Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/431 E. 2021/950 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/431 Esas
KARAR NO : 2021/950

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile davalı arasında —- yaptırılmakta olan ——– dışında — yapılacak— dahil 33.500-TL bedelle yapılması yönünde sözleşme imzalandığını, sözleşmede yapılacak—- teslim ettiği/edeceği tarihe kadar bitirilmiş olacaktır hükmüne göre dava dışı —– tarihe kadar teslim etmediği, bu nedenle müvekkilinin sözleşmedeki edimi yerine getirmesi muaccel olmadığı halde davalı İcra Müdürlüğünden tarih ve miktarları belirtilmek suretiyle icra takibi yaptığını, müvekkilinin icra takibinin yapıldığı tarihte — olduğundan bu takibe itiraz edemediği ve takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin davalıyı———– gerçekleştirdiğini, bu miktardan da müvekkil şirketin davalıya borçlu olmadığını, bu miktar yönünden de takibin iptaline karar verilmesinin gerekmekte olduğunu, İİK’ nın 72/3.maddesine göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında Mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir” hükmü gereğincc davanın devamı sırasında müvekkili tarafından icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın haksız ve kötü niyetli davasının reddine karar verilmesini, %20 oranında kötü niyet tazminatının davacı aleyhine hükmedilmesini, vekalet ücretleri ile yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 09/07/2021 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının menfi tespit davası açmakta haklı olup olmadığı, taraflar arasında —– işlerinin davacı şirket tarafından — bedelle yapılması yönünde imzalanan bila tarihli sözleşmeye aykırı olacak şekilde davacının— tamamlamadığı, taraflar arasındaki bila tarihli sözleşme kapsamında işin yapımında temerrüde düşüp düşmediği noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davacı şirket dava dışı —- mütehadi konumunda olduğu, davalının ise söz konusu —- anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeye istinaden —– işlerinin davacı şirket tarafından —– kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede dava dışı ——— değildir. Davalının —- bulunmamaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede— halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Davacı vekili, davalının davacı aleyhine —— takip başlatmakta haksız olduğunu, taraflar ——– yapılacak ———- taraflar arasındaki bila tarihli sözleşme kapsamında işin yapımında temerrüde düşülmediğini ileri sürerek, —– kaynaklı davacının borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesinden kaynaklı başlatılan icra takibine karşı menfi tespit davasıdır. Davalı tarafın tacir sıfatı bulunmamaktadır. Davanın —– alakası bulunmamaktadır. Zira taraflar arasında imzalanan sözleşmede dava dışı — bir dahli bulunmamaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede — halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden; mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde ——– Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme – —–Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —-Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı —– hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekili, davacı şirket yetkilisi ile davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.