Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/632 E. 2022/8 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/632 Esas
KARAR NO : 2022/8

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davalının, müvekkili davacıdan—- aldığını, davalının bu ticari satımdan kaynaklanan bakiye borcunu müvekkiline ödemediğini, Alacağın tahsili için borçlu hakkında—-Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından borca, fer’ilere ve işlemiş faize yapılan itiraz neticesinde icra takibinin durduğunu, Davalı borçlunun borçtan haberdar olduğunu ödeyeceği meblağın likit ve belirli olduğunu, hükmedilen miktar üzerinden İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca davacı lehine icra İnkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı tutularak, davalı/borçlunun icra dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı/borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, asıl borca ve tüm ferilerine, faize, faiz oranına, faiz başlangıcına ve tüm ferilerine açıkça itiraz ettiklerini, müvekkilinin borcu olmadığı halde icra takibi başlatıldığını, haksız bir takibin devamını sağlamak amacıyla açılmış olan bu davanın da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle yapılan itirazın hukuka uygun ve haklı olduğunu, borcu olmayan müvekkili aleyhine açılan bu dava ve istenilen icra inkar tazminatının hakkaniyete, hukuka aykırı ve haksız olduğundan davacı tarafça talep edilmiş olan icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacı tarafın itirazının iptali talebinin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”—– üzere taraflar arasında —- tarihli,—- Mahkemenizde yapılan incelemede hazır bulunmamış, defterlerini dosyaya ibraz etmediği, dava dosyasında ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmadığı görülmüştür. Davalı ———– incelenemediğinden bir görüş bildirilmemiştir.—- 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 600 sayılı HMK’nın 222, maddesinin 3. fıkrasının uyarınca ticari — davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin — defterlerinin delil —-, Davacı defter kayıtlarına göre,—– davacı şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı ve davacı şirketin, davalı —- davacının talep edebileceği işlenmiş faiz tutarının 2.403,92 TL olduğu, Davacının ile davalının — takip ve dava konusu 16.205,19 TL tutarlı faturanın davacı ve davalı şirketin — bildirildiği ve birbirini teyit ettiği görüş ve kanaatine varıldığı, Davalı——- davacı —–. tarafından düzenlenen takip ve dava konusu yapılan faturaya 8 gün içinde itiraz etmediği, itiraz ettiğine dair dosyada mevcut belge — olmadığı, Davacı —— yılında yaptıkları satışların ve alımların birbirini teyid ettiği bağlı bulundukları —- Formlarında görülmüştür. Takibe ve davaya konu edilen — faturanın davalı kayıtlarında yer aldığı — varıldığı, Davalı—– ticari defter ve helge ibraz etmemesi nedeniyle tarafların muavin hesaplarının karşılaştırılması ile ilgili görüş bildirilmemiştir. Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın, 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan — oranında avans faizi talep edebileceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, fatura ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
—- sayılı takip dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler — hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Dava, davacı şirket tarafından davalı—- alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile —ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle — yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Taraflara ait — incelenmesi neticesinde davacının dava konusu ettiği 16.205,19 TL tutarlı faturanın davalıya— olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan —-beyannameleri ile davalının davacıdan —- kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Alacağın likit olması konusunu —- ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı yan tarafından faturaya konu bedelin tayin ve tespiti mümkün olduğundan davacının alacağının likit olduğu kabül edilmek suretiyle takdiren % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davacının davalı yanı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispatlayamaması karşısında davacının takipteki faiz alacağına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Davada ret edilen miktarın —– nazara alınarak ret edilen miktar bakımından kesin olarak karar verilmiştir. Zira——- karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” …—- alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında — altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile —– sayılı icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının 16.205,19 TL üzerinden İPTALİNE, icra takibinin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin 2.403,19 TL’lik talebin reddine,
2-Asıl Alacak olan 16.205,19 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.106,97 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 224,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 882,22‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 224,75 TL peşin harç toplamı 279,15‬ TL ile 3.162,50 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, e-tebligat gideri, müzekkere gideri ve dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 3.441,65‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,87 ve red 0,13 oranına göre hesaplanan 2.994,23 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6——–davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7—–davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.403,19 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, ret edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak davanın ret edilen kısmı bakımından KESİN olarak; kabul edilen miktar bakımından kesinlik sınırının üstünde kalması nazara alınarak davanın kabul edilen kısmı bakımından gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.