Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/474 E. 2022/194 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/474 Esas
KARAR NO : 2022/194

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı —- imzalandığını, işbu sözleşmede davalı — müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, işbu —— uyarınca ödenmemesi üzerine— ihtarname ile borçlarını ödemeleri bildirildiğini ancak ihtarname ile netice alınamadığından kullandırılan kredinin tahsili için —dosyası üzerinden haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının asıl borç miktarına ve işlemiş faizine ve faiz oranına itirazı nedeniyle takibin durduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının haksız ve kötü niyetli olarak — yönünden itirazının iptaline ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile ücretim vekaleten davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; Müvekkili ile davacı arasında davacının iddia ettiğinin aksine hukuken geçerli bir alacak olmadığını, davacı taraf müvekkilinin borcu olduğu iddiasına ilişkin olarak gönderilen ihtarname ve icra takibi ile iş bu dava dilekçesinde ileri sürdüğü beyanları birbiriyle çeliştiğini, ihtarname ile——- usulüne uygun olmadığını ve müvekkilini bağlayıcı nitelikte olmadığını, davacı tarafından,———- edildiğini, ———- verilmediğini, —-takibe geçme hakkının doğamadığını, bu nedenle bankanın bu şartlar hesabı kat etmesi hukuka uygun olmadığını, —sonra temerrüt faizi ve— altında olursa olsun, alacaklı bankanın başkaca bir alacak talep etmesi mümkün olmadığını, bu nedenle davacının —– takip talebinde saklı tuttuğu —– tahakkuk ettirilecek her türlü vergi, ceza, harç ve kesintilerin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının yaptığı takipteki talepleri tümüyle — yasalara aykırı ve alacak istemine itirazlarının haklı olduğunu, bu nedenle, icra inkâr tazminatı isteminin reddini talep ettiklerini, ayrıca itirazın iptali niteliği itibariyle dava ticari dava niteliğinde olduğundan dava şartı — kapsamında olduğunu, bu nedenle dava açmadan önce dava şartı olan —- başvurulmadığının tespit edilmesi halinde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, yerleşik yargıtay kararlarında yer aldığı üzere itirazın iptali davalarında tebligat icra dosyasında — yapılması gerekiğini, vekile yapılmayan tebligat usulsüz olduğunu, davacı tarafça takibe ve huzurdaki davaya konu edilen alacak zaman aşımına uğradığını, itirazın iptali davası niteliğinde açılan iş bu davanın 1 yıllık sürede açılıp açılmadığının tespitini aksi halde davanın hak düşürücü süresinin dolması nedeniyle, yukarıda ayrıntılarıyla izah edildiği gibi, davacının talep ettiği alacak, yasalara aykırı istemleri içerdiğinden bahisle müvekkili aleyhine açılmış bulunan haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddi ile davacı tarafın haksız yere takip yapmasından dolayı %20’tan az olmamak üzere tazminat ödemesini, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında imzalanmış olan Genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı ile dava dışı ——– imzalanmış, iş bu sözleşmede davalı —–imzalamıştır. —— borcunun ödenmemesi üzerine davacı yanca———dava dışı kredi asıl borçlusu ile davalı—- —– tarihinde tebliğ edilmiştir. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı yanca söz konusu icra takibine girişilmiş davalının itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacı ile eldeki iş bu dava açılmıştır.
Yapılan incelemede —- şartlarının yerinde olduğu, davalının sözleşmenin aktedildiği tarihte şirket yetkilisi olduğu bu nedenle eş rızasına da gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı —- her ne kadar itirazın iptali davalarında icra dosyasında vekil olan vekile tebligat yapılması gerektiğini iddia etmiş ise de yerleşik—–aşamasında tayin edilen vekilin itirazın iptali davasında yetkili olup olmadığı belirli olmadığından dava dilekçesinin asile tebliğ edilmesi gerekmektedir. Davacı —- hususta —yapılmıştır. Tekrara düşmemek amacı ile alıntılanmamıştır. Söz konusu itiraz yersiz olduğundan itibar edilmemiştir.
Davalı yanca her ne kadar 1 yıllık hak düşürücü süre içinda davanın açılmadığı iddia edilmiş ise de bilindiği üzere itirazın iptali davalarında hak düşürücü süre borçlu itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren başlamaktadır. Ödeme emrine itiraz dilekçesi davacı yana tebliğ edilmediğinden hak düşürücü süre geçmemiştir. İtiraz yerinde değildir.
Her ne kadar davalı —- hesabının kat edildiğine dair ihtarnamenin kendisine tebliğ edilmediği iddia edilmiş ise de yapılan incelemede kat ihtarının davalının —–usule uygun tebliğ edildiği anlaşılmakla bu itiraz da itibar edilmemiştir.
Davalı yanca bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde borca yönelik ipoteğin paraya çevrilmesine dair takip söz konusu olduğundan kefile başvurulmasının mümkün olmadığı yolunda itirazda bulunulmuş ise de varsa böyle bir takip ve dayanak ipotek senedi ibraz edilmemiştir. TBK’nın 586. maddesi uyarınca, müşterek borçlu müteselsil kefiller yönünden kefil oldukları miktar için ayrıca kefaletin rehinle teminatı söz konusu değilse, bu kişiler hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu,Ancak somut olayda —- ipoteğin, asıl—— bankaya olan borçlarından dolayı verildiği, müşterek borçlu müteselsil kefilin kefalet borcu için tesis edilmediği bu nedenle, mahkemece, ‘borçlu kefil hakkındaki ihtiyati haciz talebinin kabulüne’ karar verilmesi gerektiğini..—– belirtmiştir. Somut olayda kefilin kefalet borcunu da kapsar bir ipotek verildiği hususu davalı yanca ispat edilememiştir. Bu hususta ne bir icra takip dosyasının esası —— belgeleri ibraz edilmiştir. Bu itiraza da itibar edilmemiştir.
Davacı banka icra takibinde %58,80 oranında temerrüt faizi talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10.5. Maddesi “.. Müşteri’nin ———— ödeme tarihinde/——- ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun —– bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren —– ——-çalıştırılan——– oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmü bulunduğu anlaşılmıştır.
——-Sayılı ilamında “….——- bildirdikleri ancak—– uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin %50 fazlası temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir.” şeklindeki ilamı ile temerrüt faizinin belirlenmesindeki izlenmesi ——Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden, dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin olup TTK m.8/I uyarınca ——- belirleneceğinden öncelikle varsa taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen temerrüt faizi oranı, bu hususta sözleşmede açık hüküm olmadığı takdirde —– krediyi kullandırdığı tarihteki emsal sözleşmeler için fiilen uyguladığı faiz oranı üzerinden temerrüt faizi belirlenmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece avans faizi üzerinden hüküm kurulmuş olmakla bu husus doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
Davacı banka tarafından davaya konu taksitli krediye aylık %1,32 yıllık % 15.84 oranında akdi faiz uygulanmıştır.——- düzenleyen 10.5.md. Uyarınca, istenebilecek temerrüt faiz oranı, — uygulanan % 15.84 akdi kredi faiz oranının 2 katı fazlası ile, (15.84 x1,50) % 31.68 olarak belirlenmiştir.Davacı ——— —- çalıştırılan —- uygulanan en yüksek cari faiz oranı olan %29.40’ın 2 katı fazlasıyla % 58.80 oranında temerrüt faizi istemiştir.Ancak, davacı bankanın % 58.80 temerrüt faiz oranı talebi ——– bulunduğundan, yerinde bulunmamıştır. Bilirkişi raporu hesaplama ve içerik itibarı ile denetime uygundur.
——-Sayılı —– kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faiz hesaplanıp bulunan akdi ——- edilerek temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak bulunmalı ve bu alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için temerrüt faizi — uygulanarak bankanın asıl borçludan isteyebileceğ—– alacağın ne şekilde hesaplanması gerektiğini belirtmiştir.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya —– bankacı bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi raporunda davacı bankanın talep edebileceği ——- edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan —- denetime uygun bulunan bilirkişi —– davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak likit olduğundan ve itiraz haksız olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tahsilde Tekerrür olmamak kaydı ile DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
a- Davalının ——dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile takibin —asıl alacak,—- üzere toplam 797.577,53 TL üzerinden iptaline, takibin bu şekilde devamına,
b- Asıl Alacak likit olduğundan ve davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı 154.311,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
c- Asıl alacağa takip tarihinden itibaren alacak tamamen ödeninceye kadar %31,68 Temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi işletilmesine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54.482,52 TL nispi harçtan peşin alınan 9.513,18 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 44.969,34 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 9.513,18 TL nispi harç olmak üzere toplam 9.572,48 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından —- müzekkere masrafı olmak üzere toplam —- giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan—davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan ——— nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —- miktar nazara alınarak —- ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
9- —- arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranına göre hesaplanan —- davalıdan,— davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.