Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/326 E. 2021/665 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/326 Esas
KARAR NO: 2021/665
DAVA: Alacak (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/05/2021
KARAR TARİHİ: 21/09/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında——edildiğini, sözleşmede müvekkilinin aracı, davalı şirketin ise yüklenici olarak yer aldığını, müvekkilinin sözleşmenin kendisine yüklediği edimleri ifa ettiğini, davalı tarafından ödenmesi gerekli aracılık ödemesinin yapılmadığını, müvekkilinin,—— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme gereğince aracılık hizmet bedelinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalı şirket tarafından sözleşmenin hukuken hiçbir geçerliliği olmadığını iddia ederek taleplerini kabul etmediği hususunun ihtara cevaben bildirildiğini, bu nedenle taraflar arasında akdedilen, sözleşmeden kaynaklı fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- alacaklarının ihtarnamede verilen ödeme sürenin sona erdiği ve davalının temerrüde düştüğü —– tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının— kadar müvekkili firma ile aynı yazıhaneyi kullanan —- hissedarlarıyla kat karşılığı inşaat sözleşmesine aracılık yapması için davacı ile—–yaptığını, hissedarların davacıya yetki vermemiş olmalarına rağmen davacının, davalı şirketin yetkilisi —– sahiplerini tanığını onların kendisinde yetki belgesinin olduğu beyan ettiğini, ancak davalının, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmak istenen gayrimenkullerin hissedarları ile hiç bir alakasının olmadığını ve kendisinde yetki belgesi veya vekâletname vermediklerini öğrendiğini, yetkisi olmadığı halde kendini yetkili olarak tanıtan davacının, müvekkilini kandırdığını bu sebeple sözleşmenin müvekkil açısından hükümsüz olduğunu, davacının taleplerinin hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, davanın reddi talebimiz kabul edilmez ise sözleşmedeki hem bedel hem de cezai şartın çok fahiş olup indirimini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle davanın reddini, davanın reddi taleplerinin kabul edilmemesi durumunda fahiş olan alacağın ve cezai şartın indirilmesini, yargılama ve vekalet ücreti kalemlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
—— cevabı yazısı ile tüm dosya kapsamı.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, alacak talebine ilişkindir.
—– maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. —–uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Aynı kanunun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır,—– çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez.—–kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez
Vergi Usul Kanunu madde 176:” Tüccarlar, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılır:
I inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre;
II nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre; defter tutarlar.”
buna göre hem tacirler hem esnaflar işletme hesabına göre defter tutabildiğinden, işletme hesabına göre defter tutan kişinin tacir olup olmadığının tespiti bakımından;
—–
“Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler:(1)
—– aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri ——-
—– bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, –numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları — belirlenen sınırların aşılıp aşılmadığının tespit edilmesi, aşan kişilerin tacir olarak kabul edilmesi gerekecektir.—–
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının—– olduğu, devam eden yıllarda ise zarar ettiği görülmüştür. Bu durumda davacı tacir olmadığından taraflar arasındaki dava nisbi ticari dava olmadığı gibi mutlak ticari davalardan da değildir. Bu sebeple davanın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup görev yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
4-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde—— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/09/2021