Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/647 E. 2021/634 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/647 Esas
KARAR NO: 2021/634
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı—- davalıya gıda maddeleri teslim ettiğini ve bu
kapsamda cari hesap ekstresi düzenlendiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını
ancak davalının borca kötü niyetle itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——- çalıştıklarını, tüm alışverişe ait borçların ödendiğini, işyerini — yılında kapattığını, bu nedenle ödemelere ilişkin makbuzları —-teslim ettiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı — dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.Ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun — günlük yasal itiraz süresi içerisinde — tarihinde borca itiraz etmek suretiyle takibi durdurmuş olduğu görülmüştür—– dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.Davalı—şirketine ilişkin kayıtların—- celp edildiği görüldü.—– tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.Mahkememiz dosyasında —– mahkememiz duruşma salonunda tarafların ticari defterlerinin incelenmesi hususunda ara karar kurulmuş, davacı vekili yerinde inceleme talep etmiş olup davalı taraf ise belirtilen günde mahkeme duruşma salonunda bulunmayıp yerinde inceleme talep etmediğine ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
1. Davacıya ait yasal defterlerin ——- belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği——hükümlerine uygun olarak noter kapanış tasdikleri ile—– süresi içerisinde alındığının görüldüğü,
2.Sayın Mahkemenin — numaralı ara kararı gereğince taraf ticari defterlerinin —-salonunda ibraz edilmesi, tarafların yerinde inceleme talep etmesi halinde defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgilerinin yazılı olarak beyan edilmesi yönünde karar kurulduğu, buna karşın davalının belirtilen gün ve saatte defterlerini hazır bulundurmadığı, ayrıca yerinde inceleme de talep etmediği,
3. Davalının ödemelere ilişkin makbuzların—–teslim edildiği yönündeki
savunmasının, — gönderilen müzekkere cevabı ekinde yer verilen davalının kapanış belgelerinden teyit edilemediği,
4. Davalı adına — yılında düzenlenen faturaların ibraz edilmediği, — yılında davalı adına toplamda — tutarlı fatura düzenlendiği, söz konusu —- toplam tutarlı faturaların teslim alan kısımlarında —– tutarlı iki
adet faturanın teslim alan kısımlarının boş olduğu, —- takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının —- borçlu olarak göründüğü,
takip açıklamasında —- tarihli bakiyenin davalıdan istendiğinin belirtildiği, —– tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının —- borçlu olarak göründüğü, takip tarihi itibariyle ise işbu raporun dördüncü sayfasında ayrıntılarıyla incelendiği üzere davalının senet iadeleri ve protesto masrafları adı altında borçlandırıldığı, takip tarihi itibariyle ilgili tutarların davalıdan istenip
istenemeyeceği ile ilgili nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçesi ile akdi ilişkiyi kabul ettiği ancak borcun ödendiğine ilişkin savunma yaptığı görülmüştür.Davalının ödeme iddiası doğrultusunda ispat yükü davalı taraf üzerindedir.Davalının talebi üzerine vergi dairesine müzekkere yazılmış ve vergi dairesinin müzekkere cevabının bilirkişi raporunda incelenmesi üzerine ödeme iddiasının—– trafından sunulan belgelerle teyit edilemediği görülmüştür.6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi uyarınca davacı ticari defterlerinde yer alan kayıtların taleple uyumlu olduğu,davalının cevap dilekçesi ile ileri sürdüğü ödeme iddiasını ispat edemediği görülmekle dava konusu edilen asıl alacak talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmış ve talep doğrultusunda ödeme emrine yapılan itirazın asıl alacak üzerinden iptaline karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
——- göre fatura alacakları likit niteliktedir.—– kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir — olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜ ile;
1-)—– dosyasına yapılan itirazın —- asıl alacak üzerinden iptaline, takibin takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi uygulanarak devamına,
2-) Kabul edilen asıl alacak miktarı olan —- üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 877,90 TL harçtan, peşin yatırılan 127,26 TL harcın düşümü ile geri kalan 750,64 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 127,26 TL harç , 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 82,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.009,36‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7—– Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne ve davalı asil ‘in yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2021