Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/157 E. 2021/637 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/157 Esas
KARAR NO : 2021/637

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 10/03/2021 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin —– tarafından —-geçerli olmak üzere, sigortalı—- düzenlendiğini, Davalı —- tarihinde sigortalı—deposunun —– kapısından çıkış yaparken kapının tam açılmadığını fark edemeyerek kapıya çarpması neticesinde,—— kapıda hasar meydana geldiğini, Müvekkili şirket tarafından bu hasara ilişkin olarak — marifetiyle hasar tespiti yaptırılarak— tazminatı ödemesi yapıldığını, TTK’nin 1472. Maddesi gereği müvekkili—-haklarına halef olduğunu, Davalı——- sigortaladığı aracın sürücüsü işbu hasarın meydana gelmesinde %100 kusurlu olup davalı hasara sebep olan kamyonun—-zararın tamamından sorumlu olduğunu, İşbu nedenle müvekkil tarafından oluşan hasarla ilgili rücu ihtarı davalıya gönderildiğini ancak ödeme yapılmadığını, alacaklarının tahsili amacıyla davalı——-dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş olup —– sayılı icra takibi durdurduğunu beyan ile haksız ve kötü niyetli itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu 2918 sayılı kanun’da —– yerlerde meydana gelmediğinden, davacı tarafın talebinin reddedildiğini, müvekkili şirketin davacı tarafın taleplerinden sorumluluğu bulunmadığını, işbu nedenle huzurdaki davanın —— yönünden reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin sorumluluğu—— ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın icra inkar tazminatı talep hakkı bulunmadığını beyan ile haksız davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,——Sayılı ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Borçlunun 7 günlük yasal itiraz süresi içerisinde borca itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş olduğu görülmüştür..
07/06/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir hasar konusunda ——- mühendisi bilirkişi ile ——-bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 23/08/2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
Hasar Tespiti Yönünden Sonuç
: Kazanın meydana geldiği—— yerde gerçekleşmiş olduğu —– fotoğraflarda da görüleceği gibi
tespit edilmiştir.——– plakalı aracın yapmış olduğu kazanın meydana geldiği depo dikkate alındığında
kazanın depo içerisinden çıkarken yaşandığı, kaza yerinin —— şube içerisinde indirildikten sonra kapıları kapatmadan şube içerisinde çıkış yaparken ———- kapıya ———aracın
çarpması) kazanın gerçekleştiği— deposu içerisindeki yer olması,
karayolu olmaması ve 2918 sayılı KTK’nın 2.maddesinde sayılan kamuya açık bir alanda
olmaması nedeniyle —-olduğu tespit edilmiştir.
—- Sonuç:
Söz konusu—- ile ——- ——
Limit açısından; araç başına maddi —- olup limit açısından ——–
teminatı yeterli olduğu ve ——– tarihli poliçenin 06.08.2019 tarihinde meydana gelen hasarı vade tarihi itibariyle kapsadığı görülmektedir.
Teminat kapsamı açısından; 2918 KTK’nun 2. Maddesi; “Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları,
şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar. Kanun,
karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa; a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile——-
—– faydalanılan yerler ile, b) Erişme kontrollü
——–ve para ödenerek yararlanılan——- kamuya açık kesimlerinde ve belirli
bir karayolunun bağlantısını sağlayan—– hizmeti gören araçların,—–ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nın 2. maddesinde bu kanunun,—–
uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde
genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda,
karayolu dışındaki alanlardan——– için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının —– ve belirli bir — sağlayan deniz, ————–, — ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile —–bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Dolayısıyla,—–
şirketinin 3.kişinin zararından sorumlu olması için kazanın karayolu ya da——
yerlerden meydana gelmesi gereklidir.
Davaya konu kazanın meydana geldiği yerin—- olmadığının tespiti ile takdiri Sayın
Mahkeme’ye ait olmak üzere—- teminatı kapsamına girmediği görüş ve
kanaatine varılmaktadır. Emsal:—– şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi —– sigortacı, sigorta—— ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak ——Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; —– ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda yer alan TTK 1472. Maddesi ve İçtihadı Birleştirme kararı doğrultusunda uyuşmazlık incelendiğinde; dava dışı sigortalı hangi gerekçe ve hukuki nedenle davalıya karşı talepte bulunabilecek —– haklarına halef olan davacı — nedenlere dayalı olarak talepte bulunabilecektir.Davacı sigorta ile zarara uğrayan dava dışı sigortalı arasında —– poliçesi akdedilmiş bulunmaktadır.Davacı sigorta ,dava dışı sigortalının zararını iş bu poliçe sebebiyle karşılayarak rücuen tazmin talebini, zarar veren aracın—- davalıya yöneltmektedir.2918 sayılı KTK’nın 2.maddesi şu şekildedir : ” Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan —- açık—-için faydalanılan yerler ile,
b) —– ve para ödenerek yararlanılan karayollarının—- açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını —-üzerinde kamu hizmeti gören – araçlarına ayrılan kısımlarında da,
Bu Kanun hükümleri uygulanır.” Madde metninden de anlaşılacağı üzere zararın,— teminatı içerisinde sayılabilmesi için karayolunda veya karayolu sayılan yerlerden birinde gerçekleşmesi gerekmektedir.Hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere kazanın meydana geldiği —- içerisidir.Dolayısıyla kaza yerinin KTK 2.maddesinde sayılan yerlerden olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.—
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2- Alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın dava açılırken yatırıldığı görülmekle başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—-13/2’ye göre 3.163,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6—— ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.