Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/225 E. 2022/167 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/225 Esas
KARAR NO : 2022/167

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — dava dilekçesinde özetle; Davacının İddia ve Talebi: Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, muhasebe kayıtlarında davalının borçlu olarak göründüğü fakat davalının borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını ancak takibe itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalı Malları üzerinde ihtiyati haciz uygulanmasını ve davalının — olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili ile davacı arasında– sözleşme yapıldığını, sözleşme kapsamında müvekkilin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, buna karşın davacının sözleşme dışında —- ettiğini, sözleşmede— belirlenmesine rağmen davacının birim fiyatı — yapıldığını— —- hesaplandığını, — davacının —- böylece davacının —fazla fatura düzenlediğini, böylece davacının toplamda 37.735,16 TL tutarlı fazla fatura düzenlediğinden hareketle davanın reddini – ve davacının — olmamak üzere İcra inkar tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı —-dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
— tarihli müzekkere cevabı ile — raporlarının celp edildiği görüldü.
—— tarihli müzekkere cevabı ile — raporlarının celp edildiği görüldü.
—esas sayılı dosya suretinin dosya arasına alındığı görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı — başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip — şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
06/07/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir Mali Müşavir uzmanı bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 25/09/2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle; ” Davacıya ait yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, —- açılış tasdikinin süresi içerisinde alındığı, dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, . Sayın Mahkemenin — duruşmasının —numaralı ara kararında taraf ticari defterlerinin — salonunda ibraz edilmesi, yerinde inceleme talep ediliyor ise incelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgilerinin 2 haftalık kesin süre içerisinde yazılı olarak beyan edilmesi yönünde karar kurulduğu, buna karşın davalının belirtiln gün ve saatte defterlerini ibraz etmediği ve ayrıca yerinde inceleme de talep etmediğinin görüldüğü, Taraf iddia ve savunmalarına göre davacının yüklenici, davalının işveren konumunda olduğu yol yapım işinin taraflar—anlaşıldığı, davacı ile yazılı sözleşme yapıldığı yönündeki davalı savunmasına karşın dosya içeriğinde herhangi bir sözleşme tespit edilemediği, bu doğrultuda sözleşmeden belirtilen adetten fazla olarak — yapıldığı yönündeki davalı savunmasının test edilemediği, Davacının üstlendiği işi dava— yaptırdığı, yapılan işle ilgili dava dışı —alınan irsaliyelerin birer — ibraz edildiği, irsaliyelerde yer alan adet ile davalıya fatura edilen adet bilgilerinin birebir oranda örtüştüğü, Adına düzenlenen faturanın davalı —– beyannamelerinde usulüne uygun olarak yer aldığı, adına düzenlenen faturaya davalının 8 günlük yasal süresi içerisinde itiraz etmediği veya fazla fatura edildiği savunulan tutar bakımından iade faturasının da düzenlenmediği,—- tarihi itibariyle davacı —- davalının — borçlu olarak göründüğü, Sayın Mahkemenin ticari defter deliline göre davacı lehinde hüküm kurması halinde huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın takip ile istendiği üzere –takip ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı,” şeklinde tespitte bulunulduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —- gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere ibraz etmediği ve bu nedenle usulüne uygun tutulmuş davacı kayıtlarının ticari defterlerin delil niteliği göz önüne alınarak davacı lehine delil teşkil ettiği görülmüş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.Her ne kadar davalı tarafça fazladan faturalandırma yapıldığı dile getirilmiş ise de davalının — formlarında yer alan kayıtların davacı talebi ile uyumlu olduğu kaldı ki davalı tarafından sunulan sözleşmenin davalı tarafından imzalanmasına rağmen davacı tarafından imzalanmaması nedeniyle geçerli kabul edilemeyeceği ve bu nedenle defterlerini sunmayan davalı tarafın — ile davacı kayıtları birlikte göz önüne alındığında davacının davalıdan takip miktarınca alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Alacağın faturalara bağlı olması nedeniyle belirlenebilir ve likit olduğu görülmekle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;—- sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda DEVAMINA,
2- Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 86.085,22 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 5.880,48 TL harçtan, peşin yatırılan 1039,70 TL harcın düşümü ile geri kalan 4.840,78 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 1039,70 TL peşin harç, 59,30 TL Başvuru harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 46,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.145,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan——- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6—– davalıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.