Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/406 E. 2022/415 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/406 Esas
KARAR NO: 2022/415
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2021
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının İddia ve Talebi: Müvekkil bünyesinde bulunan malların talep üzerine davalıya tedarik edildiğini ancak ödeme yapılmadığını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını ancak davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı tarafa çıkartılan davetiyenin usulüne uygun olarak e-tebliğ adresine tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı ve duruşmalara da vekil yahut temsilci aracılığıyla da katılmadığı görülmüştür.
DELİLLER:
—- tarihli cevabi yazısı,— talimat yolu ile aldırılan bilirkişi raporu, İrsaliye Evrakları,—–esas sayılı icra dosya sureti ve tüm dosya kapsamı.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı —– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; ” tarafların — ait ticari defterlerinin ibrazı yönünde karar kurulduğu, buna karşın davacının Sayın Mahkemenize ibraz ettiği yazılı beyanı ekinde bulunan usb içeriğinde—- yıllarına ait elektronik defterlerin bulunduğu, anılan yıllara ilişkin envanter defterleri noter açılış tasdiklerinin ibraz edilmediği, bu nedenle ibraz edilen belgelerle gözetilerek olarak davacı nezdinde ——–yıllarıyla sınırlı olmak üzere inceleme yapılabildiği, Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalara katılmadığı, Takibe konu bakiye alacağı oluşturan fatura ve irsaliye örneklerinin gerek dava dosyasında gerekse —— içeriğinde bulunmadığı, bu yönüyle faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği yönünde inceleme yapılamadığı, Taraf —- —- beyannamelerinin gönderildiği, davacı —- defterinden anlaşıldığı üzere davalı adına düzenlenen faturaların —yıllarına ait olduğu, bu nedenle dosyaya celp edilen ——beyannamelerinin uyuşmazlığın çözümü noktasında katkı sağlamadığı, — tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının— borçlu olarak göründüğü, —defterleri ibraz edilmediğinden — takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalı borç alacak bilgisi tespit edilemediği, mevcut durumda davalıya ait borç bakiyesinin —–fatura bakiyelerinden kaynaklandığı, bu minvalde takip ile istenen — alacak iddiası ile ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Takip ile birikmiş faiz talep edilmediği, ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
—- tarihli ara karar ile —- dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; Davalıya ait ticari kayıt ve belgeler adres yetersizliği ve ulaşılabilir telefon vb. Numaralar olmadığından davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenemediğine ilişkin rapor sunulduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması nedeniyle usulüne uygun davacı defterlerinin davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.Davacının ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi aracılığıyla yapılan inceleme sonrasında düzenlenen rapor göz önüne alınarak davacı nezdinde davalının — tarihi itibariyle borç bakiyesinin ——fatura bakiyelerinden kaynaklandığı , dolayısıyla davalının davacı nezdinde toplamda —tutarında borcu bulunduğu kanaatine Mahkememizce varılmakla—- takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin —– üzerinden devamına karar verilmiş, fazlaya ilişkin talep reddedilmiştir.
Alacak faturalara dayalı olduğundan, dolayısıyla belirli ve likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
—– sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin —üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak belirli ve likit olduğundan kabul edilen asıl alacak miktarı olan 3.047,87 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının ( 609,57 TL ) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 3.047,87 TL lik kısım yönünden alınması gereken 208,19 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,89 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4-Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç ile 59,30 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 3.047,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.200,00 TL bilirkişi ücreti ve 149,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.349,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.348,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
7-Kabul red oranına göre belirlenen 1.319,07 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 0,92 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
Dair 6100 Sayılı HMK’nın 341/2.maddesi uyarınca kesin olarak davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karar verildi. 14/06/2022