Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/263 E. 2021/905 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/263 Esas
KARAR NO: 2021/905
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/04/2021
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalıya fatura mukabilinde ——ederek teslim ettiğini, faturalara süresi içerisinde itiraz edilmediğini, borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını ancak davalının borca kötü niyetle itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu faturalara ilişkin davacıyla herhangi bir ticari ilişki kurulmadığını, bu nedenle ürünlerin teslim alınmadığını, ibraz edilen irsaliyelere konu ürünlerin teslim alındığına dair herhangi bir imza bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini ve davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini savunmuştur.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —- tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacıya ait yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, davalının yerinde inceleme talebine istinaden belirtilen adrese gidildiği ve ticari defterlerin ibraz edilmeyeceğinin belirtildiği, hususla ilgili tarafımdan inceleme tutanağı düzenlendiği ve iletişim bilgisi olarak dosyaya ibraz edilen davalı yetkilisinin tutanağa imza atmayacağını belirttiği, davalı adına düzenlenen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında herhangi bir imza bilgisinin yer almadığı, davacının —- ayında davalı adına düzenlediği iki adet fatura karşılığı olan kdv dahil — tutarının davalı —beyannamesinde kayıtlı bulunduğu, — düzenlenen iki adet fatura toplamı olan —- beyan sınırı altında kalmasından dolayı taraf —- beyannamelerinde usulüne uygun olarak beyan edilmediğinin anlaşıldığı, bu noktada davalının davacı ile ticari ilişki kurulmadığı ve bu nedenle faturalara konu ürünlerin teslim alınmadığı yönündeki savunmasıyla ilgili nihai değerlendirmenin — takdirinde olduğu, —–kapsamında yapılan ihtarata karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacının defter kanıtına dayanarak huzurdaki davaya konu alacak iddiasını ispat ettiği kanaatinin — hasıl olması halinde, —takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir faturalandırılmış tutarın— olacağı, davacının takibinde —- birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu —- bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —— vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. —- maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacının ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre — takip tarihi itibariyle davalının —- borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalının bağlı bulunduğu— alınan cevabi yazı incelenmesinde; davalının —- beyannamelerine yer verildiği, davacıdan — karşılığı —- fatura alarak kayıtlarına intikal ettirdiği görülmüştür.
Mahkememizce —- yapılması istenilen defter incelemesine davalı şirket davet edildiği, davalı şirketin ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği ancak dava dosyasına ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişiyi bildirdiği, bilirkişi tarafından yerinde inceleme yapılmak üzere bildirilen adrese gidildiğinde ticari defter ve kayıtlarının ibrazından kaçınıldığı, —- tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23.madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtildiği, davalı şirket tarafından davacıdan—— tutarında belge ile mal veya hizmet alımı yapıldığını bağlı bulunduğu — bildirdiği, bu haliyle taraf—-birbiri ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde taraflar arasındaki ilişki cari hesap ilişkisi olarak nitelendirilse de taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Yukarıda belirtilen ticari defterlerin delil niteliği ile faturaların delil niteliğine ilişkin açıklamalar sonrasında eldeki dosya incelendiğinde davacı taraf defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, bu haliyle ticari defterlerin delil niteliğini haiz olduğu anlaşılmıştır. Eldeki uyuşmazlığa konu davada mahkememizce ticari defterlerin sunulması için inceleme günü belirtilmek suretiyle ara karar kurulmuş ancak davalı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemiştir. Davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve bu nedenle davacı lehine delil olabileceği kanaatine varılarak davacı kayıtlarında yer alan —— asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının faize hak kazanabilmesi için davalıyı ihtar ile temerrüde düşürmesi gerektiği, bu haliyle davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğüne yönelik dosyaya kazandırılmış her hangi bir delil bulunmadığından faize ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu — —-Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
— kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —— kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından—- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —- üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan —– üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.241,88 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 229,19 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.012,69‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 229,19 TL peşin harç toplamı 288,49‬ TL ile 1.059,85 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 1.348,34‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,95 ve red 0,05 oranına göre hesaplanan 1.280,92 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin kabul oranına 1.254,00 TL’sinin göre davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin red oranına 66,00 TL’sinin göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 795,99 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ———Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/12/2021