Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/374 E. 2022/721 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/374 Esas
KARAR NO: 2022/721
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ: 15/06/2021
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dilekçesinde özetle;Davalı aleyhine müvekkil şirkete olan borcundan dolayı ——- ile cari hesaba dayanan ——– tutarında icra takibi başlatılmış olup, davalı/borçlu -müvekkil şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle borca itiraz etmiştir ancak yapılan itiraz hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, Şöyle ki; müvekkil şirket, davacı şirketten —– satın almış ve ilgili ürünleri ——ihraç ettiğini, Söz konusu ürünler—— tarafından yapılan analizler sonucu standartlara uygun olmaması, tehlikeli olması ve alkol oranının az olması sebebiyle iade edilmediğini, bunun üzerine müvekkili şirket davacı ile iletişime geçerek ürünleri iade etmek istediğini bildirmiş ve —–tarafından gönderilen yazıları, analiz sonuçlarını davacı şirket ile paylaşmış, iade faturası keserek durumu bildirmiş olduğunu, davacı şirket tarafından ——-tarihinde kep üzerinden iade faturalarının kabul edilmediği, ürünlerde herhangi bir uygunsuzluk olmadığı yönünde ihtarname keşide edildiğini, —-taraflarınca yeniden ihtarname keşide edilerek —— iş günü içerisinde ürünlerin müvekkil şirket deposundan alınması gerektiği aksi halde hukuki yollara başvurulacağı yönünde bildirimde bulunulmadığını, karşı tarafça —- tarihinde ilgili ihtarnameye cevap verilerek söz konusu ürünlerin farklı firmalara da satıldığı, hiçbir ülkeden ya da firmadan bu yönde uygunsuzluk bildirimi yapılmadığı bu sebeple işbu durumun kabul edilmediği yönünde cevap verilmediğini, ayrıca davacı şirket ihraç edilen malları ile ilgili, vergi dairesinden ——- tahsil etmiş olup ilgili malların gümrükten çekilebilmesi için müvekkil şirketçe söz konusu ———ödemiş olduğunu, gelinen süreçte müvekkil şirketin alacağı olması sebebiyle taraflarınca —— dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirket satışını yapmış olduğu ürünlerde bakanlıkça tespit edilen hatayı kabullenmemiş ve iade
almamış olduğunu, bu sebeple müvekkilin oldukça büyük maddi kayba uğramasına sebep olduğunu, taraflarınca arabuluculuk kurumuna başvuruda bulunulmuş olup; arabuluculuk süreci anlaşamama üzerine sona ermiştir. Davalının malvarlığı üzerinde ihtiyaten haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, İcra dosyasına yapılan itirazın iptalini ve takibin devamını. Borçlu aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı taraf bir süredir ticaret yapmakta olup işbu ticari ilişkiden kaynaklı müvekkil davacı firmaya ürün satışı yaptığını ve esasen davacı taraftan alacağı olan müvekkili firma olduğunu, bu sebeple icra takibine konu borcu kabul etmediklerini, Esasen davacı firmanın müvekkiline borcu bulunmakta olup bu borçtan dolayı ———- numaralı cari hesaba dayalı icra takibi başlatıldığını, davacı bu takibe haksız olarak itiraz etmiş ve bu itirazdan sonra ——dava dosyası ile itirazın iptali davası açılmış olup işbu dava halen derdest olduğunu, müvekkili tarafından davacı firmaya——— satışı yapıldığını, davacı tarafın iddiasına göre iş bu ürünlerin ———- gerçekleştirilmiş ancak ihracatı gerçekleştirilen ürünlerden bir kısmının —– iade geldiği iddia edildiğini, İşbu iade geldiği iddia olunan ürünlerle ilgili olarak davacı şirket tarafından müvekkil şirkete ihtarname keşide edilerek ürünlerin ayıplı olduğu, ürünlerin ayıplı olduğunun —- yetkili organlarınca tespit edildiği ve müvekkili şirketçe satışı yapılan ürünlerin bu vakıaları konu alan ihtarnamenin tebliğinden itibaren — iş günü içerisinde iade alınması ihtar edildiğini, davacıya —— tarihli faturalar ile satışı yapılan ürünlerin ——- yetkililerince ayıplı olduğunun tespit edildiğinden bahisle müvekkili şirketçe ürünlerin iade alınması ve bedellerinin ödenmesi talebi hukuka aykırı olup müvekkilinin iade talebini reddetmesi yerinde olduğunu, davacıya satışı yapılan ürünlerden —— üzerinde inceleme yapıldığı bildirilerek bunlardan sadece —- adedi iade edilmek istenmiş, yine davacıya satışı yapılan —– üzerinde hiçbir inceleme yapılmaksızın bunlardan —–iade edilmek istendiğini, müvekkili şirketçe satışı yapılan ürünlerin tamamı aynı kimyasal içeriğe sahip olup büyük bir kısmının sorunsuz ihraç edilmesine rağmen bir kısmının ayıplı olduğundan bahisle davacı tarafın iade hakkının doğduğu iddiası hayatın olağan akışına uygun düşmemekte olup ispata muhtaç olduğunu, daha evvelince davacı firma ile yapılan yazışmalarda da izah edildiği üzere işbu davacı firmaya satışı yapılan ürünlerin aynısı —– başka firmalar vasıtasıyla ayıp tespiti yaptığından bahisle iade talebinize dayanak yapılan ——-hükümetine ihracatı yapılmış olup herhangi bir uygunsuzluk raporu ve iade talebi ile karşılaşılmamış olduklarını, bu sebeple ayıplı olduğu ispatlanamayan iki farklı —–ürünün müvekkili şirkete iadesi ve bunlara ilişkin faturaların davacıya ödenmesi istemi açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının tarafımıza daha evvel mail olarak ilettiği ve dava dilekçesinde de dayanak kabul ettiği— yapılan inceleme ve değerlendirme raporunda satışı yapılan ———— üzerinde inceleme yapıldığı ve bunlardan —– adedinin davacı tarafça iade edilmek istendiği, yine davacı tarafça iade edilmek istenen —— herhangi bir incelemede dahi bulunulmadığı açıkça ortada olduğunu, buna rağmen ——— yönünden de haklı bir sebebe dayanmayan ve ispata muhtaç iade talebinin yerinde olmadığı dolayısıyla sözde yapılması gereken bu iadelerden kaynaklı cari hesaba dayalı icra takibinin iptali gerekmekte olduğunu, Her iki taraf da tacir olup somut olaya uygulanması gereken hükümler Türk Ticaret Kanunu hükümleri olduğunu, müvekkili firma tarafından satışı gerçekleştirilen ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin bir ispat bulunmamakla birlikte iadesi talep edilen ürünlerin bir kısmı ile ilgili olarak herhangi bir araştırma dahi yapılmamış olduğunu, ürünlerin ayıplı olduğu iddiasını kesinlikle kabul etmemekle birlikte bir an için aksi düşünüldüğünde dahi davacı tarafça yapılan ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı açıkça görülmekte olduğunu, bu kapsamda müvekkilin satılan ürünleri iade ve bedellerini ödeme borcu bulunmamakta dolayısıyla taraflar arasında buna ilişkin geçerli bir cari hesapta mevcut olmadığını, İşbu sebeplerle, davanın reddine, başlatılan haksız ve kötü niyetli icra takibinin iptaline ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Ticari defterler, faturalar,—— dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
—- tarihli ara karar ile dosyanın —-bilirkişi, —— alanında uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve ——– raporu mahkememize teslim edilmiştir.Bilirkişi raporunda özetle; İhraç kayıtlı olarak satılmış olan ve ihraç edileceği ülke resmi otoriteleri tarafından ambalaj etiket yönünden——– olarak değerlendirilmesi gerektiği, Davacı taraf ——dönemine ilişkin tüm ayların berat onaylarının kanuni süresinde yaptığı tespit edilmiştir. Sahibi lehine delil teşkil etmektedir. Davalı taraf —– döneninde kağıt ortamda tuttuğu, —–dönemine ait ticari defterinin açılış ve kapanış onaylarının kanuni süresinde yaptığı tespit edilmiştir. Sahibi lehine delil teşkil etmektedir. Davacı ticari defterlerinde — itibariyle davalı taraftan—- alacağı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafın ticari defterlerinde —-tarihi itibariyle davacı taraftan——-alacağı olduğu tespit edilmiştir. Takip tarihi itibariyle ticari defterlerde tespit edilen Davalı ve davacı taraf cari hesap bakiyeleri arasındaki fark ——– Tespit edilen taraflar arasındaki cari bakiye farkı; —– tarafların defter kayıtlarına farklı tutarlar üzerinden kayıt etmesinden kaynaklanan——taraflar arasında dava konusu olan ——- faturanın davalı ticari defterlerinde kayıt altına alınmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. —— yapmış olduğu incelemeler neticesinde davacı tarafından davalı tarafa iade olarak düzenlenen faturaların içeriğinde bulunan ürünlerin kusurlu olduğunun tespit edilmiştir. Kusurlu ürünlere ait iade faturalarını kayıtlarına
alan Davacı tarafın ticari defterlerine itimat edilmesi gerektiği kanısına varılmıştır. Rapor bütünlüğünde detaylı olarak yapılan açıklama ve tespitler sonucu mali açıdan dava takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan —–alacağı olduğu, 2.seçenek;Raporun son bölümünde yer alan —- yapmış olduğu ‘dolayısıyla malların satın alan/davacı tarafından ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılabileceği’ tespitinin mahkeme tarafından kabul edilmesi durumunda davalı tarafın ticari defterlerine itimat edilmesi gerektiği ve bu durumda dava takip tarihi itibari ile davalı tarafın davacı taraftan—- alacağı olduğu, — iade edildiği —– tarihinden yaklaşık —– sonra; ——yevmiye numarası ile keşide edilen ——evrak ile noter aracılığı ayıp bildiriminde bulunulduğu, söz konusu sürenin tarafların tacir olması ve TTK m. 18/2 uyarınca basiretli şekilde hareket etme yükümlülüğü altında bulunması da dikkate alınarak, TBK m. 223 kapsamında ifade edilen “hemen” bildirim kapsamında gerçekleşmediği, dolayısıyla malların satın alan/davacı tarafından ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılabileceği şeklin tespitte bulunukları görüldü.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde düzenlenmiştir. İcra dosyası celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen iade faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Somut olayda; davacı davalıdan satın almış olduğu ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla satın alınan mala yönelik iade faturası düzenlendiği ve iade faturasından kaynaklı olan alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın asıl alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde tarafların ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, tarafların ticari defter ve belgeleri arasındaki farkın davaya konu
———- bedelli faturanın davalı ticari defterlerinde Kayıtlı olmadığından kaynaklandığı, HMK 222/3-2 .maddesi “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz” hükmünün düzenlendiği, bu düzenleme karşısında davacının alacağının bulunup bulunmadığının tespitine yönelik ticari defterlerin delil olarak kullanılamayacağı, Taraflar arasındki satım sözleşmesine ilişkin olarak ürünlerin ayıplı olup olmadığının değerlendirilmesinde bilirkişi raporu da göz önüne alındığında; dosyada mevcut ——- davacı tarafından satın alındığı, —– geri döndüğü, —– geri dönmediği, —-geri döndüğü, —- dönmediği, ——- ürünlerin denetimini gerçekleştiren —– göz önüne alarak yaptığını, yalnızca numunesini aldığı parti yönünden inceleme yapıp giriş izni vermediği, söz konusu inceleme neticesinde ürünün muhteviyatı ile ilgili herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmediği, uygunsuzluğun muhteviyatın ürün ambalajında —- doğru şekilde gösterilmemiş olmasından kaynaklandığını, ürünlerin etiketlerinde ——— hatalı olması, tehlike ifadesi ——bulunmaması, tedarikçi olarak yalnızca ——yazılması, bunun ——– olarak belirtilmemesi ve —– net değer olarak değil de yüzdesel bir aralık şeklinde ifade edilmesi nedeniyle ihracatının gerçekleşemediği anlaşıldığı, davacı ve davalı tarafça ürünleri parti numaralarına dair bir bilgi ya da belge ibraz etmediği, ilgili kamu otoritesince tek bir parti olarak değerlendirilen —– mevzuata uygun olmadığının tespit edilmesi ve ürünlerin farklı partilerdeki kalan kısmının ya da başka firmalarca aynı ülkeye ihracatının yapılmış olmasında hayatın olağan akışına aykırı bir durum bulunmadığı, bilirkişi raporunda ihraç kayıtlı olarak satılmış olan ve ihraç edileceği ülke resmi otoriteleri tarafından ambalaj etiket yönünden——ürünlerin etiket yönüyle kusurlu üretim olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespit edildiği, mahkememizce bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak ihraç edilemeyen ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı bakımından ise ürünlerin —- iade edildiği ——- yevmiye numarası ile keşide edilen ——–ihtarname ile noter aracılığı ayıp bildiriminde bulunulduğu, tarafların tacir olması ve TTK m. 18/2 uyarınca basiretli şekilde hareket etme yükümlülüğü altında bulunması da dikkate alınarak, TBK m. 223 kapsamında ifade edilen “hemen” bildirim kapsamında gerçekleşmediği, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve ürünlerin davacı tarafça ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek, davacı tarafın icra takibinde kötü niyetli olduğu davalı tarafça ispat edilmediği ve yasal şartları oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafa kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin alınan 1.398,70 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 1.318,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 18.371,47 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022