Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/610 E. 2021/751 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/610 Esas
KARAR NO : 2021/751

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalı adına bir kısım fatura düzenlediği, faturalara — ürününü davalıya sevk irsaliyesi aracılığıyla teslim ettiğini, davalının faturaları kayıtlarına aldığını ve 9.168,78 TL tutarında kısmi ödeme yaparak kalan borcunu ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını fakat takibe itiraz edildiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; “Davacının — yıllarına ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu — maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, Sayın Mahkemenin — taraf ticari defterlerinin — Mahkeme salonunda ibraz edilmesi, tarafların yerinde inceleme talep etmesi halinde 2 haftalık kesin süre içerisinde ticari defterlerinin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgilerinin yazılı olarak beyan edilmesi yönünde karar kurulduğu, buna karşın davalının belirtilen gün ve saatte defterlerini ibraz etmediği ve ayrıca yerinde inceleme de talep etmediği, Dosya kapsamında davalı şirketin 31.12.2018 tarihli mutabakat mektubuna itiraz ettiğine yönelik bir belge bulunmadığı, TTK md. 94 hükmü çerçevesinde alındığı tarihten itibaren bir ay içinde itiraz edilmemesinin bakiyeyi kabul anlamına geldiği, Davalı adına düzenlenen faturalara konu beton ürünün davalıya teslim edildiğini gösterir sevk irsaliyelerinde çeşitli imzaların bulunduğu, buna karşın taraflara ait — beyannameleri üzerinde yer alan rakamlarda tarafların mutabık olmadıklarının görüldüğü, 14.06.2019 takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının 9.168,78 TL borçlu olarak göründüğü, ilgili tutarın davacıya ödenip ödenmeyeceği konusundaki nihai değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle;”Davalı vekilin 25.03.2021 tarihli beyanında ticari defterlerin—- sayılı dosyasına bilirkişi incelemesinde olduğunu ve bu nedenle ibraz edilemediğini beyan ettiğinden davalı ticari defterleri kök rapora konu edilememiştir. Bunun üzerine Sayın Mahkemenizin — ara kararında davalı tarafa ticari defterlerini—- — mahkeme salonunda hazır etmesi yönünde karar kurulmuş ve bu karara istinaden kalemin yönlendirmesiyle belirtilen gün ve saatte —- gidilerek davalı ticari defterleri sorulmuş ve dosyada yer alan davalıya ait 2017 yılı ticari defterleri ibraz edilmiş ancak 2018-2019-2020 yıllarına ait ticari defterlerin icra dosyasına bulunmadığı anlaşılmıştır. Hususla ilgili tutanak düzenlenmiş fakat icra mahkemesinde defterleri ibraz eden katip tutanağı imza etmekten imtina etmiş ve ayrıca hususla ilgili herhangi bir yazı da verilmeyeceğini beyan etmiştir. Konuyla ilgili tarafımın düzenlediği tutanak ekte sunulmuştur. Huzurdaki dava konusu ——- yıllarını ilgilendirmesi ve anılan yıllara ilişkin davalı ticari defterlerinin ibraz edilmemesi nedeniyle kök raporda değişikliğe gidilecek herhangi bir unsurun bulunmadığı hususlarını içerir işbu ek raporu Saygı ile Sayın Mahkemenin bilgisine sunarım. ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, fatura ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
—-dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
13/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; “dosya kapsamında davalı şirketin 31/12/2018 tarihli mutabakat mektubuna itiraz ettiğine yönelik bir belge bulunmadığı, TTK md. 94 hükmü çerçevesinde alındığı tarihten itibaren bir ay içinde itiraz edilmemesinin bakiyeyi kabul anlamına geldiği…” yönünde tespitlerde bulunduğu görülmüştür.
Dava, davacı şirket tarafından davalı şirket adına kesilen —- tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali davasıdır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak—- Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
7251 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile davalının ticari defterlerini sunmaması halinde davacı kayıtlarının davacı lehine (aleyhine kayıtların ise aleyhine ) olacağı düzenlenmekle görüş ayrılıklarına temel teşkil eden kanunun ilk düzenlendiği zaman var olan eksiklik giderilmiştir. Nitekim burada unutulmaması gereken husus davacı ticari defterlerinin 6100 sayılı HMK’nın 222/2.maddesine uygun tutulmuş olmasıdır. Davacı ticari defterlerinin usulune uygun olmaması halinde davacı lehine delil teşkil etmeyecek ve 6100 sayılı HMK’nın 222/4. maddesi uyarınca aleyhine delil olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar—- günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulmaması halinde yaptırımının ne olacağına ilişkin ihtarat içeren açıklamanın mahkemizce ara karar altına alındığı ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı; davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde yer alan kayıtların ise iddiasını doğrular nitelikte olduğu, hak kaybına sebebiyet verilmemesi amacıyla davalı — günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulması amacıyla yeniden ara karar kurulmasına rağmen ticari defterlerin mahkememize ibrazı sağlanmadığı görülmüştür. Davacı nezdinde yapılan — göründüğü, ödenmeyen faturanın davacı kayıtlarında kayıtlı olduğu ancak davalının defterlerini sunmaması nedeniyle ödeme iddiasının ispat edilemediği, nitekim 6100 sayılı Hmk’nın 223/3. maddesinde, 28/07/2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23.madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen sebepler ışığında hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu —-Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı yan tarafından faturaya konu bakiye bedelin tayin ve tespiti mümkün olduğundan davacının alacağının likit olduğu kabül edilmek suretiyle takdiren % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile—- icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının İPTALİNE, icra takibinin DEVAMINA,
2-Asıl Alacak olan 9.168,78 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 626,31 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 110,74 TL harçtan mahsubu ile bakiye 515,57‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 110,74 TL peşin harç toplamı 377,45 TL ile 2.296,00 TL ( Bilirkişi Ücreti, Tebligat Gideri, —– Müzekkere Gideri ve Diğer Dosya Masrafları) olmak üzere toplam 2.673,45‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6—- davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.