Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/648 E. 2022/866 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/648 Esas
KARAR NO: 2022/866
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —-harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile davalı/borçlu arasında akdedilen —- kapsamında doğan fatura alacağına istinaden ——–ile davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edilmesi sebebiyle huzurdaki itirazın iptali davasınının ikame edildiğini;Müvekkili Şirket——– ticaret unvanı TTK hükümleri uyarınca —– tadil edildiğini yeni unvanın ——-tarihli 9671 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak tescil edildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmede, doğabilecek uyuşmazlıklarda———- Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılınmış olduğundan davalının itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisizliğine ilişkin itirazının mesnetsiz olduğunu;
Müvekkili Şirketin sözleşme gereği davalıya elektrik enerjisi sağladığını, davalının belirtilen faturaları hiç ve/veya eksik ödemesi sebebiyle —— sayılı dosyası ile takip başlatıldığını;
Taraflar arasında akdedilen——–Faturanın tanzim tarihinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi esastır.” Ek olarak 5.5. maddesine göre “Davalı fatura tutarını 10 günlük ödeme süresi içinde ödemediği takdirde Müvekkili Şirketin, ödenmeyen fatura tutarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranına göre günlük olarak gecikme bedelini hesaplayarak——- birlikte fatura düzenleyecektir.” Ayrıca, yine Elektrik——– Maddesine göre “Tüketici Sözleşme’yi ve/veya süreli bir tarifeyi haklı bir neden olmaksızın Uygulama Protokolü ve Taahhüt Beyanı’nda belirtilen Sözleşme süresinin sona ermesinden önce sonlandırılması halinde ve/veya —— hükmünce sonlandırması durumunda, Sözleşme’nin sona erme tarihine kadar gerçekleşen tüketim dikkate alınarak o ana kadar tahakkuk etmiş olan aylık en yüksek Fatura tutarının —– oranında ceza bedelini—- faturalandıracaktır. Tüketici ceza bedelini, gönderilecek ödeme ihtarı/fatura üzerine en geç —- ödemekle yükümlüdür.” —- Maddesi uyarınca —- bedelli faturada bahsi geçen ceza bedelinin ———faturaya ilişkin kesildiğini, dilekçeleri ekinde sundukları faturalarla da açıkça görüldüğü üzere davalının —- adet fatura bedelini vadesi geçmiş olmasına rağmen hiç ve/veya eksik ödemiş olduğunu, kendisi ile yapılan yazılı ve sözlü görüşmelerde ise herhangi olumlu sonuç alınamadığını, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve İcra İflas Kanunu uyarınca %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve icra takibinin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte devamına, davalının itirazının likit alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik tamamen kötüniyetli olduğundan alacağın %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki Faturalar, Sözleşme, İtiraz, Arabuluculuk Son Tutanağı ve Vekaletname görülmüştür.
CEVAP: Davalının icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu cevabi bir dilekçesi görülmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı ——— sayılı ilamsız takip dosyasına yapılan kısmi itiraz sonrası, kısmi itiraza konu bedel yönünden itirazın iptali davasıdır.
——- sayılı takip dosyasını tüm ekleri ile birlikte taranarak ——- üzerinden celp edildiği görüldü.
Davalı Tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla ——- Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimatta özetle; ——– tarihli kararında; “Davalı tarafa iki haftalık kesin süre içerisinde ticari defterlerini mahkememize sunması için çıkarılan tebligatı aldığı halde mahkememize ticari defterlerini sunmamış olduğu anlaşıldığından, talimat evrakının bila ikmal yerel mahkemesine iadesine karar verildi.——– denildiği görülmüştür.
—- tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu anlaşılmaktadır.
2.Davalı —— iki haftalık kesin süre içerisinde ticari defterlerini mahkememize sunması için çıkarılan tebligatı aldığı halde ticari defterlerini sunmadığı —— kararında görülmüştür.
28.07.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 600 sayılı HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrasının uyarınca ticari defterlerini sunmayan davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu kanaatine varılmıştır.
3.Davacı ——- defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu görülmüştür.
4.Davacı —–kayıtlarına göre; Davacı—– davalı —– takip ve dava tarihleri itibariyle —— alacaklı olduğu görülmüştür.
Sonuç
Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen davacı ve davalıya ait defter ve belgelerin inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; Davacı —–kayıtlarına göre; Davacı—– davalı —-takip ve dava tarihleri itibariyle——–alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Sayın Mahkemenizin nihai takdirlerine ve tensiplerine saygılarımla arz ederim. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler, içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Taraf ticari defterlerinin incelenmesi için alınan raporda davacı kayıtlarına göre davalının—— borçlu göründüğü anlaşılmıştır. Davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimatta davalı tarafın kayıtlarını sunmadığı görülmekle 7251 sayılı kanunla değişik HMK 222.maddesi uyarınca ticari defter ve kayıtların davalı tarafından eksiksiz sunulmadığı görülerek davacı kayıtlarının davacı lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılarak davanın taleple bağlı kalınarak—–asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
——- kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.———Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;——- dosyasına yapılan kısmi itirazın 2.776,33 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-)Alacak belirli ve likit olduğundan kabul edilen asıl alacak miktarı olan 2.776,33 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 189,65 TL harçtan, peşin yatırılan 54,40 TL harcın düşümü ile geri kalan 135,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL Peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 221,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.129,8‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 2.776,33 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022