Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/472 E. 2023/448 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/472
KARAR NO : 2023/448

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—–sevk ve idaresinde bulunan ——plaka sayılı aracın adeta bir cinayet olarak tabir edilebilecek şekilde 08/08/2019 tarihinde muris küçük —– ölümüne neden olduğu, araçta bulunan diğer kişilerin ise ağır olarak yaralanmalarına sebebiyet verdiği, söz konusu bu durumun kaza tutanağı, Cumhuriyet Savcılık dosyası, internet haber siteleri, dosya kapsamı ve toplanan deliller ile sabit olduğu, —– istikametinden —– istikametine gitmekte olan —– plakalı aracı kontrol eden davalı —– yolunun—–diye tabir edilen 09+500 metresine geldiğinde kuvvetle muhtemel uyumak suretiyle direksiyon hakimiyetini kaybettiği, yolun sağında banket dışında park halinde bulunan, sürücüsü —- olan —— plakalı araca arkadan hızlı bir şekilde çarptığı ve ölümlü, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, söz konusu bu durumun kaza tutanaklarında ve kaza krokisinde ayrıntılı olarak gösterildiği, Mahkemece sadece kaza tutanağı dahi incelendiğinde kazanın meydana gelişinde davalının yüzde yüz ve tam kusurlu olduğunun görüleceği, davalının seyir halinde iken hızlı bir şekilde yoldan çıktığı ve yolun oldukça dışında bir yerde dinlenmek üzere park etmiş olan, müteveffanın da içerisinde bulunduğu müvekkiline ait —– plakalı araca hızlı bir şekilde çarptığını, davalının kaza mahalline yaklaşırken hız limitini aştığı ve hızını azaltmadığı, kaza tutanağında davalının tam ve asli kusurlu olduğunun belirtildiği,—– sürücülere ait diğer kusurlardan olan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin şerit izleme ve değiştirme kurallarına da uymadığının belirtildiği, davalı şahsın dikkatsiz ve özensiz hareketlerin sonucunda, telafisi mümkün olmayan büyük zararların ortaya çıktığı, —– plakalı araç içerisinde bulunan, küçük —–elim bir şekilde genç yaşta hayatını kaybettiği ve araçta bulunan diğer kişilerin de ağır bir şekilde yaralandığı, müvekkili —- ve —– bahsi geçen trafik kazası sonucunda oğulları —–diğer müvekkilleri —–ve ——kardeşlerini kaybettiğini, müvekkillerinin daha 8 yaşında olan oğullarını kaybetmiş olmanın acısını halen de yaşamaya devam ettiklerini, müvekkil anne ve babanın bu vahim olaydan sonra neredeyse tam bir yıl evden dışarı dahi çıkamadıklarını, kimseyle görüşmek, hiçbir şey yapmak istemeyen müvekkillerinin psikolojik olarak zor günler geçirdiğini, bu dünyada yaşanabilecek en büyük acılardan birini yaşadıklarını, aynı şekilde küçük —– her gün birlikte oynadığı, kendisi ile ilgilenen çok sevdiği kardeşlerini kaybettiklerini, her gün anne ve babasına kardeşinin ne zaman geleceğini sorduklarını, davalı—–ve sigorta poliçesinde özel bir düzenleme olması halinde, —– tahsil edilmek üzere müvekkillerden anne —–ile Baba —— için ayrı ayrı 400.000,00-TL, —- için 100.000 TL ve —– için 100.000 TL olmak üzere Toplam 1.000.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kabulüne, tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmek üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinin olay tarihi olan 08.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kabulüne, ——plakalı araç ve davalı —– adlarına olan başkaca araç ve gayrimenkul kayıtlarına ihtiyati tedbir konulması hakkındaki ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigortalı aracın Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi kapsamında, işletenlerin aynı kanunun 85/I. maddesinde belirtilen tehlike sorumluluğunu karşılayan ve üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler içinde teminat altına alan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ile sigortalı olduğu, davanın hiçbir şekilde kabulü anlamına gelmemekle birlikte; davacı tarafın maluliyet sebebiyle uğradığı zararını ispat etmek zorunda olduğu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğu, müvekkili şirketin hem asıl alacak ve hem de dava masrafları açısından poliçe limiti ile sorumlu tutulması gerektiği, davaya konu kazaya ilişkin düzenlenen trafik kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediği ve dolayısı ile huzurdaki haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddi gerektiği, kabul manasında olmamak üzere müvekkili şirketin söz konusu zarardan kaza tarihindeki poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğu, davayı kabul manasında olmamak üzere mütevefanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerektiği, Yargıtay kararları gereğince kazancın saptanması bakımından davacının tanık beyanına dayanmasının ve ilgili yerlere müzekkere yazmasının kabulünün mümkün olmadığı, davacının kazancının asgari ücret olarak esas alınması gerektiği, trafik sigortası genel şartları ek:2 madde 10 gereğince hesaplamaya ilişkin standartların hazine müsteşarlığı tarafından belirlendiği, davacı tarafından sigortalının kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunun usulen ispat edilmesi gerektiği, davacının talebinin fahiş olduğu, kusur ve davacının zararı konularında bilirkişi tetkikatı yapılması gerektiği, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiği, haksız eylem sonucu yaralanma ve ölüm sebebiyle maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zarar belirlenerek ona hükmedilmesi gerektiği, gerçek zararın belirlenebilmesi için, olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi gerektiği, kabul manasında olmamak üzere, cenaze ve defin masrafları için somut belge ve deliller ile davacının belgesiz ve fahiş taleplerinin reddi gerektiği, davanın usulden ve esastan reddine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.Davalı ——- dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen dosyamıza cevap sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.Davacı 08.12.2021 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini ayrıştırmış her bir davacı yönünden ilk etapta 2.500 TL maddi tazminat talep etmiştir.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış,tanıklar dinlenmiş, kusur bilirkişiden rapor alınmış, akabinde aktüer bilirkişiden rapor alınmıştır. Ceza Soruşturmasında—– daire başkanlığından rapor alınmış 25.06.2021 tarihli rapora göre sürücü —– asli ve tek kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce uzman kusur bilirkişiden rapor alınmıştır. Alınan 06.05.2022 tarihli kusur bilirkişi raporunda”…. Davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü —–sayılı —— marka otomobil sürücüsü) davalı —— %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,Dava dışı sürücü—–plaka sayılı—– marka-tip—–model otomobil sürücüsü) —— kazanın oluşumunda kusursuz olduğu,Davacılar yakını 2011 doğumla maktul —–(Park halindeki —— plaka sayılı otomobilin içinde bulunan) kendi ölümü ile neticelenen olayın oluşumunda kusursuz olduğu,Kolluk görevlileri tarafından hazırlanın ve ilk tespitleri içeren 64 kaza sıra numaralı ölümlü-yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağındaki tespitler, kaza yeri krokisine göre maktulün içerisinde bulunduğu —— plaka sayılı otomobilin yol dışında-banket dışında bulunduğu sırada çarpmaya maruz kaldığınını işaretlendiği hususu, vaktin gündüz olduğu, yatay güzergahın düz olduğu ve İnternet haber kanallarında bulunan olay yeri fotoğraflarındaki araçların hasar durumları da dikkate alındığında, —–Dairesi’nce hazırlanan 25/06/2021 tarihli rapordaki kusur durumuna (bu raporda sürücü —– asli-tek kusurlu olduğu kanaati belirtilmiştir) tarafında uyduğu görüş ve kanaatinde olduğunu …” belirtmiştir. Kusur bilirkişi raporu —– raporu ile uyumlu olduğundan ve denetime uygun bulunduğundan rapora itibar edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve —-Esas ve —–Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının ——yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve —— sayılı kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları—— hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır.Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve —– Esas, —–. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihatadı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir (09.05.1960 tarihli ve —–sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)).
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının —— yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır (Yargıtay HGK’nun 16.05.2018 tarih, —– Esas —- Karar sayılı kararı, Yargıtay —–. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih, —– Esas ve—— Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Üyesi ——, Anayasa Mahkemesi’nin Karayolları Trafik Kanun’uda Vermiş Olduğu İptal ve Ret Kararının Sonuçları, sayfa 12).
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’unun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bunun sonucu olarak Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması”, “Ek:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” ve “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısımlarında ki tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar artık uygulanmayacak; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, bu kanunda yer almayan hususlarda ise Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinde ki usul ve esaslara göre belirlenecektir. Her iki Kanun da hüküm bulunmayan hallerde ise Yargıtay’ın içtihatları uygulanacaktır.
Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay —- Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, ——. ve —–. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay —– Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, —–sayılı kararı).( Bkz. —–BAM——. HD. ——. Sayılı ilamı )
—–BAM —–. HD——. Sayılı ilamında “…İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan Yargıtay ——-Hukuk Dairesinin görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak zaten TRH yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin TRH yaşam tablosu uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması gerekirken genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. ” belirtmiştir. Tüm bu açıklamalar kapsamında 6098 sayılı TBK hükümleri ve yukarıda atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları gereği TRH 2010 yaşam tablosu ve %10 artış %10 iskontolu hesap yöntemi ile tazminat hesaplanmıştır. Olay ve vefat tarihinde 8 yaşında ve ilköğretim çağında olan müteveffa çocuk bu olay sebebi ile sağ kalmış olsa idi ilk ve lise eğitimini tamamladıktan sonra 18 yaşından itibaren ya bir iş verene ait iş yerinde hizmet akdi ile işçi olarak yada değişik işlerde çalışmaya ve kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılmıştır. ( Bkz. Yargıtay —-HD. —– Sayılı ilamı “….desteğin 18 yaşından sonra gelir elde etmeye başlayacağı varsayılarak tazminat hesaplanması gerekirken 12 yaşından itibaren destek zararı hesabının yapılması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. ..” ) Davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 17.01.2020 tarihinde 223.342,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin 30.04.2013 tarih ve—– Esas, —–Sayılı kararı ile 11.10.2012 tarih ve —– Esas, —— Sayılı kararında ve bu husustaki yerleşik içtihatlarında ” Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.” şeklindedir.

Bilirkişi tarafından denetime uygun şekilde alternatifli bir hesaplama yapılmıştır. Yukarıda aynen alıntılanan emsal yüksek mahkeme kararları gereği ödeme tarihi itibarı ile ödemenin yeterli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Ödeme tarihi itibarı ile 17.01.2020 tarihindeki yasal asgari ücret verilerine göre hak sahiplerinin destekten yoksun kalma zararı hesaplanmış davacılara 27.546,47 TL eksik ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz olduğu anlaşıldığından karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.2012 tarih ve —- Esas ve —— Karar sayılı içtihatlarında ve bu husustaki yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarında, ilgili sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, hesap raporunun düzenlendiği tarihe kadar geçen dönem içinde yasal faiziyle birlikte güncelleştirilerek, hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzili gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle anılan içtihat doğrultusunda, davalı sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, iş bu raporun tanzim edildiği tarihe kadar geçen ve yıllık % 9 esasına göre işlemiş yasal faiziyle birlikte güncelleştirilerek, davacı bakımından hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzil edilmiştir. En son bilinen 2023 yılı asgari ücret artışı verilerine göre hesaplama yapılmış, davalı sigorta şirketinin yapmış olduğu ödemeler güncelleştirilmiş yasal faizi ile birlikte hesaplanan tazminatlardan mahsup edilmiş neticede davacı —– talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat miktarının 271.553,31 TL davacı anne ——talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat miktarının ise 384.926,91 TL olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunun 16 ve 17. Sayfalarında davacıların talep edebilecekleri maddi tazminatlar yukarıdaki gibi yazılmasına ve davalı sigorta şirketinin kalan sorumluluk miktarı da raporun 18. Sayfasında buna göre hesaplanmış olmasına rağmen raporun 20 sayfasında sehven kısa kararda da belirtilen rakamlar yazılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 304. Maddesi hükümdeki yazı ve hesap hataları ve benzeri açık hataların hükmün tebliğ edilmemesi durumunda resen düzeltilebileceğini hükme bağlamıştır. Bu hususta aşağıda tashih yapılmıştır.

Poliçede gösterilen teminat limitine bakılmaksızın olay tarihinde geçerli olan teminat limiti dikkate alınmalıdır. Bilirkişi tarafından davalı sigorta şirketinin kalan sorumluluk miktarı doğru şekilde tespit edilmiştir.6098 sayılı TBK’nın 52.maddesine göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (—–Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir——-
Davalı sigorta vekili rapor itirazında yasal asgari ücrete göre hesaplama yapılması gerektiğini belirtmiş ise de hesaplama zaten yasal asgari ücrete göre yapılmıştır. Keza davalı her ne kadar tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de iki aracın çarpışması durumunda hatır taşımasının söz konusu olmadığı araç hatır indiriminden yararlanamaz. Somut olayda ölen davalı aracında taşınmadığından davalının hatır taşıması indiriminden faydalanması mümkün değildir. Keza davalı yan her ne kadar kask ve koruyucu tertibat takılmadığı gerekçesi ile müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de Otomobil içinde kask takma zorunluluğu yoktur. Kaldı ki ölenin içinde olduğu aracın stop halinde ve banket dışında olduğu, davalının arkadan gelerek çarptığı nazara alındığında müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektiren bir durum da mevcut değildir.
Davacı yan ise rapora kardeşler için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmamış olması yönü ile itiraz etmiştir. Yargıtay —–. HD., —— sayılı ilamında
“….Destekten yoksun kalma tazminatı; hayatta kalan küçük kardeş, ölen kardeş nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına hak etmez. Varsayımsal olarak kardeşlerin ileriye yönelik desteklik ilişkisi miras ile ilgili olmayıp, fiili veya farazi desteklikle ilgilidir. Küçük çocuklar yalnızca anne ve babalarının varsayımsal desteği olup, kardeşler yönünden varsayımsal destek değildir.Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu’nun 45/II.maddesinde düzenlenmiş olup Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.’ şeklinde hükme bağlanmıştır.Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK.’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, —— sayılı kararında da belirtildiği gibi; BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.Davacılar … ve ….., kazada hayatını kaybeden ….’nın kardeşleridir. Destek…., lise son sınıf öğrencisi iken hayatını kaybetmiştir. Davacı kardeşleri ise kendisinden küçüktür. Desteğin, davacılara düzenli ve eylemli bir yardımı iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda mahkemece, davacılar …. ve …. yönünden, destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” belirtmiştir. Kardeşin kardeşe destekliği kural olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle kardeşin kardeşe destekliğinin TMK’nın 364. maddesi kapsamında çok özel koşulların varlığı ile ispat edilmiş olması gerekir. Desteğin kardeş davacılara düzenli ve eylemli bir yardımı iddia ve ispat edilemediğinden kardeşler için istenen maddi tazminat talebi red edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve—–sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Tarafların sosyal ve mali durumu incelenmiş davacı —– fabrikada işçi olduğu, asgari ücret aldığı, %33 engelli olduğu, ikamet ettiği evin kendisine ait olduğu,—–ev hanımı olduğu, —— ve —— öğrenci oldukları anlaşılmıştır. Davalının ise sosyal ve mali durum incelemesinin yapıldığı 2021 yılında 3.500 TL maaş aldığı, asansör işi yaptığı, kirada oturduğu evli 2 çocuklu olduğu görülmüştür. Davalının olay günü kullandığı —– plaklı aracın olay tarihinde davalı üzerine tescilli olduğu, kazadan 1 ay kadar sonra 09.09.2019 da aracı 3. Kişiye sattığı, keza UYAP pasif mal varlığı sorgulamasında adına kayıtlı——bulunan daireyi kazadan kısa süre sonra 04.11.2019 da 3. Kişiye sattığı görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, toplanan tüm deliller, tarafların kusur oranları ( Davalı %100 kusurludur) tarafların sosyal ve mali durumları (yukarıda özetlenmiştir.) olay tarihindeki paranın alım gücü bir bütün olarak değerlendirilmiş davacılardaki acı ve elemin bir nebze olsun dindirilebilmesi amacı ile takdiren kısa kararda belirtilen miktarda manevi tazminata hükmedilmiştir. Dava dilekçesinin son sayfasında poliçede özel düzenleme olması halinde manevi tazminat davalı sigorta şirketinden talep edildiğinden ve poliçede özel bir düzenleme de olmadığından davacının manevi tazminat talebini sigorta şirketine yöneltilmiş sayılamayacağı anlaşılmış davalı şirket lehine manevi tazminat yönünden red vekalet ücreti verilmemiştir. Her ne kadar davacı yanca maddi tazminatlara avans faizi işletilmesi talep edilmiş ise de kazaya sebep olan davalı aracı hususi olduğundan yerleşik Yargıtay kararları gereği yasal faiz verilmiştir.
Yargıtay —– HD. —–Sayılı ilamı “.. Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir….Dava konusu olayda, davacıların ihtiyari dava arkadaşı olup, ayrı ayrı manevi tazminat isteminde bulunmalarına ve her bir davacı için ayrı ayrı hüküm kurulmasına (kısmen kabul kararı verilmesine) göre davacıların her biri için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”( Aynı gerekçeler için bkz. Yargıtay —– HD. ——Sayılı ilamı)
Yargıtay —– Hukuk Dairesi —— sayılı ilamında “….Dava destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Mahkemece her bir davacı bakımından maddi ve manevi tazminata ilişkin talepler reddolduğu halde, davalı —— mirasçıları ve davalı ——vekili lehine davacıların her biri için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri yerine tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK.’nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.’nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan kimselerin açtıkları davalarda ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiğini belirtmiştir. Somut olayda davacılar ihtiyari dava arkadaşıdır.AAUT’nin 10/4. Madde ve fıkrası uyarınca manevi tazminat davası maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün olan taleplerle birlikte açılması durumunda manevi tazminat açısından ayrıca vekalet ücretine hükmedilir.
Tüm dosya kapsamı yukarıda anlatılan hususlar bir bütün olarak değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

TASHİH :
Her ne kadar kısa kararda —– için 271.736,37 TL , ——-için 385.129,36 TL tazminata hükmedilmiş ise de gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere kısa karara sehven rakamların yanlış yazıldığı anlaşılmış karadaki 1-B bendindeki davacı —–için takdir edilen maddi tazminatın 271.553,31 TL olarak; hükümdeki 1-C bendindeki davacı—— için takdir edilen maddi tazminatın 384.926,91 TL olarak TASHİHİNE karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın Kısmen kabul ve Kısmen REDDİ ile;
A-Davacılar —– ve —–için talep edilen maddi tazminat isteminin reddine,
B-271.553,31 TL maddi tazminatın davalı —–yönünden olay tarihi 08.08.2019 tarihinden , davalı sigorta şirketi yönünden 26.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ——ödenmesine, ( Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 68.938,15 TL ile sınırlı olmak üzere)
C- 384.926,91 TL maddi tazminatın davalı—— yönünden olay tarihi 08.08.2019 tarihinden , davalı sigorta şirketi yönünden 26.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —— ödenmesine, ( Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 97.719,85 TL ile sınırlı olmak üzere)
D- Takdiren 120.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 08.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —–tahsili ile davacı —— ödenmesine,
E- Takdiren 120.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 08.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —–tahsili ile davacı —— ödenmesine,
F- Takdiren 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 08.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı—– tahsili ile davacı ——ödenmesine,
G- Takdiren 60.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 08.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —— tahsili ile davacı—–ödenmesine,
2-492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli 69.435,76 TL nispi harcın, peşin alınan 3.449,66 TL ile 11.219,00 TL ıslah harcı’nın mahsubu ile bakiye kalan 54.767,10 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, (Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 11.384,41 TL ile sınırlı olmak üzere)
3-Davacılar tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 3.449,66 TL peşin harç, 11.219,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 14.727,96 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara verilmesine,
4-Davacı yanca yapılan 4.250,00 TL bilirkişi ücreti, 517,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 4.767,30 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 2.924,71 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara verilmesine, (Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 742,48 TL ile sınırlı olmak üzere)
5-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Tarafların yatırdığı gider/delil avansının artan kısmının taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
7- Davacı —— yönünden;
a- Kabul edilen maddi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereği hesaplanan 41.017,46 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, (Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 11.030,10 TL ile sınırlı olmak üzere)
b-Kabul edilen manevi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 19.000,00 TL vekalet ücretinin davalı —– alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
8-Davacı ——- yönünden ;
a- Kabul edilen maddi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereği hesaplanan 56.889,77 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, (Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 15.635,18 TL ile sınırlı olmak üzere)
b-Kabul edilen manevi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 19.000,00 TL vekalet ücretinin davalı —— alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
9-Davacı —– yönünden ;
a- Red edilen maddi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereği hesaplanan 2.500,00 TL nispi vekalet ücretinin iş bu davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine ödenmesine,
c-Kabul edilen manevi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalı —— alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
10-Davacı —— yönünden ;
a- Red edilen maddi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık Asgari ücret tarifesi gereği hesaplanan 2.500,00 TL nispi vekalet ücretinin iş bu davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine ödenmesine,
c-Kabul edilen manevi tazminat yönünden yürürlükte olan Avukatlık asgari ücret tarifesi gereği 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalı —— alınarak iş bu davacıya ödenmesine,
11——- bütçesinden karşılanan 1.360 TL arabuluculuk ücretinin 1.320,38 TL sinin davalı sigorta şirketinden, kalan 39,62 TL sinin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı asil —— ile davacılar vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.