Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/357 E. 2022/392 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/357 Esas
KARAR NO : 2022/392

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkili ile davalı arasında — konusu ürün dağıtım, teslim ve iadesine ilişkin olan —- akdedilen sözleşmeye göre müvekkili şirketin davalı şirkete —– hakedişleri karşılığında fatura düzenleyerek davalıya tebliğ ettiğini ancak bedelini müvekkili şirkete ödemediğini, davalı borçlunun müvekkili şirkete toplam——-kaldığını; Davalı borçlunun borca ilişkin müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturalara TTK m. 21/2 uyarınca 8 günlük sürede herhangi bir itirazda bulunmadığını söz konusu faturaların içeriğiinin davalı tarafça kabul edilmiş sayılmakla kesinleştiğini, müvekkili şirket tarafından————-. Sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından itirazda bulunulduğundan takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmesi neticesinde tarafların anlaşmayavaramadığını belirterek davalı borçlu tarafından —–. Sayılı icra dosyasına yapılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu hakkında İİK m.67/2 uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki —-, Cari Hesap Ekstresi, —- Vekaletname görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin 21.06.2021 tarihinde dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde özetle; İtirazın iptali davasında yetkili mahkeme HMK. m.5 uyarunca davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemesi olup huzurdaki dava yetkili mahkemede açılmadığını; Takibe konu fatura içeriğinden/dayanağından dolayı müvekkilinin takip talebinde alacaklı olarak gözüken davacı şirkete hiçbir borcunun mevcut olmadığını; Faiz başlangıç tarihinin neye göre saptandığı, hangi tarihler arası faiz işletildiği açıklanmadığından hangi dönemi kapsadığı belli olmayan işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiğini; Alacağın likit olmaması sebebiyle davacı tarafın iddiasının aksine %20’ı oranında icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını; İspat yükünün davacı tarafta oluduğunu, takip dayanağından dolayı alacaklı olduğunu İspat etmesi gerektiğini, müvekkil tarafça hizmetin ve faturaların/dayanak belgelerinde teslim alındığını alacaklının ispat etmesi gerektiğini; Gerek icra dosyasına gerekse huzurdaki davaya bu yönde sunulan herhangi bir delil ve belge bulunmadığını, davacı tarafın bu yönde yapacağı açıklamalara ve sunacağı delillere karşı delil ve belge sunma hakklarını saklı tuttuklarını belirterek davanın ve tüm taleplerinin reddine, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı —-. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını — ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
14/12/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 04/03/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında açık hesap şeklinde ticari bir ilişkinin olduğu;
2.Davalı—Mahkemenizde yapılan incelemede hazır bulunmamış ve Sayın Mahkemenize delil, belge ve defterlerini ibraz etmediği, ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı görülmüştür. Ticari defterlerini sunmayan davalının karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu;
3.Davacı — defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyit etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde bulunduğu;
4.Davacı —davalı —— alacaklı bulunduğu;
5.Davacı tarafından davalıya düzenlenmiş dava konusu tutara dayanak e-faturaların davalıya —–ortamda tebliğ edildiği;
6.Davacı tarafından davalıya düzenlenmiş dava konusu tutara dayanak e-faturalara, davalı tarafın 8 gün içinde itiraz etmediği, itiraz ettiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin bulunmadığı;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi uyarınca ihtaratlı ara karar kurulmasına rağmen davalı tarafından ticari defterlerin sunulmadığı,hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı ticari kayıtlarının usulüne uygun olduğu ve davacı lehine delil teşkil ettiği ,davacı kayıtları ile davacı talebinin örtüştüğü görülmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacak faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayanmakla belirli ve likit alacak olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile;—–dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-) Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 48.182,32 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 3.291,33 TL harçtan, peşin yatırılan 581,93 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.709,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 581,93 TL Peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 43,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.684,23‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—- ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7- —– Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.