Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/100 E. 2022/522 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/100 Esas
KARAR NO:2022/522

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:15/02/2021
KARAR TARİHİ:15/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — meblağlı senet için borçlu bulunmadığının ve kötü niyetli borçlunun —aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin tespitini talep ettiğini, öncelikle ve ivedilikle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında — Esas Sayılı takibin durdurulmasını, dosyadaki paranın davalıya ödenmemesini, davalının haksız ve kötüniyetli olduğu açık olduğundan dolayı davalının fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal haklarının saklı kalmak kaydıyla bono miktarının — sinden aşağı olmamak üzere takdir olunacak kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, müvekkilinin alacaklılara şimdilik —borçlu olmadığının (menfi) tespitine, dava konusu bononun hükümsüzlüğüne karar verilerek —Esas Sayılı takibin iptalini talep ve dava etmiştir.
RAPOR: —-raporunda özetle; “Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi, Sayın Mahkemece—-heyetine verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; — ait defterler görülemediği, Davalının Yönetici olup olmadığı yetki durumu vb. bilgilere ulaşılamadığı, Davaya konu senedin hangi –keşide edildiği, keşide eden — (İfadelerde Yönetici Yardımcısı olduğu) senedi düzenleyerek Site Yönetimini borç altına sokmaya yetkili olup olmadığı anlaşılamamıştır. Takdir Sayın Mahkeme’nin olmakla, sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tarafımızdan düzenlenen işbu— raporunda yapılan değerlendirmenin uzmanlık alanımız çerçevesinde teknik bir inceleme olduğunu belirtir, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre bu konuda hukuki değerlendirmenin ve takdirlerin 6100 sayılı HMK’ nın 266/c.2 hükmü uyarınca Sayın Mahkemeye ait olduğunu saygıyla arz ederiz.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
RAPOR: —raporunda özetle;”Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi, Sayın Mahkemece — heyetine verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; tüm hukuki değerlendirme ve nihai takdir Sayın Mahkemede olmak üzere; Dava Dışı — olduğu, —tek başına davacı siteyi borçlandırmaya yetkisi olmadığı, site adına bono, çek vs. kıymetli evrak imzalama ile ilgili yönetimden hiç kimseye bu yönde bir yetki tanınmadığı, Karar defterinin kendisi inceleme tarihinde sunulmadığından Davalı Site yönetimin almış olduğu diğer kararlarla ilgili inceleme yapılamadığı, Davacı site yönetimi inceleme günü karar defteri sayfasından başka bir şey sunmadığı defter incelemesinin yapılamadığı, borcun sebebinin ne olduğunu anlaşılamadığı, İmzalanan kambiyo senedinden dolayı site yönetiminin veya kat maliklerinin sorumlu olup olmadığı anlaşılamadığı, Sunulan karar defteri sayfasından anlaşıldığı üzere, hiç kimsenin site adına kıymetli evrak imzalama yetkisi olmadığından, bu durumda yapılan işlemin TBK m. 46 uyarınca yetkisiz temsil işlemi olduğu ve temsil olunan site yönetimini bağlamadığı, TBK m. 47 hükmü uyarınca temsil olunan site yönetiminin bu işleme onay vermemesi halinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın yetkisiz temsilci dava dışı — istenebileceği, ancak yine TBK m. 47 uyarınca yetkisiz temsilcinin işlem yapıldığı sırada işleme giriştiği karşı tarafın kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini ya da bilmesi gerektiğini ispat etmesi halinde bu zararın tazmininin kendisinden istenemeyeceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Davacı vekili, Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle;— esas sayılı takip dosyası ile kambiyo takibi başlatıldığını, takibe dayanak yapılan senetin, yetkisiz temsilcinin imzası ile oluşturulduğundan bahisle menfi tespit davasının kabulüne kabülüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İhtilafın özü,— sayılı dosyasında takibe dayanak yapılan senette davacı site adına imza atan — senedin keşide tarihinde davacı sitenin yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevinde olduğu, — tek başına temsil yetkisinin bulunmaması nedeni ile anılan takibe konu senede ilişkin olarak borçlu bulunmadıklarının tespiti ile takibin iptali ve kötü niyet tazminatı talebinden ibaret davadır.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.İcra İflas Kanunun 72. Maddesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın —aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın — aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle— paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde — aşağı tayin edilemez. Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın — aşağı olamaz.Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan — bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.Menfi tespit davası, İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak—Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.—- heyeti tarafından davacı site yönetimin defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; dava dışı — davacı sitenin yönetiminde olduğu, —tek başına davacı siteyi borçlandırmaya yetkisi olmadığı, site adına bono, çek vs. kıymetli evrak imzalama ile ilgili yönetimden hiç kimseye bu yönde bir yetki tanınmadığı tespit edilmiştir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun “Genel Yönetim İşlerinin Görülmesi” başlıklı 35. maddesine göre; “Yöneticinin görevleri, yönetim planında belirtilir; yönetim planında aksine hüküm olmadıkça, yönetici aşağıdaki işleri görür:
a) Kat malikleri kurulunca verilen kararların yerine getirilmesi;
b) Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması;
c) Anagayrimenkulün sigorta ettirilmesi;
d) Anagayrimenkulün genel yönetim işleriyle korunma, onarım, temizlik gibi bakım işleri ve asansör ve kalorifer, sıcak ve soğuk hava işletmesi ve sigorta için yönetim planında gösterilen zamanda, eğer böyle bir zaman gösterilmemişse, her takvim yılının — ayı içinde, kat maliklerinden avans olarak münasip miktarda paranın toplanması ve bu avansın harcanıp bitmesi halinde, geri kalan işler için tekrar avans toplanması;
e) Anagayrimenkulün yönetimiyle ilgili diğer bütün ödemelerin kabulü, yönetim dolayısiyle doğan borçların ödenmesi ve kat malikleri tarafından ayrıca yetkili kılınmışsa, bağımsız bölümlere ait kiraların toplanması;
f) Anagayrimenkulün tümünü ilgilendiren tebligatın kabulü;
g) Anagayrimenkulü ilgilendiren bir sürenin geçmesinden veya bir hakkın kaybına meydan vermiyecek gerekli tedbirlerin alınması;
h) Anagayrimenkulün korunması ve bakımı için kat maliklerinin yararına olan hususlarda gerekli tedbirlerin, onlar adına, alınması;
i) Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi;
j) Topladığı paraları ve avansları yatırmak ve gerektiğinde almak üzere muteber bir bankada kendi adına ve fakat anagayrimenkulün yönetici sıfatı gösterilmek suretiyle, hesap açtırılması;
k) Kat malikleri kurulunun toplantıya çağırılması.”
Takip dayanağı bononun kat malikleri ve site yöneticiliği adına tayin edilen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı — tarafından imzalandığı tartışmasızdır.Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yöneticinin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için kat malikleri kurulunca özel yetki verilmiş olması gerekir.
Yapılan yargılama, toplanan delillere, — sayılı ilamına ve sunulan — raporuna göre,— sayılı dosyasında, alacaklı — tarafından borçlula— tarafından davacı site yönetimi adına imzalandığı, senet altında site yönetiminin kaşesinin adresini içerir şekilde bulunduğu, lehdarın davalı olduğu, nakten ahzolunduğunun senede dercedildiği, davacı site yönetiminin işbu davayı açarak takibe konu senet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istediği, celbedilen davacı site yönetiminin defter ve kayıtlarına göre dava dışı— davacı sitenin yönetiminde olduğu,—tek başına davacı siteyi borçlandırmaya yetkisi olmadığı, site adına bono, çek vs. kıymetli evrak imzalama ile ilgili yönetimden hiç kimseye bu yönde bir yetki tanınmadığı anlaşılmıştır. Davaya konu senedin düzenlenme tarihi — tarihi olup, site yönetimi adına imza atan — site yönetiminde münferit temsile yetkili olmadığı tarihte bu senedi imzaladığı görülmüştür. İşbu davanın dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadığı gibi davayı takip etmemiştir. Sonuç olarak davacı site yönetimi ile dava dışı alacaklı arasında ticari ilişki olduğu ve davacı site yönetiminin dava dışı alacaklıya borçlu olduğunun tespit edilemediği, site yönetim defter ve kayıtlarında senede ilişkin bir kayıt olmadığı, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki ve senede ilişkin bir kayıt olmadığının anlaşıldığı, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bilirkişi raporu nazara alındığında davacı hakkında başlatılan—- bedelli senedin düzenlendiği tarihte davacı site yönetimini temsile yetkili olmayan dava dışı — tarafından düzenlenerek site yönetimi adına keşide ettiği, anılan senede ilişkin site yönetimi kayıtlarında herhangi bir kayıt bulunmadığı, taraflar arasında bir ticari ilişki veya senede dayalı senet metninde belirtildiği üzere nakten paranın ahzolunmasının da söz konusu olmadığı, hal böyle iken yetkisiz temsilci tarafından düzenlenen senetten dolayı davacı site yönetiminin sorumluluğu doğmayacağı değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı borçlu kötü niyet tazminatı talep etmiştir. Benzer konuya ilişkin —karar sayılı ilamında;” Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. İİK 67/2 maddesi takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davacının keşideci davalının lehtar olduğu takibe girişen davalının davacının yetkisiz temsilci olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği bu nedenle takipte haksız olduğu anlaşıldığından; davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.” şeklindeki açıklamaları nazara alınarak davalı alacaklının dava dışı — site yönetimine ilişkin yetkisiz temsilci olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği bu nedenle takipte haksız olduğu anlaşıldığından kötüniyetli kabul edilerek kötü niyet tazminatına mahkum edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın kabulüne,
2-Davacının— dosyasına konu keşidecisi — vadeli — bedelli senetten kaynaklı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile; asıl alacağın — oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan —karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan — harçtan mahsubu ile bakiye — karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan — başvuru harcı,— peşin harç toplamı —(Bilirkişi Ücreti, Kep Reddiyatı, Posta Masrafı, Tebligat, Elektronik Tebligat Masrafı ve Dosyadaki Diğer Masraflar) olmak üzere toplam — olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan—vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren — hafta içinde — Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.