Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/446 Esas
KARAR NO : 2022/14
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/07/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında mal alım satım ilişkisinin bulunduğunu ve davalının satın aldığı bir kısım ürünlerin parasını ödemediğini, bu nedenle —– sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalı malları üzerinde ihtiyati haciz uygulanmasını ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalıya Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı, buna karşın davalının savunma dilekçesi vermediği ve duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, — fatura alacağına dayalı olarak başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.
— Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
— karar ile dosyanın mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde —- bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;”davacıya ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine göre tebligat yapıldığı, buna karşın davalının savunma dilekçesi vermediği ve duruşmalara katılmadığı, davacının — davalı adına düzenlediği— yer verdiği, davalının —- davacıdan aldığı—– faturalara yer verdiği, bu itibarla tarafların — beyannamelerinde yer alan tutarlar üzerinde mutabık olmadığının anlaşıldığı, dosyaya ibraz edilen —- dava dışı firma ve şahıs ismine yer verildiği, belirtilen firma ve isimlerin davalı ile olan bağının dosya kapsamından tespit edilemediği, hususla ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde — davacı nezdinde davalının — borçlu olarak göründüğü, işbu raporda yer verilen tespitler neticesinde davacının söz konusu alacak iddiasının 11.439,99 TL’lik kısmına iştirak edildiği, kalan ödenmemiş fatura bakiyesi olan — mevcut deliller ışığında davacıya ödenip ödenmeyeceği ile ilgili nihai değerlendirmenin —- takdirinde olduğu, davacının takibinde 828,94 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyada rastlanılmaması nedeniyle birikmiş faiz talebine mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. —-kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde mahkememizce alınan bilirkişi raporunda her iki taraf ticari defterlerinin incelendiğinin belirtildiği görülmüştür.Taraf ticari defterleri arasında farklılık olması durumunda farklılık arzeden kısımın davacı tarafından genel ispat kurallarına göre ispat edilmesi gerekmektedir.Mahkememizce celp edilen davalıya —-formlarının incelenmesi neticesinde— faturanın davalı tarafından — bildirildiği görülmekle bu miktarca malın davalı tarafından teslim aldığının ispatlandığı görülmüştür.——- fatura bedelleri açısından ise davacının mal teslimini kanıtlaması gerekmekte olup ( taşınır satışında ispat külfeti olarak mal teslimini ispat satıcının üzerindeyken ,semenin ödendiğini ispat alıcı üzerindedir.Hukukumuzda ispat külfeti diğer taraf üzerinde olduğunda ,tarafın itiraz etmesine gerek olmayıp ispat külfeti itiraz sistemine göre değil TMK 6 ve hmk 190da belirtildiği üzere iddia edilen vakıaya bağlanan sonuçtan hak çıkaran tarafa göre belirlenmektedir.) bu bedeller yönünden mal teslim almaya yetkili kişiler tarafından imzalanmış sevk irsaliyeleri bulunmadığından bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.6098 sayılı TBK’nın 117.maddesine uygun temerrüt ihtarı olmadığından takip öncesi temerrüdün oluşmadığı görülmüş ve işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kabul edilen miktar yönünden, davalının —- — formu olarak—– yaptığı ve bu miktar yönünden alacağın belirlenebilir olduğu görülmekle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; —– dosyasına yapılan itirazın 11.439,99 TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, takibin kabul edilen asıl alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek devamına,
2-11.439,99 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 11.439,99 TL’lik kısım yönünden alınması gereken 781,46 TL harçtan peşin alınan 179,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 601,87 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 179,59 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddeilen miktar üzerinden hesaplanan –13/2’ye göre alınması gereken 3.423,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ,59,30 TL başvuru harcı ve 52,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.111,30 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 855,02 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arabuluculuk sarf kararında tahsil edildiği belirtilen — ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen –davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.