Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/138 E. 2022/72 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/138 Esas
KARAR NO : 2022/72

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2021
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili 02/03/2021 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı/borçlu şirketten gönderdiği —-bedeline ilişkin cari hesap ekstresindeki borcun ödenmesini talep ettiğini, davalı-borçlu şirketin borcunu ödemekten imtina ettiğini, yapılan şifahi görüşmelerden de netice alınamadığını ve —- sayılı dosyası ile davalı-borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine, takibin konusu cari hesap alacağına, faiz ile fer’ilerine itiraz etttiğini ve takibin durdurulduğunu, haksız ve yasal dayanaktan yoksun zaman kazanmaya ve kötü niyete —–davalı itirazının işlemiş faiz ile ilgili itiraz hariç iptaline, haksız itiraz nedeni ile takibin durduğundan davalının %20 icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine, masraf ve vekalet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini sayın mahkememizden talep ettikleri görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili —- tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından gönderilen herhangi bir hizmet alımına dayanmadan soyut olarak kesilen faturalara itiraz edildiğini, davacı tarafından açılan haksız davada aleyhlerine herhangi bir delil sunulmadığını, hangi hizmetin alındığını, ne tarihte alındığına dair herhangi bir somut açıklama yapılmadan — taraflarına bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, kabul etmediğini, borcun faturaya dayalı para borcu olarak görüldüğünü ve bundan dolayı yetkili mahkemelerin —–yetki itirazında bulunduklarını belirterek haksız olarak açılan davanın reddini, davada talep edilen kötü niyet tazminatının reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini sayın mahkememizden talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı—– yapılan itirazın asıl alacak yönünden iptaline ilişkindir.
—— müzekkere yazılarak —— formlarının celp edildiği görüldü.
—– müzekkere yazılarak ———- celp edildiği görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını—- ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
27/05/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu; davalı tarafın ticari defter kayıtlarına ilişkin —–tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; davacı şirket tarafından —-yıllarına ait muhasebe kayıtlarının sunulmadığını, tarafına sunulan yevmiye kayıtlarının —- tarihleri arasını kapsadığını, sunulan sınırlı — hareketle taraflar arasında bir ticari ilişkinin olduğunu belirterek davalı …—– tarihli yevmiye defteri açılış kaydında ——– borcunun olduğunun göründüğünün görüş ve kanaatine varıldığının, davalı ….——yapan bilirkişiye sunduğu sınırlı ticari belgelerinin, 6100 saylı HMK’ni 222. maddesi uyarınca delil niteliği taşıyıp taşımadığı kararının Sayın Mahkememizin takdirlerinde olduğunı, davacı——– defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğunun, davacı —– kayıtlarına göre; davacı —-davalı—– —-dava tarihi —- alacaklı olduğunu, davacı ve davalı tarafların, birbirlerine yaptıkları satışların ve alımlarım beyan sınırı —- altında kalmasının nedeniyle ——- beyan etmediklerinin, Sayın Mahkememizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden takip tarihindeki alacağı olan TL tutarı için takip tarihinden —— tarihine kadar %10, —— tarihinden itibaren %16,75 oranında avans faizi talep edebileceğinin;” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin —– olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari ——-sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Taraf ticari defterlerinin incelenmesi için alınan raporlarda davalı kayıtlarına göre davalının 7.622,30 TL borçlu olarak göründüğü,davacı kayıtlarına göre ise davalının—- borçlu göründüğü anlaşılmıştır.Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimatta davalı tarafın —– yıllarına ait muhasebe kayıtlarını sunmadığı ve sunulan yevmiye kayıtlarının—— tarihleri arasını kapsadığı görülmekle 7251 sayılı kanunla değişik HMK 222.maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtların davalı tarafından eksiksiz sunulmadığı görülerek davacı kayıtlarının davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ———”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir———- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; —- Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 8.734,79 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilerek devamına,
2- Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 8.734,79 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 596,67 TL harçtan, peşin yatırılan 93,21 TL harcın düşümü ile eksik 503,47‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 93,21 TL Peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı 1.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 85,5‬0 posta gideri olmak üzere toplam 1.488,01‬‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan —- vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7- —– ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.