Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/607 E. 2022/390 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/607 Esas
KARAR NO: 2022/390
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/12/2020
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —– harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında ticari ilişkinin olduğunu, müvekkili davalı arasında ödenmemiş olan icra takibine konu faturalarda görüleceği üzere, bir borcun söz konusu olduğunun, davanın faturaya dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla davacının icra dairesinin yetkisine yaptığı itirazın reddine, —- itirazın iptali ile asıl alacak—- takibin asıl alacağa işleyecek ——- birlikte devamına ve davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmemsine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin mahkemenize verdiği, —- tarihli dilekçesinde özetle, davalı şirket çalışanı—–çalışan ve gördüğüm aparatlarla gene aynı şekilde ayni bir imalat olacak onu anlamak isterim ” şeklinde talepte bulunduğunu, bu mail—— dönüş olarak gönderilen çizimler davalı şirket tarafından onaylandığını davalının —–ürünleri kendi gözleri ile gördüğünü bildiren maili sonrası gönderilen çizimleri onayladığını, davalı —– tarafından müvekkili şirkete gönderilen ürün çizimlerini dilekçe ekinde sunduğunu, Müvekkili tarafından davalı şirkete onaya gönderilen ürün çizimlerini dilekçe ekinde bunduğunu, —–davalının gönderdiği resimler birleştirerek, birebir talebe göre oluşturulduğunu, Davalı şirket tarafından onaylanmış kaşeli ve imzalı bir şekilde müvekkiline gönderilen çizimleri, dilekçe ekinde sunduklarını—- müşteriden onay almadan üretim yapmadıklarını, müvekkili tarafından davalıya gönderilen dosyada mevcut ——-ödenmesinin talep edildiğini, davalının bu —- kalem üründen yalnızca çizimdeki—- gösterilen çok küçük bir parçaya kendi onaylarına resmen itiraz ederek —–ödeme yaptığını, hala ödenmemiş bakiye ——- borcu bulunduğunu, beyan ettikleri anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirketten bir takım alacaklarının olduğunu iddia ederek huzurdaki davayı ikame ettiğini, ancak 6100 S.HMK 119/1-e gereğince davacının İddiasının larına bir cıvata dayanağı bütün vakıaların sıra numarası ile açık Özetlerini bildirme ——de taraflar dayandıkları vakıaları , ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü olduğunu, davacı şirketin hatalı imal edilen malları müvekkili şirkete teslim edildiğini, mallardaki ayıpların tespitinden hemen sonra durumun iletildiğini, davacının ayıpları kabul ettiğini günü kurtarma amaçlı bir tacire yakışmayacak faydasız çözümler sunduğunu, düzeltilmesi için ekstra ödeme talep ettiğini, davacının hakiz icra takibinde konu ettiği faturalarda belirtilen malların müvekkili şirkete teslim edildiğini, ancak müvekkilinin İlk başta anlayamadığı ayıpların sonradan ortaya çıktığını, hemen durumu davacıya bildirdiğini, davalı şirkete kendilerinden satın alınan —– marka özel işleme aparatlarında — aynaya bağlantı pabuç eklerinin uyumsuz imal edildiğini, aynanın standart pabuç pabuçlarına bir cıvata ile bağlanabildiğini bu durumun risk oluşturduğunu, —- marka özel İşleme aparatlarında, —davacı tarafın önerisi olan ” alta aparat parçasına —- yapılarak bilyalı setskur dayama tekniği ile parçayı sabit tutma çözümünün ” döküm parça kalıp fark nedeniyle çok hassas olmadığını, numune üretiminin de ancak kısmi yarar sağladığı, seri üretimde ise sapma nedeni ile hatalı imalata ve ret parça çıkmasına sebep olduğunu, davacıya ayıpların düzeltilmesinin istendiğini, —— edildiğini, son kez mallardaki ayıpların giderilmesini aksi halde düzeltme işlemlerinin başka bir firma eliyle yaptırılacağını, bu bedelin de davacıya yansıtılacağını, davacının duyarsız kalarak hiçbir girişimde bulunmadığını, şirket yetkililerinin sunmuş oldukları çözüm önerileri yalnızca malın ayıplı halde nasıl idareli kullanılacağını, tarif ettiklerini, davacı tarafın edimlerini tam ve uygun bir şekilde yerine getirmediğini, müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, haksız davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin mahkemenize verdiği dilekçesinde özetle, müvekkili firma tarafından, —- onaylandığını ve üretim bu çerçevede yapıldığını, iddia ederek sorumluluktan kaçındığını, davalı firma istenen parçalan amacına uygun olarak üretmek konusunda teknik bilgi sahibi olduğunu, ilgili parçanın ne şekilde üretilmesi gerektiği müvekkili şirketin uzmanlık alanı olmadığını, bu nedenle eser sözleşmesi yaptığını, —–firmasının beş parça aparattan üç tanesini doğru bir şekilde imal ettiğini, diğer iki aparatının üretiminin hatalı olduğunu , birinin —- ölçüsünde olduğunu, doğru ölçünün —-lduğunu beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı —–ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
—–edildiği görüldü.
—–yılında yapmış olduğu satışlara ait faturalar ekte gönderilmiş olup, bu fatura dönemlerine ait —– formlarının celp edildiği görüldü.
—- Davalı —- yılında yapmış olduğu satışlara ait faturalar ekte gönderilmiş olup, bu fatura dönemlerine ait ———- celp edildiği görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile —- davalı vekilinin bildirdiği ——- adresinde bir makine mühendisi bilirkişi aracılığı ile keşif yapılmak suretiyle faturalara konu malların ayıplı olup olmadığı, cevap dilekçesinde dile getirilen ayıp iddiası doğrultusunda inceleme yapmak üzere bilirkişi raporu alınmasına,” şeklinde ara karar kurulmuş olup talimat mahkemesinde alınan heyet raporunda özetle;
Talimat Mahkemesince alınan bilirkişi kök raporunda özetle;
“Ayrıntıları yukarıda açıklandığı gibi, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada; Muhasebesel Yönden;
Davalı firmanın ——- defterlerinin açılış tasdikleri zamanında yapılmış olup ——TTK ve VUK ‘a göre uygun oldukları,
Davalı şirketin —- Yevmiye Defterine göre —– tarihi itibariyle davacı firmaya olan borç bakiyesinin —–olduğu,
Davalı şirketin —– tarihi itibariyle davacı firmaya olan borç bakiyesinin —— olduğu,
Mühendislik Yönünden;
Davalının sipariş ettiği ——-aparatı için aynaya bağlantı pabuç deliklerinin eksenleri arasının hatalı işlendiği için iki cıvata ile aynaya bağlanamadığı, tek cıvatayla bağlandığı, bu durumun rijit bağlantı sağlayamadığı dolayısıyla iki setin açık ayıplı olduğu, onarımı için —— gereklidir. Davalının hesabından —- mahsup edilmesi gerekmektedir.
——- işlem aparatlarının davacının önerisi ve davalının kabulü ile ——– sağlanamadığı görülmüştür.
Dolayısıyla bu bağlama aparatlarının yetersiz durumda olduğu, ilave bir düzenekle bağlantının sağlanması ya da yeniden bağlama için aparatın dizayn edilmesi gerekir. Bu durumda davacı ve davalının her ikisinin de tacir olması nedeniyle aparatın dizaynında rijit bağlantı için gereken özen ve dikkati göstermedikleri olayda müştereken sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır. ———
Dosyada yer alan bilgilere göre iş bu rapor tarafımızdan 3 nüsha olarak tanzim ve imza edildiği, dosyaya yeni bilgi ve belgelerin girmesi halinde raporun her zaman eşkale edilmesi mümkün olup hukukun içinde kalan değerlendirmelerin takdirinin Sayın Mahkemenize ait olmak üzere saygılarımla arz ederim. ” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin ——— tarihli duruşmasında “Talimat mahkemesinden davalı kayıtları incelenerek ve ürünler incelenerek rapor alındığı görülmekle, ticari defterlerin delil niteliğini düzenleyen HMK 222. Maddesi uyarınca davacının ———- yılından günümüze ticari defter ve kayıtları incelenerek davalı kayıtları ile karşılaştırmak ve kök raporda ayıba yönelik teknik inceleme açısından ayıba karşı tekeffülü düzenleyen TBK 227. Maddesi uyarınca seçenekli hesap yapmak üzere bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmasına, raporda ayıp ihbar önellerine uyulup uyulmadığının veya bu hususun davacı tarafından ileri sürülüp sürülemeyeceğinin hukuki tasnif olması nedeniyle bu hususta bilirkişi tarafından tespit yapılmamasına, ” şeklinde ara karar kurulmuş olup dosya rapor alınmak üzere bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler heyet raporunda özetle:
“Dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi, nihayetinde bilirkişiye verilen taraflara ait defter ve belgelerin inceleme görevi ile sınırlı olmak üzere, yukarıda anlatılan görüş ve gerekçelerle, nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1.Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu;
2.Davacı ——- defterlerinin, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
3.Davacı—– incelenen kayıtlarına göre, davacı —-davalı —— tarihinden itibaren ——-alacaklı olduğu;
4.Davalı tarafa ait defter ve kayıtların incelenmesine ilişkin —— tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;—- yılı yevmiye defterine göre —– itibari ile davacı firmaya olan borç bakiyesinin —-olduğu,—– ve kanaatinde bulunulduğu;
5.Davacı ve davalı —– arasında fark tespit edilmemiş, kayıtlarında ve —- tutarındaki cari hesap bakiyesinde mutabık kaldıkları;
6.Mahkemenizin bilirişi heyetinin görevlendirilmesi ile ilgili —– celsesinin kararında, “…raporda ayıba yönelik teknik inceleme açısından ayıba karşı tekeffülü düzenleyen TBK 227. Maddesi uyarınca seçenekli hesap yapmak üzere bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye (raporda ayıp ihbar önellerine uyulup uyulmadığının veya bu hususun davacı tarafından ileri sürülüp sürülemeyeceğinin hukuki tasnif olması nedeniyle bu hususta bilirkişi tarafından tespit yapılmamasına,) rapor düzenlenmesi görevi verildiği dikkate alındığında;
7.Alıcının Seçimlik Hakları başlığını taşıyan TBK. m. 227’nin,
“Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1.Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir. Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.” Hükmünü içermektedir.
8.Dosyada mevcut, ——tarihli ve Bilirkişiler Makine Mühendisi —– tarafından hazırlanan raporda özetle, (kanaatimize teknik bilirkişilerce göre TBK. m. 476/I “Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa iş sahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz” hüküm kapsamında değerlendirme yaparak) davalı ve takip borçlusu tarafından sipariş edilen ——– gerekli olduğu; “…Bu durumda davacı ve davalının her ikisinin de tacir olması nedeniyle aparatın dizaynında rijit bağlantı için gereken özen ve dikkati göstermedikleri olayda müştereken sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır” denilmekle, esas itibariyle Teknik Heyet tarafından davacı ve davalı taraf müterafik kusurlu sayılarak, zararın her ikisi arasında paylaştırılması gerektiği sonucuna işaretle, her bir aparatın satım bedeli olan —- alındığında, iki aparatın satım bedeli olan —- tutarlı maliyetin yarısının, yani —- davacı tarafından karşılanması gerektiği; aparatların tamir bedeli olan —- aparatın imalat bedeli olan —- olmak üzere, davacının ———-alacaklı olduğu sonucuna ulaşmış oldukları görülmektedir.
9.TBK. m. 227’ye göre, alıcının seçimlik hakları;
1.Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2.Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3.Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4.İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemedir. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır
10.Davacının satıcının icra takibinde bulunması ve itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasını açması karşısında, davalı alıcının ayıp def’ini ileri sürerek, borçlu olmadığını iddia etmesi, TBK. m. 227/1’de alıcı için öngörülen seçimlik haklardan “Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme” seçimlik hakkını kullandığının kabulü ihtimalinde; Teknik bilirkişi raporunda satım konusu malların her birinin değerinin —- hariç—– olduğu; satım konusu mallardaki ayıbın giderilmesi için ise her bir mal bakımından —- tutarında gider gerekeceği rapor edilmiştir. Bu durumda alıcının sözleşmeden dönmesi ve malları iade etmesi karşısında, ayıbın giderilmesi için gerekli olan —– oranında tarafların sorumlu olduklarına ilişkin rapor doğrultusunda, davalı alıcının —— tutarında borçlu olduğu hesaplanmıştır.
11.TBK. m. 227/2, alıcının satılanı alıkoyup ayıp oranında bedel indirimi isteme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda her iki satılanın —- olduğu dikkate alındığında, alıcının bu durumda ayıp miktarı —– oranında indirim talep etme hakkı kural olarak mevcuttur. Ne var ki teknik bilirkişiler, her iki tarafın da ayıptan sorumlu olduklarını beyan etmeleri karşısında, bu miktarın yarısının davalı alıcının sorumluluğunda olduğunu kabul etmek gerekir. Yani davalının ayıp oranında bedel indirimi istemesi durumunda, davacı satıcıya borcu ——– olduğunun tespiti yapılacaktır.
12.TBK. m. 227/3 ise “aşırı masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakkı” bulunmasına rağmen, satıcının bu malların ücretsiz tamir etmeye yanaşmadığı görülmektedir.
13.TBK. m. 227/II hükmüne göre, “….Alıcmın, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir….” Hükmüne göre, davalı alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması durumunda, HAKİM, durum bunu haklı göstermiyorsa, takdiren bunun yerine satılanın onarılmasına ya da satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Bu durumda ise yukarıda izah ettiğimiz üzere, prensip itibariyle —– yapılması gereken ayıp indirimi, ayıbın ortaya çıkmasında davacı satıcının da müterafik kusurunun bulunması sebebiyle % oranında azaltılarak, netice itibariyle —– tutarında bir indirim hesaplanarak, netice itibariyle davalı alıcının davacı satıcıya —–borçlu olacağı tarafımızdan Takdiri Mahkemenize ait olmak üzere tespit edilmiştir.” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Eldeki uyuşmazlık incelendiğinde çözülmesi ve nihayete erdirilmesi gereken husus davacı tarafından davalıya teslim edilen malların ayıplı olup olduğu hususudur.Malların ayıplı olup olmadığı hususu ancak teknik inceleme ile açıklığa kavuşacak bir durum olmakla malların bulunduğu yer talimat mahkemesine talimat yazılarak teknik bilirkişi raporu alınmıştır.Teknik bilirkişi tarafından keşif ile birlikte incelenen malların ayıplı olduğu hususunda hazırlanan bilirkişi raporu akabinde hesap bilirkişisinden hesap raporu alınmıştır.Yapılan yargılama neticesinde 6098 sayılı TBK’nın 227.maddesi uyarınca alıcının satılanı alıkoyup ayıp oranında bedel isteme hakkının mevcut olduğu,malların ayıplı olmasından sözleşmenin her iki tarafının da sorumlu olduğu ve bu nedenle hakkaniyet uyarınca zararın paylaştırılması gerektiği göz önüne alınarak —– tarihli nihai rapor olan bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının ve davalının ayıptan birlikte sorumlu oldukları gözetilerek indirim bedelinin —- olacağı kanaatine varılmakla talep edilebilir tutarın ——– olduğu kanaatine varılmıştır.
Ayıp ihbarının nitelik itibariyle hukuki işlem benzeri fiil olması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 18/3.maddesinde belirtilen şekil şartına tabi olmadığı ve cevap dilekçesi ekinde sunulan mailller göz önüne alındığında ayıp ihbarının yapıldığı görülmekle davacının bu yöndeki itirazı reddolunmuştur.
Ayıp iddiası doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmekle alacak belirlenebilir ve likit olmadğından icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
Vekalet ücreti ile harç hesaplaması —-doğrultusunda dava tarihindeki —- efektif satış oranı olan —- esas alınarak yapılmıştır.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; —–üzerinden kısmen iptaline ve takibin kabul edilen miktar üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacağa 3095 Sayılı Kanunun 4-a maddesi uyarınca devlet bankalarının —– cinsinden açmış olduğu 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz uygulanmasına ve takibin yabancı para alacağının fiili ödeme günündeki —– karşılığı ile tahsili suretiyle devamına,
2-Alacak belirli olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen —- harçtan peşin alınan —- harcın mahsubu ile bakiye ——-karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 1.993,11 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 14.137,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 2.900,00 TL bilirkişi ücreti, 200,00 TL Keşif Yol Gideri, 419,90 Keşif harcı ve 284‬,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.803,9‬0 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 3.390,73 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.176,62 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 143,37 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2022