Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/222 E. 2021/463 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/222 Esas
KARAR NO : 2021/463

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;————— isabet — bulunduğunu, kooperatifin — yılında almış olduğu —- — olmak üzere tüm üyeler genel kurullarda bu kararları kabul ederek imza ettiklerini, kesinleşen genel kurul kararları uyarınca 08/12/2016 Tarihinde müteahhit firma—— sözleşme yapıldığını, sözleşmenin uygulandığını, daireleri — aldıklarını, davalı ———– kasden ve planlı şekilde zor durumda bırakarak, üyelik payına 1 daire düştüğü halde, —– imzaladığı protokolde, genel kurul kararlarında bu husus çok açıkça belli olduğu halde herkes 1 daire alırken o fazladan bir daire —– amacıyla tapu iptali ve tescil davası açtığını, İstanbul Anadolu –. Asliye Hukuk Mahkemesinin— bütün üyelerin tapularına davalıdır şerhi koydurulduğunu, görevsizlikle gittiği İstanbul Anadolu—.Asliye Ticaret Mahkemesi —-Sayılı dosyada devam eden haksız ve hukuka aykırı talep İçeren davaya rağmen bireysel tapularımızı aldık —- koydurduğu davalıdır şerhi yüzünden hiçbir alıcı adayı dairesini satın almak istemediğini, — ihlal edildiğini, bulduğu müşterilerin davalıdır ——- duyduklarında dairemi almaktan vazgeçtiklerini, ——— karşılanmasını talep ettiğini, zaten onun amacıda olduğunu, inşaatlar yapılamasın, ihtiyati tedbiri duyan banka kredi açmasın, mecbur kalsınlar benimle anlaşmaya, — kalsınlar — devam etsin diye, ihtiyati tedbir kaldırılınca bu planı suya düşmüş ancak bu kerre de davalıdır şerhi yüzünden dairelerimizi satamadığımız için zarar ettiğini, davalı bu şerhten yararlanarak, sıkışan, — –düştük diyerek düşünmesini ve böylece hiç hakkı olmayan bir daireyi fazladan almanın planını yaptığını, bu husustan kaynaklanan zararım 10.000TL olduğunu, davalının açtığı haksız ve yasa dışı talepler içeren iki dava devam ettiğinden — — sonuçlandıramadığının ortaya çıkan kooperatif aidat ve harcamalarının payıma düşen kısmı 1.100,00 TL olduğunu, davalar olmasaydı kooperatifi 31.07.2019 tarihinde tasfiye etmiş olacaklarını ve kooperatif aidatı ödemeye gerek kalmayacağını, ancak davalar yüzünden aidat ödemeye devam ettiklerini, —- tarihinden bu yana ödemekte olduğum aidatlar miktarı 1.100TL olup bu miktarın rucuen ….———– alınarak en yüksek ticari direnim faiz ile birlikte tarafımıza verilmesini, fazlaya dair tüm hak ve alacaklar saklı kalmak kaydı ile davalı …——— faizi ile birlikte alınarak tarafına ödenmesini, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle usulden reddini, aksi halde esastan reddini savunmuştur.
Dava, alacak davasıdır.
İstanbul Anadolu —. Asliye Hukuk Mahkemesinin —- karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmiştir.
TTK.’nun 4/1 ve 1-a maddelerinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan ve bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; 5/1. maddesinde bu davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı hükümleri yer almaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kamu düzenine ilişkin olduğundan göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması zorunludur. Davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan HMK. nun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı gerçekleşmiştir. —yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na—- “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. (————
Davacı asile 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin mahkememize sunulması gerektiği hususu tebligat ile bildirilmesine rağmen tanınan süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını mahkememize sunmadığı anlaşılmaktadır.
Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 03/09/2020 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi içeriğinden davacının dava açılmadan önce arabulucuya baş vurmadığı anlaşılmaktadır. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliğ giderleri yatırılan avanstan karşılandıktan sonra, kalan ve kullanılmayan avansın yatırana iadesine,
Dair; dosya üzerinden, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu