Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/628 E. 2023/287 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/628
KARAR NO : 2023/287

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ davacı şirket ile davalı şirket arasında 2011 ve 2012 yılları arasında cari ilişki olduğu, söz konusu cari ilişkiden kaynaklı olarak davacı müvekkili şirketin, davalıdan alacaklı olup alacağının bu zamana kadar ödenmediği, tüm bu hususların davacı ve davalı şirketlerin ilgili dönem ticari defterlerinin incelemesi neticesinde ortaya çıkacağı, aradaki ticari ilişkinin her iki tarafın da defter kayıtları ile sabit olduğu, zorunlu arabuluculuk müessesi çerçevesinde arabuluculuğa başvurulduğu ve taraflar anlaşamadığı, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla işbu davayı açma mecburiyeti hasıl olduğu, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 950.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığı, davacının taleplerinin haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olup davanın reddini talep ettikleri, müvekkili şirket ile davacı arasında ticarete istinaden müvekkili şirketin davacı taraftan alacaklı olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde alacaklı olduğunu iddia ettiğini fakat alacak iddiasının kaynağını, sebebini vs. Bildirmediği, sadece cari hesapta alacaklı olduğunu iddia ettiği, bilakis müvekkili şirketin davacı taraftan alacaklı olduğu, bu anlamda müvekkili şirketin davacı tarafa mal sattığı, davacıdan herhangi bir mal almadığını, müvekkili tarafından davacı aleyhine;—— esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/09/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet ve 20/07/2012 tarihli 290.000-TL Bedelli senet, —–esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/10/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet, —– esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/11/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet, —— esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 30/11/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet, —–esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/12/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet, ——esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 31/12/2012 tarihli 100.000-TL bedelli senet, —— esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/01/2013 tarihli 100.000-TL bedelli senet, ——esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 30/01/2013 tarihli 100.000-TL bedelli senet, —— esas sayılı icra dosyası, takip dayanağı 15/02/2013 tarihli 100.000-TL bedelli senet dosyalarından dayanak senetlere istinaden icra takibi başlatıldığı, takiplerin kesinleştiği, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava cari hesap alacağından kaynaklı alacak istemi ile açılmıştır. Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı anlaşılmıştır. TBK’nın 146. Maddesi gereği kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yazılı bir cari hesap sözleşmesi olmadığından cari hesap hükümlerinin uygulanması mümkün olmayıp davalının zamanaşımı savunmasına bu nedenle itibar edilmemiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.Mahkememizin 30.06.2021 tarihinde icra edilen ön inceleme duruşması davacı taraf yokluğunda ön inceleme duruşması yapılmasına muvafakat bildirir mazeret dilekçesi nazara alınarak icra edilmiş, bu duruşmada——nolu ara karar ile davacının 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait tüm yasal ticari defterleri ( defteri kebir, yevmiye, envanter ile varsa muavin kayıtları ve dayanak belgeleri ) üzerinde inceleme yapılması hususunda talimat yazılmış davacı yanca sadece yevmiye defteri ibraz edilerek talimat raporu düzenlenmiştir. Ticari defterler bir bütün olup ancak birbiri ile uyumlu olmaları ve usul ve yasaya uygun tutulmuş olmaları halinde lehe delil vasfına haizdir. Davacının incelenen yevmiye defterine göre alınan 25.11.2021 tarihli rapor ile davacının davalıdan 2.281.836,31 TL alacaklı olduğu davacı kayıtlarından görülmüştür. Davalının ticari defter ve belgeleri incelenmiş alınan rapor ile davalının davacıdan 570.825,38 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi 12.04.2022 tarihli raporunda listenin—— Sırasındaki kayıtların dayanaklarına dair tüm belgeleri( evrakların tamamının dökümünün) davacı yanca ibraz edilmesi gerektiğini, listenin —– Sıralarındaki işlemler dışında kalan davacı leh ve aleyhine yapılan defter kayıtlarının dayanaklarını oluşturan belgelerin davalı yanca ibraz edilmesi gerektiğini belirtmiş, sehven listenin boş olması nedeni ile alınan 01.07.2022 tarihli rapor ile listenin tamamlanmış hali sunulmuştur. Mahkememizin 26.10.2022 tarihli duruşmasında davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı raporda belirtilen ve cari hesap uyumsuzluklarını içeren bu kayıtların dayanak belgelerini ibraz etmeleri hususunda taraf vekillerine işin mahiyetine uygun şekilde 1 ay kesin süre verilmiş,kesin sürenin sonuçları yüze karşı ihtar edilmiş, verilen sürede davalı yanca davalı kayıtlarında olup davacı kayıtlarında olmayan tüm defter kayıtları dayanakları ile birlikte ibraz edilmiş davacı yanca ise verilen kesin sürede hiçbir delil ve belge sunulmamıştır. Bilirkişi 01.02.2023 tarihli raporu ile davacının ara karar gereği dayanak hiçbir belge sunmadığını, davalının cari hesaplar arasındaki farklılıklarla ilgili tüm belgeleri ibraz ettiğini, dava tarihi itibarı ile davalının davacıdan 570.825,38 TL alacaklı olduğunu belirtmiştir. Davacı yanca her ne kadar 08.02.2023 tarihli dilekçe ile taraflarına yeniden belgeleri sunmak üzere süre verilmesi talep edilmiş ise de bahsi geçen ara karar 26.10.2022 de kurulmuş olup davacı yanca aradan geçen 4 aya yakın süreçte hiçbir delil ve belge sunulmamıştır. Ticari defterler kesin delillerden olup incelenen ticari defter ve belgelere göre dava tarihi itibarı ile davalının davalıdan alacaklı olduğu, davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair iddiasını ispat edemediği kanaatine varılmış, ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanununa göre alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 16.223,63 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 16.043,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 111,50‬ TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 2.111,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 122.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya ödenmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince bakiye gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
7——- bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.