Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/165 E. 2023/535 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/165
KARAR NO : 2023/535

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalıların ortağı bulunduğu adi ortaklık arasında taşeron sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilin sözleşmede yüklenici olarak yer aldığını ve üstlendiği tüm işleri tamamlayarak davalılara teslim ettiğini, bu kapsamda hakedişlerin onaylandığını, geçici ve kesin hakedişlerin yapıldığını, buna karşın hakedişlerden yapılan %5 karşılığı 420.129,99 TL tutarlı nakit teminat kesintilerinin müvekkile iade edilmediğini, hususla ilgili davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat takibe itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalı malları üzerinde ihtiyati haciz uygulanmasını ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı —–. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil ve diğer davalı arasında kurulan adi ortaklık ile sözleşme imzalandığı iddiasının doğru olmadığını, çünkü davalı şirketler arasında kurulan adi ortaklığın 30.12.2014 tarihli noter sözleşmesi ile infisah edilerek müvekkil şirket hisselerinin, tüm borç ve alacaklarının diğer davalı şirkete devrettiğini, devir sözleşmesinin asıl iş sahibi —-tarafından onaylandığını, bu kapsamda davacının alacak iddiasından diğer davalı —- İnşaatın sorumlu tutulması gerektiğini, davacının sözleşmeden doğan tüm işleri eksiksiz yapıp yapmadığı hususunun asıl iş sahibi —- tarafından bilinebileceğini, anılan nedenle müvekkilin sözleşmelerden kaynaklı bir yükümlülüğünün bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve davanın —-ihbar edilmesini savunmuştur.

Davalı —–Vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkil şirketin cari hesap kayıtları davacının iddia ettiği kayıtlarla uyuşmadığını, müvekkilin içinde bulunduğu mali zorluk nedeniyle iflas erteleme dosyasında tedbir kararı bulunduğunu ve takip açılamayacağını, bu nedenle de icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek takibin, icra inkâr tazminatının ve davanın reddini savunmuştur.

DELİLLER:
—-.İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı icra dosyası içeriği, pay devir sözleşmesi, ba/bs formları, ticari defter ve belge incelemeleri, —-. Asliye Ticaret Mahkemesinin —–esas sayılı dosya sureti, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı.28/09/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 22/11/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmelerinden kaynaklanan nakit teminat kesintisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde düzenlenmiştir. İcra dosyası celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf, 01/08/2013 tarihli — Sözleşmesi bakımından 23.240,80 TL nakit teminat kesintisi, 19/09/2013 tarihli —- Otopark Katları Elektrik Tesisat İmalatları bakımından 34.754,08 TL nakit teminat kesintisi, 23/04/2013 tarihli—Elektrik Tesisat İmalatları bakımından 30.172,79 TL nakit teminat kesintisi, 23/04/2013 tarihli —-Mekanik İmalatları Sözleşmesi bakımından 39.614,55 TL nakit teminat kesintisi, 02/01/2013 tarihl—-Mekanik İmalatları bakımından 38.426,62 TL nakit teminat kesintisi, 05/09/2012 tarihli— Elektrik Tesisat İmalatları bakımından 96.516,86 TL nakit teminat kesintisi, 02/01/2013 tarihli — İmalatları bakımından 67.763,38 TL nakit teminat kesintisi, 05/09/2012 tarihli — Mekanik İmalatları Sözleşmesi bakımından 89.640,91 TL nakit teminat kesintisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla davalılar aleyhine 25/03/2019 tarihinde icra takibi başlattığı, davalıların 03/04/2019 tarihli itirazı ile icra takibinin 09/04/2019 tarihinde durmuş olduğu, borca itiraz dilekçelerinin davacı yana tebliğ edilmediği, itirazın iptali için dava açma süresinin başlamadığı, davacı tarafın asıl alacağına yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı 15/03/2021 tarihinde ikame etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, adi ortaklığın—-.Noterliği’nin —-yevmiye numaralı,30/12/2014 tarihli onaylama şeklindeki sözleşme ile infisah edildiği, hisselerini diğer davalı şirkete devredildiği, sözleşme hükmüne göre ortaklıktan kaynaklı doğmuş ve doğabilecek borçlardan sorumluluğu bulunmadığı, teminat iadesi için sözleşmenin 14.maddesindeki şartlara göre davacının üzerine düşen yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesi gerektiği savunulmuştur.
Davalı—-cevap dilekçesinde, alacağın zamanaşımına uğradığı, iflas erteleme dosyasındaki tedbir kararı nedeniyle takibin iptal edilmesi gerektiği, davaya konu taleple şirketin cari hesap kayıtlarıyla eşleşmediği savunulmuştur.Davacı yanca 8 adet sözleşme örnekleri sunulmuş, sözleşmeler incelendiğinde taraflarının taşeron olarak davacı şirket olduğu, diğer yanın ise yüklenici —-vergi kimlik numaralı —-Adi Ortaklığı olduğu görülmüştür.
—-vergi kimlik numaralı adi ortaklık hakkında —Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 03/05/2023 tarihli yazı cevabından ortaklığın —- üyeliğinden oluştuğu, 30/12/2014 tarihinde davalı —-ortaklıktan ayrıldığının bildirilmiştir.
01/08/2013 tarihli — Mekanik İmalatları Sözleşmesi, 19/09/2013 tarihli —Otopark Katları Elektrik Tesisat İmalatları Sözleşmesi, 23/04/2013 tarihli — Elektrik Tesisat İmalatları, 23/04/2013 tarihli —Mekanik İmalatları Sözleşmesi bakımından, 02/01/2013 tarihli —-Mekanik İmalatları bakımından ve 02/01/2013 tarihli — Elektrik Tesisat İmalatları bakımından bilirkişi raporunun ekinde 03/11/2014 tarihinde belirtilen sözleşmelerin karşılıklı fesih edildiğine ilişkin sözleşme fesih tutanağı ile — Elektrik ve Mekanik tesisata ilişkin sözleşmelerin 31/12/2014 tarihi itibariyle feshedildiğine ilişkin — yazılan talep dilekçesi bulunduğu,
05/09/2012 tarihli —Elektrik Tesisat İmalatları ve 05/09/2012 tarihli — Mekanik İmalatları Sözleşmesi bakımından davacı vekili tarafından 29/05/2023 tarihli beyan dilekçesinin ekinde 19/12/2014 tarihinde geçici kabul yapıldığına ilişkin geçici kabul tutanağının ibraz edildiği görülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamaşımının başlangıcı ise sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça eserin teslim tarihte, sözleşmenin feshi halinde ödenen bedelin geri istenmesiyle ilgili alacak da fesih iradelerinin karşı tarafa ulaşmasıyla muaccel hale gelecektir.Somut olayda ise — bakımından 19/12/2014 tarihinde geçici kabul tutanağının düzenlenmesi ve diğer bloklara ilişkin sözleşmeler bakımından ise 03/11/2014 fesih tutanağının bulunduğu gözetildiğinde icra takip tarihi olan 25/03/2019 tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmaktadır.Bu haliyle mahkememizce çözülmesi gereken uyuşmazlığın taraflar arasında yapılan alt yüklenici sözleşmelerine istinaden hak edişlerden davalı taraflarca yapılan nakit teminat kesintisine ilişkin kesinti yapılan miktarın davacıya iade şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda toplanmaktadır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenici, Türk Borçlar Kanunu’nun 471. uyarınca iş sahibinin yararını gözeterek özen görevini sadakatle yerine getirmek, yüklendiği işi sözleşme ve yasa hükümlerine, fen ve sanat kurallarına uygun olarak tamamlamak zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davaranışları esas alınacaktır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder. İş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir.Eser sözleşmesi konusu kapsamında teminat, sözleşmede kararlaştırılan edimlerin ifasını, taahhüdün yerine getirilmesini, aksi halde lehine teminat verilen yüklenicinin alacağını karşılamak veya iş sahibinin zararını gidermek için verilen garanti ve karşılıklar olarak nitelendirilmektedir. İş sahibi lehine teminat, eser sözleşmesinde yüklenicinin edimi sözleşme ve eklerine uygun olarak yerine getirmesini temin için verilir. İşin eksik ve ayıplı ya da sözleşmeye aykırı şekilde yapılması halinde iş sahibinin zararının giderilmesini güvence altına alır. Bu nedenle aksi kararlaştırılmamış ise yüklenicinin iş sahibine verdiği teminatlar, iş sahibinin zararları karşılandıktan ve iadesi için sözleşmede başkaca koşullar öngörülmüş ise bunlar yerine getirildikten sonra teminatları veren yükleniciye iade edilecektir. ( —–Uyuşmazlığın temelini teşkil eden hakedişlerden yapılan kesinlere ilişkin teminatın iade şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirmek üzere taraflar arasındaki sözleşmenin maddelerini irdelemek gerekmektedir.Teminatlar ve iadesi başlıklı 14.maddenin “Taşeron’un aylık hakediş bedellerinin KDV hariç brüt tutarı üzerinden %5,00 (yüzde beş) oranında nakit teminat kesintisi yapılacaktır. Nakit teminatın yarısı, sözleşme konusu işlerin şirket tarafından geçici kabul yapılmasından sonra, yapılacak kesin hesabın şirket’in merkezinde onayını müteakiben taşeron’un —- ilişiksizlik belgesini getirmesi şartıyla, sözleşmeye göre şirket tarafından kısmen veya tamamen tutulmasını gerektiren başkaca haller bulunmadığı takdirde taşeron’a iade edilecektir. Nakit teminatın geri kalan kısım kesin kabul işlemlerinin tamamlanmasından sonra taşerona geri verilecektir.TAŞERON iş bedelinin %15’i tutarında kesin teminat, banka teminat mektubu veya Çek/Senet verecektir. Verilen teminat çeki Taşerona 5(beş) yıl sonra iade edilecektir.
Teminatların serbest bırakılması için; işin Sözleşme şartlarında yapılması, geçici kabulün ve kesin hakedişin tamamlanmış olması, sözleşme gereği ŞİRKET tarafından kesin teminatından kesilmesi gerekli meblağ var ise bu meblağın kesilmiş olması, TAŞERON’un ŞİRKET’le hiçbir ilişiğinin kalmaması, TAŞERON’un emanet işçilerine, alt Taşeronlarına veya ŞİRKET’e herhangi bir borcunun kalmamış olması, —-alınmış “İlişiksiz Belgesi” ŞİRKET’e teslime edilmesi(TAŞERON’un —Kurumu ile ilişiğinin kalmadığının tevsiki) gereklidir.” şeklinde düzenlemiştir. Davacı yanca sunulan ilgili zeyilnamelerde sözleşmenin14.maddesinin değiştirildiği de anlaşılmıştır. Değiştirilen madde hükümlerinde yine hakediş bedellerinin KDV hariç brüt tutarı üzerinden %5,00 (yüzde beş) oranında nakit teminat kesintisi yapılacağı, iade şartlarının aynı mahiyette olduğu, ayrıca taşeronun aylık hak edişlerinden KDV hariç brüt tutarı üzerinden %20,00 (yüzde beş) oranında bloke hesap kesintisi yapılacağı, işin sonunda kesilen bloke hesapları karşılığında taşerona gayrimenkul verileceği düzenlenmiştir.
Faturanın ispat gücü de incelenmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde; 22/11/2021 tarihli kök raporda; davacının, adi ortaklığın, davalıların yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı ve delil niteliğinde olduğu, davacının davalıların ortağı olduğu adi ortaklıkla ticari faaliyetinin bulunduğu, ayrı bir tüzel kişilikleri bulunan davalı şirketlerle ticari faaliyetini bulunmadığı, hakediş formlarında belirtilen nakit kesintisi tutarlarını sözleşme hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği, davacı kayıtlarında 420.129,97 TL alacaklı göründüğü, adi ortaklık hesabında ise 324.472,24 TL borçlu göründüğü , taraf defterleri arasındaki farkın 95.657,73 TL tutarlı fark bulunduğu, Fark sebebinin adi ortaklık nezdinde takip edilen davacıya —Taşeronlara verilen avans hesabından
30.06.2016 tarihinde 95.291,73 TL tutarlı virman ile 07.03.2018 tarihinde davacının —-Alınan Depozito ve Teminatlar hesabında gerçekleştirilen 366,00 TL’lik — idari para cezası işlemlerinden kaynaklandığı ve ilgili
tutarların davacı nezdinde kayıtlı bulunmadığı, Esasen adi ortaklığın ibraz ettiği hesap
ekstreleri incelendiğinde, 95.291,73 TL tutarlı virman işleminin tamamının —- kesintilerinden kaynaklandığı anlaşılmışsa da, ilgili tutarın hangi hakedişe ilişkin olduğu net olarak tespit edilemediği, zira davacının ibraz ettiği hesap ekstrelerinde yer alan hakediş kesinti tutarlarının dosyaya ibraz edilen hakediş
formalarında yer alan kesinti tutarları ile birebir uyuştuğu, adi ortaklığın söz konusu 95.291,73
TL’lik kesintinin neye istinaden gerçekleştirildiğini tespite elverişli belge ile açıklayabilmesi halinde konu
ayrıca tekrar değerlendirileceği, toplam 420.129,97 TL kesilen nakit teminat tutarlarının hem davacı hem de adi ortaklık nezdinde usulüne uygun olarak kayıtlı olduğu, davacı şirketin davalı adi ortaklığa mal veya hizmet satışı yaptığı bağlı bulundukları vergi dairelerine beyan ettikleri BA-BS formların birbiri ile örtüştüğü, nakit teminat iadesi şartlarını yerine getirilip getirilmediğinin mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.Mali Müşavir Bilirkişi 13/08/2022 tarihli ek raporunda; takip tarihi itibariyle davacı nezdinde adi ortaklığın net 331.175,56 TL borçlu, aynı tarih itibariyle adi ortaklık nezdinde davacının net 324.472,24 TL alacaklı olarak göründüğü, arada 6.703,32 TL’lik fark bulunduğu, fark nedenlerinin tespiti amacıyla tarafların ibraz ettiği cari hesap ekstrelerinde yer alan 2012-2015 yılları arasındaki tutarların uzun mesai saatleri harcanarak iki kez olmak üzere birebir karşılaştırıldığı fakat taraf ticari defterlerinde yer alan tutarların birbiri ile örtüşmemesi, bazen detay tutarlara yer verildiği, bazen de toplu kayıt yapıldığı anlaşıldığından söz konusu farklılığın nedeninin anlaşılamadığı, mevcut durumda hakediş formlarında yer alan kesinti tutarlarının davacı ticari defterlerinde yer alan tutarlar ile uyumlu olması nedeniyle huzurdaki dava konusu uyuşmazlıkla ilgili davacı ticari defterlerine değer verilmesi neticesinde takip, tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutarın 331.175,56 TL olduğunun bildirilmiştir.
Davacı şirket ile davalı şirketler arasında yapılan sözleşmelere istinaden davacının taşeronluğuna ilişkin iş yeri sicil numaraları, işe başlama ve bitiş tarihleri, yapılan faaliyetlerin neler olduğu, taşeron davacının faaliyeti nedeniyle —– borcu olup olmadığı veya hakkında idari para cezası düzenlenip düzenlenmediği, borcu veya idari para cezası nedeniyle yapılan ödeme bulunup bulunmadığı, ödemelerin hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı, yapılan ödemelere ilişkin belgelerin temin edilmesi amacıyla—- müzekker yazılmış ve yazı cevapları dosya arasına alınmış, akabinde mahkememiz ara kararı gereği takip tarihi itibariyle davacının ticari defter ve belgelerinde cari hesap bakiyesi olarak 88.954,01 TL nin olup olmadığı, farka ilişkin davalı vekilinin itiraz dilekçesi ekindeki maktu fişinin de incelenerek alacak bakımından değerlendirme yapılması hususunda dosyanın bilirkişiye tevdii edilerek ek rapor tanzim edilmesinin istenildiği,Bilirkişi ek raporunda; —– tarafından gönderilen müzekkere cevabında yer alan müfredat kartlarına göre —- işyeri sicil numaralı davalı —–firmanın—- Kurumuna borcunun olmadığı, takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının nakit teminatlar hesabında 420.129,97 TL borçlu, aynı tarih itibariyle davalı adi ortaklık nezdinde davacının 324,472,24 TL alacaklı olarak kayıtlı bulunduğu, aradaki fark sebebinin davalının davacı cari hesabında kaydettiği —- ödemelerinin işbu raporun yazımına esas olan —- müfredat kartlarında yer alan tutarlar ile örtüşmemesinden kaynaklandığı, ayrıca taraflar arasında akdedilen 03.11.2014 tarihli pay devir sözleşmesinden sonra davalının gerçekleştirdiği ödemeleri sözleşme hükümlerine aykırı olarak davacı cari hesabından mahsup ettiği, taraflar arasında gerçekleşen hakkediş oluşturan 420.129,97 TL tutarlı toplam nakit teminat alacağının 26.03.2019 takip tarihi itibariyle davalıdan istenebileceği bildirildiği görülmüştür.
Davalı—–vekilinin adi ortaklığın ortağı olmadığı, ayrı tüzel kişiliği bulunduğuna ilişkin itirazların değerlendirilmesinde—-Bölge Adliye Mahkemesi’nin —.Hukuk Dairesi’nin—- Esas ve —- Karar sayılı ilamında “Taraf ehliyeti, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re’sen nazara alınır . Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 638. maddesine göre; ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça adi ortaklar birlikte ya da temsilci vasıtasıyla üçüncü kişilere karşı olan borçlardan müteselsilen sorumlu olurlar. Bu hükme göre alacağa ilişkin bu davanın adi ortakların müteselsil sorumluluğuna dayalı olarak ortakların her birine karşı açılması mümkündür.Alacak istemli dava, adi ortaklıklardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, TBK. 163. Maddesi uyarınca dava incelenmelidir. Ancak sadece adi ortaklık veya ortak girişim denilmiş ve kişi gösterilmemiş ise Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 tarih, —-sayılı kararında vurgulandığı üzere ortak girişim iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup, bu ortaklığın tek başına tüzel kişiliği bulunmamaktadır.Somut uyuşmazlıkta davacı, para alacaklarına ilişkin olarak adi ortaklığa değil, ortaklığı oluşturan ve müteselsil sorumluluğu bulunan ortaklardan biri olan davalı şirkete dava açmıştır. Davalının müteselsil sorumluluğu nedeni ile yukarda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında taraf sıfatı bulunmaktadır. ” şeklinde açıklanmıştır. Somut olayda adi ortaklığı oluşturanlardan davalılara yönelik dava açılmış olup, davalı —–bakımından adi ortaklığın devrinden önce yapılan işlemler dava konusu yapıldığı da görülmekle, davalıların taraf sıfatı bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmelerin karşılıklı fesih edilmesi ile son erdiği, tarafların aldıklarını geri vermekle yükümlü olduğu, teminat iade şartlarının yerine geldiği kanaatine varıldığı, nitekim davacı yan ticari defter ve belgelerine göre alacağın varlığını ispatladığı, form BA-BS beyannamelerinden davalının davacıdan fatura alarak kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 420.129,97 TL alacaklı olduğu, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürmediğinden işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına yasal şartları bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalılar tarafından —-. İcra Dairesinin —– sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 420.129,97 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz İŞLETİLMESİNE,
3-Asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki 84.025,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davalı —– Şirketinin kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 420.129,97 TL lik kısım yönünden alınması gereken 28.699,07 TL harçtan peşin alınan 5.286,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 23.412,24 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
6- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 5.286,83 TL peşin harç ile 59,30 TL başvuru harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 61.818,20 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı —– kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacı tarafından yapılan toplam 1.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 401,85 TL posta gideri olmak üzere toplam 1801,85 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.729,35 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer OLMADIĞINA,
10- Kabul red oranına göre belirlenen 1.305,28 TL Arabulucu ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 54,71 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
11—– İcra Dairesinin—– sayılı icra takip dosyasının kara kesinleştiğinde iadesine,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekili ve davalı —– şirketi vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.