Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/329 E. 2022/104 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/329 Esas
KARAR NO: 2022/104
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/05/2021
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacı müvekkilinin davalı ile yapmış olduğu ticari anlaşma gereğince davalıya muhtelif tarih ve bedellerle —— satttığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini makineleri teslim etttiğini ancak davalı tarafın — bakiye borcunu ödemeyerek temerrüde düştüğünü—- dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek davalı borçlunun —– icra takibine yapmış olduğu borca itirazı ile esasa ilişkin itirazının iptaline ve icra takibinin devamına, haksız itiraz sonucu takibin durmasına sebebiyet veren borçlunun asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki—– görülmüştür.
Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı —- sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
—- üzerinden dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
Mahkememizin — celsesinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin kurulan ara kararda; “tarafların ticari defterlerini —-duruşma salonumuzda hazır etmesinin istenmesine, tarafların inceleme gününden —– öncesine kadar ticari defterlerin bulunduğu yer ve bilirkişinin muhatap alacağı kişi iletişim bilgilerini bildirmesi halinde bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine,” şeklinde ara karar kurulmuş olup davacı vekili yerinde inceleme talep ettiği ancak davalı tarafın belirlenen gün ve saate ticari defterlerini hazır etmediği gibi yerinde inceleme talebinde de bulunmadığına ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen taraflara ait defter ve belgelerin inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme ——–sunmayan davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin — ait olduğu;
Davacı —- delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
Davacı — göre; Davacı —– alacaklı olduğu;
Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın — istinaden icra takip tarihinden itibaren —-oranında avans faizi talep edebileceği takdirin —-şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
—- maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —-bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür—-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.— faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki uyuşmazlık incelendiğinde davalı tarafın kendisine yapılan ihtarata rağmen ticari defterlerini sunmadığı,hükme esas alınan yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu ile davacı kayıtlarının incelendiği,davacı kayıtlarının lehine delil teşkil edecek nitelikte olduğu ve HMK 222.maddesi uyarınca davalının ticari defterlerini sunmaması nedeniyle usulüne uygun tutulan davacı kayıtlarının davacı lehine delil teşkil edeceği göz önüne alınarak asıl alacak talebi yönünden davacı kayıtları ile takip talebi uyumlu olduğundan bu yönden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İşlemiş faiz talebi açısından ise ,takip öncesinde 6098 sayılı TBK’nın 117.maddesine uygun temerrüt ihtarı bulunmadığından temerrüdün takip ile gerçekleştiği görülmekle işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Alacağın faturalara dayalı olması nedeniyle asıl alacağın likit ve belirlenebilir olduğu görülmekle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile —- fatura asıl alacağı olmak üzere toplam —- üzerinden kısmen iptaline, kabul edilen asıl alacağa takip talebindeki talep doğrultusunda takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek takibin devamına, işlemiş faiz talebine ilişkin fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak belirlenebilir ve likit olduğundan —- üzerenden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 11.672,60 TL lik kısım yönünden alınması gereken 797,35 TL harçtan peşin alınan 144,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 652,81 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 144,54 TL peşin harcın ve 59,30 TL başvuru harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 295,06‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 117,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 917,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 894,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.287,45 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 32,55 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/02/2022