Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/306 E. 2022/78 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/306 Esas
KARAR NO: 2022/78
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2021
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının İddia ve Talebi: Müvekkilin davalıya mukavva satışı yaptığını, bu kapsamda düzenlenen faturaların ödenmediğini ve davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını ancak takibe haksız olarak itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya sipariş edilen kutuların satın alma standartlarına uygun yapılmadığını, kutuların ayıplı imal edildiğini, davacıya —-teslim edildiğini, teslim edilen kutularda—-tarihinde iade faturası düzenlendiğini, davacının ürünlerde olan ayıbı şifahi olarak kabul ettiğini ancak daha sonra müvekkile gönderilen mail içeriğinde iade talebinin kabul edilmediğinin belirtildiğini, davalının ürünleri iade almaması neticesinde ücretli bir nakliye aracı ile müşteriden kutuların alındığını ve depoya ücreti mukabilinde bırakıldığını, davacının teslim ettiği —– adetlik yanlış bir fatura yolladığını, bu fatura için de iade faturası düzenlendiğini beyan ederek davanın reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı —- ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
— tarihli ara karar ile dosyanın — uzmanına tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve — tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle; ” Her iki tarif ticari defterlerinin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, —- yıllarına ait ticari defterlerin Vergi Usul Kanunu 223-224- 225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde alındığı, —– yılına ait yevmiye defteri noter kapanış tasdikinin ibraz edilmediği, —yılı yevmiye defteri noter kapanış tasdik süresinin ise henüz dolmadığı, bu itibarla davacı ticari defterlerinin delil kabiliyeti ile ilgili nihai değerlendirmenin —- takdirinde olduğu, davacının davalı adına düzenlediği satış faturalarının davalı nezdinde kayıtlı bulunduğu ancak — günlük itiraz süresi içerisinde ilgili faturalara istinaden davacı adına iade faturası düzenlendiği, davacının iade faturalarını kabul ederek —– günlük itiraz süresi içerisinde ilgili faturaları davalıya iade ettiği, bu aşamadan sonra davacının davalı adına düzenlediği satış faturalarının taraflar arasında sürekli gidip geldiği, —- takip tarihi itibariyle iade faturalarından dolayı davacı nezdinde davalının borç alacağının bulunmadığı, aynı tarih itibariyle yine iade faturalarından dolayı davalı nezdinde davacının borç alacağının bulunmadığı, davacının ——–ayıplı imalat yaptığını iddia eden davalının dosyaya ——-ürettikleri son parti ürünlere ait, hammaddenin,—– düşüklüğü, FARKI nedeniyle; “GİZLİ AYIPLI” ürünler olduğu, ” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.Dava taşınır satışı sonucunda bedelin ödenmemesi nedeniyle başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır.6098 sayılı TBK’nın 209.maddesinde taşınır satışı şu şekilde tanımlanmıştır :
” Taşınır satışı, Türk Medenî Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır.
Ürünler, bir yapının yıkıntıları ve —–çıkarılacak taşlar gibi, taşınmazdan ayrıldıktan sonra mülkiyeti devredilecek bütünleyici parçaların satılması da taşınır satışıdır.” Satım sözleşmesinde satıcının borcu satılanın mülkiyetini geçirmek amacıyla zilyetliğini alıcıya devretmek iken alıcının borcu ise semen ödemektir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu satıma konu malların ayıplı olduğu iddiası olmakla satım sözleşmelerinde ayıba karşı tekeffülü düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 219 vd. Maddelerini irdelemek gerekmektedir. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Alıcı ayıbı ihbar etmek suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda teknik tespit olarak belirtildiği üzere ürünlerin ayıplı olarak imal edildiği tespit edilmiştir.Taraf ticari defterlerinde davacı kayıtlarında davalının borçlu göründüğü,davalı kayıtlarında ise davalının borcunun bulunmadığının görüldüğü ve taraf ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olmaması nedeniyle davacı ticari defterlerinin davacı lehine delil teşkil etmediği anlaşılmıştır.Taraf kayıtları arasındaki farkın ,son parti gönderilen ürünlere ilişkin olduğu ve buna ilişkin davacı tarafından kesilen faturaya 6102 sayılı TTK’nın 21/2 maddesi uyarınca süresi içerisinde davalı tarafından iade faturası kesildiği ve bu nedenle fatura içeriğinin davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği anlaşılmıştır.Takibe konu alacağa ilişkin malların ayıplı olduğu görülmekle davanın reddine karar verilmiştir.
Ürünlerin ayıplı olması nedeniyle davacının alacaklı olmamasının tek başına kötü niyetli takibin bulunduğunu ispat edemeyeceği görülerek kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3- Peşin alınan 301,07 TL harçtan, alınması gerekli 80,70 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 220,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekili ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022