Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/391 E. 2021/967 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/391 Esas
KARAR NO : 2021/967

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/04/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——– alacak olarak gösterilerek borçlu ——–icra takibi başlatıldığını, borçlunun davacı şirkette işçi olarak çalıştığını, borçlunun çok sayıda icra dosyasından maaşında haciz bulunduğunu, hacizlerin usulüne uygun olarak sıraya konulduğunu, davalının —- konumunda bulunana davacıya 89/1,2,3 haciz ihbarnamesi gönderdiğini, bu davaının İİK nun 89 maddesi gereğince menfi trspit davası olduğunu, borçlu ———– davacından maaşı dışında bir alacağının bulunmadığını, maaşının da başka icra dosyalarından kesinti yapıldığını, davalı tarafından gönderilen —– haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu,—-davacı yanında işçi olarak çalıştığını, davalıya maaş haczi gönderildiğini, maaş haczinin ——— tebliğ olmuşken davacı şirkete tekrar 89’a göre haciz ihbarnamelerinin gönderilmeisnin hukuka aykırı olduğunu, borçlunun maaşının İİK 89’a göre haczedilemeyeceğini, maaş ve ücret haczinde İİK nun 89 madde prosedürünün uygulanamayacağını, takip dosyasından gönderilen 89/1 ve 2 haciz ihbarnamelerine davacı tarafından cevap verilmediğinden İİK nun 89/3 haciz ihbarnamesinin davacıya 25/03/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere İİK 72/5 uyarındca tazminata hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davalının vekili aracılığı ile 15/09/2021 tarihinde sunduğu dilekçede; Alacaklının takip borçlusunun üçüncü kişiye borcu olup olmadığının bilmesinin zorunlu olmadığını, davacının kendisine verilen süre içinde 1. Haciz ihbarnamesine itiraz etmediğin takdirde mal yedinde ya da borç zimmetinde sayılacağını, bunun üzerine gönderilen 2. Haciz ihbarnamesinde de yedinde bulunan borcu icra dairesine ödemesi istendiğini, —- ihbarnamesi ile itiraz hakkı bulunduğu halde itiraz etmediği takdirde yedinde sayılan borcu 15 gün içinde icra dairesine ödemesi isteneceğini, aynı sürede borçlu olmadığına dair menfi tespit davası açma hakkı olduğu bildirileceğini, davacının üçüncü kişi takip borçlusuna borçlu olmadığını ispat yükü altında olduğunu, davacının —– ihbarnamesine itiraz etmemesinin davacının takip borçlusuna borcu olduğunun ispatı olduğunu, haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyen davacının dava açılmasına sebep olduğu, şayet —hbarnamelerine davacı itiraz etmiş olsaydı davalının 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep etmeyeceğini, davacının dava açılmasına sebep olduğunu, açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalının vekili aracılığı ile 15/09/2021 tarihinde sunduğu dilekçede; bonoya dayalı başlatılan takip sonucu açılan menfi tespit davasının ticari dava olduğu, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olduğunu, Dolayısı ile davacı borçlunun ticari nitelikteki menfi tespit davası açmadan önce arabuluculuğa başvurması özel dava şartı olduğunu, aksi düşünce yani davalı alacaklıyı dava açmak———— tabi tutmak ve fakat borçlu davacıyı bu kapsamın dışında tutmak eşitlik ilkesi ve menfaatler dengesine de aykırı olacağı, davacı taraf dava açmadan önce dava şartı arabuluculuk kapsamında arabulucuya başvurmadan dava açtığından iş bu davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi gerektiğini ileri sürerek dava dışı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Anlatılan hususlarla birlikte bilirkişiye Sayın Mahkeme tarafından verilen görev neticesinde; Davacının yanında dava dışı borçlunun işçi olarak çalıştığı açık olması nedeniyle dava dışı borçlunun maaşına İİK nun 83 ve 355 maddeleri gereğince haciz konularak, haciz sırasına alındığı, ilgili cevabi yazının icra müdürlüğüne bildirildiği, bu nedenle dava dışı borçlunun maaşına kanunda öngörülen usulde maaş haczi uygulandığından, işçinin çalışmasına dava tarihinde de devam etmesi nedeniyle, İş Kanunun gereğince kıdem ve ya ihbar tazminatı alacağı gündemde olmadığı bundan dolayı sadece işçilik alacakları için İİK nun 89. Maddesinde bahsedilen prosedür uygulanamayacağı açık olduğundan davacının iddiasını yerinde olduğu, ancak davalının haciz uygulamasında öncelikle maaş haczini tebliğ ettiği, ardından İİK nun 89/1/2/3 ihbarnamelerini gönderdiği, dava dışı işçinin davalı yanında çalışmasına devam edip etmediğini bilemeyeceği, davacının , —- tarihinde cevap verdiği, huzurdaki davayı ise—ikame ettiği bu nedenle davanın açılmasına davalının sebep olmadığı, davanın —-dava şartına tabi olup olmadığı Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizde açılan menfi tespit davasının devam eden yargılaması sırasında; Görevsizlik öncesi —- davalı vekilinin —– dilekçe ile davayı kabul ettiklerini bildirdiği, böylelikle davalı tarafın davayı kabul etmiş olduğu anlaşılmış olup davalı vekilinin vekaletnamesinde davayı kabul etme yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 308. maddesinde açıklanan şekli ile kabul beyanı, davayı sona erdiren taraf işlemi olup kesin hükmün sonuçlarını doğurmaktadır. Kabul dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Davayı kabulün hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Davayı kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. HMK md. 311 uyarınca davayı kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Bu doğrultuda davalı vekilinin mahkememizde açılan davayı kabul ettiği anlaşılmakla açılan davanın kabul nedeniyle kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 312/2 madde / fıkrasında; ” Davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Davalı tarafın davacının davasını (görevsizlik öncesi mahkemeye sunulan) 25/09/2019 tarihli dilekçe ile kabul ettiği, aynı şeklide mahkememiz dosyasına da 02/12/2021 tarihli dilekçeleri ile kabul beyanını yinelediği, sonuç olarak davalının davayı kabul etmesi nazara alınarak davacı şirketin —— alacaktan kaynaklı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatan davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu kabul edilemeyeceğinden davalının kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu ispatlanamadığından davacı borçlu lehine davalı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Davada kabul edilen miktarın — — altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. ——— alındığında —–altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili tarafından açılan davanın kabul edildiği anlaşıldığından HMK’nın 308. maddesi gereğince davanın KABULÜ ile Davacının —. sayılı dosyası dosyasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Kötü Niyet Tazminat Talebinin Reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 288,16 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 243,76‬ TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç toplamı 88,8‬0 TL ile 1.147,00 TL —- diğer dosya masrafları) olmak üzere toplam 1.235,8‬0 TL olan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kabul edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olarak verilen karar açıkça okunup anlatıldı.