tutarının —olacağı, ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, sigorta acenteliği sözleşmesinin feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı davasıdır.
Mahkememizce çözülmesi gereken uyuşmazlık; sözleşmenin —– kusuru ile feshedilip edilmediği, sözleşmenin feshinden sonra davacının kazandırdığı müşterilerin davalı—kalıp kalmadığı ve davalının önemli bir menfaat temin edip etmediği ve denkleştirme tazminatının miktarının belirlenmesi noktasındadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 121/1. maddesine göre, belirsiz bir süre için yapılmış olan — sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği gibi, sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir, şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 122/1 maddesine göre, müvekkilin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Aynı maddenin 3. fıkrasında ise, müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, —- sözleşmeyi feshetmişse veya — kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamayacağı düzenlenmiştir. Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi de aynı mahiyettedir. Taraflar arasındaki sözleşme davacı —kusur ile davalı tarafından haklı sebeple feshedildiğinden davacının denkleştirme tazminatı talep edebilmesi mümkün değildir.
— sözleşme uyarınca bizzat yaptığı sözleşme sayısını artırmak, sürekliliğini sağlamak ve portföyünü geliştirmek için gereken çabayı göstermekle ve sözleşme hükümlerine uygun olarak verilen karar, direktif ve genelgelere uymakla yükümlüdür.
Somut olayda;
Davacı tarafça sözleşmenin haksız olarak feshedildiği, 15 yıl boyunca elde edilen müşteri çevresinden fesihten sonra menfaat elde edildiği, sözleşmenin feshinden sonra davalının menfaat elde etmeye devam etmesi ve sözleşme feshinin haksız olması iddia ederek denkleştirme tazminatı talep edildiği,
Davalı taraça ise davanın hak düşürücü süre de açılmadığı, sözleşmenin davacının—– nedeniyle feshedildiğini davacının oluşturduğu müşteri çevresinden ciddi bir kazanımı olmadığını, yetersiz — sebebiyle ciddi bir şekilde müşteri kaybedildiğini ileri sürdüğü,Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça — tarihinde feshedildiği, —- kararı ile hak düşürücü sürenin —– durduğu, arabulucuğa başvuru ile sürenin — tarihleri arasında durduğu, davanın — tarihinde açıldığı ve 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığının anlaşıldığı,
Dosyada alınan bilirkişi raporunda;
davacının—- tarihine kadar ürettiği poliçe adedi toplamının —- gerçekleştiği, —- kadar davacının ürettiği poliçe adetlerinde yıllar itibariyle istikrarlı bir artış olduğu, 2011 yılından —sözleşme fesih tarihine kadar üretilen poliçe adetlerinde yıllık ortalama %7 oranında azalma yaşandığının bildirildiği, Bilirkişi raporundaki davacının düzenlendiği poliçe adedinin yıllar bakımından incelendiğinde 2017 yılından itibaren sonra düşüş eğiliminde olduğu gözetildiğinde davalı tarafından acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin 22/2. Maddesine uygun olarak haklı feshedildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme davacı acentenin kusur ile davalı tarafından haklı sebeple feshedildiğinden davacının denkleştirme tazminatı talep edebilmesi mümkün olmadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜ K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 85,39 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 4,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.