Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/62 E. 2021/349 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/62 Esas
KARAR NO : 2021/349

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —-ile ilgili davalıya hizmet verdiğini, bu kapsamda davalı adına faturalar düzenlendiğini ve faturaların davalıya teslim edildiğini, ——- gönderilen cari hesap ekstresinin bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat takibe haksız olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. —— ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği, bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir inceleme gerçekleştirilemediği, davalı adına düzenlenen faturaların teslim alan kısımlarında herhangi — almadığı, buna karşın dosya arasına ibraz edilen —-olarak yer aldığının davalı tarafından beyan edildiği, 30.09.2019 tarihinden sonra davacı tarafından düzenlenen — beyannamelerinde usulüne uygun olarak kayıtlı bulunduğunun tespit edildiği, bu itibarla davalı nezdinde davacının 53.632,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, davalı adına düzenlenen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında— yer aldığının görüldüğü, — tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının 53.632,00 TL tutarlı borçlu olarak göründüğü ve davacının mevcut alacak iddiasını genel ispat hükümleri çerçevesinde ispat ettiğinin anlaşıldığı, İcra takibi ile birikmiş faiz talebinde bulunulmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, —– borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, — şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin — ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Mali müşavir tarafından yapılan incelemede davalı adına düzenlenen faturaların teslim alan kısımlarında —– almadığı, buna karşın dosya arasına ibraz edilen davalıya —- başvuru tarihi itibariyle davalının davacıya olan borcunun 22.480,00 TL olarak yer aldığının davalı tarafından beyan edildiği, 30/09/2019 tarihinden sonra davacı tarafından düzenlenen —toplam tutarlı faturaların davalının —beyannamelerinde usulüne uygun olarak kayıtlı bulunduğunun tespit edildiği bu itibarla davalı nezdinde davacının 53.632,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, 20/12/2019 takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının 53.632,00 TL tutarında borçlu olarak göründüğü, nitekim 6100 sayılı HMK’nın 222/3. maddesinde, 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23. madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen sebepler ışığında hükme esas alınabilecek yeterli— bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Alacağın faturaya bağlı olması ve fatura alacaklarının mahiyet itibariyle belirli olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından İstanbul Anadolu —. İcra Dairesinin —— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 53.632,00 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.663,60 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 647,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.015,85‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– Tarifesine göre hesaplanan 7.772,24 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 647,75 TL peşin harç toplamı 702,15‬ TL ile——– Bilirkişi ücreti,—- — olmak üzere toplam 1.652,65‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6——–davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.