Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/229 E. 2022/38 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/229 Esas
KARAR NO: 2022/38
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle;
— icra takibinin İPTALİNE ve haksız ve kötü niyetli davalının takibe konu borç miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere takdir olunacak kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne” karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin esas dosyaya sunduğu—–kararı ile davacıya sorunlu arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulması için süre verildiğini, davacının arabuluculuğa başvurmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, tarafların, dosyaya sunulu eser sözleşmesinde yazılı işler haricinde de ticari ilişkileri olduğunu, müvekkili şirketin davacıya bu sözleşme haricinde de işler yaptığını ve bir takım malzemeler temin ettiğini; davacının dosyaya sunmuş olduğu faturalara bakıldığında, bazı faturaların açıklama kısmında “hak ediş bedeli” yazarken, bazılarında detaylıca malzeme isimleri yapılan işin detayının yazdığını, “hak ediş bedeli” yazan faturaların taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden yapılan iş için kesilirken, diğer faturaların sözleşme haricindeki başka bir ticari ilişki ile ilgili olarak yapılan işler için kesildiğini, taraflar arasında tek ticari ilişki bulunmadığını; davaya konu alacağın senetle sabit olup bu açıklamalara muhtaç olmadığını, emsal niteliktek——– senedi niteliğinde olup, sebepten mücerrettir. —– alacağını ispatla yükümlü değildir. Davacı borçlu bulunmadığını yazılı delil ile kanıtlamak zorundadır. Mahkemece taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.” denildiğini, davacının müvekkilinin sözleşmeden bağımsız olarak yaptığı işlerin ve kendisine temin edilen malzemelerin ödemelerini yapmadığını ve kötü niyetli davranarak işbu davayı ikame ettiğini; taraflar arasında akdedilen sözleşmede bonoya hiçbir şekilde atıf yapılmadığını, bu bononun bir teminat senedi olmadığını, davaya konu bononun teminat senedi olması için sözleşmede bu durumun detaylı olarak belirtilmesi gerektiğini, sözleşmede böyle bir ibarenin bulunmadığını ve davacının bu iddiasını ispatlayacak yazılı bir belgeyi dosyaya sunmadığını, davaya konu bononun keşide tarihi ile sözleşmenin akit tarihinin aynı olması savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davacının davasını borcun ifa edilmesine dayandırdığını, icra takibinin dayanağı bir kambiyo senedi olduğundan, borcun ifa edilmesi olgusu ancak takip dayanağı kambiyo senedine açıkça yapılmış atıfları bulunan ödeme belgeleriyle ispatlanabilineceğini, aslolan davacının borcunu ödeyip senedini alması olduğunundan ticari defterlerin incelenmesine muvafakatlerinin olmadığını; ticari hayatta, taraflar arasında birden çok aynı tanzim tarihi olan fakat vadeleri ve miktarları farklı olan, ya da aynı tanzim tarihi aynı miktar fakat miktarları farklı olan senetler alınıp verildiğini, uygulamada bir ödemenin bonoya ilişkin yapıldığının kabul edilebilmesi için düzenleme tarihi, vade tarihi ve ödeme miktarının belirtilmesinin —— tutulduğunu, bu hâlde yapılan ödemenin bonoya açıkça atıf yaptığı ve o bonoya ilişkin olduğunun kabul edilebilir olduğunu, davacının sunduğu ödeme belgelerinin hiç birinde davacıya karşı girişilen takibin dayanağı—- yapılmadığını, hçbir belgede senet ya da —- kelimesi dahi geçmediğini, bu ödemelerin takip dayanağı senede hasreten yapıldığının kabulünün mümkün olmadığını; takip dayanağı —— —olmasına rağmen, davacının sunduğu ödeme belgelerinin —üzerinde olduğunu, bu durumun dâhi bu ödeme belgelerinin takip dayanağı bonoyla ilişkilendirilmesini imkansız kıldığını, ödemeleri kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasındaki ilişkinin takip dayanağı bonodan ibaret olmadığın da ortada olduğunu belirterek haksız davanın tümüyle reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiklerinin görüldüğü tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,bonoya dayalı– dosyasına borçlu olunmadığına ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
—Esas sayılı takip dosyasın dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
— Esas sayılı dosyasının tüm ekleri ile dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
—tarihli ara karar ile dosyanın mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
–arihli ara karar ile dosyanın inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve — tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
— tarihli Bilirkişi kök raporunda özetle; Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesine, nihayetinde bilirkişiyi verilen davacı ve davalı tarafların defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme —- ait olmak üzere; davacı ve davalı şirketlerin ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlamasını, teyid etmesi ve usulune uygun tutulmuş olması nedeniyle TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil niteliğinde olduğunu; davacı — kendi kayıtları ile davalı şirket kayıtları arasındaki fark toplamı olan— oluşturan tutarları davalı şirkete ödendiğinin ispatlanması halinde davalı— borçlu bulunacağını, aksi takdirde ise —–borçlu bulunacağının sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
— tarihli Bilirkişi kök raporunda özetle; — verilen görevde; “davacının dava dilekçesine eklemiş olduğu faturalarda———— kalemlerinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve sözleşme kapsamındaki işin mahiyetine uygun olup olmadığı” sorulmuştur.
Yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu, eklenen -adet irsaliyeli faturadan -adedinde, yer alan iş kalemlerinin taraflar arasındaki sözleşmeye ve kapsamındaki işin mahiyetine uygun olduğu kanaatine varıldığı,–başlığı altında —-olarak açıklandığından, muhteviyatın detayı görülemediği, ticari defterler üzerinde Mali Müşavir Bilirkişi tarafından yapılan değerlendirme sonucunda — tarihli raporun düzenlenmiş olup—- tarihli ara karar gereği ek rapor mahiyetindeki bu raporun müştereken imzalandığı, keyfiyet, meselenin hukuki takdiri ve nihai tavsifi 6100 sayılı HMK’nın 266/c.2 hükmü gereği tamamen ve münhasıran Sayın Mahkemeye ait olmak kaydı ile HMK md. 278 ve 6754 sayılı Bilirkişi Kanun ve Yönetmelikleri uyarınca hazırlanan bu raporun, meselenin “maddi kısmında kanaat” içermekte olup 4 sayfa, 3 nüsha olarak sayın mahkemenin takdirine saygı ile arz olunduğunu beyan etmiştir.
Dava ,malen kaydı bulunan bonoya dayalı takibe yönelik menfi tespit davasıdır.Eldeki uyuşmazlık değerlendirildiğinde öncelikle çözüme kavuşturulması gereken hususlar : 1)Bononun sözleşmeye dayalı olarak verilip verilmediği 2)Sözleşmeye dayalı olarak teminat amacı ile verildiği kabul edilir ise ödemelerin davacı tarafından yapılıp yapılmadığı 3)Davalının ileri sürmüş olduğu sözleşmeden başkaca işlerin yapıldığı ve bu nedenle bononun bedelsiz kalmadığı savının yerinde olup olmadığı hususlarıdır.
Kural olarak bono “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini” içermektedir. Bunun aksini iddia eden tarafın bononun teminat amacıyla verildiğini HMK’nun 200’üncü maddesi uyarınca senetle ispat etmesi gerekir.—- Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede bononun teminat olarak verildiği belirtilmyor ise de bono bedelinin— olduğu,sözleşme bedelinin bono bedeli ile aynı olduğu ve bono düzenleme tarihi ile sözleşmenin akdedildiği tarihin aynı tarih olduğu ve bono bedelinin tamamının değil de bir kısmının takibe konu edildiği görülmekle hayatın olağan akışı içerisinde malen kaydı bulunan bononun taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bonoda malen kaydı bulunması bononun kambiyo senedi vasfını etkilemese de bono sebebe bağlanmış yani talil edilmiş olmaktadır.Buna göre bononun bir mal teslimi yahut iş karşılığında verildiği karine olarak kabul edilmektedir.Malen kaydı bulunan bonolarda kural olarak alacaklının malı teslim ettiği kabul edilmekle birlikte borçlunun ——- ödemeyi ispat etmesi gerekmektedir.Davacının sunmuş olduğu ödeme belgeleri ile birlikte sözleşmeye konu bedeli ödediğinin ispat edildiği anlaşılmıştır.Her ne kadar davalı tarafından ,taraflar arasında başkaca işlerin de olduğu ve ödemenin tüm borcu kapsamadığı dile getirilmiş ise de faturaların içeriği bakımından taraflar arsındaki sözleşmeye uygun olup olmadığı hususunda ek rapor alınmış ve faturalara konu işlerin sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmıştır.Nitekim taraflar arsında düzenlenen iş teslim tutanağında ,sözleşmeye konu işlerin eksiksiz olarak teslim edildiği ve bu sözleşme nedeniyle taraflar arasında alacak -borç ilişkisinin kalmadığı belirtilerek imza altına alınmıştır.
Her ne kadar davalı tarafından cevap dilekçesi verildikten sonra zamanaşımı defi ileri sürülse de zamanaşımı definin cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülmesi gerektiğinden bu yönde inceleme yapılmamıştır.
Taraflar arasında ,teslime ilişkin tutanakta ,sözleşme nedeniyle taraflar arasında alacak-borç ilişkisinin kalmadığının imza altına alındığı görülmekle takibin kötü niyetli olduğu kanaatine varılarak kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile —– dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK 72/5 maddesi uyarınca takibe konu 107.480,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 7.341,95 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.366,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.975,75‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-)Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 14.160,60 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan 1.366,20 TL peşin harç ve 469,28 TL tamamlama harcı olmak üzere toplamı 1.835,48‬ TL ile 1.668,50 TL bilirkişi ücreti ve posta gideri olmak üzere toplam 3.503,98‬‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2022