Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/11 E. 2023/724 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/11 Esas
KARAR NO: 2023/724
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/01/2021
KARAR TARİHİ: 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacının —–yılında —– faaliyet gösteren—— firması ile e- posta yazışmaları ile temas kurularak geliştirilen proje ile iş bu firma ile anlaşıldığını; projeye göre——–bu şirket tarafından gerek — vatandaşları gerekse orada ikamet eden başka ülke vatandaşlarına vize hizmeti verilmekte olduğundan vize işlemleri sonrası seyahat sigortası poliçelerinin şirketleri kanalı ile düzenlenmesi işlemi yapacaklarını, tüm sigorta poliçelerinin davacı tarafından düzenleneceği ve elde edilen prim gelirinden —-şirketine pay verileceğini; davalı şirket temsilcisi—-davacının aracılığı ile yapılan poliçe bedellerini ilk zaman kredi kartı ile ödediğini; davacının —- yılından beri davalı —– ve bir çok şirketin yetkili acentesi olduğunu; davalı —— bu projenin tanıtıldığını ve kabul gördüğünü, akabinde —- şirketleri arasında doğrudan bağlantılı online sistem kurulduğunu; ——doğrudan poliçe üretebilir hale geldiğini, ancak poliçelerin davacının portföyü üzerinden işlem gördüğünü; tarafların arasında ilk yapılan anlaşmaya göre prim istihsalinde 750.000.- TL’sına kadar % 45, 1.000.000.- TL’na kadar % 50, bu tutarların üzerine çıkması halinde ise % 55 prim komisyonu ödenmesinin kararlaştırıldığını; davacının 750.000.- TL hedefin aşılması için % 45 olarak belirlenen prim komisyonunun tamamını gelecekte daha fazla ciro yapılması ile kazanılacak geliri düşünerek —– Firmasına ödediğini; ilk 3 ay hiç gelir elde etmediğini; davacının, ——– firmasına aktardığı %45 ile hak ettiği %55 arasındaki farkı prim geliri olarak hak ettiğini; bu şekilde başlayan çalışmada davalı —–yapılan sözleşme koşullarına uyularak prim gelirlerini davacıya aktardığını; davacının ——–arasında 1 yılda toplam 5.128.101.- TL poliçe üretimi yapıp 1.574.270.- TL gelir elde ettiğini; davalıların, davacıyla aralarındaki ticari faaliyet devam ederken ticari etiğe sığmayacak şekilde, aralarında acentelik sözleşmesi akdedilerek davacıyı devre dışı bıraktıklarını; davacının bu projenin en az 5 yıl devam edeceği ve yıllık en az 1.500.000.- TL ticari gelir elde edeceklerini hesap ettiklerini; projenin davacıya ait olduğunu, davacı tarafından bu projenin emek harcanarak davalı —- kazandırıldığını; davacı tarafından —– sözleşme yapılması talebinde bulunulmuş ise de oyalanarak yazılı sözleşme imzalanmadığını; sonrasında —— poliçeleri kendi düzenleyeceğini ilettiğini; davalının sözlü ve e posta yoluyla yapılan iletişim sonrasında davacı şirketin —– yıllarını kapsar şekilde mahrum kalacağı komisyonları ödeyeceğini bildirildiğini; 16.09.2019 tarihi itibariyle acentelik sözleşmesinin feshedildiğini; davalı tarafından proje dışı bırakıldığını; davacıdan gizli bir şekilde ——- firmasına davalı şirket tarafından doğrudan acentelik verilmek suretiyle davacının devre dışı bırakılması ve bunun ticari etik kurallarına aykırı olması sebebiyle maddi ve manevi zarara uğranıldığı; mahrum kalınan karın bilirkişi marifetiyle hesaplanarak —– sayılı dosya ile —— ticari avans faiziyle birlikte müştereken ve miiteselsilen tahsili zımnında —— ikame edildiği; davacının —- müracaat ettiğini; ——-açtıkları dava ve gönderilen dilekçeler üzerine ——–tarafından araştırma yapıldığı ve söz konusu uyuşmazlığın haber olarak yayımlandığı; acentelik sözleşmesinin ——-numaralı ihtarname ile davacının davalı şirketin ticari sırlarını ifşa ettiğini; sadakat yükümlülüğüne aykırı paylaşımlar yaptığı ve davalı şirketin itibarına yönelik saldırılar yaptığı gerekçesiyle feshedildiği belirtilmiş olup; davacı, haksız fesih sebebiyle 10.000 TL manevi tazminat ile davacının zararının tam ve kesin olarak bilinememesi nedeniyle yargılama sırasında tespit edilen zarar miktarı üzerinden müteabihi arttırmak üzere fazlaya ilişkin hakların saklı kalması suretiyle 10.000 TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyen ticari avans faiziyle birlikte davalı —— tahsili ile —— Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasının ve davacı tarafından yukarıda sayılmış kurumlara gönderilen şikayetlerin celbini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı —— vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından, —— aleyhine açılan davada acentelik sözleşmesinin haksız yere feshedildiği; davacının acentelik sözleşmesine istinaden porföy müşterisinden elde etmiş olduğu gelirlerini fesih nedeniyle kaybettiği, davacının maruz bırakıldığı hukuka aykırı ve kusurlu eylemleri nedeniyle kişilik haklarının da zedelendiği iddiasıyla, maddi ve manevi zararları ile aşkın zararları için 10.000,00.-TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.-TL maddi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi taleplerinin kabul edilemeyeceğini; davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığını, davalı tarafından acentelik sözleşmesinin feshinin haklı nedenlere dayandığını; davacının temin ettiği, kendi çaba ve mesaisi ile oluşturduğu bir müşteri portföyünün bulunmadığını; davacının telafi edilecek bir zararının bulunmaması ve davalı şirket tarafından davacının kişilik haklarına karşı herhangi bir eylemi bulunmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep hakkının bulunmadığını; —– ile davacı ——— tarihinde ——imzalandığı; bu sözleşme hüküm ve şartları çerçevesinde acentelik faaliyeti yürütülmesi konusunda tarafların anlaştığı; uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak dava dışı ———- seyahat edecek kişiler için vize hizmetleri veren bir şirket olup söz konusu firmanın bu hizmeti verdiği müşterilerin seyahat sağlık sigortası taleplerinin belirli bir süre davacı ——– aracılığıyla müvekkil şirketten sağlandığını; davacının söz konusu poliçelere ilişkin üretimi devam etmekte iken 2017 yılında dava dışı —– müşteri portföyünün belirli bir sayıya ulaşmasının akabinde kendi şirketler grubu içerisinde sigorta acentesi olarak faaliyet göstermek istemesi üzerine seyahat poliçelerini kendi acentesi olan —— vasıtasıyla müvekkil şirket ad ve hesabına düzenlemek üzere acentelik başvurusunda bulunduğunu; davalı şirket ile dava dışı —— arasında acentelik sözleşmesi imzalandığını; bundan sonraki süreçte —— seyahat etmek için vize talebinde bulunan —–için diğer davalı —- seyahat poliçelerinin davacı —-değil dava dışı —–yönlendirmeye ve bu acente tarafından söz konusu poliçeler müvekkil —– ve hesabına düzenlenmeye başlandığını; davacı —–her ne kadar ——– kendisi ile olan ticari ilişkisini sonlandırması nedeni ile söz konusu firmanın müşterilerine sigorta hizmeti sağlayamamış ise de davalı şirket ile davacı arasındaki başka sigorta poliçelerine ilişkin olaran acentelik ilişkisinin sürmeye devam ettiğini; üstelik göndermiş olduğu elektronik postalarda gerek davalı şirket yöneticilerine gerekse diğer dava dışı ———ilettiklerini; davalı şirket ile davacı acente arasında acentelik sözleşmesi çerçevesinde ticari faaliyetlerin devam ettiği esnada davacının, davalı şirket aleyhine sayın mahkeme nezdinde yargılaması görülen dava ile aynı hukuki sebeplere dayalı olarak konusunun, dava sebeplerinin ve talep sonucunun dahi aynı olduğu ——— dosyası ile davalı aleyhine tazminat davası açtığını; söz konusu davada, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın ——–sayılı dosyasına kayıtlandırılarak derdest olduğunu; davalı şirketin, acentesi olan davacı tarafından aleyhine tazminat davası açılmış olmasına rağmen iyiniyetli olarak acentelik sözleşmesini feshetmeyerek ticari ilişkinin korunmasına çaba gösterdiğini; davacı —— arasındaki acentelik ilişkisinin, —— tarihinde dava açıldıktan sonra da (acentelik sözleşmesinin fesh edildiği 16 Eylül 2019 tarihine kadar 6 ay boyunca) devam ettiğini; davalı şirketin iyiniyetle ticari faaliyetin devamı için çaba gösterdiği esnada davacı acente tarafından sigorta sektörü ile ilgili internet ortamında yayın yapan ——– başta olmak üzere basın ve sosyal medya aracılığıyla davalı şirketin aleyhine söylem, isnat ve paylaşımlarda bulunduğunu; davalı şirketi ———şikayet ettiğini; tüm bu gelişmeler sonrasında, davalı şirket tarafından iyiniyetli davranılmasına rağmen davacı acente ve tek yetkili ortağının ——- hükümlerine aykırı şekilde ticari sırların ifşa ettiklerini; sadakat yükümlülüğüne aykırı paylaşımlar yaptıklarını; davalı şirketin itibarına yönelik saldırılar sebebiyle Türk Ticaret Kanunu’nun 55., 109., 121., maddeleri hükümleri ile Borçlar Kanunu’nun 506. Maddesi ve Sigortacılık Kanunu Madde 35/7 hükümleri uyarınca acentelik sözleşmesinin haklı sebeple —– tarafından keşide edilen —— yevmiye no.lu fesihname ile tek taraflı olarak sonlandırıldığını; seyahat sağlık müşterilerinin davacının müşterisi olmadığını, dava dışı şirketin müşterisi olduğunu, seyahat sağlık poliçesinin davacının ihdas ettiği, icat ettiği, geliştirdiği bir poliçe türü olmadığını, bu poliçelerin —– tarihinden beri yürürlükte olduğunu —- tarafından tip poliçe olarak düzenlendiğini, —– ile ikamet izni taleplerine yönelik sağlık sigortalarında asgari koşullar tespit edilerek yayınlanmış çok yaygın bir poliçe türü olduğunu, davacının kendi çabasıyla geliştirdiği poliçe olmadığı gibi kendi çabasıyla oluşturduğu müşteri portföyü de bulunmadığını, şirketleri ile davacı ve davalı arasında iddia edilen hususlara yönelik akdedilmiş bir sözleşmenin bulunmadığını, acentelik sözleşmelerinin ——– tescil ve ilan ettirildiğini, bu nedenle gizli sözleşme yapılmasının mümkün olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”davacı taraf ticari defterleri —– tarihleri arasında incelenmiş, davacı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu görülmüştür. Davacı taraf defter kayıtlarına göre, dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 127.717,42 TL alacağının olduğu görülmüştür. Yüce Mahkemenin incelenmesini istediği diğer konulara dair tespit ve değerlendirmeler de yukarıda ayrıca sunulu olup. Sözleşmenin feshinde davalının haklı konumda olup olmadığı ve davacının istediği tazminat türü taktirde olmakla, öncelikle taraflar arasındaki ———-işine dair yazılı olmayan acentelik ilişkisinin 2017 yılında, davalının ——- acentelik ilişkisine başlaması üzerine sona erdiği, buna karşın ülke hudutları içerisindeki yazılı acentelik ilişkisini ise davalı tarafça feshedildiği 16.09.2019 tarihine kadar ayakta olmakla. Haksız fesih dolayısıyla yoksun kalınan kar talep ediliyor ise, taraflar arasındaki süresiz sözleşme 3 ay önceden her zaman feshedilebileceğine göre, ———işi hariç 3 aylık yoksun kalınan karın, taraflar arasındaki acentelik ilişkisi 06.01.2016 tarihinde kurulup, 16.09.2019 tarihinde fesh edilmiş olmakla, normalde kazanç kaybı bakımından bu dönemin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak ilgili dönemde taraflar arasında ———– üretilen seyahat poliçelerinin de gelir kayıtları bulunmakta olup, buna karşın bu gelirlerin %80 ila %90’nın (dava dışı şirkete %45, davacıya ek %5 ve %10 oranına göre) dava dışı —- ——- gönderilmiş olduğunun dosya içeriğinden anlaşılabilmesine karşın davacı taraf ticari defterlerinde —– dışında bu yönde kayıt olmadığı, ——- yılındaki kayıtların da şahsen gönderilen meblağlara dair olduğu, faaliyet gideri olarak değil, ticari alacak olarak kayıt altına alındığı, ——– işinin feshedilen yazılı acentelik sözleşmesinden konu. bölge ve mali haklar ile işleme bakımından farklı olmasına göre, defter kayıtlarına göre, sadece —- gideri olarak —- gönderilen meblağ olup, —– geliri de davacı kayıtlarından net şekilde ayrıştırılamayıp bu döneme dair ——–işinin kazanç kaybı ayrı bir dava konusu olmakla, hesaplamada yanıltıcı olabileceği, dolayısıyla —– döneminin hesaplamada dikkate alınmasının daha doğru olabileceği, Bu süreçte —– fesih tarihine kadar işlerden davacının davalı şirket ile acentelik faaliyetlerinden elde ettiği gelirin 764.822,96-TL olup. ilgili dönemde satışlarının (poliçe gelirlerinin) 3.343.728,77-TL olduğu, buna karşın faaliyet giderlerinin ise 429.061,63-TL olup, faaliyet giderlerinin gelire oranı %12,832 oranındadır. Buna göre 764.822,96-TL davacı ile davalı arasındaki faaliyetten doğan gelirin de , 2018 yılı ve fesih tarihi 16.09.2019 tarihine kadar 623 günde 98.142,08- TL faaliyet gideri olup, 666.680,88-TL kazanç kaybı TL olabilecektir. Bu halde 3 aylık kazanç kaybı ise 96.310,24-TL olarak hesaplanabilmektedir. Yine feshin haklılığı veya haksızlığı Yüce Mahkemenin taktirinde olmakla davacının denkleştirme tazminatı alacağı ise; tazminatın normalde geçmişe yönelik 5 sene değerlendirilerek ortalamasına göre hesaplanması gerekebilecekken yine davalı ile davacının çalışma süresi 5 seneden kısa olmakla, bu sürenin de ortalaması yıllık olarak alınabilecekken, yine davalının ——–çalışmasından geliri ve gideri ayrıştırılıp net olarak ortaya konulmayacağından, davacının davalı ile faaliyetinden doğan ——- karı yanıltıcı olabilecektir. Bu sebeple yine ——yılları esas alındığında, yukarıda sunulu olduğu üzere 623 günlük davacının davalı ile faaliyetinden doğan karı 666.680.88-TL olmakla , yıllık ortalama davacı ile davalı arasındaki faaliyetten doğan kar ise 390.591,53-TL olarak gözükmekle, denkleştirme tazminatının en yüksek 390.591,53-TL hesaplanabileceği hususu taktirlerdedir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; “Dosya kapsamında ve davacının—– istihsal listelerindeki —-toplam üretimden ve —– komisyon gider belgelerinden davacı —— olmak üzere toplam —-komisyon geliri elde ettiği, buna karşılık defter kayıtlarında —- yılında —- davacı şirket yetkilisi tarafından şahsen bankadan gönderilmiş olduğu bununda faaliyet gideri değil ticari alacak olarak kayıt altına alındığı, — yılı için ise davacı şirket yetkilisi; —– kendilerinden alacağı komisyon oranını poliçe bedelinden düşerek almalarını sağladığını bu yüzden kendilerine gelen bedelin sadece kendi komisyonları olduğunu ifade etmişlerdir. Kök raporda ise; ———- yılı kayıtlarının hesaplamada neden dikkate alınmadığı aşağıdaki şekilde belirtilmiştir; Haksız fesih dolayısıyla yoksun kalınan kar talep ediliyor ise, taraflar arasındaki süresiz sözleşme 3 ay önceden her zaman feshedilebileceğine göre, ——-işi hariç 3 aylık yoksun kalınan karın, taraflar arasındaki acentelik ilişkisi 06.01.2016 tarihinde kurulup, 16.09.2019 tarihinde fesh edilmiş olmakla, normalde kazanç kaybı bakımından bu dönemin değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak ilgili dönemde taraflar arasında ————– üretilen seyahat poliçelerinin de gelir kayıtları bulunmakta olup, buna karşın bu gelirlerin %80 ila %90’nın (dava dışı şirkete %45, davacıya ek %5 ve %10 oranına göre) dava dışı —— gönderilmiş olduğunun dosya içeriğinden anlaşılabilmesine karşın davacı taraf ticari defterlerinde—— yılı dışında bu yönde kayıt olmadığı, kayıtların da ortak tarafından şahsen gönderilen meblağlara dair olduğu. ——- feshedilen yazılı acentelik sözleşmesinden konu, bölge ve mali haklar ile işleme bakımından farklı olmasına göre, defter kayıtlarına göre, sadece ——- ise davacı şirket yetkilisinin eşi tarafından, şahsen bankadan gönderilmiş olduğu meblağlara dair olup, faaliyet gideri olarak değil, ticari alacak olarak kaydedildiği, —– geliri de davacı kayıtlarından net şekilde ayrıştırılmayan olmayan bu döneme dair ———–işinin kazanç kaybı ayrı bir dava konusu olmakla, hesaplamada yanıltıcı olabileceği, dolayısıyla —- döneminin hesaplamada dikkate alınmasının daha doğru olabileceği, Davacı taraf ise kök rapora itirazlarında ——- çalışmalarının gelir olarak ayrıştırılabileceğini belirtmekle, mali incelemede gelirlerin ——olarak ayrıştırıldığında genelde —– isimli yabancılara ait olduğu görülmekle, tamamen projeye dair olmaları halinde, —— olmak üzere toplam 1.779.953-TL komisyon geliri olduğu, buna karşın davacının 2016 yılında 651.140-TL ve 2017 yılında da 74.089,40-TL gider iddia etmekle gider toplamının ise 725.229,40-TL olarak iddia edildiği, bu halde ilgili 16.06.2016-31.12.2017 döneminde faaliyet karının ise 563 günde 1.054,723,60-TL olabileceği, kök raporda belirtildiği üzere 2018 ve 2019 yılkları esas alındığında ise 623 günlük faaliyetinden doğan karı 666.680,88-TL olmakla, bu kez 1186 günlük dönemde karın 1.721.404,48-TL olup, yıllık ortalama karın ise; 1.721.404,48/1186×365= 529.774,57-TL olabileceği görülmektedir. Ancak kök raporumuzda hesaplaması detaylıca açıklanan 390.591,53 TL denkleştirme tazminatının takdiri Yüce Mahkemenin olmakla davacının denkleştirme tazminatı alacağı; tazminatın normalde geçmişe yönelik 5 sene değerlendirilerek ortalamasına göre hesaplanması gerekebilecekken yine davalı ile davacının çalışma süresi 5 seneden kısa olmakla, bu sürenin de ortalaması yıllık olarak alınabilecektir. Davacı taraf her ne kadar. —— ilgili proje gelirinin ayrı bir hesapta tutulduğunu iddia etmekte ise de. bu projeye dair karın hesaplanabilmesi bakımından giderlerin de tespit edilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan kök raporda belirtildiği üzere, 2016 yılında ——-olduğu defterlerde kayıt altında olsa da . yine belirtildiği üzere, dayanak belgesinin şirket ortaklan tarafından şahsen gönderilen meblağlara dair olup, faaliyet gideri olarak değil, ticari alacak olarak kaydedilmesi, yani kaydın usulüne uygun olmadığı, yine 2017 yılına dair olarak ise hiçbir dayanak belgenin sunulamaması, 74.089.40-TL’nin yine şahsi hesaplardan gönderilen para olarak beyan edilip, A-4 kağıdına hazırlanmış liste sunulduğu, dekont veya makbuz ibrazında da bulunulamadığı, buna karşın 12.07.2017 tarihi sonrası —komisyonun doğrudan —– tarafından ödendiği de anlaşılmakla, davacının dava konusu faaliyetten doğan karını doğrudan etkileyebilecek,—– firmasına ödemeleri, yani giderleri konusunda, usulüne uygun defter kayıtlarına da dayanmayan, sadece davacının beyan ve ibraz edeceği belgelerle hesaplama yapılması sağlıklı olmayabilecektir. —- gönderilen paraların (giderlerin) sadece bunlardan ibaret olup olmadığı heyetimizce de bilinemeyecektir. Bu sebeplerle 2016 ve 2017 yıllarına dair davacının ticari defter kayıtlarında —- çalışmasından dolayı —- firmasına ödediği komisyon giderleri net olarak tespit edilememiştir. Bu işten elde edilen karıda net olarak ortaya konulmadığından, davacının davalı ile faaliyetinden doğan —–karı yanıltıcı olabilecektir. Bu sebeple 2018 ve 2019 yılları esas alınarak davacının davalı ile 623 günlük faaliyetinden doğan karı 666.680,88-TL olmakla, yıllık ortalama davacı ile davalı arasındaki faaliyetten doğan kar ise 390.591,53-TL olarak gözükmekle, kök raporumuzu tekrar ederek denkleştirme tazminatının en yüksek 390.591,53-TL hesaplanabileceği, heyetimizin bu kanaatte olduğu, davacının itiraz konusu iddialarına göre ise davacının ilgili dönemde faaliyetten doğan yıllık ortalama karının ise 529.774,57-TL olarak hesaplanabileceği hususları taktirlerdedir.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Nihai takdir ve hukuki tavsif tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere; iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapmış olduğumuz inceleme sonucunda, yukarıda arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda, dava konusu somut olayda heyetimize tevdi edilen görevlere dair görüş ve kanaatimiz aşağıda maddeler halinde değerlendirmenize sunulmaktadır. Defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri tespit edilmek suretiyle HMK 222 maddesi uyarınca lehine delil teşkil edecek vasıfta olup olmadığı, Davalı tarafından düzenlenen sigorta poliçeleri, faturaların, davalı taraf yasal defterlerinde yer aldığı, defterlerin yasaların emrettiği şekilde tutulduğu, sigorta poliçeleri ve faturalarla ilgili mali idareye yapılması gereken bildirimlerin süresinde yapıldığı, açılış ve kapanış kayıtlarının kanun öngördüğü süreler içinde yapıldığı, HMK 222 maddesi uyarınca davalı lehine delil olma kuvvetine sahip olduğu, Tarafların defterlerine göre dava tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı ve miktarı, Davacı ile davalının arasındaki cari hesaptan kaynaklı hesabın en son işlem gördüğü 30.06.2020 tarihi olup dava tarihi 06.01.2021 tarihi itibari ile 203,91 TL ALACAKLI olduğu, Tarafın arasında 28.07.2016 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi akdedilip akdedilmediği, ——– arasında 28.07.2016 tarihinde ——akdedilmiş olduğu, Sözleşme kapsamında davacının müşteri olarak bulunduğu dava dışı ————-verilecek vize hizmetleri kapsamında —–davacı aracılığı ile davalı tarafından poliçe düzenlenip düzenlenmeyeceği, Dava dışı ——- firması tarafından verilen ——- vatandaşlarına sunulan vize hizmeti esnasında——– düzenlenmesi zorunluluğu getirildiğinden, vize almak isteyen —– vatandaşlarının sigorta poliçeleri davacı şirket aracılığı ile davalı sigorta şirketinden —– döneminde ——-düzenlenmiş olduğu, Tarafların arasındaki sözleşmeye göre davalı şirketin elde ettiği prim gelirinden davacıya pay verilip verilmeyeceği, ——- tarafından düzenlendiği ve kanun kapsamında zorunlu hale getirildiği, davacının zorunlu hale getirilen poliçeye ilişkin vize işlemleri şirketi——- şirketi ile irtibat sağlayarak müşteri portföyü oluşturduğu, yapılan sözleşmelerin seyahat süresini kapsar veya 1 yıllık olarak düzenlendiği, müşterilerin poliçenin devamına ilişkin bireysel tercih hakları bulunacağı, yeni vize başvurusunda bulunacak kişilerin de poliçeyi tanzim ettireceği sigorta şirketleri seçim hakkı bulunacağı, zorunlu poliçelerde yasal mevzuat çerçevesinde —- hakkının kullanılamayacağı, Davacı——— vizesi almak için yurtdışında bulunan kişilere seyahat sağlık sigortası düzenlemekte, dava dışı ——- tarafından davacı firmaya —– bu ——düzenlemekte olduğu ve davacı tarafından —– müşteri kazandırmadığı, Dava dışı ——- davalı arasında 12.07.2017 tarihinde acentelik sözleşmesi imzaladıktan sonra dava dışı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ——–gelirinden pay vermesini gerektirecek bir müşteri portföyüne sahip olmadığı, müşterinin arızi olduğu ve vize işlemini dava dışı —–tarafından verildiği göz önünde bulundurulduğunda —– gelirinden pay verilmeyeceği, Davacı sigorta acentesi şirketin, davalı —– dava dışı —— sözleşmeye aykırı olarak devre dışı bırakılıp davalı —–dava dışı —-doğrudan acentelik verilip verilmediği, Dava dışı —– vatandaşlarının vize başvurusmda —–aranması zorunluluğu olduğundan vize şirketi kendi bünyesinde ——— tarihinde kuruluş işlemlerinin tamamlarak davalı sigorta şirketi ile 12.07.2017 tarihinde acentelik sözleşmesi imzaladığı ve doğrudan acentalık verildiği, Bu işlemin davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan sözleşmeye aykırı olup olmadığı, aykırı ise davacı şirketin davalı şirketten maddi ve manevi zarar tanzim etme hakkının bulunup bulunmadığı, zarar tanzim etnıe hakkı var ise alacak miktarının ne olduğu, bu alacağını davalıdan tahsil etmeye hakkının bulunup bulunmadığı, ——— Davalı arasında yapılan acentalık sözleşmesinin, Davacı ile davalı şirket arasında yapılan acentalık sözleşmesi ile aynı olduğu ve yapıldığı dönemdeki sigorta mevzuatına uygun olduğundan ——kaynaklı davacı şirketin davalı şirketten maddi ve manevi zarar tanzim etme hakkının olmayacağı, Rapor hazırlanır iken dosyaya kazandırılan 02.07.2022 tarihli (kök) ve 22.11.2022 havale tarihli (ek) bilirkişi heyet raporları irdelenerek hazırlanacak rapora yansıtılmasına, aynı şekilde talimat bilirkişi raporuna karşı ileri sürülen itirazların yerinde olup olmadığının irdelenmesine, Tarafların defter kayıtları arasında farklılık bulunduğu takdirde müsteminatlarınında incelenmek suretiyle farklılığın neden kaynaklandığı ve hangi tarafın defterindeki kayda değer verilmesinin gerektiği Davaya konu teşkil eden——– vatandaşlarına verilen vize işlemi kapsamında taraflar arasında yazılı ayrı bir sözleşme bulunmadığı; davacı ile davalının arasında yalnızca sigorta acenteliği sözleşmesi bulunmakta olup taraflar arasındaki tüm ticari ilişkiler dosyada mübrez acentelik sözleşmesi tahtında yürütüldüğü; Dosyaya mübrez önceki bilirkişi raporunda “dava tarihi itibari ile davacının 127.717,42 TL alacaklı olduğu” değerlendirilmekle beraber; raporumuzda açıklandığı üzere davalının kayıtlarında dava tarihi itibari ile davacının alacak tutarının 203,91 TL olduğu; sigorta poliçelerinin davalı tarafından düzenlenmesi ile davalının e-defter tutuyor olması (aylık işlemleri en geç işlemin yapıldığı ayı takip eden 3’ncü ayda gelir idaresine interaktif ortamda beyan etmesi) dikkate alındığında, muhasebe kayıtlarının incelemeye elverişli ve erişilebilir olmakla, daha düzenli ve detay tutulduğundan davalı defterlerinin dikkate alınmasının tercihe şayan bulunduğu; Sayın mahkemenin davacı lehine denkleştirme tazminatının şartlarının oluştuğu kanaatinde varması halinde; tüm sigorta poliçelerinde —- dahil/hariç ve kanuni zorunluluk olan trafik ve dask poliçeleri hariç —– dahil/hariç alternatifli hesaplama tarafımızdan yapılmakla; Tüm sigorta branşları dahil —– 669.714,99 TL’a Tüm sigorta branşları dahil —- 669.714,99 TL’a, Kanuni zorunluluk olan trafik ve —- poliçeleri hariç—- 641.987,64 TL’a Kanuni zorunluluk olan trafik ve ——- poliçeleri hariç ——-Tespit, değerlendirme ve kanaatine varılmış olmakla birlikte, yapılan değerlendirmeler sadece usul ekonomisine hizmet etme amacı taşımaktadır, herhangi bir şekilde hukuki görüş beyanı içermemektedir. Bilcümle hukuki tavsif ve değerlendirme münhasıran sayın mahkeme’nize ait olmak üzere, işbu inceleme ve tespitlerimizi sayın mahkeme’nizin yüksek takdirlerine sunarız. ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.

TALEP: Davacı vekili tarafından sunulan dava değeri arttırım dilekçesinde özetle; Davalarının kabulü ile 10.000,00.-TL manevi tazminat ile 669.714,99.-TL maddi tazminatın fesih tarihinden’ itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yapılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesi uyarınca acentelik sözleşmesinin haksız şekilde feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taralar arasında 28/07/2016 tarihinde —— imzalandığı anlaşılmıştır. Taralar arasında 28/07/2016 tarihinde ——— imzalandıktan sonra bir süre ticari faaliyetin yürütüldüğü, akabinde taraflar arasında ticari uyuşmazlıklar çıktığı, tarafların karşılıklı birbirlerine dava açtıkları, davacı şirket yetkilisinin internet haber sitelerinde demeç verdiği, davalı şirkete bir takım mailler gönderdiği, davalı …şirketinin bu hususları nazara alarak taraflar arasındaki acentecilik sözleşmesinin ——- numaralı fesihnamesine istinaden tek taraflı olarak fesh ettiğinin davacıya bildirildiği, fesihname içeriğinde haklı fesih sebebi olarak davacı yanca yapılan paylaşımlar ve basında yer alan haberlerin taraflar arasındaki ticari sırlar, üretimler, primler, iç yazışmalar farklı şekilde ifşa edildiğine dayanıldığı anlaşılmıştır.Davalı vekilinin savunmalarına konu edindiği———- internet sayfası mahkememiz tarafından incelenmiş, taraflar arasındaki ticari ilişki, ticari ihtilaf, taraflar arasındaki mailleşmeler, taraf şirketlerin yöneticileri arasındaki geçen konuşmalar ve sonraki safahatın haber yapıldığı, davacı şirket yetkilisinin davalı şirket hakkında rakamlar ve bedellere yer verilerek ticari sır mahiyetindeki açıklamalarda ve devamında bir takım ithamlarda bulunduğu, örnek olarak bunlardan bir tanesinin; ” Ama —— sistemli zulümleri henüz bitmemişti” şeklinde olduğu görülmüştür.Davacı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin, davalı yanca haksız şekilde feshedildiğini iddia ederek sözleşmenin haksız feshi nedeniyle denkleştirme tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı taraf davacının sözleşmeye aykırı şekilde ticari sırlarını ifşa etmesi, sadakat yükümlülüğüne aykırı paylaşımları ve davalı şirket itibarına yönelik saldırıları nedeni ile haklı sebeple fesih yoluyla tek taraflı olarak sonlandırıldığını davacının tazminat talep edilemeyeceğini savunmuştur.
Türk Ticaret Kanunun 122. maddesinde;
“II – Denkleştirme istemi
MADDE 122- (1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun Düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının
sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
” hükmüne yer verilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan—– ile davacı, davalı şirketin …acentesi olarak faaliyetine başlamış ve sözleşme davalı tarafından gönderilen —– yevmiye numaralı fesihnamesi ile sona ermiştir. Anılan fesihnamede davalı acentelik sözleşmesinin, —-maddesinde yer alan düzenleme uyarınca feshedildiğini bildirmiştir. Sözleşmenin —— bağımsız bir tacirdir ve basiretli bir işadamı gibi davranmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, acentelik faaliyetinin kapsamı dahilinde geçerlidir. Acente, doğrudan doğruya kendisi ile ilgili olsun ya da olmasın ŞİRKETİ ilgilendiren Şirketin itibarı, müşteri ilişkileri reklam, tanıtım, tahsilat, rücu, hasar, eğitim gibi tüm konularda özellikle 6102 sayılı Türk ticaret kanunun ilgili maddeleri uyarınca şirket çıkarlarını, imajını ve kurumsal kimliğini korumak ve kollamakla yükümlüdür. Bu nedenle ŞİRKET’in zarara uğramasını önleyecek veya uğranılan zararın azaltılmasını sağlayacak her türlü önlemi almak zorundadır.” düzenlemesini havidir. Sözleşme özgürlüğü, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmenin tabi olacağı şekli belirleme ve nihayet sözleşme ile bağlı kalmama, yani sözleşmeyi sona erdirme özgürlüğünü de içerir. Var olan bir sözleşmeyi sona erdirmenin yollarından birisi de, sözleşmenin feshidir. Dolayısıyla sözleşme özgürlüğü, sözleşmenin tek taraflı tasfiyesine yönelik olarak sona erdirilmesini amaçlayan fesih hakkını da içermektedir. Görüldüğü üzere, kural olarak kişinin sözleşmenin feshi yoluna gitme konusunda irade özerkliği sonucu takdir hakkı bulunmakla birlikte, feshin haksız olması halinde, karşı tarafın bundan doğan zararlarından sorumluluğunun da bulunacağı tabiidir. Sözleşmede herhangi bir sebep gösterilmeksizin fesih hakkının bulunduğuna dair bir hüküm olması halinde dahi, sözleşmenin feshi için haklı bir sebebin bulunması gerekmektedir. —-Davalı taraf —— yevmiye numaralı fesihnamesi ile sözleşmeyi 23. maddesi gerekçe göstererek tek taraflı olarak feshetmiş olduğundan, feshin haklı bir sebebe dayanmaması halinde davacının tazminat talep etme hakkı doğacaktır. Davalı taraf cevap dilekçesinde davacının ——–sektörü ile ilgili internet ortamında yayın yapan ——– adlı internet sitesi başta olmak üzere ——- aracılığıyla davalı şirket aleyhine söylem, isnat ve paylaşımlarda bulunduğunu, söz konusu paylaşım ve haberlerde davalı şirketin ticari sırlarını ifşa ettiğini, sadakat yükümlüğüne aykırı paylaşımlarda bulunduğunu, şirketin itibarına saldırdığını bu nedenle davacının acentelik sözleşmesinin sona erdirilmesine karar verildiğini beyan etmiş ve dilekçe ekinde davacıya ait internet haberinden alıntı yaparak cevap dilekçesine eklediği görülmüştür. Sunulan deliller kapsamında davacının acentelik sözleşmesinin, ticari sırların ifşa edilmesi, sadakat yükümlülüğüne aykırı paylaşımların yapılması ve davalı şirket itibarına yönelik saldırı oluşturacak şekilde faaliyette bulunması nedeniyle haklı sebeple feshedildiği anlaşılmıştır. Bu minvalde davacının haklı sebeple feshedilen sözleşme nedeniyle TTK’nın 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep etmesi mümkün değildir. ——-Diğer yandan manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; manevi tazminat miktarının nasıl belirleneceği konusu —— kararında belirtilmiştir. Gerçekten de söz konusu karara göre; “…Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, ——– Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.” Bu bağlamda somut olayımızda haklı fesih nedeniyle kusur şartının gerçekleşmediği ve talebin haksız olduğu anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
HARÇLAR
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 341,55 TL ve 11.267,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile fazla alınan 11.338,7‬0 TL harcın davacıya İADESİNE,
YARGILAMA GİDERLERİ
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-1.320,00 TL arabuluculuk masrafının davacıdan tahsili ile hazineye irada KAYDINA,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN VEKALET ÜCRETİ
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 91.668,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN VEKALET ÜCRETİ
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/09/2023