Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/337 E. 2021/409 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/337
KARAR NO : 2021/409

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/06/2021
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı —– — sözleşmesi imzalandığını, buna göre——— bölümden oluşan kat karşılığı—– konusun anlaşıldığını, sözleşmenin 8. Maddesi gereği müvekkilinin 1.302.000,00 TL tutarlı teminat mektupları verdiğini, davalı yanca yer teslimi yapılmadığını, bu durumun İstanbul Anadolu —- sayılı dosyasından da anlaşıldığını, yapılan keşifte taşınmazın halen hissedarlarca ikametgah olarak kullanıldığı, —-halde olmadığı sabit olmasına rağmen davalı yanca yer teslimi hususundaki yükümlülüğü yerine getirilmeden sözleşmenin haksız feshedilerek teminat mektuplarının da paraya çevrildiğini belirtmiş söz konusu 2 teminat mektubu bedellerinin paraya çevrildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili isteminde bulunulmuştur.
Yargıtay — HD. ——. Sayılı ilamında “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (—–).Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki —, rekabet yasağına ilişkin —-yayın sözleşmesine dair —, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen—- komisyon sözleşmesine ilişkin — ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan—, saklama sözleşmelerini düzenleyen —- maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; —— ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın —-sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), —– (m.31), —Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez—– TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.” belirtmiştir. ( Aynı gerekçeler için Bkz. YARGITAY —. HD. —- Sayılı ilamı )
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c madde ve fıkrası gereği mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Aynı kanunun 115. Maddesi “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. ” hükmünü düzenlemiştir.
Yargıtay —– Sayılı ilamında “….DAVACI : —–eldeki davada davalı — sözleşmesi kapsamında verdiği hizmet karşılığı ödenmesi gereken hakedişlerinden yapılan kesintinin tahsilini istemekte olup, davacı şirket tacir isede, davalı idare tacir olmadığı gibi dava konusu ihtilaf Ticaret Kanununda yer alan mutlak ticari davalardan da değildir. Bu itibarla davanın görülmesi gereken mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Eldeki davanın görüldüğü Ticaret Mahkemesince değinilen bu yön gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır” belirtmiştir.
Yargıtay — HD. — Sayılı ilamında “…DAVACI : ——
Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun—– sayılı Kararı’nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesini değiştiren 6110 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde, daireler arası iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirmenin esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca davacı hak edişlerinden yapılan kesinti bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davalı tacir olmadığından, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. ” belirtmiştir.
Yargıtay —– Sayılı ilamında “….Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taraflar arasındaki— hizmetleri sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davalı —- olmadığından hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. ” belirtmiştir.
İstanbul BAM—- Karar sayılı ilamında “….Taraflar arasındaki uyuşmazlık tacirler arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmamaktadır. Zira hizmet sözleşmesinin diğer tarafı —- ” belirtmiştir.
Davalı ——tacir sıfatına haiz olmadığına dair birkaç ——— mahkeme kararı yukarıda alıntılanmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere yeni Türk Ticaret kanunu kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş davalı yan tacir sıfatına haiz olmadığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden,İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇİ … ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, Aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtaratın gerekçeli karar tebliği ile yapılmasına)
4-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
5-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.