Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/467 E. 2022/515 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/467
KARAR NO : 2022/515

DAVA : İtirazın İptali (Hisse devir sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hisse devir sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, ————- numarasında tescilli ——. ünvanlı ——– olduğu hissesinin davalı şirkete —– bedel karşılığında———– pay devir sözleşmesiyle devrettiğini, müvekkiline satış işleminden önce —— açıklamasıyla —— ödendiği, geri kalan —– ödenmediğini, ilgili bedellerin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından————— dosyasıyla takip başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davası açmalarının zaruretinin hasıl olduğunu; bahse konu pay devirlerinin resmi şekle tabi olduğu, noterlerin borçların ifa edilip edilmediğini araştırma ve denetleme yetkisine sahip olmadığı, olayda müvekkilinin pay devri satışını gerçekleştirmeden önce bir kısım meblağı önden —- mahiyetinde aldığını ve davalının verdiği sonradan ödeneceği beyanına güvenerek işlem yapmışsa da bu hususta aldatıldığını; kendisine sonradan herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediği, ilgili —- satış gerçekleştirilmişse de davalı tarafın hile ile sonradan ödeneceğine dair müvekkilini aldatarak payını —— kayıtlarında da herhangi bir paranın ödenmediği ve müvekkilinin banka hesaplarında da o tarihlerde bir girdi olmadığının görüleceğini; davalının dava konusu miktarı elden ödemesini beklemenin —- olduğu, ayrıca —— dosyası ile davalılar hakkında —-ilişkin kaçakçılık, vergi kanununa muhalefet suçlarından haklarında soruşturma başlatıldığı, davalı aleyhine —— dosyası nezdinde başlatılmış icra takibine yapılan itirazın iptalini, davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına çarptırılmasını, dava konusu şirketin mal varlıkları hakkında ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, huzurdaki davada hisse bedellerinin tamamını şirket hisse devri öncesinde ya da aynı anda dahi almadığı ve buna karşılık ödemeyi almaması nedeniyle alacak hakkını saklı tutmadığını ya da sözleşmede ödenecek bir bakiye ya da belirli bir vade tarihli alacak dahi kararlaştırılmadığı ve ayrıca buna rağmen —- konusunda hiçbir girişimde bulunmadığını kabul ederek iddia ve taleplerde bulunduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan pay devir sözleşmesi gereğince taraflar arasında kararlaştırıldığı——- teminat olarak değil hisse devir bedeli olarak ödendiği, ayrıca davacıya ödenecek bakiye bir hisse devir bedelinin de söz konusu olmadığı, davacı tarafından iddiaya delil olarak gösterilen sözleşmede de zaten bakiye bir borç düzenlenmediğinin ortada olduğunu; davacının aldatıldığını—– alacak iddiasında bulunmasının yersiz ve hakkaniyete aykırı olduğu, müvekkilinin hisse devri karşılığı ödemesi gereken hisse devir bedelini ödediği gibi ayrıca bu kapsamda borçlu olarak devraldığı şirketin devir öncesi borçlarını da bizzat kendisinin ödediği, mahkemece aksi bir kanaatte olunması durumunda da devir öncesine ait olan ve müvekkili şirket tarafından ödenen tüm borçlar nedeniyle takas ve mahsup talebinde bulunduklarını; ayrıca davacının hileli işlem iddialarına kesinlikle itiraz ettiklerini, hileli işlemin varlığında hileye maruz kalan hilenin farkına vardığı andan itibaren bir yıl içinde sözleşmenin iptalini talep etmesi gerektiği, bu sürenin zamanaşımı değil, hak düşürücü süre olduğu, davacının dava konusu alacağını da kabul etmemek kaydıyla ayrıca zamanaşımına uğradığını; davacının ihtiyati tedbir talebinin reddini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, icra takibinin iptalini, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından davalı aleyhinde——— başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali şartlarının oluşup oluşmadığı, temerrüt varsa işlemiş temerrüt faizi miktarının ne olduğu, taraflar arasında ———– numaralı devir sözleşmesinde yazılı şartların yerine gelip gelmediği, hisseyi devralan davalının devir bedelini ödeyip ödemediği, söz konusu sözleşmede ödenen —- bedel haricindeki kısım için bakiye borç yazılmamış olmasının devir bedelinin davalı iddiası gibi 750.000 TL ile sınırlı olduğu anlamına gelip gelmeyeceği, hak düşürücü süre, zamanaşımı iddialarının yerinde olup olmadığı, davalının devir öncesine ait olan borçları ödediği yolundaki iddiasının takas ve mahsup olarak davacı alacağından mahsubunu gerektirip gerektirmeyeceğine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyeti —- tarihli raporunda “….Dava konusu —–yevmiye —– numarasında tescilli ——– bedelle bütün hak ve borçları ile birlikte devrettiği, bu payların devralana intikalini kabul ettiğini” beyan ettiği, ———– bedel karşılığında bütün hak ve borçları ile devraldığını, şirket yönetim kuruluna başvurarak işbu devir sözleşmesini adına ortaklar pay defterine kayıt ettireceğini” beyan ettiği, Görülmektedir. Sözleşmedeki ifadelerde pay bedeli olarak —— açık şekilde ifade edilmektedir. Bu sebeple devre konu payların ait olduğu şirketin borçlarının pay bedelinin ödenmesinde ayrıca dikkate alınması mümkün değildir. Diğer yandan söz konusu bedelin tamamının tahsil edildiğine ilişkin açık bir ifade de sözleşmede yer almamaktadır. Bu sebeplerle dava konusu—- ödemenin yapıldığını ispat yükünün davalı tarafın üzerinde bulunduğu düşünülmektedir. Bu aşamada davalının bu ispat yükünü yerine getiremediği kanaatine varılmaktadır.Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; Sözleşmedeki—– kararlaştırıldığı açık şekilde ifade edildiği, bu sebeple devre konu payların ait olduğu şirketin borçlarının pay bedelinin ödenmesinde ayrıca dikkate alınmasının mümkün olmadığı, ” Diğer yandan söz konusu bedelin tamamının tahsil edildiğine ilişkin açık bir ifade de sözleşmede yer almadığı, bu sebeplerle dava konusu ——- ödemenin yapıldığını ispat yükünün davalı tarafın üzerinde bulunduğu, bu aşamada davalının bu ispat yükünü yerine getiremediği, Dosya kapsamında davalıya keşide edilmiş bir ihtarname bulunmamasına göre temerrüt şartının oluşmadığı..” kanaatine varıldığını belirtmiştir.
Davacı —— mukabilinde davalıya devrettiğini, devir bedelinin——— ödendiğini, bakiye kısmın ödenmediğini iddia etmiştir.6100 sayılı HMK’nın ispat yükü başlıklı 190. Maddesi “ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmüne haizdir. Keza aynı kanunun 200. Maddesi ” bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri—– geçtiği taktirde senetle ispat olunması gerekir. ” hükmüne haizdir.
Taraflar arasında —— düzenlenmiş olan ——– sözleşmesi incelendiğinde devir bedelinin—- olduğu,payların tüm hak ve borçları ile——— ibaresinin bulunduğu, keza davalının da davacıya ait payları yukarıda belirtilen bedel ile tüm hak ve borçları ile birlikte devir aldığı sözlerinin sözleşmede yer aldığı görülmüştür. Devir bedelinin davacıya ödenip ödenmediği veya ne kadarının ödendiği, kalan miktar olup olmadığı, ne zaman ödeneceğine dair sözleşmede hüküm olmadığı görülmüştür. Davacının da kabulünde olduğu üzere davacıya devir bedelinin 750.000 TL lik kısmı banka kanalı ile ödenmiştir. —– bedel açıkça yazılmış olup davalı yan bakiye bedeli ödediğini ispatla yükümlüdür. Bakiye bedelin de ödenmediği davalının kabulündedir.
6100 sayılı HMK’nın 33. Maddesi uyarınca olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak mahkemeye aittir. Taraflar dilekçelerinde uygulanması gereken hukuk kurallarını ( kanun maddelerini ) dilekçelerinde gösterseler —- tarafların hukuki nitelendirmeleri ile bağlı değildir. —— tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş yada yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. ( Bu konuda emsal karar için —- Davacı yanca her ne kadar devir bedelinin ödenmemesi ile ilgili hile gibi iddialar ileri sürülmüş ise de esasen somut olayda borcun ifa edilmemesi durumunun söz konusu olduğu açıktır. 6098 Sayılı borçlar kanununun 147/4. Madde ve fıkrası bir ortaklıkta , ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki ; bir ortaklığın müdürleri,temsilcileri, denetçileri ile ortaklık arasındaki alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirtmiştir. Somut olayda devir sözleşmesi — tarihinde açılmıştır.İcra takibine ise— başlanmıştır. Davanın zamanaşımına uğramadığı açık olup bu itiraza itibar edilmemiştir. Keza davalı iddiası gibi davacı alacağından şirket borçlarının mahsubu mümkün olmayıp davacı devir sözleşmesinde derc edildiği üzere hisselerini tüm hak ve borçları ile davalıya devretmiştir. Keza yapılan mali incelemede davalı şirket ticari defter ve belgelerinde davacının takip edilen bir cari hesabının da olmadığı görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar kanununun 90. Maddesi ifa zamanı taraflarca kararlaştırılmamış veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borcun doğumu anında muaccel olacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda davacının borcu hisseyi devretmek, davalının borcu ise bedeli ödemektir. Davacı yanca hisseler devredilmiş olmakla davalının da bedel ödeme borcu muaccel hale gelmiştir. Muacceliyet ile temerrüt farklı kavramlar olup Borçlar kanununun 117. Maddesi Muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarı ile ——olacağı hükme bağlanmıştır. Her ne kadar davacı yanca rapora itiraz dilekçesinde sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalının ihtara gerek olmaksızın zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte temerrüde düştüğü bu nedenle temerrüt faizi ödenmesi gerektiği yolunda iddia ileri sürülmüş ise de sözleşme feshedilmemiş olup ayaktadır. Sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Davacının istemi halen sözleşmeye dayanmakta olup bakiye ödenmeyen bedele ilişkindir. Somut olayda hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin ne zaman ödeneceğine dair hüküm bulunmadığından ve davacı yanca takip öncesi davalı temerrüde düşürülmediğinden temerrüt faizi istemi yerinde değildir. Bu nedenle bu talep red edilmiştir. Somut olayda davalı yan bakiye ne kadar borcu olduğunu bilecek durumda olup alacak likittir. Bu nedenle davalı icra inkar tazminatına mahkum edilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
A-Davalının ——–vaki itirazının kısmen iptali ile, Takibin —– asıl alacak üzerinden devamına,
B-Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 320.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2- 492 sayılı harçlar kanunu gereği alınması gerekli—— harçtan dava açılırken davacı yanca peşin yatırılan —- ile tamamlama harcı —– harcın mahsubu ile bakiye ——— harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı yanca yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 14.268,60 TL nispi harç, 17.266,70 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 31.594,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yapılan ——- bilirkişi ücreti, ——–tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 4.089,45 TL yargılama giderinden kabul ve reddedilen orana göre hesaplanan 2.505,90 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı yanca yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —— nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7- Davalı vekille temsil edildiğinden red edilen miktar üzerinden hesaplanan —— vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde HMK 333. maddesi gereği artan gider avansının yatırana İADESİNE,
9— arabulucu ücretinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 808,86 TL sinin davalıdan, kalan 511,14 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.