Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/73 E. 2022/489 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/73 Esas
KARAR NO: 2022/489
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/03/2020
KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davalı adına fatura düzenlendiğini, ürünlerin teslim edildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde ——Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını fakat takibe haksız olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Davacının ——- tarihinde fatura karşılığı müvekkile gönderdiği sütlerin müvekkilin talebinden fazla olarak gönderildiği, davacı çalışanlarının satılamayan ürünleri geri alacağını belirttiği, karşılıklı görüşmeler neticesinde son kullanma tarihi dolmayan ve satışına başlanılan sütlerin 3.şahıs şirketler tarafından bozuk olması nedeniyle iade edildiği, bu hususa ilişkin davacı çalışanlarından olan ——- isimli kişilere ayıp ihbarında bulunulduğu, verilen cevapta ise bozuk olan mallar için iade faturası düzenlenmesine gerek olmadan ürünlerin iade alınacağı hususunun belirtildiği, davacının ihbar ile ayıbı kabul etmesine rağmen kötü niyetli olarak icra takibi başlattığı, anılan nedenlerle icra takibinin iptalini ve davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davacı —– yasal defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defterlerin TTK hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri ile —- yasal süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin lehe delil olarak ileri sürülebileceği, —- —— yıllarına ait ticari defterlerin Mahkemede hazır bulundurulması, tarafların yerinde inceleme talep etmesi halinde ise 2 haftalık kesin süre içerisinde yazılı beyanda bulunmaları yönünde karar kurulduğu, buna karşın davalının defterlerini Mahkemeye ibraz etmediği ve ayrıca yerinde inceleme de talep etmediği, bu nedenle davalı nezdinde inceleme gerçekleştirilmediği, Davacı tarafından düzenlenen ve —– üzerinde kalan faturaların davalıya ait —– kayıtlı bulunduğunun vergi dairesi tarafından gönderilen müzekkere cevabında anlaşıldığı, Davalı adına düzenlenen faturalara bağlı irsaliyelerin teslim alan kısımlarında çeşitli isim ve plaka numaralarının yer aldığı, Davalının bozuk olduğunu iddia ettiği ürünlerle ilgili davacıya ayıp ihbarında bulunduğunu gösterir dosyaya ibraz edilmiş herhangi bir tespite elverişli yazılı belgenin bulunmadığı, bozuk ürünlerle ilgili davalının davacıya düzenlediği herhangi bir iade faturası düzenlemediği,—- tarihli takip talebinde istenen faturaların ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalının dosyaya herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, buna karşın davacı hesap incelemesi sırasında davalıdan —- tarihinde — aracılığıyla —- tutarlı tahsilat gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, bu itibarla davalının ———- borcu bulunduğu, takipten sonra gerçekleştirilen —tutarlı tahsilat neticesinde ise davalının ——- tarihi itibariyle — borç bakiyesinin kaldığı, Davacının takibinde avans faiz oranı üzerinden —— birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu ——– bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava; davacının düzenlemiş olduğu faturadan kaynaklı bakiye alacağının tahsiline ilişkin olduğu görüldü.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde kismen itirazda bulunarak takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
İncelenen —- icra dosyasın ve işbu itirazın iptali dosyası muvacehesinde davacı alacaklı tarafından — farklı faturadan bakiye alacak için—– işlemiş faiz olmak üzere toplam —- üzerinden takip başlatıldığı, davalı borçlu vekilinin —- üzerinden borcu kabul ettiği, bakiye —-alacağa itirazda bulunduğu, takibin durduğu, bu defa davacı yanca——- üzerinden itirazın iptali davası açtığı, davalı yanın taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine ilişkin sütlerin bozuk olmasından kaynaklı ayıplı mal def’inde bulunduğu, konu ile alakalı ——- yazışmalarını dosyaya sunduğu, bu ——— istinaden mahkememizce davacı tanığı —– Mahkemelerine talimat yazılarak tanık —— beyanlarına başvurulduğu, davalı tanığı —— bir dönem davacı şirket çalışanı olduğunun anlaşıldığı, bozuk sütlere ilişkin davalının davacı şirkete ihbarda bulunduğu yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı tarafın gönderdiği bir kısım ürünlerin ayıplı olduğu, ayıp ihbarında bulunulduğu, ayıplı ürünlerin davacı tarafça ———- teslim alınmadığı, ayıplı ürünler bedeli düşüldüğünde borçun olmadığı savunulmuş, davacı yan ise faturalara konu ürünlerin ayıplı olmadığını ileri sürmüştür. Davaya konu ihtilafın söz konusu faturalara konu bir kısım ürünlerin ayıplı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesi uygulanır. TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli ——- Ancak davalı yan ayıp ihbarına ilişkin yazılı belgeyi mahkememize sunmamıştır. Bunun yerine yazılı delil başlangıcı olarak —– yazışmalarını sunmuştur. Söz konusu —— yazışmalarının davalı——–arasında geçtiği anlaşılmıştır.
—— karar sayılı alımında benzer konu ile alakalı olarak; ” davacının dayandığı ——– yazışmalarının HMK’nin 202/2. maddesi uyarınca delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla yukarıda değinilen hususlar da gözetilerek tarafların dayanmış olduğu tüm deliller toplanıp, birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki nitelendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki tespit ve değerlendirmelerinden ——– yazışmalarının HMK’nin 202/2. maddesi uyarınca delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği, davalı yanın ——– yazışmalarına istinaden tanık dinletme talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla mahkememizce davalı tanığı talimat mahkemesi marifetiyle dinlenilmiş olup, davalı tanığı —– beyanları ile delil başlangıcı niteliğindeki —– yazışmalarının birbiri ile uyumlu olduğu, bu haliyle davalı yanın usulüne uygun ayıp ihbarında bulunduğu vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır —–Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır — Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır———
Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Bunun yanı sıra TBK’nın 227/2. Maddesinde, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur.
Davalının dayandığı ———– yazışmalarının HMK’nin 202/2. maddesi uyarınca delil başlangıcı niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla yukarıda değinilen hususlar da gözetilerek tarafların dayanmış olduğu tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilmek suretiyle davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ——–sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının kısmi itirazı ile icra takibinin ——- üzerinden durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığının anlaşıldığı, ihtilafa konu ürünlere ilişkin davalının ayıp ihbarında bulunduğu, ayıp ihbarını mahkememiz nezdinde delil başlangıcı ——— yazışmaları ve davacı şirket çalışanı tanık ——tanıklık beyanları ile ispatladığı, davalının üzerine düşen ayıp ihbarını yerine getirdiği, bu haliyle davalının sözleşmenin tarafı olan davacı şirketten sözleşmeden dönme hükümleri çerçevesinde satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu anlaşılmakla davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf alacak iddiasının kanıtlayamadığı sabit ise de davanın kötüniyetle açıldığının da sabit olmaması nedeniyle davalı yanın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. ——
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafından talep edilen kötü niyet tazimatının yasal şartları oluşmadığından talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 87,58 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 6,88‬ TL’ nin harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 8.389,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde—- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/09/2022