Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/149 E. 2021/424 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/149 Esas
KARAR NO : 2021/424

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2015
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili——harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesini aynen tekrarlamış, davacı ile davalının 01.07.2014 tarihinde davalıya ait 2 adet taşınmaz satışına ilişkin anlaşmaya vardıklarını ve bir protokol imzaladıklarını, bu protokole göre davalının sattığı taşınmazların tahliye işlemlerinde sorumlu tutularak tüm tahliye işlemlerini bizzat yürütmeyi ve 2 taşınmazı tamamen boş olarak davacıya en geç 10.10. 2014 tarihine kadar teslim etmeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüt karşılığında davalının davalıya —— imzalayarak verdiğini, davalı bu taahhüdünü yerine getirdiğinde 50.000 TL’lik senedin derhal tahsilinin yapılmasının kararlaştırıldığını, bu hususa davalı vekilinin de bizzat şahit olup protokolde imzası olduğunu, iş bu protokol uyarınca taraflar arsında 09.07.2014 tarihinde 2 adet taşınmazın —– tarihine kadar satın aldığı taşınmazların tahliyesinin gerçekleştirilerek kendisine teslim edilmesini beklediğini, ancak davalının ——- taşınmaların satış bedelini davacıdan alarak ortadan kaybolmak suretiyle protokoldeki edimlerini yerine getirmediğini, davalı tahliyeleri gerçekleştirmediği gibi davacının yeni —– sebebiyle tahliye talep etmek için hukuki süreleri de kaçırmasına neden olduğunu, bunun üzerine davacının taşınmazlardaki kiracıları anlaşma yoluyla tahliye etme yoluna gittiğini, aylar geçen süreçte kiracıların tahliyeye yanaşmadıklarını ve tahliye etmek karşılığında davacıdan para talep ettiklerini, kiracılardan ——- tarihinde bir tahliye taahhütnamesi protokolü imzaladığını ve taşınmazın tahliyesi karşılığında davacıdan 100.000 TL banka havalesi ile ödeme aldığını, diğer kiracı—- tarihinde tahliye taahhütnamesi protokolü imzalanarak tahliye karşılığında anılan kişiye davacı tarafça toplam 25.000 TL bir bedel ödendiğini, kısacası tarafların taşınmazların satış bedelinden 50.000 TL’yi tahliye masrafları için ayırdıklarını ve bu 50.000 TL karşılığında davacı tarafça davalıya 1 adet senet verildiğini, senedin arka yüzünde açıkça “—– verilmiştir.” diye yazdığını, davalı tahliyeleri gerçekleştirmeyince davacı kendi çabasıyla toplam 125.000 TL harcayarak tahliyeleri gerçekleştirdiğini, bu nedenle davacının davalıya 50.000 TL borcu bulunmadığını, ancak davalının davacı hakkında kötü niyetli olarak 50.000 TL’lik senet bedelinin tahsili——-sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını beyan etmiş ve dava konusu senet bakımından davcının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile birlikte icra takibinin iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ise davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, iş bu davanın davacı tarafça takibi sürüncemede bırakmak amacıyla kötü niyetli olarak açıldığını, davacının taşınmazı davalının sıkışık durumundan yararlanarak çok düşük bir bedelle satın aldığını, davacının taşınmazı satın alırken üzerindeki kiracıları da bildiğini, ancak tahliye sırasında taşınmazın değer kazanacağını düşünerek tahliye ve tahliye masraflarını önemsemediğini, davacının taşınmazı sorunsuz bir şekilde teslim alabilmek için davalıyı kullanmak istediğini ve satış bedelini tamamen nakit ödemeyerek 50.000 TL’lik kısmı için takip ve davaya konu bonoyu düzenleyeceğini ve tahliye edilmemesi halinde yaptığı ve yapacağı tahliye masraflarını bono bedelinden mahsup edeceğini ifade ettiğini, davalının da durumu sıkışık olması nedeniyle bu şartı kabul ettiğini, taşınmazın devri ile birlikte davalının taşınmaz üzerinde hukuki bir tasarruf hakkı bulunmadığını ve tahliye yoluna gitmesinin mümkün olmadığını, tahliye için aksine mülkiyeti devralmış olan davacının girişimlerde bulunması gerektiğini, diğer yandan satış tarihinden itibaren tahliye için davacı tarafça yasal zorunluluklarının yapılmadığını ve kiracılara ihtarname gönderilmediğini,—–esasen taşınmaz alım satımı yapan tacir olduğunu, ancak bu olayda basiretli—- gibi davranmadığını, kaldı ki taşınmazın rayiç değerinin son derece yüksek olup davacının tahliye için taşınmazı satanın sözüyle hareket etmemesi gerektiğini, davacının taşınmazın erken tahliye edilmemesi halinden de zararının bulunmadığını beyan ederek davanın reddi ile birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın —– karar sayılı görevsizlik kararı ile geldiği, kararın 03/03/2021 tarihinde kesinleştiği anlaşıldı.
Görevsizlik kararı veren mahkemece dava konusu—– ilişkin—tabloları ve tapu kayıtları getirtilmiş ve taşınmazların 09.07.2014 tarihinde davalı … tarafından davacı …’a toplam 155.000 TL bedelle satıldığı ve aynı tarih itibariyle de taşınmazların davacı adına tescil edildikleri saptanmıştır.
Davacı tarafça ibraz edilen 01.07.2014 tarihli —- protokolü başlıklı anlaşma incelendiğinde, davalı tarafça — bedelle satılması hususunda tarafların anlaştığı, ödeme koşulları belirlenerek 50.000 TL’lik kısım için devir öncesinde 10.10.2014 vadeli bononun alıcı olan davacı tarafından düzenlenerek satıcı olan davalıya verileceği, satıcı olan davalının satışa konu olan taşınmazı her türlü kullanıcıyı tahliye etmiş olarak temiz bir şekilde satıştan sonra 10.10.2014 tarihine kadar davacıya teslim etmeyi alıcı olan davacıya taahhüt ettiği, alıcı olan davacının bu tarihe kadar fiili kullanıcılar ile muhatap olmayarak tahliyeleri talep edemeyeceği, 10.10.2014 tarihinden önce taşınmazı satıcı olan davalı alıcıya boş olarak teslim ettiği takdirde 50.000 TL’lik bononun günü beklenmeksizin davalıya ödeneceği, satıcı olan davacının bu tarihe kadar taşınmazı boş olarak teslim etmemiş ve kullanıcıları tahliye edilmemiş ise alıcı olan davacının bu tarihten sonra tahliye için harcamış olduğu ya da olacağı haklı giderleri bono bedelinden mahsup edeceği ve —– incelendiğinde de, alacaklının … olup ödeyecek olan kişinin —— olduğu ve senedin arka tarafında —— tarihli gayrimenkul satış protokolü gereğince verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
—— sayılı takip dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı … tarafından davacı borçlu … aleyhine— tahsili için takipte bulunulduğu ve takibin mahkememizce İİK’nin 72/3 maddesi gereğince verilen ihtiyati tedbir kararı ile durduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ibraz edilen deliller incelendiğinde,– tarihi itibariyle davacı ile kiracı davalının —— arasında bir tahliye taahhütnamesi protokolü düzenlendiği ve davacı—–bedelin ödendiği ve yine 31.03.2015 tarihli tahliye taahhütnamesi incelendiğinde de, davacı ve kiracı—— arasında bir tahliye taahhütnamesi düzenlenerek davacı tarafça bu taahhütnameye dayalı —— ödendiği saptanmıştır.
Dava, taraflar arasında düzenlenmiş satış sözleşmesine binaen davalıya tahliyeleri sağlaması için 50.000 TL’lik senedin verildiği iddiasına dayalı olarak, davalı tahliyeleri sağlamamasına rağmen bu senedin tahsili için davacı hakkında takip yapması nedeniyle açılan menfi tespit davasıdır. Davalı vekili davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının taşınmazı son derece düşük bir bedelle satın aldığını ve davacı tarafça ibraz edilen satış sözleşmesindeki şartları davalının durumunun sıkışık olması nedeniyle kabul etmek zorunda kaldığını ve davalı taşınmazı sattıktan sonra —- sağlamak amacıyla malik olmadığından herhangi bir girişimde bulunamayacağını ve davacının taşınmazın erken tahliye edilmemesi durumundan da bir zararının doğmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenmiş olan 01.07.2014 tarihli gayrimenkul satış protokolü incelendiğinde davalı tarafça davacıya 2 adet taşınmazın 910.000 TL bedelle satıldığı ve taşınmazdaki kiracıların tahliyesi için davalıya 50.000 TL tutarında bir bono verilip davalı tarafça tahliyeler sağlandığı takdirde bono bedelinin günü beklenmeksizin davacı tarafça davalıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve bono arkasındaki ibareden de bononun taraflar arasında düzenlenmiş 01.07.2014 tarihli gayrimenkul satış protokolü gereğince verildiği sabittir. Davacı tarafça ibraz edilen belgelerden—–davalının oğlu olduğu ve her iki kiracı ile davacı arasında düzenlenmiş tahliye taahhütnameleri gereğince davacı tarafça kiracılara toplam 125.000 TL bedelin ödendiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından davalının taraflar arasında düzenlenmiş 01.07.2014 tarihli protokoldeki şartlara bir itirazının olmadığı ve bu protokolü ekonomik durumunun sıkışık olması nedeniyle imzalamak zorunda kaldığını beyan etmiş ise de bu konuda bir delil ileri süremediği, taraflar arasında düzenlenmiş protokoldeki edimlerini yerine getirmediği ve tahliyeleri sağlamadığı da görülmüştür.Taraflar arasındaki protokolde tahliyenin yapılamaması halinde harcanacak masrafların iş bu takibe konu kambiyo senedi bedelinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı ve Davacının yapmış olduğu masrafların 125.000,00 TL olduğu,bu yönüyle yapılan masraflar mahsup edildikten sonra davacının davalıya takibe konu senet nedeniyle borcu kalmadığı anlaşılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.Protokol hükümleri gereğince davalının yapılan masrafları mahsup etmesi gerektiği ve takip öncesinde bu yönde bilgisinin bulunduğu görülmekle takibin haksız ve kötü niyetli olduğu görülerek kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile,
Davacının—– esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Takip miktarı olan 56.128,15 TL üzerinden hesaplanaracak %20 kötü niyet tazminatı İİK 72/5. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 3.834,11 TL harçtan, peşin yatırılan 960,07 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.874,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 960,07 TL harç ve 153,15 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.113,22‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—– göre 8.096,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.