Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/146 E. 2021/509 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/146 Esas
KARAR NO : 2021/509

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 22/06/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——-olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme gereği —– belirlediği marka ve ürünlerin satışını yaptığını, davalının ise tüm ——dava konusu cihazın ithalatçısı ve sorumlusu olarak faaliyet göstermekte olan tek şirket olduğunu, dava dışı tüketici——- — —– dava konusu cep telefonunu satın aldığını, cihazı aldıktan bir süre sonra cihazda sorunlar yaşadığını,—- ürün ile ilgili sıkıntılarını bildirmesi üzerine, cihazın teknik servise gönderildiğini ancak teknik serviste herhangi bir işlem yapılmadığını, bunun üzerine — başvurduğunu, tüketicinin haklı bulunarak zararın müvekkili şirketten karşılandığını, üründeki ayıbın üretim aşamasından kaynaklandığını, müvekkili şirketin ——-sattığı için üründeki bu ayıbı bilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle uğranılan zarar olan 3.099,00 TL’nin 02/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kusurlu eylemleri sonucunda meydana gelen zararın, hakkı kötüye kullanmak suretiyle müvekkili şirketten tanzim etme niyetinde olduğunu, ürünün üretimden kaynaklı hatasının tespiti için bilirkişi raporu gerektiğini, —————herhangi bir ayıptan bahsedilmediğini, üzerine düşen hukuki sorumluluğu yerine getirmeyen ve tüketiciye karşı müvekkil şirketin başvurabileceği bir kanun yolu bırakmayan tarafın, ihtilafın dışında kalan tarafı —- sorumlu diye uğradığı zararı tazmin etmeye zorlanamayacağını, dava konusu talebin ve faiz miktarının fahiş olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişki bulunmamakta, dolayısıyla üzerinde mutabık kılınan bir faiz oranı da bulunmadığını, bu nedenle faiz uygulanacaksa bile yasal faiz uygulanması gerektiğini, açıklanan nedenlerle işbu davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
—– Başkanlığı’nın — tarihli yazısı ile tüm dosya kapsamı.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, müteselsil sorumlu sıfatıyla davacının üçüncü kişiye ödediği —– esasınca rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Başkasına ait bir borç nedeniyle alacaklıyı tatmin eden kişinin, onun haklarını kanunda belirtilen durumda ve tatmin ettiği oranda kendiliğinden elde etmesine — denir. Dönme (rücu) hakkı ise, başkasına ait borcu yerine getiren kişinin malvarlığında vücut bulan kaybı gidermeyi amaçlayan tazminat niteliğinde bir istem hakkıdır.
Bir borcu yerine getiren kimsenin alacaklının haklarına halef olabilmesi için halefiyetin kanunda açıkça öngörülmüş bulunması gerekir. Kanunda açıkça öngörülmediği sürece bir halefiyetin doğması mümkün değildir. Halefiyet kanunda belirtilmiş belirli durumlarda doğar. Diğer bir anlatımla, halefiyet halleri sınırlı sayıda olma ——kuralına bağlıdır. Kanunda açıkça öngörülmediği sürece bir halefiyetin doğması mümkün değildir. Halefiyette, rücu hakkını kullanan kişi alacaklının yerine geçer, aynen alacaklının konumuna sahip olur.
TBK 61. maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
TBK 62. Maddesinde ise; “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur.
Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; davacı —- — tarihli satış sözleşmesi ile dava dışı ——- mal satışı yaptığı, satılan ürünün ayıplı olduğu iddiası ile tüketici tarafından ———-yapılan başvuru neticesinde malın yenisi ile değişimine karar verildiği, davacı tarafça mezkur hakem heyeti kararı gereği tüketiciye teslim edildiği iddia edilen yeni ürün bedelinin davalıdan tahsili talebi ile huzurdaki davanın ikame edildiği, bu haliyle davacı tarafın tamamını ödediğini iddia ettiği tazminat miktarında kendi sorumluluk miktarını aşan kısım bakımından diğer müteselsil sorumlu davalıya rücu hakkının doğduğu ve zarar görenin haklarına halef olduğu, halefiyet ilkesi gereği halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı, velhasıl dava dışı tüketicinin ne hakkı varsa bunların davacı şirkete geçmesiyle davacı şirketin de hukuken dava dışı tüketici yerine geçtiği, uyuşmazlığın tüketici işlemi nedeniyle tüketiciye ödenen bedelin davalıdan rücuen tazmin talebine ilişkin olduğu ve halefiyete bağlı açılan davalarda görev hususunun davacının haklarına halef olduğu kişi ile davalı arasındaki ilişki baz alınarak değerlendirileceği, bununla birlikte davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi davacının haklarına halef olduğu dava dışı tüketicinin de tacir olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevsiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın görev yönünden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nın 20. maddesi uyarınca, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacılar tarafından yapılacak müracat halinde dosyanın görevli ve yetkili —Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Tarafların yukarıda belirtilen süre içerisinde başvarmamaları halinde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına,
4-6100 sayılı HMK nın 331/2 maddesi uyarınca harç, yargılama gideri, vekalet ücreti ve gider avansı gibi hususların görevli ve yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.