Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/251 E. 2021/947 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/251 Esas
KARAR NO : 2021/947

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2021
KARAR TARİHİ : 16/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin ———- ——— bulunduğunu, anlaşmaya varılması üzerine davalı tarafın sipariş ettiği ———- tarafından davalıya teslim edilerek ————- tanzim edilerek davalıya gönderildiğini, ——- bildirimine esas olmak üzere hazırlanan mutabakat mektubunun davalı tarafça kaşelenip imzalanarak müvekkili şirkete mail yolu ile iletildiğini, davalı tarafın satışa konu fatura bedelini ödememesi nedeniyle ilk olarak sözlü şekilde uyarıldığını, bu uyarıya rağmen davalının bu faturadan kaynaklanan 295.210,68 TL borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine —– Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafa haciz işlemi yapılmasından sonra davalı tarafın icra takibinden yeni haberdar olduğu gerekçesiyle—- itiraz ettiğini ve aynı anda icra mahkemesinde tebligatın iptali için dava açtığını,— sayılı dosyası ile açtıkları davada takibin durdurulmasına karar verildiğini; Davalı tarafın itirazında hiçbir somut gerekçe ileri sürmediğini, soyut bir şekilde borçlu olmadığını ileri sürmekle yetindiğini, davalı şirketin son zamanlarda piyasaya yüklü miktarda borçlu olduğunu, zaman kazanmak amacıyla alacaklılara karşı sürekli bu tür itirazları yapmakta olduğunun tüm sektör tarafından bilindiğini, Uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk yoluna başvurulmuş ise de davalı tarafın toplantıya dahi iştirak etmediğinden arabuluculuk yolu ile anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafa yapılan satış işlemine ait faturadan doğan ticari alacaklarının tahsili için iş bu davayı açtıklarını belirterek davalı tarafın —- dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması davalının itirazının kötü niyetli olması göz önüne alınarak davalının alacağın % 20’sinden az olmamak koşulu ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”28.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 600 sayılı HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrasının uyarınca –sunmayan davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Davacı —- defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; Davacı– göre; Davacı —- davalı ——takip tarihi —–ile dava tarihi olan —alacaklı olduğu; Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip—–tarihine kadar %10 oranında,—- itibaren ise %16,75 oranında avans faizi talep edebileceği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, fatura ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
—— takip dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Dava, davacı şirket tarafından davalı şirket adına kesilen —- kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Taraflara — formlarının incelenmesi neticesinde davacının dava konusu ettiği —-tutarlı faturanın davalıya ait form— beyannamelerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan — alacaklı olduğu, form — beyannameleri ile davalının davacıdan —faturayı alarak kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Alacağın likit olması konusunu ——– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı yan tarafından faturaya konu bedelin tayin ve tespiti mümkün olduğundan davacının alacağının likit olduğu kabül edilmek suretiyle takdiren % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile ——icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının İPTALİNE, icra takibinin DEVAMINA,
2-Asıl Alacak olan 295.210,68 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 20.165,84 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 3.565,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.600,42‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —— göre hesaplanan 29.114,75 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 3.565,42 TL peşin harç toplamı 3.624,72‬ TL ile 1.070,35 TL (Bilirkişi ücreti, Kep reddiyatı, Posta masrafı, Tebligat, Elektronik posta masrafı ve diğer dosya masrafları) olmak üzere toplam 4.695,07‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6——– davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.