Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/42 E. 2022/83 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/42 Esas
KARAR NO : 2022/83

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalıların arasında belli bir amaca————kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin olmadığını, Huzurdaki dava konusu alacak nedeni ile adi ortaklığa karşı—– Müdürlüğü’nde icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların adi ortaklığın taraf ehliyeti olmadığından —yetkisine itiraz ettikleri, beyan ettikleri gibi yetkili icra dairesinde takibe devam edildiğini, adi ortaklığı oluşturan borçluların her birine tebligat yapıldığını, borçlu ortakların süresinde yetki itirazında bulunmadıklarını, —yetkili olduğu kanısında olduklarını ve yetki itirazının reddine karar verilmesini talep ettiklerini; Davalı borçluların müvekkiline borçları olmadığından bahiste takip konusu alacağa ve ferilerine itiraz ettiklerini, İcra taklbinin borçluların oluşturduğu adi ortaklık adına tanzim edilen dayanağı mal teslim irsaliyeleri olan faturalara dayandığını, faturaları itirazsız olarak kabul ederek ticari defterlerine kaydettiklerini, borca ve ferilerine itirazlarının soyut bir beyanları ibaret olduğunu belirterek davanın kabulü ile— sayılı dosyasına kötü niyetle yapılan yetkiye ve borca itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçluların —- olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı borçlulara yüktetilmesine karar verilmesini talep ettileri ile dilekçeleri ekindeki İlamsız takiplerde Ödeme Emirleri, İtiraz, duruşma tutanağı görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ——- ortaklarının müvekkili şirketler ———- ve tedarik sözleşmesi gereğince sözleşme süresinde —– nezdinde ihtiyaç duyulan ——-temini, ——taşınması, —- temini le —- davacı tarafından üstlenildiğini, taraflar arasında —-plakalı —– cinsi —– hariç —– tarihli —— sözleşmenin kapsamına —– plaka —- olarak ve aynı şartlarla dahil edildiğini,—– sözleşmenin kapsamına —– olarak ve—- çalışmak koşuluyla aylık —- eklendiğini; — tarafından —- edilerek müvekkiline gönderilen fatura tutarlarının geçmiş dönemlerde tanzim edilen fatura tutarları ile karşılaştırıldığında olağanüstü şekilde artış gösterdiğinin görüldüğünü, getirilen—- kullanımında böyle bir artış olmaması ve esasen İddia edildiği kadar suyu alabilecek kapasitenin de bulunmaması nedeniyle fatura bedelindeki artışın dikkat çetiğini, haksız kazanç elde ettiği tespit edilen davacı aleyhine —- — Esas sayılı dosyası ile kovuşturma aşamasına geçildiğini, bu sebeple,—- tarafından sözleşmelerin haklı nedenle feshedildiğini, davacı tarafından hileli yollarla gerçekte olduğundan daha — satışı göstererek—- fazla ödeme aldığının tespit edildiğini, davacının hileli bir şekilde — yapıldığını gösterir faturalarına haklı olarak itiraz ettiklerini; müvekkili şirketlerin oluşturduğu adi ortaklık— — adresinde olduğunu — çevresine bağlandığını, dosyanın öncelikle yetkili icra müdürlüğününe gönderilmesi ve akabinde işbu davanın açılması gerekeceğini; davacı tarafından sayın mahkemeniz’e sunulan dava dilekçesinde icra dosyasının dayanağı faturaların hangi hususa ilişkin olduğu, faturaların hangi gerekçe ile kabul edilmesi gerektiği hususlarına değinilmediğini, yalnızca —iptaline karar verilmesinin talep edildiğini, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri iddia edilen her bir vakanın hangi delillerle ispat edileceği, dayanılan hukuki sebeplerin açık bir şekilde talep sonucuna yer verilmediğinden huzurdaki davanın öncelikle dava şartı naksanlığından reddini talep ettiklerini;—– tarafından davacıya gönderilen —- tarihli fesih ihbarnamesi ile taraflar arasındaki güven ilişkisinin tamir edilemeyecek derecede bozulması nedeniyle sözleşme ilişkisinin—– çekilmez hale geldiğini, sözleşmelerin feshedildiği ve davacının bakiye barcuna ilişkin olarak—– taşınırlarının üzerinde hapis hakkı kullanıldığı ihtar edildiğini, —– ile davacı arasında akdedilmiş olan sözleşmeler kapsamında fazla tahsil edilen su miktarının— olduğu, bu sayede haksız olarak elde edilen kazancın—- olduğunun da davacı tarafından yazılı olarak beyan ve kabul edildiğini (—-), bunun üzerine —– tarafından söz konusu tutara ilişkin olarak —- iade faturasının tanzim edildiğini, davacının—- davranışlarının karşılığında Sözleşmelerin müvekkili şirketler adına hukuka uygun şekilde feshedildiğini, davacının hileli bir şekilde kestiği faturaların kabulünün mümkün olmadığını; davacının sözleşme kapsamında yerine getirdiği edimleri neticesinde hak kazandığı tüm alacakların müvekkili şirket tarafından davacıya eksiksiz olarak ödendiğini halde davacı tarafından ödenmediği iddia edilen —- faize itiraz edildiğini 09.03.2020 tarihinde takibin durdurulduğunu, davacının mesnetsiz iddialarını ispat etmesinin mümkün olmadığı belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak başlatılan icra takibi ve itirazın iptali davası nedeniyle takip—- az olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 22/09/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle, Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir İlişkinin bulunduğu; davacı —–TTK. md. 85 ve HİVIK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanıtma niteliğinde bulunmadığı, ayrıca defter kayıtlarına da değer verilmemesinin gerektiği; davalı şirketlerin oluşturduğu—– defterlerinin, TTK, md. 85 ve HMK 222. madde Uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; davacı—- tarafından, davalı şirketlerin oluşturduğu—- düzenlenmiş davaya konu edilen ——— İşletmesi’nin söz konusu faturalara 8 gün içinde itiraz etmediği, itlraz ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı; dava konusu faturaların içerdiği hizmetin yada mafların— — İşletmesi’ne teslim edildiğine dair herhangi bir belgenin dava dosyasında bulunmadığı görülmüş, yerinde inceleme sırasında da davacı tarafından bu konuda herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu sebeple gerçek mal veya hizmet alımı alıp almadığına dair ticari defter veya belgelerden tespit yapılamayacağı; yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davacı —-durumunun aşağıdaki alternatiflere göre oluşacağı ve takdirin sayın Mahkemenize ait olduğu;
Detay Tutar Borç/Alacak
Davaya konu edilen faturalara göre: —— 262.056,77 TL Davacı Alacaklı
Davaya konu edilen faturalara göre,
faturalardan iki adedinin —-
tarafından ödendiğinin kabul
edildiği durumda: 177 339,39 TL Davacı Alacaklı
Davaya konu edilen faturalara
göre, faturaların—- tarafından
düzenlenen iade faturası ile
kapatıldığı durumda: — Yok
—- kayıtlarına göre: 1.276.778,51 TL Davacı Borçlu
—– kayıtlarına göre,
—— tarafından düzenlenen
iade faturasının
kabul edilmediği durumda: 340.975,09 TL Davacı Alacaklı
Olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 03/12/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacı ——- dönemini kapsayan —- davalı şirketlerin oluşturduğu — —- tutarında mal veya hizmet satışı yaptığını bağlı bulunduğu — beyan ettiği; Davacı —- davalı tarafından kesilmiş 12.07.2018 tarihli—- numaralı — faturayı Davacı —-bağlı bulunduğu —- dairesine —— formlarında yer alan —– ilgili döneme ait elektronik ortamda verilen—- taleplerine yönelik ibraz edilen indirim listelerinde yer almadığı; —- temin edilmiş gönderi detayında; Gönderinin —- — tarihinde —- teslim aldığı ve tebligatın usulüne uygun yapıldığı; sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak— Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen sigorta poliçelerine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Davacı taraf kendi ticari defter ve kayıtlarına dayanmıştır.
Tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, —–raporunda özetle; “
…Dava konusu faturaların içerdiği ——– sırasında da davacı tarafından bu konuda herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu sebeple gerçek mal veya hizmet alımı olup olmadığına dair ticari defter veya belgelerden tespit yapılamamıştır…
…Davacı —— TTK. md. 85 ve HİVIK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanıtma niteliğinde bulunmadığı, ayrıca defter kayıtlarına da değer verilmemesinin gerektiği…” şeklindeki açıklamalarından davacı yanın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı, faturalara konu hizmet ya da malların davalı ortaklığa teslim edildiğine dair belgenin mahkememize sunulmadığı anlaşılmıştır.
TTK 64. maddesinde:’Her tacir ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde ekte edilen neticeleri bu kanuna göre açkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
610 sayılı HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı; 222. maddesinde;” – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına
kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki
kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Benzer konuya ilişkin —– sayılı ilamında; ” Yargılama sırasında —-tarafından düzenlenen ve —- havale tarihli Bilirkişi Raporu ile, —– ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, davacı şirketin uyuşmazlığa ilişkin faturaların yasal defterlere kaydının yapıldığı, faturaların açık fatura olarak kesildiği ve bu defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 11.329,77.-TL alacaklı olduğu, ancak davalı şirketin de adına kesilen faturaları yasal defterlerine işlemiş olduğu ancak yapılan ödemeler ile davalı şirket defterlerine göre davalı şirketin davacı şirkete toplamda ———-
Türk Ticaret Kanununa göre her tacir tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorundadır aksi taktirde kapanışı yapılmayan defterlere delil olarak dayanamaz. Dava konusu olayda, her iki taraf tacir olup şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün değildir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davacı yanın tacir olarak tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorunda olduğu, kapanışı yapılmayan defterlere delil olarak dayanamayacağı, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davacının 2018-2019-2020 yılına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği böylece davacı taraf tacir olup şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, davacı şirket defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün olmadığı, diğer yandan faturalara dayanak malların davalı ortaklığa teslim edildiğine yönelik davacı tarafından dava dosyasına belge sunmadığı gibi bilirkişinin yerinde incelemesi sırasında talep etmesine rağmen bu yönde iddiasını belgelendirmediği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut —-soruşturma —-tutanağında olaya ilişkin; ” .—– teslim edildi gösterip, dışarıda —. Paralarını almışlar, Ayrıca ——- vermişler,” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacıya ait ticari defterlerin delili niteliğinde haiz olmadığı, davacının alacak iddiasına konu icra takibinde belirtilen alacağa yönelik “faturalara dayanak malların davalı ortaklığa teslim edildiğine yönelik davacı tarafından dava dosyasına belge sunmadığı”, davacının ticari defter ve kayıtlarının eksik ve / veya hatalı olduğu anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği nazara alınarak davacı tarafın —– icra dosyası hakkındaki itirazın iptali davasının miktar bakımından istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraflar kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan —- tespit edilen 27.081,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7—–davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.