Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/582 Esas
KARAR NO: 2023/984
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/12/2020
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil ile davalı sigorta şirketi arasında diğer davalı ——– aracılığıyla 01.122018 – 01.12.2019 tarihlerini kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçeleri akdedilmiştir Aynca müvekkil ile davalı sigorta şirketi arasında mezkıır poliçe özel şartlarına ek olarak filo yönetimi ile ilgili diğer hususlara ilişkin 18.12.2018 -18.122019 tarihlerini kapsar Prim Ayarlama Protokolleri de akdedilmiştir. Ekte örneğini sunduğumuz ve tüm araçlar için ayn ayıı imzalanmış Prim Ayarlama Protokolünün Kar Paylaşım Klozu başlıklı 6. Maddesinde: “Poliçe bitiş tarihi olan 18.12.2019 tarihinden 90 gün somasında (tahakkuk eden rücu gelirlerinin tahsil edilmesi için gerekli süre) hesaplanacak gerçekleşen hasar tutan/Net portföy primi oranının %80’in altında kalması durumunda, aradaki farkın %80’ni ——- Şti.’ ne iade edilir…” şeklinde hüküm mevcut iken İadesi Gereken Primler Müvekkile İade Edilmediğinden İş Bu Davayı Açma Zarureti Doğmuştur. Müvekkil ile davalı sigorta şirketi ve diğer davalı ——– aracılığıyla akdedilen ——– Sözleşmesi gene itibariyle; Sigorta şirketinin yıl boyunca ödediği hasarlan karşılamak iizere yapılan bir anlaşmadır. Bu modelde ———- tek bir hasarın belli bir limiti aşinası halinde tazminat sorumluluğuna ortak olmamakta, ancak bütün hasarların toplamı önceden tespit edilmiş belli bir oranı aştığı takdiıtle, aşan kısmı ——– tazmin çimektedir. Bu oran aşıldıktan sonra da meydana gelmiş bilumum hasarlar, büyük-kiiçük, teminat limiti içinde, nasürörce karşılanır. Teminatın limiti de esas itibariyle hasarın bir yüzdesiyle ifâde edilir. Mesela yapılacak bir ——– anlaşması ile ——–, hasar oranının %80’i geçmesi halinde %120’ye kadar teminat sağlayabilir. Hasar oranı %80’i geçtiği andan itibaren meydana gelen hasarlar %120’ye kadar reasürörce karşılanacaktır. Tüm bu hususlarla birlikte Dilekçemizin Ekinde De Yer Alan Evraklardan Anlaşılacağı Üzere Akdedilen Sözleşmede Yer Alan ——— Şartlan Şu Şekildedir. Her 3 ayda hasar prim oranı hesaplanacak olup, hasar prim oranının %80’i aşması halinde bu oranı %80’e getirecek şekilde prim tahakkuk ettirilecektir. Tahakkuk zeyillerinin primi tahsil edilene kadar herhangi bir hasar ödemesi gcrçeklcştirilmcyccektir. Vade sonunda hasar prim oranının %80’nin altında gerçekleşmesi halinde, gerçekleşen oranı ile %80 arasındaki oran kadar kazanılmış net prim üzerinden iade yapılacaktır. Prim iadeleri poliçe vade bitimini takip eden en erken 3. Ayın sonunda yapılacaktır. Poliçe bitiminden 3 ay geçmeden hiçbir şekilde sigortalı tarafından prim iadesi talep edilmeyecektir… şeklindedir Mail yazışmalarında davalı sigorta şirketi tarafından diğer davalıya 31.12.2019 tarihine kadar prim ödemelerin yapılması gerektiğine dair mail gönderilmiş olup iş bu mail de geçerli ——– sözleşmelerinin varlığını açıkça ispat etmektedir. Ayııca önemle belirtmek gerekir ki 31.12.2019 tarihinde müvekkil taıafindan yapılan ödemeye ilişkin hesap hareketi ekran görüntüsünden de anlaşılmaktadır ki müvekkil prim ödemelerini yaptığı halde gereken prim iade bedelleri müvekkile gönderilmemiştir. Müvekkil Tarafından Belirtilen Vakitte ——- Aracılığıyla Bildirilen Primler Ödenmişse De %80’nin Altında Kalan İadeler Müvekkile Aktanlmamıştu’. İş Bu Sebeple Bu Davayı Açma Zarureti Hasıl Olmuştur. Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla açıklanan nedenlerle; KASKO sigorta sözleşmeleri ve prim ayarlama protokolleri ile——— sözleşmeleri uyannea belirlenen hasar tutannın altında kalan şimdilik 10.000,00 TL belirsiz alacağın bir diğer deyişle müvekkile iadesi gereken primlerin müvekkile ödenmesine,Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraflara talımiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;”Davacı taraf dava dilekçesinde müvekkil aralarında bir ——– anlaşması olduğundan bahis ile alacak davası ikame etmiştir. Ancak görüleceği üzere dava dilekçesi ve delil listesine eklenmiş olan var olduğu iddia edilen anlaşma denen metinde hiçbir imza yoktur. Bu şekli ile böyle bir anlaşmanın varlığını ileri sünnek haksız ve dayanaksızdır. Bu durum dava öncesi davacı tarafla yapılan tüm yazışmalarda da ortaya konmuş kendilerine iletilmiştir. Diğer davalı olan ——– şirketi ise müvekkil şirketin bir acentesi olmayıp müvekkil şirketi temsil etmeye yetkili bir firma değildir. Zaten ortaya bu yönde bir bilgi ve belgede konulmamıştır. Sigorta acenteleri ile sigorta ——- arasındaki en önemli fark; sigorta acenteleri sigorta şirketlerinin talimatlaıı doğrultusunda sigorta şiketleri adına temsilen çalışmaktalar, oysaki sigorta ——- ise sigortalı adına sigorta şirketlerinden teklif toplayarak müşterilere danışmanlık hizmeti vennektedirier.Sigortacılık Kanunu ve ilgili diğer Türk Kanunlan uyannea, ——– şirketleri müşterileri/sigortalılan temsil etmekte olduğundan sigortalılardan aldığı yetki belgeleri çerçevesinde sigotalılar adına hukuki döki’ımanlan imzalayabilirler, ancak ——- şirketlerinin sigorta şirketleri adına temsilci sıfatıyla sözleşme yapma/imzalama yetkisi kanunen mümkün değildir. Dolayısıyla, sigorta ——– olarak ——— faaliyet gösteren ——- davacı ——— kendisine verdiği Yetki Belgesi çerçevesinde onlan temsil etmekte olup, müvekkil şirketten ——— adına en uygun teklifi alarak kasko (filo) poliçeleri tanzim edilmesine aracılık etmiştir. ——– ——- şirketi adına temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığından müvekkil şirketi borç ve taahhüt altına sokacak hiçbir hukuki dokümana imza atma yetkisi hukuken bulunmadığından şayet bu şirketin herhangibir beyanı davacı tarata mevcut ise müvekkilin ——- işlemlerinden sorumlu tutulması mümkün değildir. Aynca bilinmesi gerekir ki, sigorta sözleşmeleri/poliçelerinin imzalanması ile bahse konu olan uygulamadaki diğer sözleşmeler herbiri birbirinden bağımsız olarak düzenlenip ifa edilmektedir. Müvekkil şirket davacı adına hukuken geçerli olarak düzenlenen poliçeler kapsamındaki riskleri sigortalayarak tüm kanuni yükümlüklerini / hasar ödemelerini de yerine getirerek ifa etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu yükümlülüklerino’sigortalanan risklere karşılık olarak da kanunen sigorta primlerini tahsil etme hakkına sahip olmuştur. Müvekkil şirket açısından sebepsiz zenginleşme hükümle doğmadığı gibi prim iade talebi yapılması da hukuken mümkün değildir.Tüm bu hususlar dosya kapsamı belgeler ve müvekkil şirket kayıtlan ve müvekkil şirket kayıtlanndaki konuya ilişkin yazışma vesair belgelerin bilirkişi heyeti tarafından incelenmesi neticesinde açıkça ortaya çıkacaktır. Aynca davacı taraf ticari bir şirket olup alacak miktannı iddia ettiği şekilde net olarak tespit edip davasını ikame etmek imkanı var iken bu şekilde belirsiz alacak davası olarak ikame etmiş olmasını da zaten amacını ortaya koymakta olup, belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olan davaya bu yöndende itiraz etmekteyiz.Yukanda açıkladığımız nedenlerle haksız ve dayanaksız davanın reddini vekalet ücreti ile yargılama masraflarınında davacı tarafa yükletilmesini” talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişi raporunda özetle; “Davalı ve Davacı firmalara ait incelenen 2018 ve 2019 yılları ticari defter ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre lehine delil kabul edilebileceği, Davacı Defter kayıtlarında Davalı ——- şirketi ve ——– şirketi firmalarına ait bakiyeye rastlanmadığı, Davalı ——– şirketi defter kayıtlarına göre 2019 yıl sonu itibari ile davacı ——-Şti nin 74.293,83 TL borçlu olduğu, Davalı ——– şirketi defter kayıtlarında ——–Şti. nin cari hesap hareket ve bakiyesine rastlanmadığı, davacının sunduğu deliller incelendiğinde davacı ve davalılardan birinin imzasını taşıyan bir protokol tespit edilmediğinden davacının taraflar arasında kâr paylaşımı içeren prim ayarlama protokolünün mevcut olduğu iddiasının ispata muhtaç kaldığı” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR:Bilirkişi ek raporunda özetle;”dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin yukarıda detaylı olarak ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, Kök raporumuzdaki görüşümüzü değiştirecek bir delil sunulmadığından kök raporumuzdaki görüşümüzü muhafaza ettiğimizi ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:Dava, sözleşmeden kaynaklı tazminat davasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ——— Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı yan taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden yapılması gereken ödemelerin davalılarca yapılmadığından bahisle alacak iddiasında bulunmuştur.
Davacı ile davalı sigorta şirketi arasında diğer davalı ——- aracılığıyla 01/12/2018-01/12/2019 tarihlerini kapsar şekilde Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçeleri yapılıp yapılmadığı, yine taraflar arasında 18/12/2018-18/12/2019 tarihlerini kapsar şekilde Prim Ayarlama Protokollerinin var olup olmadığı, davacıya ait araçlara ilişkin plaka ve ödendiği beyan edilen primlere ilişkin ——– sözleşmesi imzalanıp imzalanmadığı, davalıların taraflar arasında imzalanan Prim Ayarlama Protokolünün 6. Maddesine aykırı davranarak iade prim ödemelerinin sağlanıp sağlanmadığı, davacının prim iadeleri nedeniyle davalılardan alacağının olup olmadığı, alacak hakkı var ise miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.Tarafların toplanmasını istediği deliller toplanmıştır.Hukuki ihtilafın çözümünde üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturularak dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 24/01/2023 uyap havale tarihli bilirkişi raporunda; “…davacının sunduğu deliller incelendiğinde davacı ve davalılardan birinin imzasını taşıyan bir protokol tespit edilmediğinden davacının taraflar arasında kâr paylaşımı içeren prim ayarlama protokolünün mevcut olduğu iddiasının ispata muhtaç kaldığı…” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verildiği görülmüştür. İş bu rapora karşı davacı vekilinin bir dizi itirazlarının karşılanması amacıyla ek bilirkişi raporu hazırlattırılmıştır. 08/06/2023 uyap havale tarihli ek bilirkişi raporunda; ” … dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin yukarıda detaylı olarak ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, Kök raporumuzdaki görüşümüzü değiştirecek bir delil sunulmadığından kök raporumuzdaki görüşümüzü muhafaza ettiğimizi Sayın Mahkemenizin takdirine arz ederiz. ” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verildiği görülmüştür.Davacının ifade ettiği ——– protokolüne göre ödenen primlerin kaza nedeniyle hasar ödemesine giden primlerin ——— oranı hesap edilerek tahsilinin gerekip gerekmediği ihtilafın özünü oluşturmaktadır.
Davacının sunduğu deliller incelendiğinde davacı ve davalılardan herhangi birinin imzasını taşıyan bir protokol bulunmamaktadır. Davacı yanca dosyaya sunulan Prim Ayarlama Protokolü Başlıklı Sözleşmede taraf şirketlerin isim kısımlarında imza olmadığı gibi mezkur imzasız sözleşmede her hangi bir tarih de bulunmamaktadır. Aynı şekilde ——– Genişletilmiş Kasko Sigorta Fiyat Çalışması başlıklı evrakta davalıları sorumluluk altına sokacak her hangi bir imza veya kaşe bulunmamaktadır.Sonuç olarak, davacı şirketin davalı şirketler hakkında alacak davasında bulunduğu, davalı şirketlerin davanın reddini talep ettiği, davanın özünü taraf şirketler arasında ——— sözleşmesi düzenlenip düzenlenmediğinin tespitinden sonra alacak talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davalı şirketleri sorumluluk altına sokacak yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, bu haliyle davacının davalılara karşı ileri sürmüş olduğu iddialarını ispatlayamadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Davacı vekiline belirsiz alacak davası olarak açtığı iş bu davada alacağını belirlemesi için süre verilmesine rağmen alacak miktarını yükseltmediği, dava açılış aşamasında 10.000 TL üzerinden davanın ikmal edildiği 2023 yılı yerel mahkeme kesinlik sınırının 17.830 TL olduğu anlaşılmakla kesin olarak karar verilmiştir. Zira ——— sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” … karar altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında 2021 yılı istinaf kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL’ nin altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın alacağına ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 99,07 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAD İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
6-1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ——— vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/11/2023