Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/421 E. 2022/564 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/421
KARAR NO : 2022/564

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 06/07/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin —— ortağı olduğu, davalı tarafın— akdedilmiş olan sözleşme ile şirkete genel müdür olarak atandığı, davalının şirkette icra ettiği/edeceği faaliyetler ve şirkete kazandıracağı yeni iş ilişkilerinin taahhüdü çerçevesinde müvekkilinin şirketin %30 hissesini davalıya devrettiği, davalının —- olmasının ardından şirketin mali ve idari yönetiminin kendisine bırakılmış olduğu, müvekkilinin davalıya duymuş olduğu —- şirketin bu şekilde yönetilmesine rıza gösterdiği, devam eden süreçte davalının çok karlı yeni bir iş fırsatı bulduğu ve bunu kaçırmak istemediği, kendisine destek verilirse bu işi birlikte yapabileceklerini, bu işin müvekkilinin hakim ortağı olduğu şirkete de ekonomik olarak menfaat sağlayacağını belirttiğini; davalı yanın bu projeyi gerçekleştirebilmek için ———- temini için teminata ihtiyacı olduğunu belirttiği, bu kapsamda evvela iktisap ettiği şirkete ait hisseyi müvekkiline bedeli karşılığında satmayı ve — ileride kazandırmayı taahhüt ettiği kazançlar karşılığında müvekkili tarafından kendisine hatır çeki verilmesini, bu çeklerin —- açısından teminat gösterileceği ancak tahsil edilmeyeceğini, tahsil edilmek zorunda kalınırsa tazmin edeceğini taahhüt ve teklif ettiği, bu çeklerin yalnızca yeni kurulacak — sağlanması noktasında teminat olarak kullanacağı şerhi ile talep ettiği, varılan bu mutabakat doğrultusunda müvekkilinin — tarihinde —-davalı tarafça kendisine yapılan hisse devri neticesinde davalıya–hisse devir bedelini nakden ve defaten ödediği, bu anlaşma doğrultusunda kararlaştırılmış olan muhtelif vade tarihli— davalı yana ciro edilerek teslim edildiği, davalı yanın bu işlemlerden sonra bahsettiği proje konusunda müvekkiline sürekli olarak çelişkili ifadelerde bulunduğu, davalının şirketten ayrılması sonrası müvekkili tarafından şirkette yapılan incelemede bir çok basiretsizlik ve usulsüzlükler tespit edildiği ve bunlar ile ilgili davalıdan izahat istendiği, bu işlemler nedeniyle şirketin borca batık hale geldiği, şirket tarafından—- başvurusu yapılmak zorunda kalındığı, müvekkilinin projenin gerçekleşmeyeceğini anladığında söz konusu hatır çeklerinin derhal bila bedel kendisine iade edilmesini istediğini ama davalı yanın sürekli müvekkilini oyaladığı, çeklerin teslim edilmesinin ardından müvekkilinin çeklerin kendisine iade edilmesini beklerken keşide tarihi ——- adlı kişi tarafından bankaya ibraz edildiği, müvekkilinin aynı zamanda kredili müşterisi de olduğu ilgili bankada ticari sorun yaşamamak adına söz konusu çeki ödemek zorunda kaldığı, bunun üzerine müvekkilinin, davalıdan ödemek zorunda kaldığı çek bedelini derhal tazmin etmesini istediği, davalının taahhüdüne uygun olarak işbu çek bedeline mahsuben —– vasıtasıyla çek bedelinin —yaptığı ödemelerle) müvekkile ——- ile iade ettiği ve bakiye kısmında ödeneceği hususunda müvekkiline beyanda bulunulduğunu; ancak daha sonra bakiye çek bedelinin ödenmediği gibi davalı tarafın uhdesinde bulunan —- çekin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak davalı tarafından dava dışı — isimli bir şahsa ciro edildiğinin öğrenildiğini; — edilmiş olan çeklerden ödeme vadesi gelenlerin davalı tarafından ödenmediği, ödenmeyen çeklerin dolayısıyla dava dışı şahsın icra ve ceza davaları ile oluşturduğu — sonucu müvekkilinin dava dışı kişi ile anlaşmak ve ilgili bedelleri ödeyerek çekleri iade almak zorunda kaldığı, davalı tarafın her ne kadar şirket hisse devir bedeline mahsuben çekleri aldığını iddia etmiş olsa da dosyada mübrez hisse devir sözleşmesinde de görüleceği üzere, hisse devir bedeli olan—- akdedilmiş olan sözleşme anında kendisine nakden ve defaten ödendiği, dolayısıyla davalı tarafın — Heyeti’ne sunmuş olduğu beyanının gerçeklikle bağdaşmadığı, —- tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığı, — tarihinde gerçekleştirilen—– neticesinde tarafların anlaşamaması üzerine arabuluculuk anlaşamama tutanağı imza altına alındığı, davalı yanca ——— dosyasına sunulmuş olan izah dilekçesinde “Aşağıda —– devrettiğim işbu pay karşılığı olarak ayrıca …—- ödenmek üzere elden vermiş olduğum borçtan dolayı … tarafından tarafıma verilmiştir.” şeklinde beyanda bulunulduğu, işbu beyanda belirtildiğinin aksine davalı tarafça müvekkiline devredilen şirket hisselerinin devir bedeli olarak belirlenen — müvekkili tarafından devir anında — ödendiği, davalı yanın işbu çekleri elden verdiği borca karşılık aldığı iddiasının hayatın olağan akışına tamamen aykırı olduğu, davalı yanın gerek söz konusu şirkette çalışmaya başlamadan önce gerek — ücret ile dava dışı müvekkiline ait—— yaptığı sürede gerekse bu şirketten ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı ve halihazırda çalışmaya devam ettiği ——–sabit ücretli—- olduğu, davalının tüm iş hayatı boyunca belirli bir maaşla çalışmış —– olduğu, belirli bir ücretle çalışan davalı yanın tüm iş hayatı boyunca aylık maaşla çalıştığı ve aylık kazancı dikkate alındığında—- nakden ve defaten ödenmiş ve noter belgesi ile kayıt altına alınmış olsa da iddia ettiği gibi— kısmın hisse devrine sayıldığını bir an için —- olarak kabul edilse dahi kalan — tutarı borç olarak verdiği iddiasının —- ve— dışı olduğu, 12.04.2019 keşide tarihli ilk çekin bankaya ibrazını müteakip hatır çeki olması hasebiyle davalı yanın müvekkiline çek bedelini kısmen tazmin etmesinin taraflar arasındaki çeklerin hatır çeki olduğunu destekleyen ayrı bir karine teşkil etmekte olduğu, huzurdaki dava konusu çeklerin hatır çeki olduklarına ve davalı tarafça hatır anlaşmasına aykırı ciro edilmesi ve çek bedellerinin ödenmemesi —–müvekkilince ilgili çeklerin geri alınması için ödenen bedellerin faizi ile davalı yanca tazmin edilmesi gerektiği, davalı yanın taraflar arasındaki hatır anlaşmasına aykırı davranması nedeniyle müvekkilinin üçüncü kişilere çek bedellerine ilave olarak ödemek zorunda kaldığı bedelleri ve uğramış olduğu tüm zararları tazmin etmesi gerektiği, davalı yanın — ibraz ederek çek bedeli olan —- tahsil ettiğini, akabinde kısmi olarak müvekkiline ödemede bulunulmuş ise de bakiye çek bedelini ödemediği gibi bedelleri toplamı —- ise hatır anlaşmasına aykırı olarak ciro ettiği, müvekkili tarafından işbu çeklerin iade alınabilmesi için tüm bedelleri ve işlemiş faizleri ile ödenmesi gerektiği bu nedenle zarara uğradığını; —— bu bedeller için ayrıca davalıdan tahsil anına kadar faiz taleplerinin bulunduğu, dava dışı şahıs tarafından işbu çeklerin tahsili amacıyla muhtelif hukuki yollara başvurulduğu, müvekkilinin —- harç, masraf ve vekalet ücreti ödemek durumunda kaldığı, mahkemece yapılacak yargılama neticesinde görüleceği üzere davalının haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığı ve işbu zararların davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiği, iş bu zararların tamamının mahkemece alınacak bilirkişi raporu marifetiyle tam ve kesin değerinin tespitinin mümkün olduğu, davalı tarafça taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı hareket etmesi nedeniyle davalının haksız olarak tahsil ettiği —- tutarındaki çek bedelinin vade tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalının haksız eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararların HMK. 107 uyarınca mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak değerinin tespit edildiği anda artırılmak üzere şimdilik — belirsiz alacak niteliğinde zarar isteminin davalıdan tazminine karar verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bahse konu çeklerden kaynaklanan asıl alacak haricinde keşide tarihlerinden itibaren işlemiş olan ticari faize ilişkin de taraflar arasında anlaşma sağlanamadığına dair —– belirleme yer almadığı gibi iş bu ——-tahsili için dava dışı —adlı şahıs tarafından başvurulan muhtelif hukuki yollar nedeniyle davacı tarafından ödendiği iddia edilen yüksek miktarda harç, masraf ve vekalet ücretinin tazmini hususunda anlaşma sağlanamadığına dair de tutanak içerisinde herhangi bir belirlemenin yer almadığını; davacı tarafın anlaşmama tutanağı içerisinde yer almayan iş bu alacak— dava dilekçesi içeriğinde talepte bulunulduğunu; çekten kaynaklanmış olmaları ——— dava mahiyetindeki — hakkında dava açılmadan önce —yapılmamış olması nedeniyle mahkemece ön inceleme safhasında dava şartı yokluğundan dolayı bahse konu alacak taleplerine ilişkin davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri, dava dışı şahıs tarafından yasal yollara müracaat edilmesi nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği harç, masraf ve vekalet ücretlerinin belirsiz alacak davasına konu edilmesinin usule aykırı olduğu, 6100 sayılı HMK madde 107 de düzenlenmiş olan belirsiz alacak davası; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin alacaklıdan beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde ancak açılması mümkün bir dava türü olduğu, dava açılmadan önce davacı tarafın, çek hamilinin yapmış olduğu icra takipleri, çek şikayetleri ve sair davalar nedeniyle ödediği yargılama gideri kapsamındaki harçları, vekalet ücretlerinin ne kadar olduğunu bilebilecek durumda olduğunu; mahkemenin — cevaben davacı tarafından dosyaya sunulan dilekçede; davacı aleyhine dava dışı — tarafından başlatılmış olan üç adet icra dosyası— ile ilgili kapak hesaplarının mahkemece celbedilmesi halinde tazminat tutarlarının tespit edilebileceği yönünde beyanda bulunulduğunu, davacı tarafın dava açmadan önce ilgili icra dosyaları üzerinde yapacağı basit bir araştırma ve inceleme neticesinde rahatlıkla talebine konu tazminat tutarlarını tespit etmesinin mümkün iken belirsiz alacak davası açmış olmasının usule aykırılık teşkil ettiği, ortada alacaklı tarafından miktarı tam ve kesin olarak belirlenebilecek bir alacak olduğu, 1.000,00 TL. üzerinden belirsiz alacak davası açılmış olmasının usule aykırı olduğundan bu hususa ilişkin talebin reddi gerektiği, davaya konu — hatır çeki olarak düzenlenip davalıya verilmiş olduğu yönündeki iddianın davacı tarafından yazılı ve kesin delille ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafın — tutarındaki çekleri —–yeni —- bir işe girmeden önce kendisine —- sağlamak için teminat olarak kullanmak amacıyla talep etmesi üzerine ciro ederek müvekkiline verdiği, bu nedenle gerçek bir borç ilişkisine dayanmayan, hatır çeki/bedelsiz çek vasfındaki bu çeklere dayalı olarak dava dışı çek hamiline yapmak zorunda kaldığı ödemeler nedeniyle çek bedellerinin ve maruz kaldığı zararların tazminini talep ettiğini; kural olarak çekin, mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak keşide edildiğinin kabulü gerektiği, iş bu yasal karinenin aksini iddia eden davacının çekin başka bir amaçla teminat olarak müvekkiline verildiğini kesin delillerle ispatlaması gerektiği, kambiyo senetlerinin sebepten mücerretliği ilkesinin (doğumuna sebep olan temel ilişkiden tamamen bağımsız olması) yansıması olan bu durumun ——istikrarlı bir şekilde kabul edildiğini; davaya konu çeklerin hatır çeki olduğu, diğer bir deyişle —— temel alacağı olmadığı halde … tarafından ciro edilerek davalı müvekkiline verildiği yönünde hukuken kabul edilebilir, kesin mahiyete yani müvekkilinin de imzasını içeren tek bir delilin davacı tarafça dosyaya sunulmadığını; bu ödemelerin belgesi olarak dosyaya sunulan —- dikkatli bir şekilde bakıldığında — adlı kişi tarafından davacı ..— kısım ödemelerin yapıldığının görüldüğü, dekont içeriklerinde —keşide tarihli ve —bir ödeme/iade yapıldığına dair tek bir açıklama bulunmamakta olduğu, keza ödemeyi yapan kişinin de müvekkili … olmadığı gibi ödenen tutarların da çekin bedeli ile örtüşmediği, müvekkili ile alakası olmayan bir şahıs tarafından —borç/alacak ilişkisi maksadı ile —olan ödemelere ait banka dekontlarının hiç bir şekilde davaya konu olan——- hatır çeki olarak müvekkiline verildiğinin delili olamayacağı, asla ispat yükünün yer değiştirdiğini kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının ne denli kötü niyetli olduğunun anlaşılması adına ilgili çeklerin devredilen %30 şirket hissesinin bedeli ve süreç içerisinde davacıya verilen borçların tasfiyesi için müvekkiline verildiğini beyan etme gereği hasıl olduğunu;——– tarihinde davacının sahibi olduğu dava dışı —çalışmaya başladığı, ilgili sözleşmeye göre aylık sabit maaşı haricinde, yıllık —– karlılığın %10’u oranında —- müvekkiline yapılacağı, kayda değer bir başarı elde etmesi halinde şirketin %30 hissesinin de müvekkiline devredileceği hususunda davacı .—- müvekkiline sözlü olarak vaatte bulunduğunu, müvekkilinin genel müdür olarak çalışmaya başlamasının ardından şirketin devamlı yükselen bir —ile büyümeye ve bünyesine —- müşteriler katmaya başladığını, bu müşteriler arasında——ve öncü durumda olan şirketlerin de bulunduğunu, işlerin iyileşmesi ve bilançolarındaki bir çok sorunun giderilmesi sonrasında şirketin —— bir süre sonra —olan şirket merkezinin—— üreten şirketin——- sonlarında yaklaşık ——-tamamlamış, 3 ayrı ilde iş yapan ve 1000 çalışanı olan bir büyüklüğe ulaştığını, bu başarıları yakalamış olmasından dolayıdır başlangıçtaki sözlü vaadi çerçevesinde davacı … tarafından —-%30 hissesinin müvekkiline devredildiğini; (20.000 adet payın %30’una tekabül eden 6.000 adet pay …— devredilmiştir.) kısa bir süre sonra ——şirketin — .—– sürekli olarak — müvekkilinden talep etmeye başladığı, —-. üzerinden ciddi miktarda aktarımlar yapıldığı, müvekkilinin şahsi birikimlerinden muhtelif — geçen şirketin —— karşılaması için ..—olarak da elden nakit para vermiş olmasına rağmen …– bu kapsamdaki taleplerinin– kesilmediğini ve neticede müvekkili ile … arasında— anlamda anlaşmazlıkların baş gösterdiği, bu olumsuz gidişat üzerine müvekkili ..— sahibi olduğu %30 — hisselerini devrederek şirketten ayrılmayı ..– teklif ettiğini, %30 hissenin bedeline istinaden önce ——– üzerinde tarafların mutabık kaldığını; yıllarca beraber çalışmanın verdiği — müvekkilinin noterde %30 hissesini ..—- hangi bir ödeme almadan devrettiğini, akabinde de aralarındaki anlaşmaya uygun olarak—– devralmak için müşteriler ile görüşüp onaylarını almaya başlanıldığını, …– son anda aralarındaki anlaşmayı ihlal ederek—- müvekkile devretmekten vazgeçtiğini beyan ettiğini, taraflar arasında bu nedenle yaşanan ihtilafın halli için müvekkilinin kuzeni — araya girerek tarafları uzlaştırmaya çalıştığını ve en nihayetinde——- devredilen %30 şirket hissesinin gerçek değeri, gerekse de daha önceden …– nakit olarak elden verilen borçların toplam tutarının—… tarafından—————arayla, toplam —- tamamlanacak 12 adet çek ile ödenmesi hususunda mutabık kalınması üzerine davaya konu olan —–davacı … tarafından keşide edilerek müvekkiline verildiğini, bu nedenle davacının temelde herhangi bir borç-alacak ilişkisi olmadığı halde çeklerin davacı tarafından müvekkiline verildiği yönündeki iddialarının tamamıyla— olduğu gibi çeklerin hatır çeki olarak keşide edildiği yönünde müvekkilinin de imzasını içermesi gereken tek bir yazılı belge veya delilin dosyaya sunulmadığını, —— müvekkili ile akdedilen yönetici sözleşmesinde dahi müvekkile aylık — haricinde (2015 yılı——– karlılığın %10’u oranında—- ödemesinin de yapılacağının kararlaştırıldığını, iş —— ödemeleri son derece hatırı sayılır rakamlara tekabül etmekte olduğunu, davaya konu olan çeklerin temelinde herhangi bir alacak ilişkisinin olmadığını, çeklerin hatır çeki/bedelsiz çek olduğu yönündeki davacı iddialarının son derece kötü niyetli olduğu kadar gerçeklere de aykırı olduğunu, çeklerin hatır çeki olarak verildiğini davacının ancak yazılı ve kesin delille ispat etmesi gerektiği için davacının tanık deliline dayanmış olmasına muvafakat etmediklerini, mahkeme aksi kanaatle tanık dinlenmesine karar verilecek olur ise çeklerin gerçekte .—— müvekkiline olan borçlarının tasfiyesi için verilmiş olduğunu bilen delil listelerinde isimlerini verdikleri tanıklarının dinlenmesine karar verilmesi gerektiğini, —-olduğundan hareketle bir müşteri tarafından yapılan ortaklık —… tarafından düşük bulunarak reddedildiği göz önüne alınır ise —-bedelinin %30 hisse değeri ile mütenasip olduğunun anlaşılacağını, dilekçe ekinde bulunan— iletilmiş olan iş ortaklığı önerisini içeren —– müşteri tarafından şirkete— toplam değer biçildiği ve bu değer üzerinden iş ortaklığının önerildiğinin anlaşıldığını, ancak davacı .———– değeri çok düşük bularak bu değer baz alınarak yapılacak iş ortaklığına yanaşmadığını, tek başına bu durumun dahi davacının — itibarıyla müvekkiline ait %30 hissesinin gerçek değerinin 12 adet çek bedeli ile mütenasip olmadığı yönündeki iddialarını boşa çıkarttığını, —- üzerinden dahi %30 hisse bedeli — tekabül ettiğini, davacının o tarihte şirketin toplam değerinin — çok daha üzerinde olduğunun düşünüldüğünü, asla aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için çeklerin hatır çeki olduğu kabul edilse dahi; davaya konu—- istinaden davacı … tarafından yapılan toplam ödemenin sadece —- olup davacının bu tutarı aşan taleplerinin reddi gerektiğini, davacı/lehtar … tarafından ciro edilerek müvekkili ..— teslim edilmiş olan 12 adet çekin … tarafından da dava dışı üçüncü şahıs — ciro ile devredildiğini, çeklerden —–çekin bedelinin, yetkili hamili tarafından bankaya ibraz edildiğinde ödendiğini, akabinde vadeleri gelen; —- adet çekin bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız kalmaları üzerine çek hamili —dosyalarda yasal takip işlemlerine başlanıldığını, yasal yollara müracaat edilmesi sonrasında dava dışı üçüncü şahıs — vekili ile davacı … arasında akdedilen — ve ibra protokolüne göre; icra takiplerine konu edilen 3 adet çek ile henüz icra takibine konu edilmeyen 8 adet çekle birlikte toplam 11 adet çekten kaynaklı her türlü borcuna karşılık ..— alacaklıya 6 eşit taksit halinde ve — ödeme yapması hususunda mutabakata varıldığını, davacının ve sahibi olduğu şirketlerin son dönemde içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar, konkordato süreçleri nedeniyle çeklerin tahsil kabiliyetinde meydana gelen olumsuzluklar gibi aleyhe olan hususlar ile bazı çeklerin vadelerinden önce ödenecek olması gibi lehe olan durumların birlikte göz önüne alınarak neticede davacıya ciddi bir indirim ve ödeme kolaylığı sağlandığını, dava dışı —adlı en son yetkili çek hamilinin vekilliğini de üstlenmiş oldukları için sürece ilişkin bu ayrıntıları paylaşabildiklerini ifade etmek istediklerini, dolayısı ile davaya konu olan 12 adet çek hakkında; gerek çekler üzerinde yazılı olan ana paraya istinaden, gerekse de alacaklı dava dışı— üç adet çek için başlatılmış olan yasal müracaatlar nedeniyle işlemiş faiz, vekalet ücreti vs. için … tarafından ödenmiş olan bedellerin toplamının sadece ve—bu tutarı aşan davacı taleplerinin başkaca bir hususa bakılmaksızın baştan reddi gerektiğini, davaya konu — bir ödeme yaptığını ispat etmeye elverişli herhangi bir yazılı delili davacının mahkemeye sunmasının mümkün olmadığını, fiili ve hukuki gerçeklere aykırı, haksız ve kötü niyetli davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıya hatır çeki olarak verildiği iddia olunan çekler nedeniyle alacak ve tazminat istemine ilişkindir. Tarafların iddia ve savunmaları yukarıda özetlenmiştir.
Davacı davalının karlı bir iş bulduğunu beyan etmesi nedeni ile davaya konu hatır çeklerini keşide ettiğini, — nedeni ile davalıya bu hatır çeklerini verdiğini, çeklerin karşılıksız ( hatır çeki) olduğunu iddia etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesi uyarınca kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran kimse ispat külfeti altındadır. Yerleşik yüksek mahkeme kararları gereği Çek bir ödeme vasıtası olup çekin başka bir amaçla verildiğini iddia eden kimse bunu ispat ile mükelleftir. Çekin mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile verildiği yönünde bir karine mevcuttur. 6100 sayılı HMK’nın 190/2. Maddesi uyarınca kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf bu karinenin aksini ispat edebilir.
Davada her bir taraf iddiasını veya savunmasını dayandırdığı vakıayı yani vakıaya bağlanan hukuki sonucu ispat etmekle yükümlüdür. Ancak kanunda aksine özel bir düzenleme yapılmışsa ispat yükü ona göre belirlenir.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişler ise bu halde hâkimin ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. Çünkü —tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür.İki tarafın (veya bir tarafın) gösterdiği deliller ile davaya ilişkin bütün çekişmeli olgular —- ise yine ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmakta bir yarar yoktur. Buna karşılık, gösterilen delillerin — dava hakkında tam bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespit edilmesinde yarar vardır. Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini —— ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır. — gerekçeden alıntılanmıştır. )
İspat yükünün hangi tarafa düştüğüne dair kanunda açık bir hüküm varsa öncelikle ona bakılır. Olağan durumun ( hayatın olağan akışının , tecrübe kurallarının) aksinin iddia edilmesi halinde ispat yükü olağan olmayan durumu iddia eden tarafa düşer.
— sayılı kararında”….Bilindiği gibi, kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla — olarak) verildiğini iddiasının davacı tarafça (HMK’nın 200. maddesi gözetilerek) ispatlanması gerekmektedir. ” belirtmişti———bedelli çeki ödediğini, davalının kendisine kısmi ödeme yaptığını, bu durumun da çeklerin hatır çeki olduğunu ispat ettiğini ileri sürmüş ise de bahsi geçen 180.000 TL toplam tutarlı ödeme dekontları incelendiğinde bu ödemeleri yapan kişinin davalı olmadığı,— şahıs olduğu ve ödemelerin açıklama kısmında ” —- miktarlarının da çek ile uyumsuz olduğu görülmüştür. Söz konusu çeke istinaden yapılan bir ödeme olduğu hususu davacı yanca yazılı delillerle ispat edilmelidir. Ödemeyi yapan kişi davacı olmayıp —– açıklama kısmında da başka bir hukuki ilişkiden bahsedilmektedir. Bu ödemelerin davalı tarafından tahsil edilen çeke istinaden yapıldığı hususu davacı yanca yazılı delillerle ispat edilmelidir.
Davalının — tarihli yazılı beyan dilekçesi incelenmiş çeklerin davacı tarafından kendisine devir edilen hisse bedeli ve davacıya elden verdiği borçlar karşılığı tanzim edildiğini beyan ettiği görülmüştür.—hisse devir sözleşmesinde devir bedelinin nakden ve defaaten ödendiği yazmakta ise de bu beyan başlı başına ispat külfetini davalı aleyhine çevirecek mahiyette değildir. Keşide edilen çeklerin bedelleri bahsi geçen hisse devir bedelinin çok üzerinde olup davalı yanca davacıya elden verilen borç miktarı hususunda da bir rakam zikredilmediği görülmüştür. Davacı davalının haksız olarak tahsil ettiği çek bedeli olan 5.820.000 TL bedelin vade tarihlerinden itibaren davalıdan tahsilini aynı zamanda belirsiz alacak kapsamında davalının haksız eylemleri nedeni ile uğradığı zararların tazminini talep etmiştir. Söz konusu çeklerin davalı tarafından — isimli kişiye ciro edildiği, bu kişi tarafından davacı aleyhinde bir kısım icra takipleri yapıldığı ve dosyada mübrez 01.07.2020 tarihli sulh ve ibra protokolüne göre davacının bu —mutabakata vardığı görülmüştür. Yani davacının iddiası gibi davacı yanca bu çeklerden dolayı 5.820.000 TL de ödenmemiştir. Ödedi ise de buna dair ödeme belgelerini ibraz etmemiştir. Davacı davalının maaşlı çalışan birisi olduğunu bu nedenle çeklerin hatır için verildiğinin açık olduğunu ileri sürmüş, davalı ise hiç bir zaman sabit maaşlı çalışmadığını,—- yönetici olarak çalıştığını, ciddi birikimleri ve varlıklı bir aileye ——-olduğunu,davacı ile imzalanan ——ortalamasına ve yıllık karlılığın %10 oranında prim ve jestiyon ödemesi kararlaştırıldığını, iddianın gerçeği yansıtmadığını savunmuştur. Yerleşik yüksek mahkeme kararları gereği çeklerin hatır çeki olarak verildiğini iddia eden kimse iddiasını yazılı delillerle ispat etmekle yükümlüdür. Tarafların sosyal ve mali durumlarının, ne kadar maaş aldıklarının bir önemi bulunmamaktadır. Davalının savunmaları ve dosya kapsamındaki delilleri nazara alındığında yukarıda zikredilen — aykırı bir savunmada bulunulmadığı, ispat külfetinin halen davacı üzerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları ve yerleşik uygulama gereği çeklerin hatır çeki olduğunu davacı ispat külfeti altındadır. Davacı yanca bu hususta yazılı bir delil ibraz edilememiştir. Davacının dava ve 2. Cevap dilekçelerinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı görülmüştür. Tüm dosya kapsamı ve yukarıda yapılan açıklamalar, atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları gereği davacının çeklerin hatır çeki olduğu iddiasını yazılı,kesin delillerle ispat edemediği sonucuna varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken —— maktu harcın, peşin alınan 99.408,13 TL ile tamamlama harcı olarak alınan —-olmak üzere toplam — harç’dan mahsubu ile fazla yatırılan 101.018,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte buluna— nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
7—-arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.