Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/385 E. 2023/200 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/385 Esas
KARAR NO : 2023/200

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/06/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı şirketin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, eksik kalan meblağın ödenmemesi üzerine davacı şirket tarafından davalı şirkete 27/12/2019 tarihi itibari ile müvekkiline ödenmesi gereken 124.420,58 TL’nin ve 06/04/2020 tarihi itibari ile müvekkiline ödenmesi gereken 88.046,16 TL’nin her ikisinin de en yüksek banka avans faizi ile davacı müvekkiline ödenmesinin aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, ——- sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz etmesi üzerine ilgili takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmesi sonucu işbu davayı açtıklarını belirterek davanın kabulünü, 27/12/2019 vade tarihli alacağımızın 5.000 TL’sinin 27/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini (kısmi dava), 06/04/2020 vade tarihli alacağımızın 5.000 TL’sinin 06/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini (kısmi dava), yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın Müvekkili Şirket’in kendisine borcu olduğunu gösteren ne bir kanıt ne de somut bir belge öne süremediğini, davacının HMK m. 119/f, HMK m. 121 ve HMK m. 190 hükümleri gereği ispat yükünü yerine getirmediğini, davanın usulden reddini talep ettiklerini; Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin yetkiye ilişkin hükmünde istanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, huzurdaki davanın yetkili mahkeme nezdinde açılmadığından davanın usulen reddinin gerektiğini; Davacı yanın iddialarına dayanak teşkil eden delillerini dava dilekçesinin deliller kısmında belirtmiş olmasına rağmen tamamını Müvekkil Şirket’e tebliğ ettirmemesinin savunma hakkının ihlali anlamına geldiğini, davacı tarafından dosyaya sunulacak delillere karşı delil sunma ve beyanda bulunma hakklarını saklı tuttuklarını; Taraflar arasında akdedilen sözleşmede ayrıca geçerli bir delil sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafından sunulan defter ve kayıtların hiç bir şekilde hükme esas teşkil edemeyeceğini, mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı ve bozma nedeni olduğunu; Huzurdaki davayı ve davacı tarafın iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte varlığı iddia olunan alacak ilgili kanun hükümleri gereğince zamanaşımına uğradığından Mahkemenizce zamanaşımı itirazımızın gözetilerek davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini; Müvekkili Şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki sebebiyle Müvekkili Şirketin üzerine düşen tüm yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacının yerine getirdiği hizmetlerin ve davacıdan satın almış olduğu ürünlerin tamamının karşılığının ödendiğini, karşılığı ödenmemiş herhangi bir mal teslimi ve/veya hizmetinin bulunmadığını, ancak sözleşme çerçevesinde taraflar arasındaki ticari ilişki devam ederken davacı tarafından bildirilen ve taraflar arasında mutabık kalınan fiyatların net olarak verildiği ve zarara uğradığı gerekçesi ile taraflar arasındaki sözleşmedeki koşullara aykırı olarak değiştirilerek müvekkil şirket tarafından kabul edilenden daha fazla bedel talep edildiğini, tarafların ürünlerin fiyatları konusunda mutabık kalmalarına ve mutabık kalınan fiyat üzerinden mal teslimlerinin gerçekleşmesine rağmen,davacı tarafından tek taraflı olarak fiyatların net üzerinden verildiği ve zarara uğradığı gerekçesi ile değiştirilen fiyatlar nedeniyle ortaya çıkan fiyat farkının ise Müvekkili Şirket tarafından kabul edilmediğini, Müvekkili Şirket’e bildirilen ve taraflarca mutabık kalınan fiyatlar doğrultusunda sipariş verilerek mal teslimi gerçekleştirilen ürünlere ilişkin davacı tarafça tek taraflı olarak fiyat artışı uygulanarak alacaklı olduğu iddiasında bulunulmasının kötü niyetli olduğunu kabul edilmesinin mümkün olmadığını; Hiçbir şekilde müvekkili şirket’in davacıya borcu olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte dava dilekçesinde talep edilen faizin de hukuka aykırı olduğunu kabulünün mümkün olmadığını, davacının takip tarihinden önce faiz talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu faiz yönünden de itirazlarınızı sunduklarını belirterek 1.Davanın esasa girilmeksizin yetkisizlik sebebiyle usulden reddine, 2. Usule ilişkin itirazlarımız doğrultusunda davanın usulden reddine, 3. Davacının talepleri zamanaşımına uğradığından davacının davasının reddine, Usüle ve zamanaşımına ilişkin itirazlarımızın kabul edilmemesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, 5. Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettkleri görülmüştür.
DELİLLER:
—— esas sayılı dosyası, faturalar,—– Noterliğinin 03/09/2020 tarih ve—— yevmiye sayılı ihtarname sureti, ticari defter ve belgeler, bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporu ile tüm dosya kapsamı.06/04/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 10/08/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle; Davacı —- ile davalı —— incelenen defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; Davacı —— incelenen kayıtlarına göre, dava tarihi 21.06.2021 tarihi itibariyle davacı —– davalı—— 63.221,32 TL alacaklı olduğu görülmüş, tespit edilen mükerrer kayıt 127.654,37 TL nin düzeltilmesi halinde ise 190.875,69 TL alacaklı olacağı ve takdirin Sayın Mahkeminizine ait olduğu; Davalı —— incelenen defter kayıtlarına göre, dava tarihi 21.06.2021 tarihi itibariyle davacı ——davalı—— 5.482,- TL borçlu bulunduğu; Davalı ——davacı firmaya düzenlediği 31.12.2019 tarihli—— numaralı 68.950,42 TL tutarlı fatura ile davacı——davalı firmaya düzenlediği 31.12.2019 tarihli ——- numaralı 55.470,16 TL tutarlı fatura tutarlarını tarafların müteakip defalar birbirlerine fatura ettikleri ve kayıtlarına aldıkları; Tarafların resmi defter kayıtları arasındaki farkların hangi işlemlerden işlemlerden kaynaklandığına dair detay tablolar raporumuzun “c- Defter kayıtları arasında farklar yönünden inceleme;” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.11/10/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi ek raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 21/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporu mahkememize teslim edilmiştir.23/12/2022 tarihli ara karar ile dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi ek raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 05/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi 2. Ek raporunda özetle; Davacı tarafın davaya konu ettiği toplam tutarı 237.270,58 TL olan davacının davalıya düzenlediği faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı; Söz konusu faturalardan 10.12.209 tarihli —— numaralı 7.830,- TL, 06.01.2020 tarihli —–numaralı 70.800,- TL, 06.01.2020 tarihli —— numaralı 10.620,- TL, tutarlı davacı faturalarına karşı davalının ne şekilde ödeme yaptığı görülmemiş, davalı tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir belge de sunulmamıştır; 31.12.2019 tarihli —— numaralı 55.470,16 TL tutarlı davacı faturasına karşı davalı tarafından aynı tarihte iade faturası düzenlendiği, fatura içeriği ürünlere ilişkin davalı tarafından irsaliye gibi herhangi bir teslim belgesi sunulmadığı; 31.12.2019 tarihli ——numaralı 68.950,42 TL tutarlı davacı faturasına karşı davalı tarafından aynı tarihte iade faturası düzenlendiği, fatura içeriği ürünlere ilişkin davalı tarafından irsaliye gibi herhangi bir teslim belgesi sunulmadığı; 06.01.2020 tarihli ——-numaralı 11.800,- TL tutarlı davacı faturasına karşı davalının ne şekilde ödeme yaptığının görülmediği, davalı tarafından ödemeye ilişkin herhangi bir belge de sunulmadığı; 13.01.2020 tarihli ——-numaralı 11.800,- TL tutarlı davacı karşı davalı tarafından 29.01.2020 tarihte 8 günlük yasal iade süresi dışında iade faturası düzenlendiği, fatura içeriği ürünlere ilişkin davalı tarafından irsaliye gibi herhangi bir teslim belgesi sunulmadığı; Tarafların Gelir İdaresi Başkanlığına beyan ettikleri Ba Bs Formlarında mutabık olmadıkları, Ba Bs Formalarında fatura detayları bulunmadığından tarafların davaya konu edilen faturaları ve bunlara karşı düzenlenmiş iade faturalarını söz konusu Ba ve Bs Formalrına dahil edip etmediğinin anlaşılmayacağı şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesaba dayalı alacak istemine ilişkindir.Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davalı yanca sözleşmede yetkiye ilişkin hüküm bulunduğuna ilişkin yetki itirazının değerlendirilmesinde taraflar arasında imzalı sözleşme bulunmadığından yetkiye ilişkin hükümler uygulanamayacağından yetik itirazı ve dava konusu alacak dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğramadığından zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.Davacı——olan önceki unvanının —–. Noterliği’nin 04.02.2020 tarihli —— yevmiye tasdikli, 04.02.2020 tarihli —— sayılı Genel Kurul Kararı ile ——olarak tür değişikliği yapıldığı ve —–Ticaret Sicili Memurluğu’nun ——- ilan numarası ile 04.02.2020 tarihinde tescil edildiği bilirkişi kök raporunda tespit edilmiştir.Somut olayda; davacı davalıdan olan açık hesaptan kaynaklı alacağının talep ettiği, davalı yanca ise teslim edilen malların bedellerinin ödendiği ve borcunun bulunmadığı savunulduğu, taraf defterlerinin mali müşavir bilirkişi incelemesi neticesinde tarafların ticari defterlerinden elektronik ortamda tutulan defterlerinin onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, kayıt nizamının VUK hükümlerine ve muhasebe sistemi uygulamalarına uygun olduğu, birbirini tamamladığı ve teyit ettiği, sahipleri lehine delil olma özelliğinin bulunduğu,—– 88.282,15 TL borç bakiyesinin 03/02/2020 tarihinde davacıya aktarıldığı, davalı tarafından düzenlenmiş 127.654,37 TL ‘lik bir kısım faturaların —— kayıt edildiği, kayıt edilen bu faturaların davacı şirket kayıtlarına mükerrer kaşıt edildiği, dava tarihi itibariyle davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 63.221,32 TL alacaklı olduğu, mükerrer kayıtların düzeltilmesi halinde ise 190.875,69 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin ticari defter ve belgelerine göre ise davalının 5.482,00 TL davalıdan alacaklı olduğu, davalının davacıya düzenlediği 68.950,42 TL tutarlı fatura ile davacının davalıya düzenlediği 55.470,16 TL tutarlı faturaların tarafların müteakip defalarca birbirlerine fatura ettiklerinin tespit edildiği, bilirkişi ek raporunun da kök raporda tespit edilen hususlar ile aynı mahiyette olduğu,Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava değerini 190.875,69 TL ve faiz değerinin 65.146,13 TL olarak bildirildiği,Bilirkişi 2.ek raporunda; tarafların beyan ettikleri BA/BS formlarında mutabık olmadıkları, davacı tarafın davaya konu ettiği 237.270,58 TL bedelli davalıya düzenlediği faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, davalının bir kısım faturaların için yasal süresi içerisinde iade faturasının düzenlendiğinin bildirildiği,Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında süre gelen ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı yanca elektronik ortamda davalıya iletilen faturalardaki mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyesi ve teslime ilişkin belge bulunmadığı, davacı yanca sunulan bir kısım faturaların incelenmesinde fiyat farkı olarak faturanın bedellendirildiği görülmektedir. HMK’nın 222/3 maddesindeki düzenlemeye göre kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olan, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olan ve ticari defterlerin birbirini doğrulayan tarafın ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmekte olup, diğer tarafın kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olan, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olan ve ticari defterlerin birbirini doğrulayan tarafın ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılınamayacaktır. Davalı tarafın kayıtlarında davacının alacağının bulunmamaktadır. Davacı yanın davalı yanın düzenlediği bir kısım faturaların mükerrer kayıt oluşturduğu, yine tarafların birbirlerine düzenlediği faturayı defalarca defterlerine işledikleri göz önüne alındığında, ispat yükü göre davacının alacağını ispatlayamadığı, davacı yanca faturalara konu içeriği hizmetin verildiğine dair herhangi bir belgenin sunulmadığı, ispat yükü altında olan davacı taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanamayacağı, davalı yanın ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan alacağı bulunup bulunmadığının ticari defter ve belgelerden tespit edilmediği, davalı yanın usule uygun tutulan ticari defter ve belgelerinin sahibi lehine delil niteliğinde olduğundan davacının ticari defter ve belgelerinin alacağın varlığı bakımından lehe delil olarak değerlendirilemediği, davacı tarafça ispat yükünün yerine getirilmediğinden davacının alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 170,78 TL harç ile ıslah harcı olarak alınan 4.201,44 TL harcın toplamı olan 4.372,22 TL’den , alınması gerekli 179,90 TL peşin harcın düşümü ile Hazineye irat kaydına, bakiye kalan 4.192,32 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 29.631,35 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.