Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/398 E. 2022/710 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/398
KARAR NO : 2022/710

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı olduğu, %20 oranında hisseye sahip olduğu, şirketin sermayeye ihtiyaç duyması nedeniyle bugün itibariyle yönetim kurulu üyesi ve pay sahibi olan —–damadı olan —–isimli kişiye 2006 yılında teklif götürüldüğü, her yıl düzenli olarak kar elde eden davalı şirketin —– ailesinin davalı şirkette iyice söz sahibi olmasıyla sömürülmeye başlandığı, ailenin sahibi olduğu grup şirketlerin davalı şirket içerisinde sızdığı —– ailesinin sahibi olduğu diğer grup şirketlerine davalı firma kazancının aktarılmaya başlandığı, —–Ailesi’nin şirketi olan —–tarafından hiçbir mal ve hizmet alınmadığı halde danışmanlık, basın çalışması, —- bedeli, —– gibi giderlerin davalı şirkete fatura edildiği, grup şirketlerce kesinleşen—— faturaların hiçbir mal yada hizmet alınmadığı halde ilgili faturaların davalı şirket cari hesabına kaydedildiğini; 2020 yılı faaliyet raporunun eksik düzenlenmesi ve belgelendirilmemiş olmasına rağmen faaliyet raporunun 2020 Olağan Genel Kurul Toplantısında onaylandığı bu nedenle ——numaralı Genel Kurul Kararının iptal edilmesi gerektiği, faaliyet raporunda 2019 yılı dönem net karının 151.076,36 TL olarak bu tutarın 2020 yılında çok büyük bir artış göstererek 6.593.815,77 TL’ye ulaştığını ve bir önceki yıla göre 43 kat kar elde ettiği, aradaki bu farkın şirket faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığını gösterdiği 2019 yılı Mali Genel Kuruluna ilişkin derdest olan——- Esas sayılı Genel Kurul iptali davasında davalının cevap dilekçesinde şirketin kar edememesinin nedeni olarak —– göstermesi ancak ——devam etmesine rağmen 2020 yılı karının çok yüksek düzeyde arttığı, bu nedenle faaliyet raporunun şirketin kendi menfaatine uygun olacak şekilde gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğini; şirketin 2020 yılında 7.000.000,00 TL’ye yakın bir kar elde ettiği buna karşın genel kurulda 500.000,00 TL kar dağıtılması yönünde karar alındığı, kalan tutarın neye harcandığı hususunun şüpheli olduğu, şirketin faaliyet giderlerinin azaldığı, finansman giderlerinin arttığı, ilgili kalemler arasında ciddi bir tutarsızlık bulunduğu, faaliyet giderlerinin gelir elde etmeye yönelik giderler olduğu, şirket karının 2019 yılına göre %43 oranında arttığı, bu sebeple şirketin kar etme noktasında iken faaliyet giderlerinin azaltılmasına yönelik karar alınmasının şirket yararına değil zararına olacağı, şirketin 2020 yılında —— 165.200,00 TL bağışta bulunduğu, üçüncü kişilere bağış yapılıyorken faaliyet giderlerinin düşük tutulmasının herhangi bir mantığının bulunmadığı, şirketin olağandışı giderlerinin bulunduğunu ancak faaliyet giderlerine hiç yer ayrılmadığı, finansman giderlerinin kur artışından dolayı artmış olması halinde bile, kar zarar tablosunda faaliyet giderlerine yer ayrılmasının şirketi zarara uğratacak bir etkisinin olmayacağı, şirket dönem karının 8.570.600,98 TL olduğunu ve bu kar’a katkı sağlayacak faaliyet giderlerine bir sermaye ayrılmasının şirketi zarara uğratmayacağını, yukarıda belirtilen nedenlerle 2020 yılı Genel Kurul Toplantısının —— numaralı kararının iptal edilmesi gerektiği, Genel Kurulun 5. maddesinde yönetim kurulu üyelerinden ——oy çokluğu ile ibra edildiği, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifa ederken tedbirli bir yönetici özeniyle hareket etmesi gerektiği, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun bir şekilde gözetilmesi gerektiği, şirket yönetim kurulunun şirket menfaatlerinden ziyade hakim pay sahiplerinin yararına hareket ettiği, yönetim kurulu üyelerinin şirkete zarar verdiğini ve hukuki sorumluluklarının bulunduğu, şirket mali tablolarının çelişkili olması nedeniyle pay sahiplerinin oylarını kötü niyetli ve dürüstlüğe aykırı olarak kullandığını; yönetim kurulu üyelerinin talimatları doğrultusunda ——faturalar düzenlenerek —–başta olmak üzere grup şirketlerine ödemeler yapıldığı, grup şirketler ile yapılan taşınmaz kira sözleşmelerinin piyasa rayicinin çok üzerinde olduğu, şirketin açıkça sömürülme aracı olarak kullanıldığı, şirket denetimlerinin bağımsız ve tarafsız yapılmadığı, davalı şirketin yönetsel ve mali her türlü konuda kendi iradesiyle bağımsız olarak işlem yapamadığını ve şirket kaderinin——- iradesine bağlandığını; Genel Kurul Toplantısının ——numaralı kararının iptal edilmesi gerektiğini, müvekkiline 500.000,00 TL kar payı dağıtılması yönünde karar alındığını fakat —— ailesinin damadı olan —–aylık net 42.500,00 TL huzur hakkı ödemesinin yapılacağı yönündeki —— numaralı kararın iptal edilmesi gerektiğini, zira —— isimli şahsa müvekkilinin alacağı tutardan daha fazla ödeme yapılmasının önünün açıldığı, —— koşullarında böyle bir huzur hakkı ödemesinin astronomik olduğu, bu durumun şirket faaliyet raporunda belirtilen mali durum ile ilgili olmadığını, kararın geçerli sayılması halinde azınlığın kardan pay alma hakkının ortadan kaldırılmış olacağı, ilgili huzur hakkı nedeniyle şirket karında azalma meydana geleceğini; 2020 yılında kanunun cevaz verdiği sınır dikkate alınmaksızın hiçbir surette kar payı dağıtılmaması yönünde alınan—— numaralı kararın iptal edilmesinin gerektiği, şirket karının 7 milyon TL olmasına rağmen 500.000 TL’nin pay oranlarına göre sahiplerine dağıtılması yönünde genel kurulun öneride bulunduğu, bu öneriyle genel kurulun iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını, davalı şirketin hakim pay sahiplerinin kar payı dağıtılmaması yönündeki kararının tek nedeninin azınlık pay sahibi olan müvekkilinin şirketten herhangi bir kar elde etmesinin önlenmesi adına olduğunu; şirket karının %8’inin şirket çalışanlarına temettü ikramiyesi olarak dağıtılmasına —— numaralı Genel Kurul Kararı ile oybirliği ile karar verildiği, müvekkilinin bu karara olumsuz oy verdiği, pay sahiplerine 500.000 TL dağıtılması önerilmiş ve bu öneri reddedilmişken şirket çalışanlarına daha yüksek tutarda kar dağıtımı yapılmasının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle —— numaralı kararın iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek şirketin 2020 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan——- numaralı kararların iptalini, fazlaya dair hakların saklı kalmak kaydıyla, şirketin 2020 ve geçiş yıllarda dağıtımına karar verilmeyen karın ne kadarlık bölümünün dağıtılması gerektiğinin tespiti ile şimdilik 10.000 TL’lik kar payının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yeniden yönetim kurulu üyesi seçilmediği tarihten beri çeşitli olarak 6 adet dava ikame ettiği, dört davanın reddedildiğini ve iki davanın devam ettiği, amacının şirkete rahatsızlık vermek olduğu, davacının —– numaralı genel kurul kararına karşı olumsuz oy kullanmadığı, bu nedenle iptal davası açılamayacağı, davacının kararlara karşı peşinen muhalefet ettiği, müvekkilinin 2020 yılında bir önceki yıla göre kar ettiği, bu nedenle faaliyet raporunun iptalinin gerekmeyeceği, davacının ikame ettiği 2019 yılı genel kurul iptal davasında davanın reddedildiği, müvekkilinin 2020 yılı mali tabloların doğru olduğunu gösterir —— Esas sayılı dosyasına sunulu bilirkişi raporunun bulunduğu, yönetim kurulu üyelerinin %51 hisseye sahip —–tarafından yasanın aradığı adi nisaba uygun olarak ibra edildiği, davacının bu durumu göz ardı ettiği, davacının geçmiş 5 davaya konu ettiği iddialarını kopyala yapıştır yöntemiyle bu davaya konu ettiğini, müvekkili şirketin ilk kez 2021 yılında bağımsız denetime tabi olduğu, bu nedenle davacının şirket denetimlerinin usulüne uygun olarak yapılmadığı yönündeki iddiasının kabul edilmediğini, —– Yönetim Kurulu Başkanı olarak göreve başladığı ilk yıldan itibaren şirket karını katladığı, müvekkili şirketin büyüklüğü, yönetim kurulu üyelerinin harcayacağı mesai ve emek göz önüne alındığında——sağlanan huzur hakkının fahiş olmadığının anlaşılacağı, davacıya 2016 yılında 35.500 TL ücret bağlandığı, yıllık ortalama %15 enflasyonun göz önüne alınması neticesinde ——- sağlanan 42.500 TL’lik aylık huzur hakkının fahiş olduğu yönündeki iddianın kötü niyetli olduğu, ayrıca sadece yönetim kurulu üyelerinden sadece yönetim kurulu başkanına huzur hakkı bağlanmasının davacının örtülü kar dağıtımı iddiasını çürüttüğü, genel kurul öncesinde kurda yaşanan %15i aşan yüksek dalgalanma sonrasında kabul görmediği, maliyetlerin artacağı ve kur dengesizliği sebebiyle yapılacak stoklama gereksinimleri göz önüne alınarak davacının kar dağıtılmaması yönündeki görüşüyle oy birliğiyle kar dağıtılmamasına karar verildiği, müvekkilinin kamu hastaneleri ve kamu üniversitelerinden olan 11.763.304,73 TL tutarlı alacağının 2.940.826,99 TL’sinden —– tarafından yayımlanan 07.10.2020 tarih 563478 sayılı yazıya istinaden vazgeçmek zorunda kaldığı, bu olumsuzluğa karşın yönetim kurulunun 500.000,00 TL kar dağıtımı önerisinde bulunduğu, bu sefer de önerinin yapıldığı tarihteki 7,36 olan dolar kurunun genel kurul tarihinde 8 TL’ye ulaştığı, bunun neticesinde oy birliği ile kar dağıtılmamasına karar verildiği, kar dağıtımına yönelik kararın davacının şahsına özel olmadığını ve şirket sermayesinin koruyarak karlılığını devam ettirmesine yönelik olduğu, müvekkilinin son iki hesap dönemindeki büyümesinde şirket personelinin büyük katkısı olduğu ve bu nedenle çalışanların ödüllendirilmek istendiği, temettü ikramiyesinin davacının da olumlu oyu ile birlikte oy birliği ile dağıtılmasına karar verildiği, mahkemenin personele dağıtılacak temettü oranına müdahale edemeyeceği, kar dağıtımı yapılmasının genel kurula tanınmış bir hak olduğu, genel kurulun kar dağıtımı yönünde karar vermediği sürece davacının geçmiş yıllarda dağıtılmayan karın dağıtılması yönündeki talebine istinaden karar veremeyeceğinden hareketle davacının 100.000 TL’den az olmamak üzere teminat yatırması, davacının ——- numaralı genel kurul kararına karşı olumsuz oy kullanmaması ve geriye kalan kararlara karşı peşin muhalefette bulunması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan davanın reddini, davacı iddialarının esas sözleşme ile dürüstlük kurallarına aykırı olduğuna dair hukuki gerekçenin ve somut delilin bulunmaması, davacının her sene açtığı davaların reddedilmesi talepleri göz önünde bulundurularak davanın esastan reddini, yargılama ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini karar verilmesini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava 26.03.2021 tarihinde yapılan davalı şirketin 2020 yılına ait olağanüstü genel kurul toplantısında alınan ——numaralı kararların iptali ve davacının kar payı talep edip edemeyeceğine istemine ilişkindir.Yargılama safahatında taraflar sulh olmuşlardır. Sulh sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin 4.1. Maddesi gereği davacının dava haklarından ve mevcut davaların tümünden feragat edeceği karşılıklı olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 4.2. Maddesi gereği tarafların birbirinden vekalet ücreti talebi olmadığı da karşılıklı olarak hükme bağlanmıştır.Davacı yanca sulh sözleşmesi gereği davadan feragat edilmemiş duruşmada her iki taraf vekili de sulh olduklarını ve karşılıklı vekalet ücreti talebi olmadığını belirtmişlerdir. Davalı vekili yargılama gideri hususunda bir anlaşma olmadığını, takdirin mahkemeye ait olduğunu belirtmiştir.Davacı yanca davada 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL maktu harç ve 107,10 TL tebligat ve müzekkere masrafı ile 3.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamda 3.725,70 TL yargılama gideri yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 331. Maddesi davanın konusuz kalması sebebi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde davanın açıldığı tarihteki haklılık haksızlık durumuna göre mahkemenin yargılama giderine hükmedeceği belirtilmiştir. Taraflarca vekalet ücreti dışındaki yargılama gideri hususunda anlaşamadıklarını beyan ettiklerinden davanın açılış tarihi itibarı ile haklılık haksızlık durumu irdelenecektir.Mahkememizce safahatta bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda” 1-Davalı—— 2019-2020 yıllarına ait yasal defterlerinin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64. maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak —— ile noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı,
2——- tarafından düzenlenen gider yansıtma faturalarının grup firmalarda çalışan personel sayıları, firmaların kullanımında olan m2 ölçüleri ile bir önceki yıl ciroları oranında dağıtıldığı, davalı —– firmasının grup şirketler içerisinde en fazla personel istihdam edilen ve en yüksek ikinci ciroya sahip firma olduğu, davalı firmanın dahil olduğu —–yapısında genel olarak tüm şirketlerin idari, mali, yönetimsel danışmanlık ve diğer yönetimsel hizmetleri veren ——. tarafından diğer grup şirketlere sağlandığı, —— tarafından davalı —— firmasına 2020 yılında 2.455.500,00 TL tutarlı olarak düzenlenen destek hizmet niteliğindeki gider türlerinin herhangi bir holding yapısında yer alan grup firmalara yöneltilebileceği kanaatine varıldığı, davacının iddiası doğrultusunda ilgili giderlerin fiktif olup olmadığının tespitinin ancak “Uygunluk denetimi” kapsamında yapılabilecek “İç denetim” çalışması ile mümkün olduğu, mevcut durumda davalı ——- ilgili alım faturalarına konu hizmetin neye istinaden gerçekleştiğini gösterir destekleyici belgeleri dosyaya fiziken de sunduğu, hususla ilgili nihai değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu,
3-Davacının grup şirketler ile yapılan taşınmaz kira sözleşmelerinin piyasa rayicinin çok üzerinde olduğu yönündeki iddiasının heyetimizin uzmanlık alanı dışında kalması nedeniyle hususla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığı,
4-Davalının önceki yıllara nazaran 2020 yılında daha düşük işletme gideri yaparak daha yüksek kar düzeyine ulaştığı, faaliyet raporunda yer alan tutarlar ile gelir tablosu gerçekleşmelerinin birebir örtüştüğü, 2020 yılında şirketin önceki yıllara göre yüksek kar elde etmesinin sebebinin işbu raporda ayrıntılarıyla izah edildiği üzere net satış tutarlarının artmasına karşın satışların maliyeti ile faaliyet giderlerinin azalmasından kaynaklandığı, şirketin karını artırırken faaliyet giderlerini azaltmasının şirket zararına olacağı iddiasına iştirak edilemediği, zira faaliyet giderlerini azaltan bir şirketin mali yönetimde başarılı olduğunun reel piyasada kabul edildiğinin bilindiği, anılan nedenlerle faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığı yönündeki davacı iddiasına iştirak edilemediği, buna karşın hususla ilgili nihai değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu,
5-Davalı şirketin 2020 yılına ait 26.03.2021 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 10. maddesinde ortaklara 500.000,00 TL kar payı dağıtılması talebinin oybirliği ile reddedildiği, davacının karara herhangi bir şerh düşmediği, davalı şirketin 2020 yılında 6.593.815,77 TL net kar elde ettiği, bunun 507.562,48 TL’sinin 15.12.2021 tarihli olağanüstü genel kurul kararının yetkilendirmesi ile 17.12.2021 tarihli yönetim kurulu kararıyla ortaklara payları oranında dağıtılmasına karar verildiği, kalan tutarın 6.086.253,29 TL olduğu, bu tutarın 4.806.945,35 TL’sinin şirketin 31.12.2020 tarihli mizanında likit hesap olan 102-Bankalar hesabında yer aldığı, kalan tutarın ise stoklar le şirketin genel giderlerinin finansmanında değerlendirildiğinin anlaşıldığı,
——- isimli ortağa 2020 yılında toplamda 356.400,00 TL tutarlı huzur hakkı ödemesinin gerçekleştirildiği, ödenen huzur hakkının piyasa rayicinde olup olmadığı hususuyla ilgili nihai değerlendirme mahkemenin takdirinde olduğu,
7-Davalının 2020 yılında çalışanlarına toplamda net 231.000,00 TL prim ödemesi gerçekleştirdiği, davalının faaliyet gösterdiği sektörde istihdam edilen personele hangi tutarda ve oranda prim dağıtılabileceği heyetimizin uzmanlık alanı dışında kaldığı, hususla ilgili nihai değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu,
8-Dava konusu genel kurulda alınan kararlarının bu aşamada iptalini gerektiren bir husus tespit edilemediği, taraflarınca tespit edilmiş hesaplanmışsa da, takdirin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatinde oldukları——-” belirtmiştir.
Davacının genel kurulda alınan kararlardan huzur hakkına dair karar haricinde diğer kararlar yönünden hukuka aykırılık tespit edilmemiştir. Davalı şirket genel kurulunda—— isimli kişiye aylık 42.500 TL olmak üzere yıllık 510.000TL huzur hakkı ödenmesine ve 2020 yılı net karının %2 si kadar prim ödenmesine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti bu rakamın uygun olup olmadığı hususunda takdiri mahkemeye bırakmıştır. Aynı genel kurulda —— numaralı madde ile kar dağıtılmaması kararlaştırılmıştır.
—— Sayılı ilamında “——-Yönetim kurulu üyeleri için belirlenen ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti gerekmektedir. Bu itibarla mahkemece, davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip açıklanan şekilde araştırma ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmek gerekirken——–” gerekçesi ile verdiği kararda bu konuda nasıl davranılması gerektiğini belirlemiştir. Esasen bilirkişi heyeti tarafından bu hususta bir nitelendirme yapılması gerekmekte bu hususta ek rapor alınması gerekse de tarafların sulh olmuş olmaları nedeni ile yargılamanın sürüncemede kalmaması amacı ile bu nitelendirme mahkememizce yapılacaktır. Davalı şirketin 2017,2018,2019 ve 2020 yıllarına dair gelir tablosu kalemlerinin net satışlardan aldığı yüzdelik pay ile gelir tablosu kalemlerinin bir önceki yıllara göre artış ve azalış miktarları raporun —— Sayfasında belirtilmiştir. Davalı şirketin geçmiş dönem genel kurul tutanakları —— incelenmiş 09.05.2011 tarihli genel kurulda 1.000.000 TL kar payı dağıtımı kararı alındığı, —– numaralı karar —– üyelerine yıllık 1.000 TL ücret takdir edildiği, 06.07.2012 tarihli genel kurul ile —— numaralı karar 600.000 TL kar payı dağıtımı kararı alındığı, 25.02.2013 tarihli genel kurulda —— numaralı karar ile ortaklara 2.000.000 TL kar payı dağıtıımı kararı alındığı,—— numaralı karar ile——- üyelerine yıllık 1.000 TL denetçiye 500 TL ücret takdir edildiği, 24.02.2014 tarhli genel kurulda ——- numaralı karar 1.000.000 TL kar dağıtımı kararı alındığı, ——numaralı karar ile —— üyelerine yıllık 1.000 TL ücret takdir edildiği, 25.02.2015 tarihli Genel kurulda —— nolu karar ile ortaklara 3.000.000 TL kar payı dağıtımı kararı alındığı, ——üyelerine yıllık 1.000 TL ücret takdir edildiği, ,14.06.2016 tarihli genel kurul ile —–Nolu kararda ortaklara 1.000.000 TL kar dağıtımı kararı alındığı,19.07.2017 genel kurulda da ortaklara 1.000.000 TL kar dağıtımı kararı alındığı görülmüştür. Davacının 06.07.2018 tarihine kadar şirket yönetim kurulu üyesi olduğu görülmüştür.Davacı şirket yönetim kurulu üyesi iken görüldüğü üzere şirketin her sene düzenli olarak kar payı dağıttığı ve yöneticilere cüzi mahiyette huzur hakkı ödenmesine karar verildiği görülmüştür. Davalı şirketin mali durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler nazara alındığında genel kurulda ortaklara kar payı dağıtılmasına karar verilmezken ——-isimli yöneticiye yıllık 510.000 TL huzur hakkı ödenmesine ve 2020 yılı net karının %2 si kadar prim ödenmesine dair alınmış olan kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, fahiş olduğu, örtülü kar dağıtımı mahiyetinde olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle dava esastan karar verilecek olsa idi mevcut delil durumunda davanın kısmen kabulüne karar verilecek bu maddenin iptaline karar verilecek, diğer maddelere dair istem reddedilecek ve her iki taraf lehine de maktu vekalet ücretine hükmedilecek keza yapılan yargılama giderleri de eşit olarak paylaştırılacak idi. Neticede davanın sulh nedeni ile konusuz kalması nedeni ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderinden tarafların eşit oranda sorumlu tutulmasına karar verilmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Tarafların sulh oldukları anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ,
2-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70 TL maktu harcçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu 3.725,70 TL yargılama giderinin eşit oranda tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından 1.862,85 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı yanca yapılan diğer yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların birbirinden vekalet ücreti talebi bulunmadığı anlaşılmakla bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider avansının talep halinde taraflara iadesine,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,—— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.