Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/159 E. 2023/425 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/159 Esas
KARAR NO : 2023/425
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/03/2021
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi

DAVA: Davacı vekili 11/03/2021 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalılar arasındaki sözlü anlaşma gereği ———–depolarından mağazalarına taşıma işini müvekkiline ait —— plakalı araçlarla yapıldığını, 02.03.2017 tarihinde neden belirtilmeden davalı tarafın bundan sonra müvekkili ile çalışmayacaklarını söylediklerini, müvekkilinin faturası kesilmiş henüz davalı tarafından ödenmemiş faturalarla münceratı olan bakiye alacağını talep ettiğini ancak davalının borçlarının olmadığını belirttiklerini, toplam 72.881,38 TL fatura alacağından kalan bakiye 25.383,77 TL için yapılan icra takibine itiraz ettiklerini, yapılan itirazın yerinde olmadığını reddedilmesi gerektiğini, davalının faturalara süresinde itiraz etmediğini ticari defterlerine işlediğini, alacaklarının likit ve sabit olmasına rağmen borçlunun kötü niyetle borcunu inkar ettiğini belirterek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.

CEVAP: Davalı vekilinin icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu 01.04.2021 tarihli cevap ve delillerini sundukları dilekçesinde özetle:Davacının müvekkili ile 2 adet “araç kiralama ve taşıma işi sözleşmesi” imzaladığını, davacının —-plakalı araçlarıyla taşıma işinin yapıldığını, müvekkilinin— plakalı araç ile ilgili imzaladığı sözleşme bulunmadığını taraflar arasındaki ticari ilişkinin — plakalı araçları kapsamında bulunduğunu;Taşıma işini yaptığı —– cep telefonunun davacının çalıştırdığı bir şöför tarafından çalındığını,— firmasının müvekkili firmaya bunu fatura ettiğini, bu durumun davacıya noter kanalı ile bildirilerek sözleşmesinin fesih edildiğini, davacıya ait —- plakalı aracın müvekkili ile çalışması bittikten bir yıl içerisinde —- firması ile çalışan diğer bir firma ile çalıştığını bu durumun taraflar arasındaki imzalanmış bulunan sözleşmeye aykırı olduğunun noter kanalı ile davacıya bildirildiğini, bu ihlaller nedeniyle taraflar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca ceza koşulu işletildiğinden davacının cari hasaptan hiç bir alacağının bulunmadığını;Tarafların 24.07.2015 tarihinden itibaren cari hesap ilişkisinde oluşan alacakların tarafların arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 5.maddesi uyarınca ödendiğini, asıl alacak ödendiğinden faiz gibi feri alacakların doğmasının söz konusu olmadığını, aralarında yaptıkları cari mutabakat nedeniyle dava konusu borcun bilindiğini belirterek, davanın reddine ve %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatının davacıya tahmiline, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki İhtarnameler, ——- adet Sözleşme görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, nakliye bedeline dayalı olarak başlatılan —— sayılı takip dosyasına yapılan itiraz sonrası itirazın iptali davasıdır.—– sayılı takip dosyasının UYAP üzerinden celp edildiği görülmüştür.—– sayılı dosyasının fiziken ve uyaptan ayrı ayrı celp edildiği görüldü.
— dosyamız davalısı —-Tarafından —- numaralı hesabının Temmuz 2015 – Şubat 2017 tarihleri arasındaki hesap dökümlerinin celp edildiği görüldü.——— esas sayılı dosyanın UYAP sistemi üzerinden celp edildiği görüldü. 17/12/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 29/06/2022 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu;
2.Dava dosyası ekinde davacı —— tarafından TTK. md.66 ve VUK md.182 uyarınca tutulması zorunlu olan defterlerden sadece —— yılına ilişkin yevmiye defterinin bulunduğu, kebir ve envanter defterlerinin bulunmadığı, Yevmiye defterinin yıl sonu kapanış tasdikinin yaptırılmadığı görülmüştür. bu halleriyle Davacı ——– yılına ilişkin ticari defterlerinin HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde olmadığı kanısına varılmıştır. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin — yılında başladığı ve — yılında sonlandığı görülmüş, Dava dosyası ekinde davacı —— ve — yıllarına ilişkin ticari defterlerinin bulunmadığı görülmüştür. Davacı —- defterleri üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılması konusundaki takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
3.Davalı ——defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
4.Davacı —-davalı—— düzenlediği, Dava ve İcra Dosyasında kopyaları bulunan faturaların davalı kayıtlarında mevcut olduğu görülmüştür. Davacı tarafın sadece —- yılına ilişkin defterlerini dosyaya sunduğu ve —- tarihli davalıya düzenlediği faturaların davacının kayıtlarında mevcut olduğu ve söz konusu fatura açıklamalarında hizmet veren aracın —— plakalı olduğunun belirtildiği;
5.Davacı —- yılı kayıtlarına göre; Davacı —- davalı—– itibariyle 18.187,88 TL alacaklı olduğu görülmüştür. Ancak ticari ilişkinin —-yılı sonrasında da devam ettiği davacının davalıya düzenlediği — yılı tarihli faturalardan anlaşılmaktadır. Davacı — defter ve kayıtlarının mahallinde incelenmesi konusundaki takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu;
6.Davalı —-kayıtlarına göre; Davalı —-tarihi itibariyle davacı —- 3.689,70 TL borçlu olduğu;
7.Davacı — dava dosyasına sadece —– resmi defterlerini sunması nedeniyle tarafların muavin hesaplarının karşılaştırılması ile ilgili görüş bildirilmemiştir.
B) Sözleşme ve İcra Takibi Açısından:
8.Taraflar arasında iki ayrı araca ilişkin iki ayrı sözleşme yapıldığı, her iki sözleşmenin de —– tarihinde sona erdiği, uyuşmazlığın bu ilişkinin tasfiyesine ilişkin olduğu,
9.Feshin haklı olup olmadığı ve cezai şart istenip istenemeyeceği hususları tartışma konusu edilmediği gibi, davalının kayıtlarında cezai şart için yapılan bir kesintiye de rastlanmadığı,
10.Davacının defterleri usul ve kanuna uygun olmadığı gibi eksik -sadece ——- sunulduğu, halbuki ilişkinin —– arasında gerçekleştiği ve takip konusu faturaların da bu tarihlere ait olduğu, 16 faturayı kül halinde sunup bakiye alacak için defterine dayanmakla iddiasını ispat edemediği,
11.Davalının defterlerinin ise usul ve kanuna uygun tutulduğu ve sadece lehine değil aleyhine de delil sayılacağı, takip tarihi (04/04/2017) itibarıyla, davacıya borcunun 10.668,37- TL olduğu (22/03/2017 tarihli kayıt), fazlaya ilişkin kısmın haksız olduğu,
12.Uyuşmazlık ticari işten çıkmakla ticari faiz istenebileceği ve takip tarihindeki oran %9,75 olduğu için faiz oranına yapılan itirazın haksız olduğu, -taleple bağlılık ilkesi gereği- çıkabilecek tartışmanın ise icra müdürünü ilgilendireceği ve davacının tasarrufunda olduğu,” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Bilirkişi Ek raporunda özetle:
“1.Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu;
2.28.06.2022 tarihli Bilirkişi Raporunda, davacıya ait dava konusu ticari defterlerden ——-yıllarına ait olanların dava dosyası ekinde teslim alındığının, —– yılına ait olanların ibraz edilmediğinin, yevmiye defterlerinin zorunlu kapanış tasdiklerinin hiçbirinin yasal süresinde tasdik ettirilmediğinin belirtildiği bu durumlarıyla davacı —— incelenen ticari defterlerinin TTK. md. 85 ve HMK 222. madde gereğince sahibi lehine delil niteliğinde olmadığı;
3.Davalı —– defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
4.28.06.2022 tarihli Bilirkişi Raporunun 4. maddesinde yer alan 31.08.2017 tarihindeki alacak bakiyesinin 34.293,47 TL, 28.02.2017 tarihindeki bakiyenin de 28.582,27 TL olduğu, 8. maddesinde 28.02.2017 tarihindeki alacak bakiyesinin ise 19.698,54 TL olarak tespit edildiği bu nedenle bu tespitlerin birbiriyle uyumsuz olduğu;
5.Davalının defterlerinin ise usul ve kanuna uygun tutulduğu ve sadece lehine değil aleyhine de delil sayılacağı, takip tarihi (04/04/2017) itibarıyla, davacıya borcunun 10.668,37- TL olduğu, fazlaya ilişkin kısmın haksız olduğu;
6.09.08.2019 tarihli, —- açıklamalı 7.326,64 TL ödemenin dava dışı ——- olduğu, 11.03.2021 dava tarihi itibari ise davacıya borcunun 11.016,34 TL olduğu;
7.Uyuşmazlık ticari işten çıkmakla ticari faiz istenebileceği ve takip tarihindeki oran %9,75 olduğu için faiz oranına yapılan itirazın haksız olduğu, -taleple bağlılık ilkesi gereği-çıkabilecek tartışmanın ise icra müdürünü ilgilendireceği ve davacının tasarrufunda olduğu;, Sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunmuştur.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Davacı taraf davalıya nakliye hizmeti sağladığını ancak bakiye bedelin ödenmediğini ileri sürmektedir. Davalı taraf ise hizmete ait fatura bedellerinin ödendiğini herhangi bir alacağın bulunmadığını dile getirmiştir. Mahkememizce ticari defterlerin incelenmesine ilişkin kurulan ara karar sonrasında taraflar ticari defterlerini ibraz etmiş ancak davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı bu sebeple TTK 85 ve HMK 222 maddeleri gereğince davacı lehine delil olarak kullanılamayacağı davalı tarafın ise usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinde yer alan ve kayıtlar uyarınca davalının davacıya 10.668,37 TL borcu olduğunun kayıtlarında yer aldığı görülmüştür. Her ne kadar davacı tarafça dava dışı —- tarafından —– açıklamasıyla yapılan 7.326,64 TL miktarlı ödemenin mahsup edilmesi gerektiği ileri sürülmüş ve mahkememizce davalı — dava dışı —-arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmiş ise de bahse konu yapılan ödemenin —- sayılı dosyası kararına konu tazminat ve yargılama giderlerinden kaynaklı ——– Esas sayılı dosya ile başlatılan takibe yönelik olduğu ve mahkememiz dosyası alacağı ile bir ilgisi bulunmadığı bununla birlikte davacı tarafça alacağın varlığına dair başkaca ispata yarar delil sunulmadığı anlaşılmakla 10.668,37 TL asıl alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——-kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——- kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı açık hesap ilişkisine dayalı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kısmen kabulü ile; ——- sayılı dosyasına yapılan itirazın 10.668,37 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-)Alacak belirli ve likit olduğundan kabul edilen asıl alacak miktarı olan 10.668,37 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 10.668,37 TL lik kısım yönünden alınması gereken 728,75 TL harçtan peşin alınan 433,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 295,25 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 433,50 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 3.050,00 TL bilirkişi ücreti ve 239,2‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.289,20 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.382,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 554,77 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 765,22 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/05/2023