Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/434 E. 2022/666 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/434
KARAR NO:2022/666

DAVA:Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 09/07/2021
KARAR TARİHİ:26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; icra takibine ve huzurdaki davaya konu 10.01.2017 tarihli 41 sayılı ve 19.03.2018 tarihli 1 sayılı Genel Kredi Sözleşmeleri ile 10.01.2017 ve 19.03.2018 tarihli ilgili taahhütnameler çerçevesinde banka tarafından davalı tarafa 12.01.2017 tarihinde — Kredi Referans numaralı 1.378.000 Euro tutarlı ihracata yönelik işletme sermayesi kredisi kullandırıldığı, davaya konu kredinin teminatının —kefaleti olduğu, davalının kendisine tebliğ edilen ihtarnameye rağmen borcunu ödememesi nedeniyle, banka tarafından — tazmin talep edildiği, — tarafından 14.07.2020 tarihinde 897.838,13 Euro (14.07.2020 ödeme tarihindeki — Euro satış kuru: 7,7791.-TL olup Türk Lirası karşılığı 6.984.372,57.-TL) ödeme gerçekleştirildiğini, davalı borçlu şirketin müvekkili bankadan 12.01.2017 tarihinde 1.378.000,00 Euro tutarında kullanmış olduğu—-referanslı kredisine ait, — tarafından yapılan tazmin sonrası kalan borç bilgisinin ise kredinin kat edilme tarihi 31.10.2019, kat tarihindeki risk bakiyesisinin 1.130.206,43 Euro, — tarafından ödeme yapılan tarih ve tutarın 14.07.2020 – 897.838,13 Euro (kur karşılığı TL = 6.984.372,57 TL) —ödemesinin yapıldığı tarihteki risk bakiyesisinin 1.163.990,77 Euro,— ödemesi mahsubu sonrası kalan risk bakiyesinin 266.152,65 Euro olduğu; icra takibine konu anapara, faiz ve—- (icra takip tarihi 19.03.2021 tarihi itibariyle) : 266.152,65 Euro Anapara + 6.903,33 Euro faiz + 345,17 Euro —- Toplam = 273.401,15 Euro olduğunu;— tarafından yapılan ödemenin davalı borçlunun kredi riskinden mahsubu sonrasında — krediden kaynaklı bakiye kredi alacağının ve ferilerinin tahsili amacıyla müvekkili banka tarafından davalıya karşı —-sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu tarafından icra takibine, borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz üzerine İcra Müdürlüğü davalı borçlu yönünden icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuk hükümleri uyarınca, huzurdaki işbu itirazın iptali davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğu ve arabuluculuk toplantılarının uzlaşma sağlanamadan sona erdiği, itirazın iptali davası açılması gereği hasıl olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğu, davalının itiraz dilekçesinde, müvekkili bankaya borcunun bulunmadığını iddia edildiği, bu iddianın gerçeği yansıtmadığı, davalının kredi borcunu ödemediği, davalının kredi borcunu ödemiş olduğuna dair bir iddiasının bulunmadığı, gerek icra takip dosyasında bulunan gerekse işbu dava dilekçe ekinde bulunan delilleri arasında yer alan genel kredi sözleşmeleri, taahhütname, kredi kullandırım dekontları,— ve havale dekontları ile belirli olduğu üzere davalının müvekkili bankaya kredi işlemlerinden dolayı borcunun sabit olduğu, müvekkili bankanın—3332 sayılı Kanunu’nun verdiği yetki çerçevesinde çıkarılan 87/11914 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yürürlüğe konulan esaslara dayanılarak kurulan, genel kurulu —-olan, sermayesinin tamamı hazineye ait bir kamu bankası olduğu, davalının borca itirazından dolayı takibin durması neticesinde borcun tazmin edilememesinden kaynaklanan zararın kamu zararı olduğu davalı borçlunun haksız ve mesnetsiz açıklamalarla davaya konu icra takibine ve borca itiraz etmesi neticesinde takibin durmasının müvekkili bankanın ve — zarara uğramasına sebebiyet verdiğini; davalı tarafından—-Esas sayılı icra takibine yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamını, İİK.’nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca; haksız ve kötü niyetli itirazda bulunan davalının davaya konu icra takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa dava dilekçesinde belirtilen sebepten kaynaklanan herhangi bir borcu bulunmadığı, gerek—- sayılı icra dosyasında müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinde gerekse dava dilekçesinde belirtilen—Kredi Referans numaralı krediye ilişkin olarak,— tarafından davacı bankaya 14.07.2020 tarihinde ödeme yapıldığından icra takip
konusu yapılan — Kredi Referans numaralı krediden dolayı müvekkilinin takip alacaklısına bir borcu bulunmadığı,— kredi referans numaralı kredi — teminatı altında olduğu, davacının da kabul ettiği üzere —tarafından 14.07.2020 tarihinde davacı yana ödeme yapıldığı, davacı banka tarafından— talepte bulunulduğu,— davacı bankanın talepte bulunduğu tutarı davacı yana ödediği, müvekkili davalının — kredi referans numaralı krediden dolayı daha fazla borcu olsa idi davacı yanın — daha fazla talepte bulunacağı ve —- talep edilen tutarı ödeyeceğini, bu nedenle bakiye borç miktarı adı altında müvekkiline icra takibi yapılmasının hukuka aykırı olduğu, davacı yanın—- tarafından yapılan kefalet ödemesini mevzuata aykırı ve müvekkilinin aleyhine olacak şekilde muhasebeleştirmek suretiyle alacak iddiasında bulunduğu oysa davacı yanın— alacağı kadar talepte bulunduğu ve alacak tutarının da —tarafından ödenmiş olduğu, bankacılık sektöründe uzman, akademik kariyeri olan bir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırıldığında davacı bankanın — ödemesini mevzuata aykırı şekilde muhasebeleştirmek suretiyle icra takibi başlattığının anlaşılacağı, davacı yan tarafından —sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine, takip konusu borca, icra takibine işlemiş faiz, — ve tüm fer’iler yönünden 08.04.2021 tarihinde takibe itiraz edildiğini; müvekkilinin takip öncesi temerrüde düşmediği, ayrıca takip konusu edilen alacaktan dolayı müvekkiline bir ihtarname gönderilmediği gibi müvekkilinden bu konuda bir talep olmadığı, müvekkilinin temerrüde düşürülmediği, müvekkili aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddini, haksız olarak başlatılan icra takibi sebebiyle davacı yan aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında imzalanmış olan ihracata yönelik işletme sermayesi kredisi sözleşmelerinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanca davalı aleyhinde— Esas sayılı dosyasında 29.03.2021 tarihinde icra takibine girişilmiş, davalının 08.04.2021 tarihli itiraz dilekçesi ile duran takibin devamını sağlamak amacı ile eldeki iş bu dava 09.07.2021 tarihinde açılmıştır.Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya alanında uzman bilirkişiye tevdii edilmiştir.Kök bilirkişi raporunda hesap kat tarihi 31.10.2019 olması gerekirken sehven bilirkişi tarafından ihtarname tarihi olan 27.12.2019 olarak baz alınması nedeni ile hesaplama hataları oluşmuş, davacı vekilinin haklı itirazı üzerine mahkememizce bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişinin 23.06.2022 tarihli ek raporu hesaplama yöntemi ve içeriği olarak denetime uygun bulunmuştur.Yapılan incelemede davacı banka ile davalı arasında 10.01.2017 tarih 41 sayılı ve 19.03.2018 tarih 1 sayılı genel kredi sözleşmeleri ile 10.01.2017 tarih —Kredi Referans numaralı 1.378.000 Euro tutarlı ihracata yönelik işletme sermeyesi kredisi kullandırıldığı, kredi sözleşmesinin 4.2. Maddesi gereği davacı bankanın talep ettiği temerrüt faizi oranının sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmıştır. Yapılan incelemede 1.378.000 Euro tutarlı kredinin ilk 3 taksidinin ödendiği, kalan taksitlerin ödenmemesi nedeni ile davacı bankanın hesabı kat ettiği, hesap kat tarihi itibarı ile davacı banka alacağının 1.132.114,80 Euro olduğu— tarafından 14.07.2020 tarihinde 897.838,13 EURO ödeme yapıldığı, takip tarihi itibarı ile davacı bankanın davalıdan talep edebileceği asıl alacağın 266.223,53 Euro, işlemiş faiz alacağının 6.905,17 Euro olduğu—alacağının da 345,26 Euro olduğu, davacı bankanın ise icra takibinde 266.152,65 Euro asıl alacak, 6.903,33 Euro işlemiş faiz ve 345,17 Euro —-talep ettiği görülmüştür. Kredinin ilk 3 taksidi sonrası davalının bir ödeme yapmadığı tespit edilmiş kredi sözleşmesinin 5.5. Maddesi gereği davacı banka kayıtları nazara alınarak davacı alacağı hesaplanmıştır. Davalı yanca bir ödeme yapıldığı iddia ediliyorsa yazılı delille ispat edilmelidir. Davalı yanca bu yönde yazılı bir delil ibraz edilmemiştir.Davalı yanca cevap dilekçesinde takip öncesi temerrüde düşürülmediklerini, ihtar gönderilmediğini ve — ödemesi sonrası davacı alacağının kalmadığı yönünde savunma yapılmıştır. Davalının bilirkişi raporlarına itirazları da aynı mahiyettedir. Her ne kadar davalı yanca kredi garanti fonu tarafından davacıya ödeme yapıldığı bu nedenle davacı alacağı kalmadığı savunulmuş ise de —- tarafından yapılan ödeme mahsup edildikten sonra davacı alacağı bulunduğu tespit edilmiştir. Keza yine her ne kadar davalı yanca takip öncesi müvekkilinin temerrüde düşürülmediği, ihtar gönderilmediği iddia edilmiş ise de yapılan incelemede kat ihtarının davalıya 31.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 2 iş günü sonrası davalının 03.01.2020 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.Bu nedenle itirazlara itibar edilmemiştir.
— 17.10.2012 tarih ve —-. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez —-Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır.—– Sayılı ilamı, benzer gerekçeler için bkz. —- Somut olayda Alacak likit ve davalı itirazında haksızdır. Nitekim davacıya yapması gereken ödeme davalı yanca belirlenebilir durumdadır.Kullandığı kredi miktarı belli olup, ödemediği taksit sayısı da davacı yanca bilinmektedir. —tarafından yapılan ödeme de bellidir. Keza davalının temerrüde düştüğü tarih de yine bellidir.
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla belirtildiği üzere (— yabancı para alacağına ilişkin takiplerde icra inkar tazminatının takip tarihindeki — -Kuru üzerinden Türk Lirası olarak hesaplanması gerekmektedir. Somut olayda asıl alacak likit ve davalı itirazında haksız olduğundan asıl alacak 266.152,65 Euro’nun (takip tarihinden 1 gün önceki— satış kuru itibarıyla 266.152,65 Euro X 8,9408 = 2.379.617,61 TL karşılığı üzerinden) % 20 oranında olmak üzere 475.923,52 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve denetime el verişli bulunan Ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
A-Davalının—-Sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin devamına ,
B- Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak 266.152,65 Euro’nun (takip tarihinden 1 gün önceki — bankası –itibarıyla 266.152,65 Euro X 8,9408 = 2.379.617,61 TL karşılığı üzerinden) % 20 oranında olmak üzere 475.923,52 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 192.475,19 TL nispi harçtan, peşin alınan 35.896,68 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 156.578,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından 59,30 TL başvurma harcı, 35.896,68 TL peşin harç olmak üzere toplam 35.955,98 TL yargılama gideri mahiyetindeki harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4- Davacı yanca yapılan 1.500 TL bilirkişi ücreti, 203,00 TL tebligat, posta gideri ve diğer yargılama giderleri toplamı 1.703,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan— nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
7—–bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.