Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/269 E. 2022/45 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/269 Esas
KARAR NO: 2022/45
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 27/04/2021
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından — plaka araca — sıralarında sürücü — sevk ve idaresindeki — plaka sayılı aracı ile — seyir halinde iken —önüne geldiği esnada aynı —- seyir halinde olan— plaka sayılı aracın sağ ön kısımlarına çarpması ve bu çarpmanın etkisi ile — plaka sayılı araca çarpması neticesinde zincirleme trafik kazası meydana gelmiş olduğunu,dava konusu kaza kapsamında hasara uğrayan sigortalı araç için ekspertiz raporuna binaen onarıma yönelik—hasar tespiti yapılmış olduğunu,bu kapsamda davalı şirkete müracaat edilmiş ancak taleplerinin reddedilmiş olduğunu,kusur oranı nispetinde müvekkilinin % 50 oranına tekabül eden —- ödeme yapılmış olduğunu,ve bu kapsamda talebin reddedilmiş olması nedeni ile icra takibi yapılmış olduğu,—— fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuksuz şekilde yapılan itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,davacı sigortanın dava dışı—– ödemiş olduğu bedelin ,kazaya karışan diğer aracın —davalıdan rücuen tazminine yönelik başlatılan —yapılan itirazın iptali davasıdır.
—- sayılı takip dosyasının dosyamız içerisine — üzerinden celp edildiği görüldü.
—celp edildiği görüldü.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir makine mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve—- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Dava konusu olayın—- maddi hasarlı, zincirleme TRAFİK KAZASI olduğu,
Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU,
Söz konusu araçta—- hasar oluşmuş olduğu , (İskontosuz) bu kapsamda dosya muhteviyatına sunulmuş olan —- tutarındaki hasar miktarının kadri marufunda bulunduğu,
Söz konusu kaza ile hasar durumunun uyumlu olduğu,
Dava konusu kazalı aracın yapılan internet ve piyasa araştırmaları neticesinde kaza tarihi itibariyle——- rayiç değerinin — civarında olduğu,
Söz konusu kazalı aracın onarımının yetkili servis ve tamir atölyelerinin iş yükü ile doğru orantılı olmakla birlikte yaklaşık —-
Davaya konu Trafik Kazası Kapsamında;
— plaka sayılı araç sürücüsü– % 100 kusur oranı ile ASLİ KUSURLU olduğu,
Dava konusu kazanın — plaka sayılı araç sürücüsünün kendi şeridinde seyir halinde iken meydana gelmiş olması ve kural ihlali yapmamış olması nedeni ile KUSURSUZ olduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak — belirtilmiştir. —– sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda yer alan TTK 1472. Maddesi ve İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda uyuşmazlık incelendiğinde; dava dışı sigortalı hangi gerekçe ve hukuki nedenle davalıya karşı talepte bulunabilecek idiyse sigortalının haklarına halef olan davacı sigorta da o nedenlere dayalı olarak talepte bulunabilecektir.
Dava dışı sigortalının karışmış olduğu trafik kazası nedeniyle davalı sigortadan hasar bedelinin rücuen tazmini talep edilmektedir.Davacı başlatmış olduğu takipte ,davalının sigortalısının %50 oranında kusurlu olduğunu dile getirerek talebini %50 kusur nispetinde ileri sürmüştür.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar davalı sigortanın sigortalısının %100 kusurlu olduğu tespit edilmiş ise de taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının talebi doğrultusunda davalı sigortanın sigortalısının %50 kusurlu olduğu şekli ile yöneltilen talep esas alınmıştır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasara yönelik yapılan teknik inceleme sonucunda ekspertiz raporu ile hasar bedelinin uyumlu olduğu tespit edilmiş ve mahkememizce bu tespite itibar edilerek ,talep doğrultusunda hasar bedelinin %50 kusura denk gelen kısmı olan —- asıl alacak yönünden kabul kararı verilmiştir.
Rücuen tazminat davalarında temerrüt tarihinin davacı sigortanın sigortalısına yapmış olduğu ödeme tarihi olduğu,davacı tarafından sunulan ödeme belgesinde ödeme tarihinin —– tarihine dek işlemiş temerrüt faizinin—– olduğu hesaplanmış ve işlemiş faiz yönünden arta kalan talebin reddine karar verilmiştir.
Alacağın temelinin haksız fiile dayandığı ve hasar miktarı ile kusur oranının davalı tarafından belirlenebilir olmadığı görülmekle icra-inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile;— sayılı dosyasına yapılan itirazın —-üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa takip talebinden itibaren avans faiz işletilerek devamına,
2-Alacak belirli olmadığından icra inkar tazminatının reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 7.508,64 TL lik kısım yönünden alınması gereken 512,91 TL harçtan peşin alınan 92,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 420,60 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 92,31 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T. 13/2’ye göre alınması gereken 133,16‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ,59,30 TL başvuru harcı ve 30,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 889,30TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 873,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.297,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 23,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2022